Mehmet Akif hiçbir zaman "İstiklal Marşı'nı ben yazdım" dememiştir. Eserlerinde İstiklâl Marşından söz etmemiştir. Bu şiiri yazdığı için kimseden bir ödül almamış, kendisine teklif edilen maddi şeyleri de reddetmiştir.
Akif'in bu tavrı nedeniyle onun İstkilal Marşı'nı yazması konusunda elde tarihi bilgiler bulunmamaktadır. Maalesef Yalçın Küçük bu boşluktan istifade ederek büyük bir iftira atmış. Oysa Mehmet Akif "İstiklal Marşı"nı kendi yazmış olarak kabullenmemesinin sebebini kendisi bizzat açıklamıştır. Demiştir ki "bu şiir, milletin şiiridir. Millete mal olmuş bir şiirdir. Bu nedenle İstiklal Marşı'nı şahsileştirmem kabul edilemez."
Mehmet Akif'in yazdığı İstiklal Marşı için zaman zaman muhalif sesler olmuştur. Özellikle içinde Atatürk ve Türk kelimelerinin geçmemesi sebebiyle. Fakat Mustafa Kemal Paşa İstiklal Marşı'nı şu ifadelerle savunur:
“Bu marş bizim inkılâbımızı anlatır. İnkılâbımızın ruhun anlatır. Bunu ne unutmak ne de unutturmak lâzımdır. İstiklâl Marşı’nda istiklâl davamızı anlatması bakımından büyük bir manası olan mısralar vardır. Benim en beğendiğim yeri de burasıdır:
“Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl”
Benim bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar işte bunlardır. Hürriyet ve istiklâl aşkı bu milletin ruhudur.
Tarihe bakın: Bütün milletlerin bir esaret ve hürriyetsizlik devri geçirdikleri bir hakikattir. Fransa, İngiltere, Roma vilâyeti olmuşlardır. Almanya Hun eyaleti devresi geçirmiştir. Roma İmparatorluğu’nun üzerinde kurulduğu İtalya Napolyon’un tâbii olmuştur. İspanya; Arap, sonra Fransız idaresine girmiştir.
Dünya tarihinde fasılasız hürriyet ve istiklâlini muhafaza ve müdafaa etmiş bir millet vardır: Türkler, Batı tarihinin millî kahramanı Versengetoriks, kendisi talim ederek hemşerilerini kurtarmıştır. Bizim ona tekabül eden kahramanımız hürriyetini kaybedeceğini anlayınca nefsini ateşe vermiş ve küllerini bile düşmanına teslim etmemiştir. İşte Türk budur.
İstiklâl Marşı’nın bu pasajı asırlar boyunca söylenmeli ve bütün yâr ve ağyâr anlamalıdır ki Türk’ün, Mete hikâyesinde olduğu gibi herşeyi, hattâ en mahrem hisleri bile tehlikeye girebilir, fakat hürriyeti asla... Bu pasajı ve her vakit tekrar ettirmek bunun için lâzımdır. Bu demektir ki, efendiler Türk’ün hürriyetine dokunulamaz!...”
|