Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-30-2010, 21:44   #6
Kullanıcı Adı
hakanturkucu
Standart
Yunanistan’ın “Demokratik Kimlik” Anlayışı

Türkiye gayrimüslim vakıfları ile ilgili sorunları çözümlemeye çalışırken Batı Trakya Türklerinin benzer özellikler gösteren vakıf malları konusundaki sıkıntılarını ikili ilişkilerde dahi gündeme getirmemesi de almadan vermenin bir başka örneğini oluşturuyor. Öte yandan Yunanistan’ın yürürlükten kaldırılan Vatandaşlık Yasası’nın 19. maddesi gereğince “etnik köken olarak Yunan olmamaları” gerekçesiyle vatandaşlıktan attığı 60 bin Türkün vatandaşlığının iadesi ile ilgili karşılıklılık oluşturabilecek bir Türkiye ihlali bulunmamaktadır. Yine Türkiye’nin dolaşım hakkını kısıtlayan bir “yasak bölge” uygulaması ya da ekonomik ayrımcılık teşkil edecek ehliyet vermeme türünden uygulamaları bulunmadığı için bunların giderimi için öne sürebileceği bir karşılıklılık imkanı bulunmamaktadır. Bu sorunlar bir tarafa, Batı Trakya Türklerinin en önemli ve hayati problemi olan kimliklerinin tanınmaması sorunu için de Türkiye, resmi bir girişimde bulunmamıştır. Türkiye’deki Ortodoks dinine mensup azınlık kendilerini “Rum azınlık” olarak tanımlama hakkına sahipken, Batı Trakya Türkleri, “Müslüman Yunanlılar” olarak tanımlanmaktadır. İçinde “Türk” kelimesi geçen bütün dernekler kapatıldığı gibi “Türk” kelimesinin kullanılması dahi yasaklanmış durumdadır. Her ne kadar Türkiye’nin tüm düzenlemeleri insan hakları adına ve kendi yurttaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapması gerekiyorsa da benzer nitelikteki bir sorumluluğunu yani Batı Trakya Türklerinin sorunlarının çözümündeki rolünü de ihmal etmemek zorundadır.

Azınlık dersinde Yunanistan sınıfta kaldı...
Türkiye, kendisine azınlıklar ve azınlık hakları konusunda ders vermeye kalkışan Yunanistan’ı örnek alarak sadece üzerlerinde bir nevi garantörlüğü bulunan Batı Trakya Türklerinin değil Yunanistan’ın varlıklarını kabul etmediği diğer azınlıklarının da haklarını savunmalıdır. Bu anlamda Yunanistan’da yaşayan Arnavutların, Makedonların, Pomakların ve Ulahların ihlal edilen hakları sadece Türkiye’nin değil herhangi bir başka dünya devletinin de sorumluluğunu doğurmaktadır.

Türkiye’de Ortodoks azınlık doğrudan bir sıkıntı yaşamazken Yunanistan’daki Türklerin bugün dahi baskı altında tutuluyor olması karşılıklılık yaklaşımına uygun düşmemektedir. Yunanistan, Patrikhanenin bazı sıkıntılarını Avrupa Birliği ve hatta Yunan lobileri aracılığıyla ABD’nin sorunu haline getirmişken Türkiye’nin Batı Trakya Türklerinin doğrudan insan haklarından kaynaklanan sorunlarını dünya gündemine taşıyamaması büyük eksiklik olarak değerlendirilmelidir. Nitekim, Atina’da yapılan olimpiyatlar esnasında Müslüman sporcular için camiinin faaliyete geçirilmesi gündeme geldiğinde Yunan yetkililer, karşılığında Türkiye’nin Ruhban Okulu’nu açmasını istemişlerdi. Ne yazık ki o dönemde Türkiye’nin Müslüman aleminin temsilcisi olmadığının altı çizilmemiş bütün Avrupa’da camisi bulunmayan tek başkente camii yapılmasının ruhban okuluyla bir bağlantısının bulunmadığı dile getirilmemiştir. Yunanistan’ın ilgili ilgisiz her konuyu Türkiye’den karşılığında bir şey istenebilecek konuma getirme yeteneği ve ısrarı, bu nedenlerle Türkiye tarafından da örnek alınmalıdır. Türkiye savunma çizgisindeki politikalarından vazgeçip göze göz dişe diş taleplerini soydaşları adına dile getirmek zorundadır. AB üyesi olan ve hatta AB kültür ve kimliğinin temelini oluşturduğu kabul edilen Helen mirasına sahip çıkan Yunanistan’ın azınlıklar politikasını, en ince ayrıntısına kadar incelemeden ruhban okulu konusunda hiç bir değişiklik olmayacağı ve o okulun hiç bir zaman açılmayacağı aklıselim herkes tarafından bilinmektedir aksi ancak hayal görmektir
hakanturkucu isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla