Alıntı:
GECE & GÜNDÜZ Nickli Üyeden Alıntı
Tuğrul ciddi manada çok komiksin. Burası A ya da B ülkesinin ordusu değil TSK anlaşıldı mı? Sn. Başbuğ'un da dediği gibi TSK'yı diğer ordularla karıştırmayın.Öyle mi* Muhalefeti susturmaya çalışan, kendisine muhalif olan Atatürçü çizgide olanları aptaca bir Ergernekon tertibi ile zindanlara atan, asla söz hakkı tanımayan, muhalif yazar ve çizerlere demediğini bırakmayan ve onlara tazminat davaları açan, jakoben,oligarjik ve totaliter olmuyor da bu ülkenin Atatürkçü Laik insanları oluyor öyle mi? Hasta bir kadının evine kolluk kuvvetleri gönderip, evini aratmak, burs verdiği öğrencileri fişlemek demokrasi oluyor öyle mi? Sabaha karşı, bu ülkenin çağdaş Atatürkçü aydınlarının evini basıp yaka paça götürülmesi demokrasi oluyor değil mi? Vatandaşa ananı ananı al da git demek v.b. gibi cümleler kullanmak, demokrasi oluyor değil mi? Halk AKP sayesinde iktidar falan olmadı adeta hiçe sayılı. Seçtiği Cumhurbaşkanı bile kayıp trilyon davasından şüpheli konumunda ken, partisi LAİKLİK KARŞITI EYLEMLERİN ODAĞI olmuşken hala daha neyi konuşuyorsunuz acaba?Liberallik kisvesi altında bu ülkenin can damarı orduya yapılmayan kalmıyor, söylenmeyen kalmıyor, ordu yinede demokrasi içinde sessiz kalıyor. Anadolu sermayesi mi gelişti? Gelişen tek şey İSLAMİ - BURJUVAZİ den başka bir şey değildir. Gelişen tek şey AKP'ye yakın iş adamlarının cuzdanları ve banka hesaplarıdır. Bu ülkenin emekçisine hırsız demek ne zaman demokratlık oldu? Bu halkın emeği olan parayı halkavermeyi çarçur etmek manasına akp sayesinde geldi.Köylü milletin efendisidir ama köylü bitti. İşçiler memurlar tüm sivil toplum örgütleri ayaklandı eylemdeler.Senin gibiler de hala daha pembe gözlükler takmaya devam ediyor.
|
Yıllardır devlet tarafından itibar görmemiş, ilgi bulmamış olan din adamları, toplumda sevginin, saygının, hoşgörünün, barışın sağlanmasında etkili oldukları için, onların bu etkinliğini yeniden harekete geçirmek maksadıyla Başbakan Erbakan tarafından 11 Ocak 1997'de Başbakanlık Konutunda din adamlarına bir iftar yemeği verildi.
Bu iftar yemeğine, başta Diyanet İşleri Başkam Mehmet Nuri Yılmaz olmak üzere çok sayıda tanınmış din adamı katıldı. Bunu tam fırsat bilen kartel medya yaygarayı bastı. "Laiklik elden gidiyor!" günlerce bu yaygara devam etti.
Başbakan, papazlara ve hahamlara bir yemek vermiş olsaydı "Laiklik elden gidiyor" diye yaygara yapılır mıydı?
Laikliğin elden gitmesiyle, iftar yemeğinin, iftar yemeğiyle laikliğin elden gitmesinin ne alakası var?
Tabiiki yaygara yapan kartel medya, bu hadiseye bir de kılıf bulmuş; tarikat şeyhleri. Tarikat şeyhleri dedikleri zatlardan birisi Ecevit'le görüşse, Çillerle görüşse laiklik elden gitmiyor da, Erbakan'la görüştüğü zaman neden elden gidiyor? Yoksa bunu laiklik mi böyle istiyor?
Yaygaracıların kendi ifadeleriyle "Nurculuk Tarikatı" liderlerinden Fethullah Gülen Hoca Efendi Ecevit'le ve Çillerle görüşmedi mi? Görüştü...
Bu görüşmeyi Ecevit ve Çiller yaptığına göre, başbakanlık yapmış olan bu iki lider laikliğe karşıdırlar diyebilir miyiz?
28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı da sizin gibi inciler döktürmüştü!;
Alıntı:
BU MİLLET APTAL!
"Halk cahil, cumhurbaşkanını halkın seçmesi kadar tehlikeli bir şey yok Geçen üst düzey çok üst düzey bir komutanla konuştum, o da diyor ki yani hedefleri belli kesinle yani tereddüt etmenin âlemi yok.
Bunların hedefleri kesin diyor. Bunun dışında başka bir şey düşünmemek lazım. Yani efendim demokrasi, insan hakları, özgürlük bunların hepsi bahane. Fevkalade tehlikeli.. Şey cumhurbaşkanını şey seçmesi. Böyle bir şey kısa zamanda olmaz, ondan sonra bir de Türk şeyin halkın seçmesi, kadar tehlikeli bir şey yok çünkü Türkiye Fransa, İsviçre değil halk cahil"
http://www.ensonhaber.com/gundem/194...let-aptal.html