Akpartiye kapatma davasının açılması yanlış,ama sorunu bu açıdan irdelememek gerek. Yanlış olan şey Türkiye'de isteye hukukçunun istediği zaman-Anayasa Mahkemelerinin üyeleri hangi tarafta ise- O dönemde parti kapatma davası açabilmesinin hukuki olarak meşru görülmesi.
Türkiye'nin sorunun kökten.
Kaç Avrupa ülkesinde bunu görebilirsiniz? Düşünün Türkiye dışında demokratik denilen bir avrupa ülkesinde,halktan 3 seçimde onay almış bir iktidar partisinin varlığının yargı tarafından tehdit edilmesi. Ne kadar şaşırtıcı gelir değil mi? Ne kadar gerici. 21.yüzyıl demokrasi modelleriyle uzaktan yakından alakası olmayan..
Türkiye siyasi sistem olarak geri kalmış bir ülke. Hatta daha sert bir iddia ortaya atabilirim Türkiye yarı oligarşik bir ülke. Yönetim dolaylı yoldan belirli bir zümrenin elinde. Ülkenin "demokratik" görülen bir sistemiyle seçilen bir parti o oligarşik yapının zihniyetine uymazsa indiririz mantığıyla eş değer bir tablo çiziyor.
Parti kapatmanın darbeden farkı nedir?
Birazda olumlu bakalım.Bu ülke çok şükür İhtilal kavramının demokratlığını sorgular bir aşamaya geldi. Bu umut verici bir olay. Kapatma ise ihtilallere göre daha hukuki açıdan yapıldığı için oldukça meşru görülüyor. Kafama uymadı kapatalım mantığının hukuki terimlerle kamufle edilerek yasal kılınmaya çalışılıyor.
Abdullah Gül 2015'e kadar Mahkemeye 8 üye atayacak. Bu demek oluyor ki Akparti 2015e kadar "dişini sıkabilirse" daha doğrusu bu engelleri atlatabilirse 2015'ten sonra kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kalmayacak. Ahmed Necdet Sezer'in giderayak atadığı üyelerle uğraşıyor bu ülke. İhtilal tehlikesi olarak baktığımızdada Anayasa mahkemesinin geçit vermediği Asker,sivil yargı tarafınca yargılansın tezide 2015den sonra büyük ölçüde hayata geçebilecek nitelikte.
Yani Türkiye demokratik bir ülke olma yolunda olumlu adımlarla ilerliyor. "çürük yumurta" sayısını azaltmak onları yok etmek değil, sağlam yumurta sayısını arttırmaktır..
Saygılar..
|