Bu ifadeleri kullanan arkadaşımız, bahsi geçen oran neye dayanarak vermişti bilmiyorum. Fakat, ne üzücüdür ki mevzû hadislerin varlığı da bir gerçek.
Fethullah Hocamızın yazısında mevzû hadisler konusuna değinilmemiş. Yazının devamı gelecek sanırım.
Bizim inancımızda Hadisler Kur'an'dan sonra gelen en büyük kaynaktır. Kur'an'da bir konuya cevap bulamıyorsak, ilk bakılacak olan şey hadislerdir. Ama önce hadis olmaz. Ayrıca hadsilerin içinde sahteleri de olduğu için, hadisin Kur'an'a ve akla uygunluğu da önemlidir. Peki gerçekle yanlışı nasıl ayıracağız? Fethullah Gülen Hocamız, bir başka yazısında buna çok güzel bir vurgu yapmış;
http://www.m-fgulen.org/content/view/395/3/
Fakat sahte hadislerin olması, hadislerin önemsiz olduğu anlamına da asla gelmez. Zaten Fethullah Hocamız da hadislerin önemini yukarıdaki yazıda çok güzel bir şekilde vurgulamış.
Ancak dediğim gibi arkadaşımız yüzdelik oranı neye dayanarak verdi bilmiyorum. Ama gerçek olan bir konu da var. Kur'an'ı unutup sahte hocalarla, sahte ayetlerle sürüklenen çok fazla insan var. Zaten bu yüzden müslüman müslümanı öldürüyor, müslümanla müslüman arasında dağlar kadar fark oluşuyor.
Kur'an-ı Kerim, tıpkı bir emniyet kemeri gibidir. Ona bağlı olarak hareket edersek, inanın hiç sorun yaşamayız. Gerçek olmayan hadisleri de, sahte hocaları da pirincin içindeki taşları ayıklar gibi tek tek ayıklarız. Daha da önemlisi müslümanla müslüman arasındaki dağlar kadar fark da kalmaz.