02-07-2010, 01:29
|
#4
|
|
Kimileri, beni yüceltip duruyor… Onlar, eğer bende gizlenen şerleri bilselerdi, sanırım ne yanıma yaklaşır, ne de yüzüme bakarlardı… Kimileri de beni yerden yere vuruyor… Onlar da bendeki hayırları bilselerdi, dediklerine ve demeye niyetlendiklerine binlerce defa pişmanlık duyarlardı. Beni olduğum gibi bilenlerin sayısı, bir yoncanın yaprakları kadardır, üçü, belki dördü geçmez… Ve onlar arasında, şüphesiz, beni en iyi bilen Sen’sin… Bu durumda, Sen’inle samimi olmuşsam, aramızda mesafe kalmamış da, her an zaten avucunda gezinen bir âcize dönmüşsem, daha niye beni Sana emanet ederler ki?
[…]
Emanet değil, olsa olsa teslim olmak dilerim sana… “Emanet” olmak değil, “emân eden” olmak dilerim… O emanetçilerim, beni Sana emanet etmeyi bırakıp, benim için Sana emân etsinler.
[…]
Öldüğüm gün, mademki olacak bu, ölmeden önce de, [kendimi] Sana bırakabilmeliyim… Sana teslim etmeliyim, “ölmeden önce ölerek” kendimi ve herkesi… Belki, ilk ölümün ardından başlayan “bir haddini biliştir, Sana teslim etmek”…
Muhtesem! Rahmân razi olsun 
|
|
|