Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-22-2010, 11:58   #220
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Meselenin aslı şudur: Devlet denen mekanizmanın arkasına sığınan birileri toplumu diledikleri gibi yönetmek için kanun dışına çıkarak sosyal hayatın her alanına müdahale ediyor. Öteden beri bu çark böyle çalışıyordu zaten; ancak vatandaş farkında değildi. Önce "iç tehditler" oluşturuluyor, sonra bu tezlerin inandırıcı hale getirilmesi için provokasyonlar yapılıyor ve siyasete kurtarıcı havasıyla müdahale ediliyordu. Kâh Aleviler hedef tahtasına konuyordu kâh Sünniler. Bazen "devrimci gençler" ağır bedel ödüyordu bazen "milliyetçi-muhafazakâr" kitleler. Sonuçta kaotik bir ortam oluşturuluyor ve kendilerine görevleri gereği silah verilenler olaya el koyuyordu. Bu süreçte binlerce faili meçhul cinayet işleniyor, bombalar patlıyor, suikastlar yapılıyor, halk birbirine düşürülüyordu. Güya devlet "iç düşmanı"na karşı "ülkeyi koruma ve kollama" bahanesiyle vatandaşın bir bölümünü ibret olsun dercesine cezalandırıyordu. Bu tür bir sistemin adı tabii ki demokrasi olamazdı. Askerî ve bürokratik bir oligarşi vardı ve bunun devamı için yeni düşmanların üretilmesi kaçınılmazdı. Erzincan'da yaşanan da budur. Kafes Eylem Planı'nın maksadı da budur. "AKP'yi ve Gülen'i bitirme planı"nın asıl hedefi de budur...
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla