DOĞRUYA DOĞRU EĞRİYE EĞRİ
HSYK’nın Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi savcılarının tamamını birden görevden almasının sonuçlarının nerelere varabileceği kamuoyu tarafından daha iyi anlaşılmaya başlandı.
Erzincan Başsavcısı Cihaner’in dosyası İstanbul tarafından yetkisizlik kararıyla Erzurum’a iade edildi.
Bu sonuçları birkaç gün öncesinden mercek altına alıp Adalet Bakanlığı müsteşarının HSYK toplantısına niçin katıldığını sorguladık.
Adalet Bakanının ise konunun gündeme alındığı toplantıya niçin katılmadığını ve konunun gündeme alınmasına niçin göz yumduğunu sorguladık.
Bu kadar kritik bir süreçten geçilirken hükümet kanadının niçin pasif davrandığını ve kurulun Erzurum savcılarının yetkilerinin alınmasına niçin yol verdiğini sorguladık.
Bu olayın görünmeyen yüzünde sorgulamanın ucunun askeri yönetim kademesine gelip dayandığını ve görevden alınan savcıların 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk hakkında tutuklama kararı çıkarabileceklerini anlattık.
Oturduğun yerden yazmakla olmuyor bu işler denildi.
Sen de mi Brütüs denildi.
Çok biliyorsun ama hükümetin bir bildiği vardır denildi.
Doğru; hükümetin bir bildiği vardı ama bana göre yanlıştı.
Demokrasi konusunda gemileri nasıl yaktığımızı ve durduğumuz yerin demokrasi tarafı olduğunu anlatmaya gerek yok sanırım.
En başından beri bu saftayız. Ak Parti de burada olduğu için yapışık ikizmişiz izlenimi doğdu algılarda.
Şimdi yanlış yapıldığına inandığım bir konunun kendimce doğrusunu savunuyorum.
Erzurum savcılarının yetkilerinin alınmasında hükümet açıklayamayacağı bir yol izledi. Mutlaka bunu yaparken bir hesabı vardı ama o hesap maalesef tutmadı.
Daha doğrusu tutmayacağı bilinmesi gereken bir hesaba girildi.
Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda deniliyor ki; biz HSYK’nın çalışmasının önünü tıkamak istemedik, dolayısıyla kurulun çalışmalarına müsteşar katıldı.
Oysa bu açıklama daha önceki eylemlerle örtüşmüyor. Ergenekon savcıları için yaz kararnamesinde günlerce mücadele verildi.
Ayrıca HSYK yetkilerini aşarak kararlar alıyorsa ve bu kurulun başkanı da Adalet Bakanının bizzat kendisiyse niçin kurulun yetkisi dışında işler yapmasına müsaade ediyor ?
Adalet Bakanının toplantıya katılıp, haklarında tek bir soruşturma bulunmayan ve teftiş geçirmemiş savcıların durumunun kurulda görüşülemeyeceğini söylemesi ve Erzurum savcılarını gündeme aldırmamasının neresi kurula müdahale ?
Adalet Bakanı Erzurum savcılarının gündeme alındığı Salı günkü toplantıya katılıp haklarında teftiş-soruşturma prosedürü yerine getirilmediği için bu savcıların kurulda görüşülemeyeceğini belirtir ve konuyu gündeme aldırmayabilirdi.
Aksine bunu yapsa kurulu yetkisi içinde çalıştırmış olmaz mıydı ?
Kurulun yetkisini aşmasına engel olmayan kurul başkanının yani Adalet Bakanının, daha sonra çıkıp “HSYK yetki gaspı yapmıştır” demesi çelişmiyor mu ?
Hadi diyelim bakan toplantıya katılıp gündemi yönlendirmedi o halde ilk defa gündeme gelecek şu soruların cevap bulması gerekiyor.
HSYK’nın Çarşamba günü toplanıp Erzurum savcılarını görevden alacağı bilgisi Salı günü kamuoyu gündemine geldi.
İşte çok önemli bir soru:
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı Adalet Bakanlığına HSYK’nın Çarşamba günü toplanıp kendilerinin tamamını davadan alacağı bilgisini bir gün önce yani Salı günü verdi mi vermedi mi ?
Ayrıca Salı günü akşam bir televizyon kanalında bu bilgi son dakika olarak geçti.
Bu bilgi kamuoyunca bilinirken niçin müsteşar Çarşamba günkü toplantıya katılıp savcıların soruşturmadan alınmasına müsaade etti ?
Adalet Bakanlığı HSYK’nın Erzurum kararına imza atmasına kurulu çalıştırma gerekçesiyle izin vererek neyin kapısını açtı biliyor musunuz ?
Şimdi kurul yarın bir gün toplanıp İstanbul’daki Ergenekon soruşturmasını yürüten özel yetkili savcıların yetkilerini aldık diyebilir mi diyemez mi ?
Erzurum ile İstanbul’un hiçbir farkı yok.
Siz yetki aşımına göz yumarsanız artık o işin yolunu açmışsınız demektir.
Bunun bir sonu yok.
Siz hırsıza kapıyı açtıktan sonra içerden alıp götürdüğünün hesabını yapamazsınız.
Hükümetin sözlerle ortaya koyduğu irade ve kararlılık eylemlerde de sapma göstermemeli.
Yapılan yanlış varsa onu da söylemek zorundayız kimse kusura bakmasın.
Hükümet kendisi bile bu işin tatmin edici açıklamasını yapamazken “vardır bir bildikleri” diyerek insanımız hala hüsn-ü zan besliyorsa bu kredi harcanmamalı.
Yeter ki başka yerlerden beklenen; samimiyetle Allah’tan beklensin.
Erzurum savcılarının son bir hamleyle İstanbul’a gönderdikleri Erzincan Başsavcısı Cihaner’in dosyası şimdi İstanbul’dan yetkisizlik kararıyla tekrar Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.
Şimdi bu dosyaya HSYK kılıcı tepelerinde sallanırken hangi savcı “yetkiliyim” deyip bakabilir ?
Dosyaya Yargıtay yolu açıldı. Orası zaten malum.
Maalesef Adalet Bakanlığı bu hareketle sadece Erzurum’daki 4 savcıyı feda etmedi İstanbul’daki özel yetkili savcılara da dokunulabilmesinin meşruiyetini oluşturdu.
Bir kez daha aynı şeyi söylüyorum:
Umarım Türkiye’ye faturası ağır olmaz ama bu Ak Parti’ye
gerçekten ders olsun.
Sayın yazar bu konuda hükümetin yanlış yaptığına o kadar içten ve samimi inanıyor olsa gerek,ikinci bir yazı daha yazma gereği duydu...
|