Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-04-2010, 17:12   #2
Kullanıcı Adı
montenegro
Standart
Yine aynı yıllarda yazılan bir mektubda da imanın rükünlerinin inkârının resmiyet yoluyla hedef alındığı bildirilir:
Onuncu Söz, Kur'an'ın bir sülüsünü inkâr etmek niyetiyle, haşr-i cismanîyi resmen millet içinde inkâr etmek fikrinde bulunan zındıkları susturmakla, hârika bir şu'le-i i'caz-ı Kur'anîyi gösterdiği gibi; daha müteaddid emareler ile, manevî i'caz-ı Kur'an hesabına fevkalâde bir mahiyeti bulunduğunu icmalen hissetmiştik.” (Barla Lahikası sh: 313)
Bediüzzaman Hazretleri İbrahim Suresi 3. ayetin “
münasebat-ı maneviye ve muvafakat-ı mefhumiye cihetinde” tefsirini cümle cümle izah eder ve bu güruha “acib bir taife-i dâlle” der.
Şöyle ki:
Birinci cümlesiyle der ki: (َالَّذِينَ يَسْتَحِبّوُنَ اْلحَيَاةَ الدُّنْيَا عَلَى اْلآخِرَةِ)
"O bedbahtlar, bazı ehl-i imanın (imanları beraber olduğu halde) ve bir kısım ehl-i ilmin (âhireti tam bildikleri halde) onlara iltihak delaletiyle, bilerek ve severek hayat-ı dünyeviyeyi dine ve âhirete, yani elması tanıdığı ve bulduğu halde beş paralık şişeyi ona tercih etmek gibi; sefahet-i hayatı, dinî hissiyata muannidane tercih edip dinsizlik ile iftihar ederler."
Bu cümlenin bu asra bir hususiyeti var. Çünki hiçbir asır böyle bir tarzı göstermemiş. Sair asırlarda o ehl-i dalalet âhireti bilmiyor ve inkâr ediyor. Elması elmas bilmiyor, dünyayı tercih ediyor.
Ve ikinci cümlesi olan وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللّهِile der ki:
"O bedbahtların dalaleti, muhabbet-i hayattan ve temerrüdden neş'et ettiği için kendi halleri ile durmuyorlar, tecavüz ediyorlar. Bildikleri ve onun ile ecdadları bağlı olan dine adavetkârane, menbalarını kurutmak ve esasatını bozmak ve kapılarını ve yollarını kapatmak istiyorlar."
Ve üçüncü cümlesi olan وَيَبْغُونَهَا عِوَجًاile der ki:
"Onların dalaleti fenden, felsefeden geldiği için acib bir gurur ve garib bir firavunluk ve dehşetli bir enaniyet onlara verip nefislerini öyle şımartmış ki, kâinatı idare eden İlahî kanunların şualarını ve insan âleminde o hakaikin düsturlarını süflî hevesatlarına ve müştehiyatlarına müsaid görmediklerinden (hâşâ! hâşâ!) eğri, yanlış, noksan bulmak istiyorlar." İşte bu âyet, üç cümlesiyle manen bu asırda acib bir taife-i dâlleye tam bir tevafuk-u manevî ile mana-yı işarîsiyle çok efradı içinde hususî baktığı gibi, tevafuk-u cifrîsiyle dahi başlarına parmak basıyor.” (Ş:725)
montenegro isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla