Günümüzde genellikle hortumlanmalarıyla aklımızda kalan bankacılık, insanların paralarını kendilerinden başka bir yere emanet etme olayının ilk adımıdır.
Yapılan araştırmalara göre, paranın henüz para etmediği dönemlerde, tüccarların birbirlerine verdikleri senetler ve talep ettikleri kredilerle ilk bankacılık işlemleri gerçekleşmiştir. İlk ticari itibar belgelerinin kullanılmaya başlandığı Mezopotamya'da, özellikle milattan önce beşinci ve altıncı yüzyılarda arazi ipoteği ve kefalet karşılığı kredi işlemleri yapılmıştır. O devir halkının tapınaklara hediye ettiği mallar, bugünkü kredi sisteminin kaynağını oluşturur. Tapınak görevlilerinin halka ödünç mal vermesi üzerine tapınaklar en güvenilir para saklama yerleri olarak kabul edildi ve böylece bankacılık sistemi yavaş yavaş doğmaya başladı.
Paranın bir takas aracı olarak kullanılması üzerine uluslararası ya da şehirler arası para alış verişi yapan bankerler ortaya çıktı. Bu bankerler müşterilerinden topladıkları mevduatı,talebi olanlara kredi olarak borç verme işine giriştiler.
İtalyancada "masa, tezgah" anlamına gelen bankanın ilk örnekleri Eski Yunan ve Eski Roma'da görülmektedir. İtalya sokaklarında banklara oturup, önlerine koydukları masalarda para alışverişi yapan kişilere on ikinci yüzyılda "banchiero" yani banker adı verilirdi.
İslamiyette ve hristiyanlıkta haram kılınmış olan faiz sebebiyle, bu dinlerin hakim olduğu bölgelerde pek varlık gösteremeyen bankacılık Musevilerin işine yaradı ve banka sisteminde bir numara olmanın yolunu açtı. Günümüz bankacılığı ise 1157 yılında Venedik bankasının kurulmasıyla başladı. Daha sonra 1408 yılında Cenova bankasının kurulmasıyla yerini sağlamlaştırdı.
On dokuzuncu yüzyılda ticaret sermayesinin gelişimi ve sanayi devrimi banka sistemini büyük bir hızla geliştirdi, bankaları parasal ilişkilerin odaklaştığı en önemli mali kurumlardan biri haline getirdi. Yine bu yüzyılda uluslararası ilişkileri hızlandırırken bankacılık da interneyşınıl

bir nitelik kazanmış, kasaları paradan geçilmemmiştir.