Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-08-2010, 19:10   #3
Kullanıcı Adı
montenegro
Standart
TEHLİKE–1

DİNSİZLİK

Risale-i Nur Külliyatında, bu vatan için birinci, en büyük tehlike olarak dinsizlik gösterilir. Şöyle ki:
«Biz, Risale-i Nur’la, bu memleketin ve istikbalinin en büyük iki tehlike­sini def etmeye çalışıyoruz ve bilfiil çok emare­lerle, hattâ mahkemede de kısmen ispat etmişiz.
Birinci tehlike: Bu memlekette, hariçten kuvvetli bir sûrette girmeye çalışan Anarşiliğe karşı sed çekmek. (Emirdağ Lâhikası-I, s.128)
Aynı mânâda, hem tehlikeyi hem çareyi gösteren bir başka ifade… «Şimdi bu zamanda en büyük tehlike olan zendeka ve dinsizlik ve anarşilik ve maddiyun­luğa karşı yalnız ve yalnız tek bir çare var:
O da Kur’ân’ın Hakikatlerine sarılmaktır. Yoksa koca Çin’i az bir zamanda Komünistliğe çeviren musi­bet-i beşeriye, siyasî, maddî kuvvetlerle susmaz. Yalnız onu susturan hakikat-i Kur’âniyedir.» (Emirdağ Lâhikası-II, s.54)
Üstad Hazretleri bir mahkeme müdafaasında bu memleket için menfi cereyanları şöyle sıralar:
«Dinsizlik veya Komünistlik veya Anarşistlik veya pek eski ifsad komitecilik veya menfî Turancılık...» (Şualar s.286)
Ahirzamanın müthiş şahsı olan Deccal’ın, sistemini dinsizliğe dayandıracağını belirten aşağıdaki beyan çok dikkat çekicidir. Şöyle ki:
«Deccal'ın şahs-ı surîsi insan gibidir. Mağrur, firavunlaşmış, Allah'ı unutmuş olduğundan; surî, cebbarane olan hâkimiyetine, uluhiyet namını vermiş bir şeytan-ı ahmaktır ve bir insan-ı dessastır. Fakat şahs-ı manevîsi olan dinsizlik cereyan-ı azîmi, pek cesîmdir.» (Mektubat s.58)
TİCARET VE ASAYİŞ İÇİN DE

DİNÎ HAYAT GEREKLİDİR

Dinî terbiyeden mahrum yetiştirilen insanların, hem idare bakımından, hem iktisadi hayat bakımından büyük sıkıntılar getireceğini beyan eden Said Nursi Hazretleri, zamanın hâkim olan zihniyetine şu ihtarda bulunur:
«Acaba bu ehl-i bid'a ve doğrusu ehl-i ilhad, bu Dinsizlikte hangi menfaati buluyorlar? Eğer idare ve asayişi düşünüyorlarsa; Allah'ı bilmeyen dinsiz on serserinin idaresi ve şerlerini def'etmesi, bin ehl-i diyanetin idaresinden daha müşkildir. Eğer terakkiyi düşünüyorlarsa; öyle dinsizler idare-i hükûmete muzır oldukları gibi, terakkiye dahi manidirler. Terakki ve ticaretin esası olan emniyet ve asayişi kırıyorlar. Doğrusu onlar, meslekçe tahribatçıdırlar. Dünyada en büyük ahmak odur ki, böyle dinsiz serserilerden terakki ve saadet-i hayatiyeyi beklesin.» (Mektubat s.438)
DİN DIŞI HAYATIN TEHLİKELERİNE KARŞI İKAZLAR

Bediüzzaman Hazretleri 1940’lı yılların başlarında Kastamonuda yazdığı bir mektubta; yirmi senedir memleketin idaresinde tatbik edilen proğramın neticelerinin, fert ve cemiyetteki menfi tesirlerini görür ve giderek dehşetl verici bir hal alarak devam edeceğini haber verir:
«Şeriat-ı Muhammediye (A.S.M.) olan sedd-i Kur'anînin tezelzülüyle de Ye'cüc ve Me'cüc'den daha müdhiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli bir Anarşilik ve zulümlü bir Dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor.» (Kastamonu Lâhikası s.149)
Bediüzzaman Hazretleri, memleketimizde başgösteren Dinsizlik hareketini ve mensuplarını “ehl-i ilhad” veya “mülhidler” tabiriyle ifade eder ve şu dehşetli hadiseyi haber verir:
«Eğer Ankara'da hâkim olan Halk Partisi, oraya giden Risale-i Nur'un kuvvetli kitablarına karşı inad etse ve musalaha niyetiyle himayesine çalışmazsa, bizim en rahat yerimiz hapistir ve mülhidler, Bolşevizmi Zındıka ile birleştirdiğine alâmettir ve hükûmet onları dinlemeğe mecbur olur. O zaman Risale-i Nur çekilir, tevakkuf eder, maddî ve manevî musibetler hücuma başlarlar.» (Şualar s.337)
montenegro isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla