Bu planın nasıl uygulanacağına geçmeden bir hatırlatma yapalım.
2. Ergenekon İddianamesi'ne yansıyan bilgilere göre 2007 yılı boyunca birtakım gruplar şehit cenazelerini provoke ederek hükümet aleyhtarı gösterilere çevirmişler. Bakanların, milletvekillerinin nasıl saldırıya uğradığı herkesin malumu. Zaten iddianame klasörlerine yansıyan çok sayıda plan ve talimat vardı.
Fakat bu tip planların hepsi deşifre oldu.
Bu yüzden organize işler yerine 'bireysel tepkilerin' daha etkili olacağını fark etmişler. Zaten terörün azacağı bahar aylarına girildi. Operasyonlar artarak sürüyor. PKK'ya rastlanmazsa mutlaka mayına çarpılır. Yani önümüzdeki günlerde yeni şehitler gelebilir.
Gelen şehitlerin sebebini demokratik açılım olarak gören 'bireysel ve tepkili' vatandaş da bulduğu ilk fırsatta bakanlara saldırır. Hükümete tepkiye dönüşür.
Hem şehitlerin gelmesi hem de hükümete yönelik saldırıların artması kamuoyundaki havayı değiştirir. Hatta Anayasa değişsin diyen yüzde 70'lik kesimden büyük kopmalar bile olur.
Peki bu işin 'Yalnız Kurtlar'la ilgisi ne ? Yalnız Kurt kavramı tam da bu durumları tanımlamak için üretildi. Özellikle 11 Eylül sonrası ABD güvenlik birimleri 'bireysel' gözüken eylemlerin yıkıcılığı üzerine 2004'te özel bir kanun çıkardı. Hatta FBI'da 'Yalnız Kurt Terörizmi' bölümü de kuruldu.
Gerçi buradaki amaç daha çok bombalı terör saldırılarıyla ilgili. Ama özü aynı: Önceden tespit edilemeyen, bağımsız hareket halindeki bireysel eylemciler. Eylem bireysel de olsa sonuçları tarihin akışını değiştirebiliyor.
Özetle 'Yalnız Kurtlar'ın sahaya çıktığı yönünde güçlü duyumlar var. Herkesin sağduyulu olması gerek...
Muhalefet direnerek kazanabilecek mi?
Beklenen oldu. Taktik savaşına dönmesi beklenen anayasa görüşmeleri gerilimli geçiyor. Muhalefet bir bütün halinde hükümetin önerisini engellemek için elinden geleni yapıyor. Haliyle sinirler geriliyor.
İlk iki günün sürprizi MHP ve BDP'den geldi. İktidar fire vermeyeceğini gösterdi. CHP'nin duruşu belliydi ama MHP öyle bir direniş uyguladı ki CHP'ye çok iş düşmedi. Görünen o ki MHP yönetimi çok iyi hazırlık yapmış. Hem iç tüzüğün her türlü imkânını öğrenmişler hem de iktidarın sinir uçlarına nereden dokunacaklarını.
Özellikle de işsizlik ve ekonomi üzerinden vuruyorlar. Daha önce de yazdık. CHP'nin son dakika manevrası ile MHP taca çıkmıştı. Bu saatten sonra 'bu Meclis anayasa yapamaz' demenin bir anlamı kalmadığı için MHP doğru bir hamleyle ekonomi üzerine dil geliştirdi. Fakat hata şurada: Söyledikleri eleştirilerin anayasa ile ilgisi yok.
BDP beklenenin aksine oylamalara katılmadı. Oysa kulisler bazı vekillerin 'kesinlikle destek vereceğim' şeklindeki görüşlerine şahit olmuştu. Galiba BDP'nin siyasi partiden çok 'örgüt' olduğu tezi bir kez daha doğrulandı. Darbe anayasasından şikâyet eden bir parti Öcalan istedi diye demokratikleşme önündeki en büyük fırsata hayır dedi.
Meclis görüşmeleri adeta bir 'turnusol' işlevi görüyor. Ama muhalefet 'her yolun millete çıktığını' unutuyor denebilir.
|