Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-09-2010, 12:18   #3
Kullanıcı Adı
novek
Standart
Alıntı:
EZEL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Komunist ülkelerde kadın başbakan varmı yada oldumu ? Meclislerin % 'de kaçı Bayan ?
onu bilmemde nedne olmasın oyle bir engelmi var?

Sovyetler’de anne olmak






Dünya tarihinin reel sosyalizm örneği Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde kadın ve anne olmak Türkiye’dekinden oldukça farklıydı.
Eşitlik üzerine kurulu, devletin tüm sosyal olanakları sağlayarak kadınların yükünü hafiflettiği bir düzende kadın olmak; ev işi yapmayı, saatlerce çalışmayı, çocuk bakmayı değil bambaşka bir şeyi ifade ediyordu.
Sovyetlerde anne ve çocuk sağlığı yasalarla koruma altına alınmıştı. Ekim Devrimi ile birlikte 17 Aralık 1917’de anne ve çocuk sağlığının korunacağı ilan edilmiş, 1919 yılında çıkarılan bir yasa ile de anne ve çocuk sağlığı hizmetinin sürekli ve herkese sunulacağı, çocuk işçilerinin olmayacağı, kadın-erkek eşitliğinin sağlanacağı, eğitimde okul ve kiliselerin ayrılacağı belirtilmişti.
Sovyetler Birliği'nde anne adayları ve anneler işten atılamaz, gece çalıştırılamaz, iş seyahatlerine gönderilemezdi. Daha hafif işlerde çalıştırılır ancak daha az ücret almazlardı.
Anne ve çocuk sağlığı hizmetleri için çok sayıda kadın danışmanlık merkezi, ebe merkezi, anne evi, süt emzirme istasyonu, süt mutfağı, çocuk yiyecek istasyonu, kreş ve anaokulu, gebe danışmanlık merkezi vardı. İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri için ise, poliklinikler, anne ve çocuk sanatoryumları kullanılıyordu. Annelere ve anne adaylarına 20 bin 700 kadın ve çocuk danışmanlık birimi, 3 bin 655 anne, bebek ve çocuk sağlığını koruma enstitüsü, 203 bin 000 ebe, 224 bin 000 gebelere yönelik yataklı tedavi kurumu hizmet veriyordu.
Anneler doğumdan önce 8 hafta, doğumdan sonra 8 hafta ücretli izin kullanır, eğer sağlıklerini tehdit eden bir durum olursa, bu süreleri aşan ücretli izin verilirdi. Eğer anne sağlık emekçisi ise, doğum sonu üç ay daha fazla ücretli izin kullanırdı. Ayrıca, bebek bekleyen anneler, sanatoryumların yanında tatil evlerinden de yararlanabilirdi. Her kadının gebeliği boyunca yedi ya da sekiz kez izlenmesi zorunlu idi. Anne, doğumdan sonra eve gelir gelmez mutlaka çocuk sağlığı danışmanlık merkezinde çalışan hemşire tarafından ziyaret edilirdi. Dünyada anne ölüm oranının en düşük olduğu ülke olan SSCB’de bu oran yüz binde beşti. Ayrıca, SSCB kadına yasal kürtaj hakkı tanıyan ilk ülke olarak tarihe geçmiştir.
Anneler gebelikleri boyunca, sağlık eğitimi ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinden de yaralanırlardı. Bu hizmetler büyük oranda ev ziyaretleri ile gerçekleşirdi. Özellikle annenin bebeğini emzirmesi devlet tarafından teşvik edildiğinden, annelerin bebeklerini emzirme oranı yüzde 91 civarındaydı. Aşılama zorunlu ve ücretsiz bir hizmetti.
Çocuk sağlığında aşılama, büyüme ve gelişmenin takibi, bebek ve çocuklara süt dağıtım merkezlerinden süt dağıtılması, çocuk kampları, tüm okullarda en az bir doktor ve hemşirenin bulundurulması ve zorunlu sağlık kontrollerinin yapılması, annelerin yükünü azaltan uygulamalardı ve devletin çocukların sorumluluğunu üzerine aldığının önemli bir göstergesiydi. Çocuk ve yaşlıların bakımı devlet kurumlarınca yapıldığından kadının toplumdaki “geleneksel” rolü aşılabilmişti.
1918’de devrimden hemen sonra düzenlenen Sovyet anayasasının 64. Maddesinde kadınlar için “üretime katılarak topluma yararlı olanlar ile ev işleriyle ilgilenerek, diğerlerinin üretime katılmalarını destekleyenler” ifadesi yer alıyordu. Bu ifade günümüzde hala görmezden gelinen ev içi emeği kabul edip üretime bir destek olarak niteliyor.
1936 Anayasası’nın 122. maddesinde, kadının, ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal yaşamın tüm alanlarında ve devlet nezdinde, erkekle eşit haklara sahip olduğu belirtilmiş, yasayla tanınan haklarını yaşama geçirmek için kadının erkekle eşit çalışma, eşit ücret, dinlenme ve eğlenme, eğitim ve sosyal güvence hakkının gözetileceği vurgulanmıştı. Son olarak, anne ve çocuğun devletin korumasında olduğu, annenin doğum öncesi ve sonrasında tam ödemeli ücretli izin, sağlık merkezi ile kreşe erişim haklarının güvence altına alındığı belirtilmişti. Bu konudaki haklar 1977 Anayasası’nda genişletilerek, çocuklu kadınların, çocuklarının ihtiyacı doğrultusunda, çalışma saatlerinin kısaltılması düzenlemesi getirilmişti.
Kadınlar, makinistlikten kozmonotluğa, erkeklerin çalıştığı her işte çalışabiliyorlardı. 1940’larda çalışan kadınların oranı sanayide yüzde 53’e, eğitimde yüzde 73’e, tıbbi hizmetlerde 83’ü buluyordu.

Konu novek tarafından (05-09-2010 Saat 12:47 ) değiştirilmiştir..
novek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla