Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-18-2010, 12:03   #1
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart Kim neyin mücadelesini veriyor? / Yasin Demir
Son yıllardaki “Kutlu Doğum” etkinlikleri Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde dünyada eşine ender rastlanan gelişmeler kaydederken beraberinde bir o kadar da dikkat çekici ilginçlikler ortaya çıkarıyor.


Nisan ayı boyunca, islami duyarlılığı yüksek bölge halkı, köy köy, şehir şehir açık alanlara inip kitlesel Mevlid Programları icra ettiler. Bu programları farklı ve ender kılan ise, nüfus yoğunluğu diğer yerlere göre az olmasına karşın, muazzam kitlelerin boy göstermesidir. Misalen son Diyarbakır “Kutlu Doğum Proğramı” sayılabilen kısmı - 380 bin kişilik bir kitle ile gerçekleşmiş.

En popüler siyasetçiler veya muazzam bir spor müsabakası yahut da uluslararası üne sahip bir müzik starı için 50 – 100 bin kişilik bir kitle hayâl süsleyen bir durum iken, İslami duyarlılıklarını, Peygamber sevdalarını ve özlemlerini, bu koşullar altında bu şekilde dışa vuran bölge halkı, anlaşılan bazı “noktaları” ve “odakları” rahatsız etmiş. Hiçbir arada görülemeyecekleri bir araya getirmiş. Ortak önlemler alma yoluna sevk etmiş. Halkın bu islami hassasiyetlerini, Hz. Muhammed (sav)’e olan sevdalarını, Kur’an-ı Kerim’e olan bağlılıklarını, kısacası Allah’a olan yönelişlerini nasıl nötralize edeceklerinin arayışlarına girmişler.

Vurgulamak istediğimiz ilginçlikte tam bu noktada ortaya çıkıyor. Diyarbakır’daki “Kutlu Doğum” programından hemen sonra, Dıyarbakır’da buna cevap niteliğinde bir defile düzenlendi. Ulusal medyanında özel bir önem gösterdiği üç karakter özellikle ön plana çıkarılıyordu. Bunlar Diyarbakır valisi Hüseyin Avni Mutlu, Diyarbakır B.Şehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve defileci Cemil ipekçiydi. Vali ve B.Başkanı Cemil İpekçi’ye bölgeye olan kültürel katkı ve fedakârlığından dolayı özel plaket takdim eylediler. Cemil İpekçi de Mardin ve Diyarbakır’da açtığı ve açacağı mankenlik okullarından bölgede yaptıkları ve yaptıracaklarından heyecanla bahsediyordu. Bilindiği gibi Cemil ipekçi uzun bir süreden beri Mardin’de kendisine üs açmış ve bölgede yoğun kültürel (!) faaliyetler içindedir. Mankencilik ve defilecilik gibi işlerle meşgul...

Benzer şekilde Metin Yazır isimli bir şahıs ta “1. Güneydoğu Anadolu Arjantin Tango Festivali” etkinlikleri adı altında Arjantin’den getirdiği 5 kişilik özel bir ekiple bölgede faaliyetlerine başlamış. Bir yandan bölge illerinde kurslar açmaya çalışırken öte yandan da halka açık ücretsiz temel tango eğitimi etkinlikleri düzenliyor. Batman, Erzurum, Malatya, Mardin ve Diyarbakır’da etkinliklerine başlamış.

Bunlara benzer faaliyetler bölgede yoğunlaştırılıyor. Eş zamanlı olarakda bölge insanınn derdiyle dertlenen, onlara maddi ve manevi olarak yardımcı olmaya çalışan hayır amaçlı Sivil Toplum Kuruluşlarının önü kapatılıyor. Engelleniyorlar. İpekçi ve Yazır’ın kişiliklerinde ifade bulan etkinlikler devlet eli ile desteklenip halk arasında yaygınlaştırılmaya çalışılırken, MUSTAZAF-DER gibi bir kuruluş ise sudan bahaneler ile devlet eli ile kapatılıyor.

Bu ortak girişimler için çağrıların cevabıdır. Devletin Valisini, BDP’nin Belediye Başkanı Cemil İpekçi’yi bir araya getirip ortak harekete sevk eden bölgedeki islam’a yönelişe karşı ortak hareket, etme, set oluşturma tedirginliğimidir? Bu üç şahsın temsil ettikleri dünya görüşleri, farklı olmasına rağmen hangi amil bunları, belirli bir yaşam tarzı misyonerliği ortak paydasında buluşturuyor?

Hatırlanacağı üzere Diyarbakır’da ilk olarak “Kutlu Doğum” etkinliklerinin düzenlemesinden hemen sonra vaveylalar kopmuştu. Abdullah Öcalan İmralı’dan rahatsızlığını belirtmiş, kendisini ateizmin çağdaş öncüsü olarak sunmasına rağmen “Şanlıurfa’da bir Din Eğitimi veren merkez kurularak” dini gelişmelerin böylece kontrole alınabileceğini çözüm olarak ortaya koymuştu!!! Özgür Ülke (= Gündem) yazarı Veysi Sarısözen bu gelişmeler karşısında orduyu göreve çağırmış. Benzer hassasiyetinden dolayı olaylara kayıtsız kalamayan dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt Şanlıurfa’daki Kutlu Doğum etkinliklerini gerekçe göstererek 27 Nisan Muhtırasını yayınlamıştı.

Aysel Tuğluk, Ahmet Türk, Deniz Baykal gibi siyasetmedarlar da bu konudaki ortak lâiklik hassasiyetlerini en üst perdeden dillendirmişlerdi. İmralı’dan ilham alan, ama karşı cephede yer alan bazı vatansever sanayici ve işadamları da çözüm olarak, Peygamberler şehri olan Şanlıurfa’ya ABD’deki Las Vegas’a benzer şekilde büyük bir turistik amaçlı “kumar kent” inşa etmeyi önermişti... Hasılı kelam, Cemil İpekçi ve Metin Yazır şahsında mücessemleşen bir kültürü, bölge halkına islami duyarlılığın antibiyotiği olarak sunma girişim ve çabası işte bu çağrıların ortak cevabıdır. Bu çabalar her ne kadar Cumhuriyetin ilk yıllarındaki baloları hatırlatsa da, bölge ile doku ve konu uyuşmazlığından dolayı ya hiç sonuç vermez veya devletin kültürel şekillendirmeye aldığı yatılı okullardaki gibi sonuçlar verir.

Her türlü hile ve olumsuzluğa rağmen, islami duyarlılığını ve Muhammedî sevdasını yitirmeyen bir halkı, nihayet noktada getirip Cemil İpekçi’nin peşine takmaya çalışmak, tüm sinsi plan ve hilelerin artık iflas ettiğinin ifadesi ve ispatıdır.

Kimilerinin bazı hesapları varsa da Allah’ın da bir hesabı vardır. Şüphesiz vuku bulacak olan Allah’ın hesabıdır vesselam...

dogruhaber.com

 

Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder