ÖZGÜRLÜĞÜN ÇARPINTISI 
            Rasim Ozan Kütahyalı
            Baykal’dan Doğan’a: ‘Bu  kalleşlikse neden gazetelerin yapıyor
                                                   Dünkü 
Taraf’ta iki  CHP milletvekilinin bana söylediklerine yer vermiştim. Bu CHP’liler 
“Kılıçdaroğlu-Sav  ikilisi Aydın Doğan ile anlaştı. Bu proje sonunda CHP iktidara gelirse  Doğan’ın vergi cezaları halledilecek, Hilton arazisine de imar izni  çıkacak” demişlerdi. Bu CHP’li vekillerin iddiasına göre Önder Sav  Aydın Doğan’a söz vermişti, Doğan da bu sözün üstüne Baykal’ı bitirmeye  yönelik medya operasyonunu başlatmıştı. Deniz Baykal’la da bu “medya  operasyonu” konusunda ilk kez ben konuşmuştum. 
Baykal Taraf’a  özel “Bu komplonun içinde medya da var izlenimindeyim” demişti. Bu  açıklamaların ardından Ali Kırca bu konuyu canlı yayında Baykal’a  sormuş, Baykal da 
“Medya operasyonu olduğu tarafını kimse inkâr  edemez. Herkes kendisini biliyor. Siz de biliyorsunuz. Biz de biliyoruz”  açıklamasını yapmıştı... Baykal isim vermiyor ama Doğan Medyası’na  yönelik ciddi bir tepkisi olduğu çok açık.
  
Doğan: Kılıçdaroğlu ile mahkemeliğim, Önder Sav’ı bir kez bile  görmedim
 Dün CHP’lilerin “Kılıçdaroğlu, Aydın Doğan ile anlaştı” iddiasını  yazmam üzerine Ertuğrul Özkök beni aradı, epey konuştuk... Aydın Doğan,  bu iddiaya yönelik herhangi bir resmî açıklama yapmak istemiyor, haliyle  çok öfkelenmiş. 
Özkök’ün ilettiğine göre Aydın Doğan Kılıçdaroğlu  ile hayatında sadece bir kez görüşmüş, o da Kılıçdaroğlu’nun Doğan  aleyhine yaptığı bir basın açıklaması vesilesiyleymiş. Şu an halen Aydın  Doğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında bir dava varmış. Kılıçdaroğlu  “mali müfettiş” kimliğiyle Doğan aleyhine de bir şeyler yapmış  zamanında, bunun üzerine de Aydın Doğan Kılıçdaroğlu’nu dava etmiş.  Önder Sav’ı ise hayatında hiç ama hiç görmemiş Aydın Doğan. Dolayısıyla  CHP’lilerin bu iddiasının baştan sona iftira, baştan sona yalan olduğu  ifade ediliyor...
 Ayrıca Ertuğrul Özkök, Aydın Doğan’ın Baykal’a düzenlenen komplodan  ötürü çok üzgün olduğunu da ifade ediyor. Kalleş komplonun ortaya  dökülüp, gündeme geldiği günlerde Doğan ile Özkök birlikteymiş. 
Aydın  Doğan da Baykal’a yapılanın kalleş ve alçak bir komplo olduğu  kanaatindeymiş. Bu komplo yüzünden Baykal’ın istifa etmesi gerektiği  fikrine şiddetle karşıymış Aydın Doğan, kişisel görüşü bu yöndeymiş.  Nitekim Ertuğrul Özkök de bu alçak komplo bahanesiyle “Baykal istifa  etsin” çağrılarına karşı bir yazı yazmıştı. Onu da hatırlattı bana  konuşmamızda.
  
Özkök: Baykal’ı nehrin kenarında şarap içmeye davet ediyorum
 Dolayısıyla beyanlardan hareket edersek Aydın Doğan’ın  Kılıçdaroğlu’yu desteklemek gibi bir tavrı yok, aksine bu süreçte  Baykal’a büyük haksızlık yapıldığını düşünüyor... Peki, niçin Deniz  Baykal, isim vermeden de olsa Doğan medyasını suçluyor? Komplonun  patladığı günden bu yana Doğan’ın üç gazetesinin manşetleri ortada.  Dolayısıyla Baykal çok haklı. Bu noktada Özkök 
“Gazetecilere  karışılmaz Doğan grubunda” diyor. Özkök’e 
Hürriyet’in salı  günkü yalan manşetini hatırlattım... 
“Emniyet ‘Kasettekilerin  kimliği tesbit edilememiştir’ diyor ama sizinkiler Baykal ve Baytok’un  kimliği tesbit edilmiş de, diğer başka kısımlar montajdır diye  yazmışlar. Baykal tepkisinde haklı” dedim... Bunun üstüne Özkök 
“2  ocaktan beri yazıişlerine adımımı atmıyorum. Ben nehrin kenarındayım,  Deniz Bey’e de buyurun nehrin kenarına her zaman beklerim, sizin için en  iyi şarabımı açarım dedim, bu kriminal rapor konusunda da haklı Deniz  Bey, orada bir karışıklık olmuş herhalde” diye cevap verdi...
 Baykal’ın yakınları ise bu açıklamaları tatmin edici bulmuyor, onlara  göre Deniz Baykal “Siyasete devam edeceğim” dediği için malum medya  yıpratmaya yönelik manşetler attı. Baykal’ın yakınları Ciner medyasında  çıkan haberleri de buna bağlıyorlar. Baykal’ın yakınlarının bu  açıklamaları Baykal’ın bizzat söylediği “Bu sistemli bir medya  operasyonudur” sözüyle de örtüşüyor...
  
Doğan medyası gereken ahlaki tavrı koyacak mı
 Bu noktada bence Doğan medyasına düşen görev, bu kasetin tamamen bir  tezgâh olduğunu manşetlerden daha net bir dille belirtmektir. Aydın  Doğan’ın “Ben karışamam” deme lüksü yok. Ortada bir insanın onuru ve  haysiyetiyle ilgili yapılmış bir yalan haber var. Üstelik Aydın Doğan da  Baykal’a kurulan bu tezgâhı kalleşçe buluyor ve gerçekliğine inanmıyor.  Oysa dün 
Hürriyet, Emniyet Kriminal’in gerçek raporunu çok küçük  bir haber olarak gördü, birçok okurun aklında o yalan haber kaldı. 
Hürriyet,  Milliyet, Vatan Baykal aleyhine manşet attı, şu  gelişmelerden sonra “Kasettekilerin kimliği belirsiz” diye büyük manşet  atmaları gerekmez mi? Medya ahlakı bunu gerektirmez mi? 
  
Yalan habere tekzip yok
 Özkök’ün ardından Baykal’la görüştüm. Özkök’ün Aydın Doğan’ın  Baykal’a yapılanı kalleşlik olarak gördüğünü, çok üzüldüğünü ifade  ettiğini söyledim. Baykal’ın bu konudaki açıklaması şöyle:
 “Madem bu komployu kalleşlik olarak görüyor, niye bu tavır gazetelere  yansımıyor? Benim aleyhime yazı yazılabilir, manşet atılabilir, benim  bunlara lafım yok ama yalan haber yapılamaz. Oysa Aydın Bey’in  gazetelerinde günlerdir bunlar yapılıyor. 
Hürriyet hakkımda yalan  haber yaptı ve bunu tekzip etmedi. Aydın Bey bu duruma karışamayacağını  söylemesin, kimse inanmaz. Resmî kriminal rapor “Görüntüdekilerin  kimliği belirsiz” diyor, niye bunu manşete çekmiyorlar o zaman? Öbür  yalan haberi çekmeyi biliyorlar. Dostları arasında bana yapılanın  kalleşlik olduğunu söylemesi neye yarar? Milyonlar öbür haberleri  okuyor, bu haberler de Aydın Bey’in kalleşlik dediği komplonun lehinde. O  zaman bu gazetelerin bu komplonun içinde olduğu da söylenir elbette.  Beni herkes eleştirsin ama yalan ve belaltı haber yapılamaz. Aydın Doğan  da bunlara müdahale etmek zorundadır. Ahlaki görevi budur.”
  
“Altaylı hâlâ yalan söylüyor” 
 Fatih Altaylı’nın “Deniz Baykal, 340 bin dolarak tekne aldı”  iddiaları üzerine Deniz Baykal 
Taraf’a açıklamada bulunmuştu. “Bu  baştan sona yalan bir haberdir” demişti. Baykal, Altaylı’ya özür  dilemesi ve yazdıklarının yalan olduğunu itiraf etmesi için 24 saat süre  tanımıştı. Altaylı dün de bu iddialarını sürdürdü, dahası “Baykal  benden özür dilesin” bile dedi. Bunun üstüne Baykal’a bu konuyu sordum.  Baykal bu konuya ilişkin 
Taraf’a şöyle konuştu:
 “Kendisine 24 saat süre verdim. O ise yalan söylemeye devam etti.  Avukatlarım yarın hem ceza davası, hem de tazminat davası açıyor. Bu  yalan haberin tekzip edilmesi için hukuki süreci yarın başlatıyoruz. Bir  zerre doğruluğu olmayan, baştan sona yalan ve uydurma bu haberi nasıl  yazabildiklerini anlayabilmiş değilim. Utanmadan hâlâ yalan söylüyor.  Hiçbir kanıtı yok, belgesi yok, varsa göstersin. Tamamen palavra,  maksatlı, kötü niyetli yalan haber bu.”
 Altaylı’nın “Baykal benden özür dilesin” sözünü hatırlatmam üzerine  Baykal “İnsaf diyorum, daha fazla konuşturma beni bu konuda” dedi...
 
rasim.ozan@hotmail.com