Neyin peşindesin çok merak ediyorum, aklınca lozanı kötülemeye çalısıyorsun fakat sen ve ben çok farklı pencerelerden bakıyoruz öncelikle boğazları kurtardık ve millileştirdik musul kerkük lozanda kaybedilmedi ki lozanda görüşmeler askıya alındı bu konu ingiltere ve türkiye arasında olduğu için ileri bir tarihte görüşüldü, Hatay'ı kaybettik diyorsun gözün görmüyorki hatay şu anda nerede, 12 adayı osmanlı devleti verdi aynı kıbrısı ingiltereye kiralayarak, 12 ada biliyorsun balkan savaı patamadan önce italyanlara verildi, ve savaş sonrası bize vereceklerini açıkladılar fakat daha sonra vermediler sözlerini yerine getirmediler yunanistanla ada sorunu TBBM'de görüşülmüştür ve İmroz, Bozcaada ve Tavşanlı adaları anadoluya yakınlığı ile stratejik bir öneme sahiptir ve bu nedenle daha çok bu 3 adayı istediler elimizde kalmasını söylediler. Diğer adaları ise kesin suretle silahsız ve askersiz yani adalar askerlikten tecrit edilmesini istiyorlardı müstakil ve tarafsız adalar olarak karşımıza çıkarlar biliyorsun ki o adalara asker çıkarttıkları anda karşılarında türk gemilerini görüyorlar... Öyle birşey söylemişinki belki yazarken bile sen de gülmüşsündür napmaya çalısıyorsun ben küçükmü düşürcen neyse onada elimden geldiğince cevap vereyim sana aydınlanmış olursun!!
1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti kurulunca, yeni yönetim Osmanlı Devletinin dış borçlarını kabul etmekle beraber, Düyunu Umumiye idaresi'nin varlığını bağımsızlıkla bağdaştıramamıştır. Lozan Barış Konferansı sırasında ele alınan Osmanlı borçları, uzun görüşmelere konu olmuştur (*). Türkiye, Konferans sırasında, Cumhuriyet sınırları dışında kalan 16 bağımsız ülke bulunduğunu, Osmanlı Devleti zamanında alınan borçların bir kısmının bu yeni bağımsızlığını kazanan ülkelere harcandığını belirterek, borçların ilgili ülkeler arasında dağıtılmasını istemiştir. Daha sonra 1925' te toplanan Paris Konferansı sonucunda Osmanlı borçlarının, bu ülkelerden toplanan vergi ve resim gelirleri esas alınarak bölüştürülmesi uygun bulunmuş ve Osmanlıların 1912 yılından önceki borçlarının %62'ni, 1912' den sonraki borçlarının ise %77'ni Türkiye Cumhuriyeti üstlenmiştir.
1933 Paris Anlaşması ile Türkiye'nin kabul ettiği borç miktarı 6 milyon dolar olarak yeniden belirlenmiş ve üç ay önce ihbar şartıyla erken ödeme hakkı elde edilmiştir. Sonuç olarak 161.3 milyon TL'Iik Osmanlı borçlarından 84.6 milyon TL' Iık kısım Türkiye'nin payına düşmüş ve Cumhuriyet Hükümeti bunu ödemeyi kabul etmiştir. Son Osmanlı borcu 25 Mayıs 1954 tarihinde ödenmiş, böylece Kırım Savaşı dolayısıyla 4 Ağustos 1854'de başlanılan dış borç tuzağından tam 100 sene sonra kurtulmuşuzdur.
|