Hapis ve işkence döneminin yeniden başladığı bu süreçte, Abdünnasır, özür dilediği takdirde Seyyid Kutub'u affedeceğini söylüyordu, hatta bunun için ailesini dahi baskı altına alıyordu ama 60 yaşında olmasına ve türlü işkencelere rağmen, Seyyid Kutub davasından vazgeçmedi ve Nasır'ın teklifine karşı şu tarihi cevabını verdi:
"Eğer Allah kanunu ile mahkum edilmişsem ben Hakk'ın hükmüne razıyım. Eğer batıl kanunlarla mahkum olmuşsam ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. Allah'a şükürler olsun ki on beş sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım. Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır."
ALLAH şehadetini kabul etsin. Bugün kendisi eserleriyle Mısır'da İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) grubuna rehberlik ediyor. Hüsnü Mübarek'in onuru ve şerefini ayaklar altına alabilmeleri için dua bekliyorlar.
Mısır'da Müslüman Kardeşler başa geldiği vakit, Mısır ile İran arasındaki soğuk buzlar da eriyecek. Bugün bu iki ülke arasında diplomatik ilişkiler kopmuş durumda. Mısır, İran, Türkiye ve kısmen de Suriye ile Lübnan'da sağlam iktidarlar veya örgütlerle İsrail'in rahat hareket edemeyeceği aşikar.
Suudi Arabistan'a da bir Humeyni lazım. Dünyanın en büyük petrol üreticilerinden Arabistan'da petrolün %80 ini ABD çıkarıyor. Humeyni olsaydı bir Müslüman ülkenin ABD tarafından sömürülmesine asla izin vermezdi. Bugün İran'da ABD nin kavgası, bu ülkeyi sömürememesinden kaynaklanıyor.
İşte Seyyid Kutub'un kavgası buydu. Mezhep ayrımı yapılmadan Müslüman ülkeler arasında birlik ve beraberliği sağlayıp Batı'ya karşı güçlü bir ittifak oluşturmaktı kavgası. İslam alemini tekrar güçlü dönemine kavuşturmak, bilimde, ekonomide, sanayide, kısacası her alanda Müslümanların önde olması için mücadele veren, büyük bir İslam önderiydi Kutub.
|