|
Soykırımın Bazı Siyonistlerce Sömürülmesi
Yahudi soykırımı bir gerçektir. Asla unutulmaması, asla küçümsenmemesi gereken büyük bir insanlık trajedisidir. Bu, sadece Yahudilerin değil, tüm insanlığın acısıdır ve bu şekilde görülmesi gerekir.
Ancak soykırım gerçeğinin siyasi amaçlar veya ekonomik çıkarlar uğruna sömürülmesi, propaganda malzemesi yapılması asla kabul edilemez. Bu, soykırımda hayatlarını kaybedenlerin anısına yapılabilecek bir ihanettir. Hem de bunu yapanlar, bir zamanlar Nazilerle iş birliği yapmış olan radikal Siyonistler olunca...
İsrail'in resmi söylemlerine bakıldığında, neyi kastettiğimiz anlaşılabilir. İsrail, bilindiği gibi, 1967'den bu yana Arap topraklarını işgal altında tutan bir devlettir. Dahası bu işgali son derece acımasız yöntemlerle korumuş, özellikle Filistin halkına karşı uzun vadeli bir zulüm politikası yürütmüştür. İsrail'in bu tutumları aleyhinde Birleşmiş Milletler'de çıkarılan pek çok karar vardır .
İsrail söz konusu politikasını dengelemek, dünya kamuoyunda sempati kazanmak içinse, kimi zaman soykırımı öne sürmektedir. Naziler tarafından katledilmiş olan 5. 7 milyon Avrupa Yahudisi'nin trajedisi, bazı radikaller tarafından kendi suçlarını hafifletmek için sözde psikolojik bir dayanak gibi kullanılmaktadır.
Bu yöntem, sadece İsrail yönetimindeki bazı kesimler tarafından değil, Batılı ülkelerdeki birtakım "İsrail lobileri" tarafından da kullanılmaktadır. Bu durum, konuya daha samimi yaklaşan Yahudiler tarafından da eleştirilmektedir.
Örneğin Fransa'daki Ecole Pratique des Hautes Etudes adlı eğitim kurumundaki Çağdaş Yahudi Tarihi Kürsüsü'nün Başkanı Esther Benbassa, 11 Eylül 2000 tarihli Liberation gazetesinde yayınlanan yazısında, "Yahudi soykırımının neredeyse bir din haline getirildiğini" belirtmiş ve şöyle yazmıştır: "Kendini soykırım mağduru konumuna sokma, her Yahudiyi eleştiriye karşı güvence altına alıyor ve böylelikle İsrail'i de eleştirilere karşı güvence altına alıyor."14
Yahudi soykırımının siyasi ve ekonomik bir propaganda aracı haline geldiği gerçeğini vurgulayan en önemli çalışma ise, New York Üniversitesi'nden Yahudi asıllı tarihçi Norman G. Finkelstein'in The Holocaust Industry: Reflections on the Explotation of Jewish Suffering (Soykırım Endüstrisi: Yahudilerin Acılarının Sömürülmesi Üzerine Düşünceler) adlı kitabıdır. Kendi öz anneannesi de Nazi toplama kamplarında tutsak olarak yaşamış bir soykırım mağduru olan Finkelstein, 2000 yılı basımı olan kitabında, soykırım kavramının gerek İsrail gerekse Batı'daki Yahudi örgütleri tarafından tam anlamıyla sömürüldüğünü anlatmaktadır.
Bilindiği gibi, II. Dünya Savaşı'nın ardından kurulan uluslararası mahkemeler in kararıyla, Almanya Nazi mağduru tüm Yahudilere büyük bir tazminat ödemiştir. Milyar dolarlarla ifade edilen bu tazminatın taksitleri, Almanya tarafından İsrail'e ve dünyanın farklı ülkelerindeki Yahudilere on yıllardır ödenmiştir ve halen ödenmeye devam etmektedir. Sadece Almanya değil, başta İsviçre olmak üzere çeşitli Avrupa ülkeleri, İsviçre'nin birer finans imparatorluğu niteliğindeki uluslararası bankaları, hatta Nazi işgali sırasında Yahudilere yardım etmeyen Doğu Avrupa ülkeleri de defalarca Nazi mağduru Yahudilere "tazminat" ödemişlerdir.
Finkelstein, Holokost Endüstrisi adlı kitabında, tüm bu tazminatların kullanılmasında çok büyük yolsuzluklar yapıldığını, Nazi mağduru Yahudilere verilmek üzere Almanya ve benzeri hükümetlerden çok büyük paralar alındığını, ancak bunların gerçek sahiplerine, yani Nazi mağduru Yahudilere değil, radikal Siyonist örgütlerin finansmanına kullanıldığını anlatmaktadır.
Örneğin Yahudi örgütleri geçtiğimiz yıllarda "Nazi kamplarında köle işçi olarak çalıştırılan Yahudilerin emeklerinin tazminatı" olarak Almanya'dan yeni bir ödeme istemişlerdir. Bu ödemeden yararlanacak Yahudilerin sayısı olarak verdikleri rakam ise 135 bindir. Oysa Finkelstein, resmi istatistiklere dayanarak, Nazi kamplarında işçi olarak çalıştırılmış olup halen hayatta bulunan Yahudilerin sayısının 14-18 bin civarında olduğunu açıklamaktadır. Arada kalan büyük fark, "tazminat" adı altında Siyonist örgütlerin kasasına aktarılmaktadır. 15
Solda, Norman G. Finkelstein'ın The Holocaust Industry: Reflections on the Explotation of Jewish Suffering (Soykırım Endüstrisi: Yahudilerin Acılarının Sömürülmesi Üzerine Düşünceler) adlı kitabının kapağı.
Fragments (Parçalar)adlı kitabın içinde yer alan bilgilerin doğru olmadığı ortaya çıkmıştır.
Soykırımın sömürülmesine yönelik benzer bir eleştiri de, Amerikan Soykırım Anma Müzesi'nde (US Holocaust Memorial Museum) görevli olan Tim Cole tarafından yazılan Selling the Holocaust: From Auschwitz to Schindler, How History is Bought, Packaged and Sold (Soykırımı Satmak:
Auschwitz'ten Schindler'e, Tarih Nasıl Satın Alınıyor, Paketleniyor ve Satılıyor) isimli kitapta yapılmaktadır. Cole, 1999 basımı kitabında, soykırımın ticari bir °°°° haline getirildiğini anlatmakta ve bunu şiddetle eleştirmektedir.
Sonuç /
Bu bölümde Nazi Almanyası'nın Yahudilere karşı yürüttüğü soykırımı ana hatlarıyla inceledik. Kuşkusuz bu konuda daha yüzlerce cilt kitap yazılabilir ve Nazi vahşetinin detayları açıklanabilir. Ancak burada özetlediğimiz bilgiler dahi, Yahudi soykırımının tarihin büyük zulümlerinden biri olduğunu göstermeye yeterlidir.
Ancak bu noktada dikkatli olmak gerekir. Çünkü birileri, söz konusu zulmü sömürerek kendi siyasi veya ekonomik hedefleri için kullanma çabasındadır. Bunların böyle bir şey yapmaya hiç hakları yoktur, çünkü 1930'lu yıllar boyunca Nazilerle iş birliği yaparak antisemitizmi körükleyen, soykırım başladığında ise Avrupa Yahudilerini yüzüstü bırakanlar onlardır. Onlar, yani radikal Siyonistler, soykırımı kullanarak yeni bir soykırıma (İsrail'in Filistinlilere karşı yürüttüğü etnik temizliğe) dayanak bulmak amacındadırlar ki, bu asla kabul edilemez.
Radikal Siyonist propagandanın geçersizliğini göstermek içinse, iki önemli şeyi yapmak gerekir:
1)Nazi lerle bazı Siyonistler arasındaki iş birliğini ortaya çıkarmak
2) II. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan soykırımı, "sömürü malzemesi" olmaktan kurtarmak, tarihteki gerçek yerine oturtmak
Elinizdeki kitabın ilk bölümünde, Nazi-radikal Siyonist iş birliğini detaylarıyla incelemiştik. Bu bölümde ise, II. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan soykırımı ele aldık. Ancak hem tarihsel gerçeklerin anlaşılması hem de konunun bir sömürü malzemesi olmaktan kurtarılması için, önemli bir gerçeği daha belirtmek gerekmektedir: Nazi vahşetinin mağdurları, sadece Yahudiler değildir.
Çingene ırkını ortadan kaldırmayı hedefleyen Naziler, bu insanlık dışı hedeflerine ulaşmak için çok büyük katliamlar gerçekleştirdiler. Bu tören, Nazi vahşetinin Yahudilerle sınırlı kalmayıp farklı ırk ve dinlerden milyonlarca insanı da içerdiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Tarihçiler, II. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş yıllarında yaklaşık 29 milyon sivil insanın Naziler tarafından (toplama kamplarında, gettolarda, askeri kıyımlarda, siyasi cinayetlerde) katledildiğini hesaplamaktadırlar.
Naziler hem Yahudilere, hem de Çingeneler, Polonyalılar ve Slavlar gibi etnik gruplara, akıl hastalarına, sakatlara ve Katolikler veya Yehova Şahitleri gibi dini cemaatler yönelik büyük bir soykırım yürütmüşlerdir. Bu yazıda, söz konusu gruplara karşı yürütülen, ancak çoğu zaman konusu bile edilmeyen "unutulan soykırım"ları inceleyeceğiz.
|