Günümüzde her yerde, her toplumda; tarihin yerine geçen, ya da tarih gibi sunulan mitolojiler, milliyetçiliklere hayat veriyor. Her toplumda, maalesef tarih, ideolojik/poli*tik çıkarlar doğrultusunda bir propaganda aracına dönüştürülüyor. Siyasal, ideolojik, tarihsel mitlere inanan toplumlarda tarihin yol göstericiliğine, tari*hin hakemliğine itibar edilmiyor. Her hangi bir toplumda milliyet*çiliklerin yükselişi, o toplumda gerçek bir tarih bilinci, kültürü, felsefesi oluşmadığını gösterir. Tarih bilincine sahip olmayan toplumlarda geçmiş, bir bilinçten çok, bir turizm nesnesine, bir tüketim nesnesine dönüştürülür ve ticarileştirilir. Tarihsel hafı*za kaybına maruz bırakılan toplumlar, Türkiye Örneğinde görülebi*leceği üzere, Ermenileri, Rumları, Kürtleri içermeyen, bu topluluk*ların öykülerini içermeyen bir tarihe mahkûm edilirler. Tarihi ide*olojik olarak tasarlayanlar, tarihi niceliksel olarak kurgularlar. Tarihin niceliksel olarak yorumlanması demek, toplumların bu tür tarihe ancak sayılar halinde katılmaları demektir. Yalnızca bir halkın, bir toplumun, bir ideolojinin yararlarını/çıkarlarını göze*ten bir tarih yaklaşımı düşünülemez. Tarihin ideolojik anlamda okunması, ırkçı anlamda okunması, tarihin kirletilmesi anlamına gelir. Böylesi bir tarih yaklaşımıyla hiç bir zaman hakikate ula*şılamaz. İdeolojik yaklaşımlar, ırkçı yaklaşımlar/gerekçeler gerçek sorunların üzerini örter, gerçek sorunları göz ardı eder. İdeolojik gerekçeler, -Türkiye'de her dönemde yaşandığı gibi- ideolojik/doktriner kesimleri meşru olmayan arayışlara/eylemlere sevk eder.
Atasoy Müftüoğlu
|