Çocukluğumdan beri Fatih hayranlığı ile büyüdüm... Sorulduğunda, hep unun ismini zikr ettim ve hala da öyle... Fakat, kendi devrinin Fatihi Sultan Himid'de unutmamak lazımdır... Onun yivli topu, havan topunu bulması, haliçin dar kısmında fetih esnasında dubalarla kule çekmesi (ki Bizansllar Osmanlıların, büyücü olup denizin üstünde yürüdüğün sanırlarmış) başlıca bir şaheser olan karadan gemi yürütülmesi (ki bunu Fatih daha sonra Belgrat musarasında da kullandı) sonra askerlerinin yılgınlık gösterdiği esnada, yalın kılıç düşmana yürümesi (ki yine Eflak seferinde Sırplarla yapılan mücadele de hadise ceryan edip de Fatih'in mübarek ve müstesna vücudu iki kılıç darbesi almıştır) Osmanlı savaş düzeni olan hilâlin iki ucuna şehzade yerleştirme düstundan vazgeçip, yeni bir sestemle, kendi safına çekerek merkez de tutması (ki Uzun Hasan'a üzerine yürüdğü Otlukbeli savaşında bu sistemi deniyerekten, düşmana göre strateji geliştirmiştir) O'nun ne âlâ bir komutan olduğunu gösterirken, İstanbul fethi öncesi Ortadoksları kendi safhına çekımesi, özerk olan Galat'a ahalisinin savaş teslim alınması, fetih sonrası yerleşik düzenin tesisi ve kuvvetlerin Avrupaya'a yakınlaşması bakımında İstanbul'a yerleşimi sağlaması, (Bir rivayete göre Fatih, ölmeden önce bir kardinalle görüşme yapmıştır. Bu kardinal, Fatih tarafından Roma'ya yerleştirilmiş bir ajan olup, Fatih'in İtalya seferinde ona belki de şehri teslim edecek Papa olacağı bildirilir) ve daha sayamacağımız bir çok hamleleri ile müthiş bir diplomat ve siyaset ehli olduğunu da kanıtlar... Fakat şunu da unutmamak gerekir ki, Fatih'in döneminin devlet adamları da onu Fatih yapanlardır... O, bir Akşemseddin'den feyz alarak, fütuhat eylerken, Abdülhamit Han cennet mekan, Hüseyin Avni Paşa gibi, milletimiz bünyesine darbe fikrini zerk eden bir hainle mücadele etmiştir... O yüzden padişahları değerlendirirken, birazda bulundukları zamanlar ve çevre faktörlerini de gözönünde bulundurmak gerekir... Hele hele, Fatih dışında başka bir komutanın ismini söyleyenlerin akıllarından şüphe ederim yaklaışımı oldukça üzücü olmuştur... Her yiğidin gönlündeki aslan kendine... Ama anlayamadığım da şu arkadaşlar, Osmalı padişahlarını konuşurken ve genelde forumda en çok savunudğumuz Osmanlı konusunda bile birbirimizi üzecek laflar kullanmak ne kadar da mantıklı... Çok garip...
Yine dışarı da yağmur var dostlar... Osmanlı dedikte, ejdadın rahmet dedğine, bizler felaket deiğimiz günden beri hali hazır da bütünlüğümüzü mevcutlayamadık... Çoook üzücü bir durum hem de çoookkk....

