Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-31-2010, 18:25   #18
Kullanıcı Adı
Özgür Çağrı
Standart
Diyalog nasıl olmalıdır?

Yapılacak olan diyaloğun Kur’an ilkelerine ve Efendimiz’in tebliğ metotlarına aykırı düşmemesi gerekir. Bugün ülkemizde "ehli kitabın cennetlik olduğu" gibi söylemlerin artması ile ehli kitapla yapılan diyaloğun paralellik arz etmesi, bir yerde hata yapıldığı kanısını uyandırmaktadır. İnsanların bu konuda yanlış kanaatlere varmaması için diyalog, hoşgörü ve ehli kitap konularının didişme vesilesi olmaktan çıkartılmasında ve alternatif bir bakış açısıyla yeniden tartışılmasında fayda vardır.

Bu noktada Kur’an’ın ehli kitaba yönelik olarak buyurduğu "Yanınızdakini doğrulayıcı olarak indirdiğime inanın da onu inkar edenlerin ilki olmayın." (Bakara, 41) ayetini ve Efendimiz’in Necaşi ve Heraklus gibi devlet başkanlarına gönderdiği mektuplarda geçen "Selam hidayete tabi olanlara" ifadesini hatırlatmakta fayda vardır. Efendimiz bu ifadeyi defalarca kullanmış iken, bizler bunu ehli kitaba bir sefercik olsun söyleyememişsek onlarla diyaloğa girmemizin de bir anlamı yoktur.

Diyalogdan maksat kendimizi anlatmak ve ehli küfrü hidayete çağırmaksa, pısırık davranışlarla bunu becerebileceğimizi söyleyemeyiz. Şayet bu maksatlarla değil de Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmek maksadıyla bu işe girişmiş isek, bu bizim azıcık da olsa Kur’an’dan nasibimizi almadığımızı göstermektedir. Tevil ile tahrip edenlerin yorumlarını dikkate almazsak Kur’an’ın bu konudaki tavrı oldukça nettir: "Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez." (Maide, 51) Bu ayetteki ikaza uyulmadığı ve Yahudi ve Hıristiyanların arzularına meyledildiği takdirde şu ayette bildirilen sonuç ile karşılaşılacaktır: "`Sen onların dinine uymadıkça, Yahudiler de Hıristiyanlar da asla Sen’den hoşnut olmazlar. De ki: ‘Gerçekten doğru yol, Allah’ın yoludur.’ Sana gelen bu ilimden sonra onların arzularına uyarsan, Sana Allah’tan ne bir dost ne de bir yardımcı vardır." (Bakara 120)

Bu ayetlere göre onları dost olarak bilmek yasaklanmıştır, fakat onlara iyilik yapmanın, adaletle davranmanın ve onlarla diyalog kurmanın bir sakıncası yoktur. Zira başka ayetlerde de konuyla ilgili şöyle buyrulmaktadır: "Zulmedenleri hariç, ehli kitap ile en güzel olan şeklin dışında bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: Biz hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim İlah’ımız da sizin İlah’ınız da bir ve aynı İlah’tır ve biz O’na gönülden teslim olduk." (Ankebut, 46) "Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz." (Mümtehine, 8,) Yukarıda; kâfir olan ehli kitaba karşı güçlü ve onurlu durmamız gerektiğini söylerken, bu "onlarla mücadele ederken müminlere yakışmayan bir tarzda mücadele edelim" demek değildir. Müminler ehli kitap kâfirleri ile mücadele ederken bu ayetlerde de istenildiği gibi elbette en güzel usulü ve üslubu seçmek zorundadırlar. Savaş hukukunu gerektiren yerlerde ise elbette savaş kuralları geçerli olacaktır. (Bkz. Tevbe, 29)
  Alıntı ile Cevapla