İsrail'in 2008/09'da Gazze'ye saldırısı ve özgürlük filosuna saldırısından sonra, Türkiye devletinin başbakanı R. Tayyip Erdoğan tek NATO üyesi olarak İsrail'i kınadı. Bu tepkiler söz düzeyinde kaldı. İsrail, Türkiye açısından hala önemli bir askerî ve ticari ortaktır. Ancak Türkiye buna rağmen Arap dünyasında popülerlik kazandı. Türk hükümeti bir yandan Filistin'de barış için diplomatik çabalar gösterirken, diğer yandan Kürt sorununda kendisini herhangi bir siyasal çözüme kapatmaya devam ediyor ve Kürt hareketine karşı, İsrail'in HAMAS'a karşı kullandıklarına benzer argümanlar kullanıyor…
a) Türkiye'nin bölgesel rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
b) Kürt sorunu dikkate alındığında Türkiye'nin politikasında bir çelişki görüyor musunuz?
Biz Türkiye'nin savaştan önceki ve sonraki rolünü takdir ediyor ve Türkiye hükümetine Filistin halkının lehine takındığı tutumları dolayısıyla teşekkür ediyoruz. Akdeniz sularında akan kanları Filistin halkının lehine sergiledikleri tutumun bir kanıtıdır.
a) Mavi Marmara'da akan kanlar Türkiye'nin imajını daha da olumlu bir şekilde etkilemiştir. Ve Türkiye'nin tarihî mirasına döndüğünün, geçmişiyle ve değerleriyle uyumlu bir politika oluşturmaya başladığının sinyalini vermiştir.
b) Kürt sorunu çok karmaşık bir sorun olup bölgedeki birden fazla tarafı ilgilendirmektedir. Biz hiçbir zaman Kürt sorunu ile Filistin sorunu arasında bir karşılaştırmaya, mukayeseye gitmedik. Bunlar birbirinin alternatifi sorunlar değildir. Biz bütün Arap ve İslam âleminin Filistin davası etrafında birleşmelerini umut etmekteyiz. Ve ümmetin diğer sorunlarının da bu anlayış içerisinde ele alınmasından, çözülmesinden yanayız. Bu umut ve çaba ümmetin düşmanlarını, özellikle de Siyonist düşmanı demoralize edip hüsrana uğratmaktadır.
İsmail heniye
|