01-15-2011, 01:22
|
#2
|
|
Alıntı:

Kamuoyuna çağrımız:   aha önce değişik münasebetlerle kamuoyuna duyurduğumuz gibi şunu kesin ve açık bir dille belirtmek isteriz ki; “İslam’ı bireysel olarak öğrenme, yaşama ve toplumsal alanda örgütlenip tebliğ etmemize engel olunmadığı ve Müslümanlar haksız bir şekilde fiili saldırıya uğramadığı müddetçe, silaha başvurma veya güç kullanma gibi bir niyet, plan ve programımız yoktur.”
Nitekim 2002 tarihinden bu yana farklı alanlarda birçok kez fiili saldırılara uğramamıza rağmen tahammül etmiş, oyuna gelmemiş ve provokasyonları boşa çıkarmışızdır. Aynı zamanda bu kışkırtma ve haksız saldırıları halka duyurmuş ve şikâyette bulunmuşuzdur.
PKK’ye çağrımız:
doksanlı yıllarda sizinle bir çatışma yaşamamak için hem yerel düzeyde ve hem de yurt dışında çalmadık kapı bırakmadığımız ve şehid verdiğimiz halde aylarca sabrederek ısrarla size cevap vermeyip silahlı çatışmadan uzak kaldığımız halde, o dönemin zafer sarhoşluğu içinde istemediğimiz ve karşı olduğumuz uzun süreli ve acımasız bir çatışmayı bize tahmil ettiniz.
Sizin ölçüsüz dil ve edebiyatınız, iftira, yalan, karalamaya ve dezenformasyona dayalı çirkin ve bir o kadar da acımasız propagandanız, çatışma sürecini hızlandıran ve bölgeyi bir ateş çemberine sürükleyen en önemli ve belirgin etken olmuştu.
Bizim dağlarda sizi kovalayacak ve çatışacak bir durumumuz olmadığından, bir kısmı kırsal alanda olmak üzere uzun süre devam eden bu çatışmaların çoğu yerleşim alanlarında cereyan etti. Kimin ne kaybettiği, çatışmanın kazanan ve kaybeden tarafının kim olduğu konusundaki hükmü uzmanlara, araştırmacılara ve bölge halkına bırakalım. Ancak genel anlamda, Kürt halkı açısından ve siyasi sonuçları itibarıyla bu çatışmanın her iki taraf için kazançtan çok zarar getirdiğini ve bu çatışmadan direkt ve dolaylı en iyi istifade edenin Kemalist rejim ve onun derin unsurları olduğuna inanıyoruz.
Siz yerleşim alanlarında eylem yapamayacak bir duruma geldiğinizde ve devlete bağlı unsurların bu çatışmaları alevlendirmek ve daha uzun sürmesini sağlamak için hem PKK ve hem de Hizbullah adına iki tarafa karşı eylemler yaptıklarını tespit ettiğimizde, biz de size karşı eylemleri durdurup o ihanet şebekelerine ve onlara bağlı unsurlara yöneldik. Nitekim bizim onlarla olan şiddetli çatışmamız bize yönelik 17 Ocak operasyonunun yapılmasına zemin hazırladığı gibi, süregelen çatışmalar 2002 yılına kadar devam etti. Bu tarihten itibaren bilerek ve kendi irademizle silahları bir kenara bıraktık. Yukarıda belirttiğimiz şartlar oluşmadıkça -ki Allah’tan dileğimiz oluşmaz- silaha başvurma gibi bir düşüncemiz de yoktur.
Siz PKK olarak çok iyi biliyorsunuz, ancak kamuoyunun da bilmesini isteriz ki bugüne kadar sizinle yaşadığımız bütün bu sorunlara rağmen aramızda resmi bir ateşkes, çatışmazsızlık veya anlaşma söz konusu olmamıştır. Sadece zımni ve fiili bir ateşkes veya çatışmasızlık durumu söz konusudur. Kürdistan’ın sosyal yapısı gereği karşılıklı olarak birbirimizi iyi tanıdığımız veya bir aileden her iki örgütle beraber olan fertler bulunduğundan, son dönemlerde lokal düzeyde bazı görüşmeler ve karşılıklı mesaj alış verişleri olmuş olabilir ki bunun bir resmiyeti ve genel bağlayıcılığı yoktur.
Sürekli olarak ve özellikle son dönemlerde sanki ders ve ibret alınmamış gibi 90’lı yılların başlarında kullandığınız dil, üslup ve yapılan hatalar tarafınızdan tekerrür etmektedir. Bugüne kadar sabrettiğimiz gibi bundan sonrada sabredeceğiz ve bıçak kemiğe dayanmadıkça sizinle fiili çatışmadan kaçınacağız.
Kamuoyu huzurunda size çağrımız şudur; geçmişte yaşanılan çatışmaların müsebbibi sizsiniz ve bu çatışmayı siz başlatmışsınız. O dönemde arkadaşlarımızı şehit ettiğiniz halde altı aya yakın size cevap bile vermedik. Dolayısıyla eğer kalıcı ve köklü bir çözüm istiyorsanız bu durumu kabul edin ve bunu kamuoyuna duyurun. Ayrıca ateşkes, çatışmazsızlık ve gerekirse halkımızın çıkarına olacak bazı konularda anlaşma dâhil birçok alternatife açığız. Ancak her ne olacaksa yetkili kişi ve organlar tarafından yapılmalı ve bunun resmi bir statüye kavuşması gerekir.
Halkımıza saygıyla duyururuz.
davamızın sonu Allah’a hamd etmektir.
HİZBULLAH BASIN BÜROSU
|
işte açıklama
Konu İntifada tarafından (01-15-2011 Saat 01:26 ) değiştirilmiştir..
|
|
|