Cemaatler dışa açılarak cemiyete dönüşüyor
ANDY - AR’In STAR için yaptığı “Cemaatler Gerçeği” araştırmasını hazırlayan Prof. Dr. Yasin Aktay, Prof. Dr. Ömer Çaha, Doç. Dr. Ferhat Kentel, Doç. Dr. Ramazan Yelken ile stratejist Faruk Acar sonuçları değerlendirdi.
Dünyada cemaatten sıyrılmış bir toplum olmadığına vurgu yapan araştırmacılar, cemaatlerin Türkiye’de eğitim alanındaki çalışmaları ile sınıfsal farkı kaldırdığını belirtti. Araştırmacıların ortak değerlendirmesine göre klasik cemaatler, modernleşme süreci, sivilleşme iradesi, piyasa dinamikleri, tüketim alışkanlıkları ve toplumsal etkileşimler ile birlikte belirgin biçimde dışa açılarak cemiyete dönüşüyor. Cemaatlerin canlı bir organizma gibi yaşadığını belirten araştırmacılar “Cemaatler toplumun havasını teneffüs edecek, onunla etkileşime girecek, burada oluşan kültürel aurayı içselleştirerek onun renginden çizgiler taşıyacaktır. Bu da cemaatin dönüşümünü ifade eden bir şeydir” yorumunda bulundu.
KEMAL GÜMÜŞ İSTANBUL
Ülkemiz adeta cemaat toplumu
Prof. Dr. Yasın Aktay: Araştırmada özet olarak söylenebilecek şey, Gülen Cemaati kendini tanıtma başarısı gösterdiği için insanlara ‘cemaat’ denilince Gülen Cemaati anlaşılıyor. Bunun dışında cemaatin Türkiye’de oransal olarak büyük olduğu ortaya çıktı. 12 milyon cemaat üyesi var. Bunlar bilinenler. Bir de bilinmeyenler ve birden fazla cemaate üye olanlar da var. Aslında toplumda iki tür cemaat var. Bir dini cemaat ikincisi de cemaat olarak kabul edilen çeşitli STK’lar var. Sosyolojik olarak bakıldığında, bir cemaat toplumuyuz. Türkiye bir cemaat toplumu. Türkiye’de bazı cemaatler, devletle olan ilişkiler nedeniyle hedef haline geldikçe içlerine daha çok kapanıyorlar. Güvenlik dili geliştirmeye başlıyorlar. Toplumun geri kalanında da o cemaat hakkında soru işareti oluyor. Gülen Cemaati kendini çok tanıtıyor. Gülen Cemaati kendini tanıtmaya çok uğraşınca onu çok sevenler olduğu gibi nefret edenler de oluşuyor.
Türkiye toplumu ikiye bölünmüyor

Doç. Dr. Ferhat Kentel: Toplumda aslında bir sürü cemaat var. İnsanlar bu değişik cemaatler içinde birliktelikler yaşıyor. Cemaat insanların daha yakın hissettikleri kişileri bir araya getirdiği yerler. Cemaat aileden başlayan bir süreç... İnsanların bireyselleşme ve yalnız kalma dertlerine karşı bu anlamda cemaatler her zaman mümkündür. Araştırmada paradoksal bir takım sonuçlar var ama çıkan manzara modern hayatın toplumun bireylerden oluşma beklentisinin aksine olduğudur. Bu araştırmadan modern hayatla beraber cemaatler ortadan kalkmıyor. Modern toplumun ifade yolları iç içe geçiyor. İnsanlar cemaatler içinde bir yandan yakınlığı arıyor öbür yandan modern toplumun bireyselleştirici unsurları harmanlıyor. Bu çok önemli bir sonuç. Araştırmaya göre toplumu genel olarak ikiye bölmek mümkün değil. Parti tabanlarında da bunu görebiliyoruz. En dindar gözüken AK Parti içinde durum bu en laik gözüken CHP içinde. Oranlar değişiyor.
Bu grupların gücü çok büyük
Stratejist Faruk Acar (ANDY - AR Sosyal Araştırma Merkezi Başkanı): Araştırma için en temel nedenimiz, bu alanda hiç araştırma yapılmamış olmasıydı. Özellikle cemaatler üzerinde seçim dönemine giderken yoğun tartışmalar olması, bir şekilde bizim yaptığımız çalışmaya paralellik sağladı. Araştırma sounucunda Türkiye’de 12 milyon insanın cemaatler içinde var olduğunu gördük. Cemaatler isterlerse, Türkiye ekonomisini ya da herhangi bir özellikle sağ partiyi meclise sokabilecek güce sahipler. Bir partiyi iktidar partisi yapma odağı olduğunu söylemek mümkün. AK Parti eşittir cemaat demenin doğru bir ifade olmadığını gördük. Bugüne kadar eşcinsel görmemiş olan biri bile, eşcinselle, ateist ile oturmak istemiyor. Belki etrafında hiç görmediği, tanımadığı insanla oturmak istemiyor. Araştırma gelenekçi yapıyı koruduğumuzu gösteriyor.
Cemaatler STK’ya dönüşüyor
Doç. Dr. Ramazan Yelken ( Selçuk Üniversitesi): Türkiye’de cemaatlerin aslında zayıf olan sivil toplumun işlevini bir ölçüde dolduran dayanışma mekanizmalarını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Araştırmanın en önemli sonuçlarından biri cemaatlerin sivilleşme dönemi yaşadığı bir sürece girildiğinin anlaşılmasıdır. Cemaat yapısının dönüşerek yeni kentsel koşullara uyum sağlayarak var olduğu görülmektedir. İrdelememiz gereken, cemaatleri yok edilmeleri gereken düşmanlar olarak gören alışıldık seküler yaklaşımı terk ederek, cemaatteki dönüşümün niteliğini anlamlandırmaktır. 90’lardan buyana cemaatlerde devam eden dışa açılma süreci sivilleşme iradesinin yükseldiği anlamına gelmektedir. Kısaca sivilleşme iradesi, resmi sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra, önemli ölçüde gayri resmi oluşumların da omzunda yükselmektedir. Kısaca Türkiye’de cemaatin dönüşümü sivil topluma doğru gelişmektedir.
Kimlik tartışması hiç gerçekçi değil
Prof. Dr. Ömer Çaha (Fatih Üniversitesi): Dernek, örgüt gibi Sivil Toplum Kuruluşu sayılabilecek örgütlenmelere olan mesafeli tutumun, olagelen baskı ve takibatlardan kaynaklandığı söylenebilir. Toplum bu nedenle, fişlenebileceği kayıtlı ve resmi olan örgütlerden hala uzak durmakta. Bu süreç sivilleşme iradesinin yükseldiği anlamına gelir. Toplumsal gündemle politik gündem paralel değildir ve sanıldığı gibi bu kimliklerin çatışmasının toplumsal temeli yoktur. Türkiye’de son yıllarda içki üzerinden yürüyen tartışmalar, içkiyi kendi mecrasında yaşanan doğal bir tüketim malzemesi olmaktan çıkarıp ona sosyal, hatta politik bir değer yüklemiştir. Dolayısıyla içki içenlerin, politik değer yüklü içkiyle özdeşleşmesi gibi bir durumla karşı karşıyayız...
Özellikle eğitim alanında yoğunlaşan cemaatler, toplumun alt kesimlerinde yer alan ailelerin çocuklarını alıp eğitim yoluyla üst toplumsal tabakalara taşıyabilmekte. Bu yönüyle değerlendirildiğinde cemaatlerin, üyelerini atıl, pasif, az ile yetinen bireyler haline getirmek yerine daha fazla üretmeye çalışan bireylere dönüştürdüğünü görüyoruz.
Bu grupların gücü çok büyük
Stratejist Faruk Acar (ANDY - AR Sosyal Araştırma Merkezi Başkanı): Araştırma için en temel nedenimiz, bu alanda hiç araştırma yapılmamış olmasıydı. Özellikle cemaatler üzerinde seçim dönemine giderken yoğun tartışmalar olması, bir şekilde bizim yaptığımız çalışmaya paralellik sağladı. Araştırma sounucunda Türkiye’de 12 milyon insanın cemaatler içinde var olduğunu gördük. Cemaatler isterlerse, Türkiye ekonomisini ya da herhangi bir özellikle sağ partiyi meclise sokabilecek güce sahipler. Bir partiyi iktidar partisi yapma odağı olduğunu söylemek mümkün. AK Parti eşittir cemaat demenin doğru bir ifade olmadığını gördük. Bugüne kadar eşcinsel görmemiş olan biri bile, eşcinselle, ateist ile oturmak istemiyor. Belki etrafında hiç görmediği, tanımadığı insanla oturmak istemiyor. Araştırma gelenekçi yapıyı koruduğumuzu gösteriyor.
Cemaatler STK’ya dönüşüyor
Doç. Dr. Ramazan Yelken ( Selçuk Üniversitesi): Türkiye’de cemaatlerin aslında zayıf olan sivil toplumun işlevini bir ölçüde dolduran dayanışma mekanizmalarını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Araştırmanın en önemli sonuçlarından biri cemaatlerin sivilleşme dönemi yaşadığı bir sürece girildiğinin anlaşılmasıdır. Cemaat yapısının dönüşerek yeni kentsel koşullara uyum sağlayarak var olduğu görülmektedir. İrdelememiz gereken, cemaatleri yok edilmeleri gereken düşmanlar olarak gören alışıldık seküler yaklaşımı terk ederek, cemaatteki dönüşümün niteliğini anlamlandırmaktır. 90’lardan buyana cemaatlerde devam eden dışa açılma süreci sivilleşme iradesinin yükseldiği anlamına gelmektedir. Kısaca sivilleşme iradesi, resmi sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra, önemli ölçüde gayri resmi oluşumların da omzunda yükselmektedir. Kısaca Türkiye’de cemaatin dönüşümü sivil topluma doğru gelişmektedir.
http://www.stargazete.com/guncel/ezb...ber-342828.htm