Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-20-2011, 02:42   #96
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Zaman birlik olma zamanıdır kardeşlerim...

Zaman gazetesi bölümünü iyice meşgul ettik... Zaman gazetesinden bir haberle kardeşlerin arasını bulalım ve lütfen bu konuyu kilitleyelim kardeşlerim...!

Arif Doğan’ın JİTEM ve Hizbullah ile açıklamalarına Aygan’dan cevap geldi

[Aygan] Hızbullah’ın JİTEM tarafından kurulmuş olduğuna inanmıyorum.
Hızbullah'ın JİTEM tarafından kurulmuş olduğuna inanmıyorum. Ancak, PKK'nin tüm yurtsever Kürd örgütlerine karşı uyguladığı faşist tavrı Hızbullah'a karşı da kullanmış ve Hızbullah'ı bugünkü durumuyla tartışılmasına/sorgulanmasına neden olmuştur. Yani, PKK; Hızbullah'ı çatışma ya da teslim olma ikilemine zorlamıştır.


CMK'un 252. maddesinin, yeni hükmünün yürürlüğe girmesi ve uygulanmaya başlanması ile cezaevinden salıverilen Hızbullah yöneticilerinin yanı sıra, Ergenekon sanığı Arif Doğan'ın şahsıma ilişin; “ben Aygan'ı öldürttüm, öyle biri yaşamıyor” saçmalığı, yine medyanın ilgi odağı oldum. Bundan dolayı da birçok medya kuruluşlarına açıklamalarda bulundum. Bunu yaparken de www.Nasname.com okuyucularının ısrarla benden Hızbullah'a ilişkin bildiklerimi açıklamam talebi üzerine, Nasname sitesi aracığıyla konuya ilişkin bildiklerimi kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Kendimi ifade etmeme her zaman yardımcı olan Nasname çalışanlarına da şimdiden şükranlarımı sunuyorum.

Aşağıya aktardığım Hızbullah örgütü hakkındaki kısa bilgi, 1993 ve sonrasında JİTEM, MİT, Emniyet ve Askeri İstihbarat teşkilatlarından oluşan “İstihbarat Koordinasyon Kurulu”nun hazırlamış oldukları raporlardan derlemedir. Bu raporun JİTEM'e ait olan bölümünün hazırlanmasında bizzat görev aldım.

Devletin resmi İstihbarat teşkilatlarının hazırlamış olduğu bu raporda da görülebileceği gibi; eski JİTEM komutanlarından emekli Albay Arif Doğan yalan söylemektedir. Gerçeği saptırmaktadır. Hem JİTEM'in ne olup olmadığının yanı sıra, devletin resmi bir kurumu olduğu gerçeğini bulandırmak hem Hızbullah hem de şahsıma ilişkin iddialarının temelinde; devleti aklamak, Ergenekon Davası'nı sulandırarak ve soruşturmanın daha da derinlere inmesinin (dönemin siyasi sorumluları/bürokratları) önünü almaktır.

Kısacacı, bu bunak yalan söylüyor…

1990 yılından 1999 yılına kadar Diyarbakır'daki JİTEM Grup Komutanlığında Sivil Memur (haber elemanı) olarak görev yaptım. Türkiye'nin batı illerinin birkaçını ve Kürdistan'ın birçok ilini gezdim, gördüm. Görev yaptığım süre zarfında; Hızbullah Örgütünün Jandarma'da veya Emniyet Teşkilatında eğitildiğine dair herhangi bir bilgi ve ize rastlamadım. Bu konuda amirlerimden ve mesai arkadaşlarımdan da herhangi bir şey duymadım.

Emniyet istihbaratıyla ilişkide olan bazı ''itirafçı''ların kullandıkları sivil arabalarda Hızbullah'ı öven ilahi kasetlerinin dinlendiğine tanık oldum. Ancak; bu teyp kasetlerini hangi amaçla arabalarında bulundurduklarını bilmiyorum. Diyarbakır çevresinde yolculuk yaptıklarında kendilerine Hızbullahçı süsü veriyor olabilirler. Ayrıca; bu şahıslar kendilerine Hızbullahçı süsü vererek bazı eylemlerde de kullanılmış olabilirler…

Diyarbakır'da ve bölgede kaldığım süre zarfında sadece, Hızbullah fikrini benimseyen ve dini vecibelerini yerine getiren esnaflarla karşılaştım.

Ayrıca; Diyarbakır E-Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan bir Hızbullah itirafçısıyla (Vecdi Şeran), görevli olmam dolayısıyla görüştüm. Görüşmede yanımda JİTEM Diyarbakır Tim Komutanı Savaş Gevrekçi de vardı. Görüşmedeki amacımız; Hızbullah örgütü hakkında bilgi almaktı. Arif Doğan yalan söylemiyorsa, Hızbullah'ı kendisi kurdurtmuşsa, JİTEM niçin Hızbullah hakkında istihbarı çalışması yapsın ki?

Devlet istihbaratı, her illegal ve legal örgütü izler. Bu işi, genellikle teknik ve fiziki takiple yapar. Fakat katı kurallara göre ve derin bir inançla örgütlenmiş illegal bir örgütün içerisine ajan sokarak uzun süreli bir çalışma yapması oldukça risklidir. Çünkü bu tip örgütlenmelerin içerisine sızdırılan ajanlar kısa sürede açık vererek deşifre olma olasılığı büyüktür.

Şu bir gerçektir ki; Devlet içerisindeki bazı karanlık odaklar, illegal örgütlerin adını kullanarak kendi ajan ve provokatörleri vasıtasıyla bazı yasadışı eylemler gerçekleştirebilirler. Türkiye'de de bu olmuştur. PKK adına da, Hızbullah adına da başka örgütler adına da bu tür eylemler gerçekleştirilmiştir. Bu bir ''Psikolojik Harekât" taktiği'dir. Hizbullah kisvesi altında PKK'li vurur, PKK'li kisvesi altında Hızbullah taraftarını vurdurur. Böylece; çatıştırarak ''böl-yönet'' taktiğini uygulamış olur.

Bölgedeki birçok suikast ve başka eylemler Derin Devlet'in bu sinsi taktiği neticesinde vuku bulmuştur. Örneğin Diyarbakır Emniyet Müdürü A.Gaffar Okan Suikastı gibi...

Bizzat benim de bölgede yaptığım araştırmalar sonucu JİTEM tarafından hazırlanan ''Hızbullah Raporu''nun aşağıya aktarmış olduğum kısmında görüldüğü gibi; Arif Doğan gibileri henüz bölgede değilken Hızbullah'ı fikrin Hüseyin Velioğlu tarafından benimsendiği görülmektedir.

Sonuç olarak; Hızbullah'ın JİTEM tarafından kurulmuş olduğuna inanmıyorum. Ancak, PKK'nin tüm yurtsever Kürd örgütlerine karşı uyguladığı faşist tavrı Hızbullah'a karşı da kullanmış ve Hızbullah'ı bugünkü durumuyla tartışılmasına/sorgulanmasına neden olmuştur. Yani, PKK; Hızbullah'ı çatışma ya da teslim olma ikilemine zorlamış, çatışmalardan sonra devlet “İt'i İt'e Kırdır” taktiğiyle Hızbullah'ı kullanmış ve amacına ulaştıktan sonra da işini bitirmek istemiştir.

Ve ne yazık ki, her zaman olduğu gibi, kazanan sadece devlet olmuştur… Kürdler bundan ders çıkarmalı ve bu tür çatışmalardan uzak durmalıdır diye düşünüyorum.

Yukarıda ifade ettiğim ve benim de hazırlanmasında görev aldığım, “İstihbarat Koordinasyon Kurulu” raporunu aşağıya aktarıyorum:

a.aygan

http://iskandinavya.zaman.com.tr/isk...on?newsId=4645
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla