Gözetlenmesi-Takip Edilmesi
Ebu Said El-Hudri'nin (r.a.) rivayetinde, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Deccal çıkınca, ona karşı müminlerden bir adam (Mehdi) yönelir. Derken o mümin kimseye birçok silahlılar, Deccal'ın merkezlerde gözetleme yapan silahlıları karşı çıkarlar.
Mehdilik ve Imamiye 37, (Sahih-i Müslim, 11/393'den nakil)

Not: Bu hadis uzun bir hadistir, tamamı ileride izah edilecektir.
Hadisin başlangıcında Mehdi'nin Deccal 'in silahlı adamları tarafindan gözetlendiği ve takip edildiği bildirilmektedir. Önceki devirlerde de tevhid mücadelesinde bulunmuş bazı peygamberlerin de benzer şekilde gözetlendiğini böylece kontrol altında tutulmak istendiğini Kur’an-ı Kerim'den öğrenmekteyiz.
23/25- "O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin."

"Mehdilik ve İmamiye" isimli araştırmanın sahibi bu hadisin tamamı hakkında şu izahları yapmaktadır. Ebu İshak ve Ma'mer gibi raviler bu zattan maksad Hızır (a.s.)dır demişlerse de , biz Hz.Mehdi (a.s.) olduğu kanaatindeyiz. Hadis-i Şerifin siyah ve sibaki bunu göstermektedir. Hadis-i Şerifin baş tarafinda deccalin merkezde gözetleme yapan silahlı askerlerinden bahsediliyor. Şu halde deccal büyük bir orduya veya hükümet kuvvetine sahip olacaktır. Kendi anlayışına karşı çıkan Mehdi'ye kuvvetini kullanarak eziyet etmekte ve tesirsiz hale getirmeye çalışmaktadır. Hadis-i şerifin ifadesine göre artık o zatın sırtı ve karnı döve döve genişletilir. Yani durmadan etrafa ilan edilip yayılmaktadır. Bu arada Mehdi'yi tesirsiz hale getirdiğini zanneden Deccal karşısında Mehdi'nin ordusu çiğ gibi gelişini görür. Artık Deccal Mehdi'yi mahkum edemiyor, bu noktayı hadis-i şerif şöyle ifade ediyor: "Ey insanlar şu muhakkak ki, artık Deccal bana yaptığı bu işi insanlardan hiçbir kimseye yapamayacaktır. Tam bu sırada o müminin boynu ile köprücük kemiği arası bir bakır levha haline gelir de, artık Deccal onu kesmeye hiçbir yol bulamaz." Su son ifadeler çok dikkate değerdir. Boyun ile köprücük kemiğine gelince, hepimiz biliriz ki, idam edilecek adamın suçları bir kağıda yazılıp boynuna asılır. Şu halde hadiste bu kısım bakır levha haline geliverir dediğine göre Deccal Mehdiye artık kılıç geçiremeyecektir (ona hiçbirşey yapamayacaktır) demektir. (Mehdilik ve Imamiye 39)
Deccal'in Mehdi'ye Eziyet Etmeye Çalışması
Ebu Said El-Hudri'nin (r.a.) rivayetinde, Resulullah (s.a.v) buyurdu ki: Deccal çıkınca, ona karşı müminlerden bir adam (Mehdi) yönelir. Derken o mümin kimseye birçok silahlılar, Deccal'in merkezlerde gözetleme yapan silahlıları karşı çıkarlar. Ve kendisine: Nereye gitmeyi kasdediyorsun? diye sorarlar. O da: Şu çıkan kimseyi (yani Deccal'e) karşı gitmeyi kasdediyorum, der. Deccal'in taraftarı ona: Sen bizim Rabbimize inanmıyor musun? derler. O zat da: Bizim Rabbimiz de hiçbir gizlilik yoktur der. Ötekiler de:
Bunu öldürün, derler. Bu söz üzerine taraftarların bir kısmı diğerlerine:
Sizin Rabbiniz, kendi izni olmadan herhangi bir kimseyi öldürmekten sizleri men etmiş değil midir? Müteakiben o zatı Deccal'in yanına götürürler:
Mehdilik ve Imamiye 37

Deccal, kendi anlayışına karşı çıkan Mehdi'yi öldürmek istemez, ona sıkıntı verir eziyet eder. Önce onu insanların gözünde karalayarak tesirsiz hale getirmeye çalışır, başarısız olduğunu görünce bu sefer onu insanlardan ayırarak uzaklaştırır, hadisin ifadesiyle firlatıp atar.
"Mehdilik ve İmamiye" yazarı izahına şöyle devam ediyor:
Ayrıca onu zindanlarına atmakla bir ateş içine attığını zanneder. Halbuki onu cennete atmıştır. Zira mümin cehennemde olsa bile gönlü cennettedir. Müslim-i Şerif'in mütercimi Mehmed Sofuoğlu buradaki cennetin dünya bahçelerinden bir bahçe olduğunu söyler. Şu halde anlaşılıyor ki, Deccal Mehdiyi ıssız yerlere sürecek ama onun sürdüğü yerler bağlık yerler olacaktır.
Mehdilik ve Imamiye 40

Hakkında Olumsuz Propaganda Yapılması
Mümin şahıs (Mehdi) Deccal'i görünce:
Ey insanlar! Resulullah'ın zikrettiği Deccal işte budur, der. Deccal hemen onunla ilgili emrini verir de, o zat karnı üzerine uzatılır ve arkasından:
Onu alın da yaralayın! der. Artık o zatın sırtı ve karnı döve döve genişletilir.
Bu sefer onu iki eli ve iki ayağı ile yakalar da firlatır atar. İnsanlar Deccal'in onu bir ateş içine attığını sanırlar. Halbuki o bir cennet içine atılmıştır.
Mehdilik ve İmamiye 40

Hadiste Mehdi'nin "sırtı ve karnından dövüle dövüle genişletilmesi" müteşabih olarak (benzetme yapılarak ) söylenmiştir. Mehdilik ve İmamiye kitabının yazarı burası için; Mehdi'nin ünü "Durmadan etrafa ilan edilip yayılmaktadır" demektedir. Fakat bunu Deccal taraftarları yapacağı için bu propagandanın Mehdi'yi kötüleme şeklinde olacağını söyleyebiliriz.
Peygamberimiz devrinde İslam düşmanları, onu kötülemek için o devrin yayın organı sayılan şairleri kullanıyordu. Şairler, panayırlarda, çarşılarda peygambere çeşitli hakaretler ediyor, ona deli, büyücü, kahin diyorlardı. Şimdi de İslam düşmanı olan Deccal yanlıları yazılı ve sözlü yayın organlarıyla Mehdi'yi kötüleyecekler, halkın nazarında itibarını sarsmaya çalışacaklardır. (Allahualem) Hadislerde Mehdi'nin başlangıç yıllarının sıkıntı ve zorluklarla dolu mücadele yılları olduğunu gördük. "Altın Çağ" olarak anlattığımız devre, Mehdi'nin halife olduğu son dönemlerine aittir. Mehdi ve müslümanlar ancak bu devrede rahata, bolluğa, huzura kavuşacaklar ve sevgiye, barışa, kardeşliğe dayalı bir hayatı bu devrede yaşayacaklardır.

İşari manada ayet meali:
93/4-5 " Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır. Elbette Rabbin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın."

Hicreti
O Kudüs'te hicret edecektir. Bu hicretten sonra Medine tahrip edilip vahşilerin sığınağı olacaktır.
(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s.1699, sf.174)

Hilyesi
O, açık alınlı, kavis burunlu, iri gözlü, dişleri parlak ve seyrek bir kişidir. Sağ yanağında, inciyi andıran, bir yıldız gibi yüzünü aydınlatan bir işaret vardır....
(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s.1699, sf.174)

Konuşması
Dilinde ağırlık vardır. Yavaş ve ağır konuştuğu zaman sağ elini sol dizine vurur. Kırk yaşındadır.
(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, sf.1699, sf.174)
