Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-06-2011, 01:42   #15
Kullanıcı Adı
Bilal Baştan
Standart Başbakan Erdoğan’ın Osmaniye Mitinginde Yaptığı Konuşmanın Tam Metni…
05.05.2011

Sevgili Osmaniyeliler, çok değerli kardeşlerim; sizleri sevgiyle, saygıyla, hasretle selamlıyorum.

Buradan tüm Osmaniye'ye, Bahçe'ye, Kadirli'ye, Toprakkale'ye, Sumbas'a ve tabii ki Düziçi'ne, Hasanbeyli'ye oralarda yaşayan tüm kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum.

Sevgili kardeşlerim, sevgili Osmaniyeliler; konuşmamın hemen başında dün Kastamonu mitingimizin ardından Ankara'ya dönen konvoyumuza yapılan saldırı sonucu şehit olan Recep Şahin'e kardeşime Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Ailesine, yakınlarına sabırlar temenni ediyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Saldırıda yaralanan polis kardeşimiz yine Metin'imize Allah'tan şifalar diliyorum. Diyarbakır'da yaralanan polis kardeşimize de buradan şifalar temenni ediyorum.

Sevgili kardeşlerim; Osmaniyeli Karacaoğlan'ın şu dizelerini buradan tüm Türkiye'nin, tüm dünyanın bir kez daha duymasını istiyorum. Diyor ki Karacaoğlan; "Yürü bre yalan dünya, sanan konan göçer bir gün. İnsan bir ekin misali seni eken biçer bir gün." Bu canı veren Allah, bu canın sahibi Allah'tır, bu canı, bu emaneti bizlerden alacak olan da sadece ve sadece Allah'tır. Diyor ki üstat Necip Fazıl; "Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber, hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber." Biz bu yola beyaz gömleğimizi giyerek çıktık. Biz bu yola elimizi değil, bedenimizi değil, canımızı koyarak çıktık. Hainlerin, alçakların, korkakların kalleşçe saldırılarına bugüne kadar boyun eğmedik, bundan sonra da Allah'ın izniyle boyun eğmeyeceğiz. Açık açık söylüyorum, o hainleri, o hainlerle birlikte onlara tetik çektiren efendilerini, sahiplerini er veya geç bulacak, akan şehit kanlarının hesabını onlardan tek tek soracağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü bu kanlar yerde kalmayacak.

Bakın sevgili kardeşlerim, sevgili Osmaniyeliler; bugün buradan hem sizlerin, hem tüm Türkiye'nin, hem de tüm dünyanın dikkatini bir hususa çekmek istiyorum. Güvenlik güçlerimize yapılan bu alçakça saldırılar asla ve asla tesadüf değil. Partimizin Türkiye genelinde birçok teşkilatlarına yapılan saldırılar, atılan molotof kokteylleri hiçbirisi tesadüf değil. Samsun'da olduğu gibi, Kastamonu'da da polisimize yapılan bu saldırılar asla ve asla tesadüf değil. Bu saldırılarla birlikte Doğu'da, Güneydoğu'da, büyük şehirlerde yapılan gösteriler, şiddet eylemleri asla tesadüf değil. 12 Haziran seçimleri öncesinde birileri millete korku salarak, sokakları ateşe vererek, güvenlik güçlerine kurşun sıkarak bu ülkedeki demokratik ortamı, özgürlük ortamını, güvenlik ve huzur ortamını hedef alıyorlar. Açık söylüyorum, bunlar taşeron, bunlar ihale aldılar, aldıkları ihalenin gereğini yerine getiriyorlar. Lafa geldiği zaman demokratlar, lafa geldikleri zaman biz hak ve özgürlüğümüzü istiyoruz. Hak ve özgürlüğü istemenin yolu bu değil. 12 Haziran'da sandık gelecek, çık, anlat, sandıkta hakkını al. Hak ve özgürlüğü aramanın yolu demokrasilerde bu. Adam öldürerek temel hak ve özgürlükler istenmez, adam öldürerek bu ülkede demokrasiden bahsedilmez, adam öldürerek iş başına gelmek eşkıyanın işidir, çetenin işidir, teröristlerin işidir.

Sevgili kardeşlerim; tabii ki bunlara ihale verenler de ortaya çıkacak, onların da maskeleri düşecek. Hangi çeteyse, hangi terör örgütüyse, hangi kirli odaksa onlardan da bu ihanetin, bu alçaklığın hesabını soracağız. Milletime sesleniyorum, bu açık bir senaryodur. Değerli kardeşlerim, bu aleni bir senaryodur, bu bayat bir tezgahtır. Bu saldırılar kardeşi kardeşe düşürmeye yönelik kirli bir tezgahtır. Herkesin sağduyulu olmasını istiyorum. Osmaniyeli kardeşimin, Kastamonulu kardeşimin, Düzceli, Zonguldaklı kardeşimin sağduyulu olmasını istiyorum. Diyarbakırlı, Muşlu, Hakkarili, Vanlı kardeşimin, Trabzonlu, Samsunlu kardeşimin sağduyulu olmasını istiyorum. Milletim bu tezgaha gelmesin, bu oyuna gelmesin istiyorum. Kim ki bu olaylara kanıp kardeşine karşı husumet beslerse, bilin ki bu alçakların kirli tezgahına gelmiştir. Kim ki bu olaylardan etkilenip öfkesine hakim olamazsa, bilin ki terör hedefine ulaşmıştır. Sağduyuyla hareket edeceğiz, sakin olacağız. Ülkemiz güçlüdür, demokrasimiz güçlüdür, devletimiz güçlüdür. Gereği neyse bu muhakkak yapılacaktır. Sabırla hareket edeceğiz. Onların oyununa, tezgahına, kirli tuzaklarına gelmeyeceğiz. Bu oyunu hep birlikte bozacağız.

Değerli kardeşlerim; buradan çetelerin, terör örgütlerinin, kirli odakların taşeronlarına da sesleniyorum. Siyaset adı altında gençlerin kanından beslenen vampirlere, istismarcılara da sesleniyorum. Gençlerin eline molotof kokteyli verenlere, parti binalarında, parti otobüslerinde molotof kokteyli saklayanlara, belediyelerde molotof kokteyli saklayanlara, belediye binalarından vatandaşa molotof kokteyli atanlara sesleniyorum. 5 yaşındaki çocukların eline taş verip, arkasına saklanacak kadar alçalmışlara, canilere, fırsatçılara da sesleniyorum. Gençlerin kanından beslendiğiniz artık yeter, döktüğünüz şehit kanı artık yeter. Kendi ikbaliniz için söndürdüğünüz ocaklara artık yeter. Ve diyoruz ki, insanlığınızı -varsa- vicdanınızı -varsa- sorumluluğunuzu hatırlayın diyorum. Bu çirkin yoldan geri dönün diyorum.

Sevgili kardeşlerim; bu mücadele kararlı bir şekilde sürecek. Bu tabi 1 değil, 2 değil, ama yolumuza biz devam edeceğiz. Kararlı bir şekilde devam edeceğiz ve bilesiniz ki tarihte terörle yaşayanlar hiçbir yere varamadılar, bundan sonra da varamayacaklar. Burada benim bir çağrım var, yazılı ve görsel medyaya bir çağrım var. Bunları şu veya bu şekilde televizyon programlarınızda beslediğinizin farkında mısınız? Bunları ortaya çıkaralım, deşifre edelim derken, terörün propagandasını yaptığınızın farkında mısınız? Bunların siyasette ilintili olan örgütlerini ortaya çıkaracağız derken birçok şeyin propagandasını yaptığınızın farkında mısınız? Yüzleri maskeli, elinde molotof kokteyli olan teröristlerin yanında bunların milletvekilleriyle fotoğraf karelerini görmüyor musunuz? Ve bakıyorsunuz ki ilçe başkanı torbada molotof kokteyl, bunları geliyor, gençlere dağıtıyor. Yakalanıyor, şu anda tutuklu içeride. Bunları anlatmaya gerek var mı? İlçe başkanı böyle, il başkanı böyle, milletvekilleri böyle, daha neyi anlatalım, her şey açık ve net ortada. Ondan sonra da söylenen; "biz hak ve özgürlüklerimizi arıyoruz." Kusura bakma, hak ve özgürlükleri aramanın yolu bu değil. AK PARTi de ortaya çıktı, AK PARTi de kuruldu. Kurulduğumuz zaman bizim herhangi bir varlığımız yoktu, 16 ayda benim milletim bizi iktidara taşıdı, 16 ay. Bu ülkede yıllar yılı partisi olanlar niçin milletim onları tek başına iktidara getirmiyor? Cumhuriyetten eskiyiz diyenleri niçin iktidara getirmiyor? Neden? Çünkü benim milletim hani güzel bir söz var ya, "Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz." Biz bir daha sokulmayacağız. İki kere sokulmak bize yakışmaz. Onun için uyanık olacağız ve bu oyunu hep beraber bozacağız, milletçe bozacağız. Ben, Osmaniyeli kardeşlerimin gözünde bunu görüyorum.

Sevgili kardeşlerim; yola çıktık ve 16 ayda bizi iktidar yaptınız. Bakınız, şu ana kadar 163 bin derslik yaptık Türkiye'de. Değerli kardeşlerim, kitapları her yıl sıraların üzerinde ücretsiz olarak görüyor muyuz? Kitaplarımızı alıyor muyuz? Bundan önce böyle bir şey yoktu. Paran bile olsa kitabını bulamıyordun. Biz ne çileler çektik, teksir kağıtlarıyla, ki abilerimizden isterdik, onu bile bize vermezlerdi. Bu çileleri çekerek okuduk, ama dedik ki bu çileleri şimdi yavrularımız çekmesin. Birinci hamur kağıttan sizlere lüks kitapları verdik. Sevgili kardeşlerim ve yoksulluk eğitimde bahane değil dedik. Ne yaptık? Erkek öğrencilere ilköğretimde 30 lira veriyoruz, kız öğrencilere 35 lira veriyoruz. Ortaöğretimde erkek öğrencilere 45 lira veriyoruz, kız öğrencilere 55 lira veriyoruz. Tabii ki sosyal güvencesi olmayan, kaç çocuğu olursa olsun hepsine veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Çünkü eğitimin önünde bahane tanımıyoruz. Biz geldik eğitim gerideydi, Milli Savunma 1. sıradaydı. Şimdi ise Savunma 6. sırada, Milli Eğitim 1. sırada. Bunu yaptık.

Sevgili Osmaniyeli kardeşlerim; bitmedi, üniversite biz gelmeden önce iktidarda kim vardı? DSP-MHP-ANAP, öyle mi? Gerçeği söyleyeceğiz. Üniversite öğrencilerine ne veriyorlardı? 45 lira burs veriyorlardı, 45 liracık. Şimdi ne veriyoruz? 240 lira veriyoruz, 240 lira. 45 lira nerede, 240 lira nerede. Eğer mastır yapıyorsa mastır öğrencisine 480 lira veriyoruz. Doktora öğrencisine 720 lira veriyoruz. Çünkü eğitimde diyoruz ki engel yok. Geçen yıl dedik ki, ne kadar müracaat olursa olsun hepsini destekleyeceğiz. Ne kadar üniversite öğrencisi, yüksekokul müracaat etti biliyor musunuz? 900 bini aştı ve hiçbirin kapıdan geri çevirmedik. Ya burs aldılar, ya kredi aldılar, hepsine bunu verdik.

Değerli kardeşlerim; iş bitmedi, bakınız şurada sadece önümüzde bir adım var. Şimdi 2002'den 2007'ye kadar çıraklık dönemiydi. 2007-2011 kalfalık dönemiydi. Şimdi 12 Haziran'dan sonra ne başlıyor? Ustalık dönemi başlıyor. İnşallah bunun nemasını Osmaniye de alacak. Türkiye hazır, hedef 2023... İstikrar sürsün, Türkiye Büyüsün. İstikrar sürsün, Osmaniye Büyüsün. Burası da büyüsün. İnşallah daha iyi olacak.

Değerli kardeşlerim; bakınız, sağlıkta attığımız adıma bakınız. Göreve geldik, istediğin hastaneye gidebiliyor muydun? Ah ah. Ama şimdi istediğin hastaneye gidiyor musun? Kapılar açık, istediğin eczaneden alabiliyor musun? Peki bizden önce DSP-MHP-ANAP, o zaman bunlar insanı düşünmediler mi? Biz onlardan devraldık. Değerli kardeşlerim, o zaman bizim insanımızın sağlık durumuyla niçin ilgilenmediler, zor bir şey miydi bu? Bak biz bunu hallettik.

Şimdi sağlıkla ilgili Ana Muhalefetin Genel Başkanı, biliyorsunuz SSK'nın Genel Müdürlüğünü yaptı 90'lı yıllarda 8 yıl. Batırdı biliyor musunuz, batırdı. O dönemde bir SSK'yı yönetemedi. İşte o hani reçeteyi verip ilaçların yarısını aldığımız dönem oydu. Hani giderdiniz, kuyruğa girerdiniz, bir numara verirlerdi size, doktor sizi muayenehanesine çağırırdı, öyle mi? Muayenehaneye gider, parayı verir, bir şey de yaptığı yok. Bu çileleri hep beraber çektik mi? Ama biz bunları yaşadığımız için dedik ki biz bir daha bunları yaşatmayacağız. Onun için devletin hastaneleriyle SSK'yı birleştirdik. Özel hastanelere dedik ki, bak sizden de hizmet alabiliriz, onlar da koştu. Ve bütün yolları bütün vatandaşımıza açtık. İstediğin hastaneye git ve istediğin eczaneden de ilacını al. Şimdi alıyor muyuz? Elhamdülillah. Demek ki görevimizi yapıyoruz. Bununla da kalmıyoruz... Biz halkımıza efendi olmaya gelmedik, biz halkımızın hizmetkârı olmaya geldik. Bizim farkımız bu. Çünkü biz şuna inanıyoruz: Halka hizmet hakka hizmettir. Biz buna inanıyoruz.

Değerli kardeşlerim; bakınız, ama bak şimdi böyle bir mitingde bireysel konuları konuşamayız, işimiz çok, bunları anlatmamız lazım.

Değerli kardeşlerim; bu güzel günde, bu anlamlı buluşmada sizlerle bir projeyi eğitimde size müjdeleyeceğim. Şimdi biz bir akıllı projeye geçiyoruz. Hani diyorlar ya, ustalık dönemi, nedir o? Akıllı tahta. Artık akıllı tahtayla karatahtayı kaldırıyoruz. Öğrenciler, karatahta dönemini kaldırıyoruz. Artık bütün dersliklere bilgisayar donanımlı akıllı tahta geliyor. 4 yılda bu projeyi tamamlayacağız ve bütün öğrencilerimize ücretsiz olarak elektronik kitap vereceğiz. Bu ne biliyor musunuz? Hani IPad var mı, IPad büyüklüğünde ve bütün müfredatı ona yüklüyoruz. İsterseniz kitabınızı bile yanınızda getirmeye gerek yok, onunla gidip onunla gelebileceksiniz. Ama kitaplarınız bizim birer nostaljidir, onun için yine de yanımızda taşımakta fayda var. Yine bir defterimizi yanımızda taşımakta fayda var. Fakat derdimiz şu: Amerika'da George, Avrupa'da Hans, Helga neden istifade ediyorsa, benim ülkemde de Ahmet'im, Mehmet'im, Ayşe'm, Fatma'm, Hatice'm, Hülya'm hepsi bunlardan istifade etmesi lazım. Osmaniyeli Ahmet niçin bundan istifade etmesin, Mehmet niçin istifade etmesin, Ayşe, Fatma niçin istifade etmesin? Bunlar zor şeyler değil, işte yapıyoruz şimdi, yapıyoruz. İnşallah bütün ön hazırlıkları bitirdik ve şimdi ihale aşamasına geldik ve ihaleyi hemen seçim ardından yapıyoruz ve ihaleden sonra da peyderpey ürettikçe okullarımıza bunları yerleştireceğiz, tüm okullarımıza. Yani batı, doğu, kuzey, güney hiçbir ayırım yapmayacağız.

Sevgili kardeşlerim; hastanelerde de şu anda Türkiye genelinde aynı şekilde 18 helikopter ambulansımız var. 16 noktadan halkımıza hizmet veriyor. 2 tane jet ambulansımız var. Şimdi 3 tane daha alıyoruz, 5 jet ambulansımız olacak. Yani Allah göstermesin, fevkalade bir durum olduğunda hemen bunlar imdada yetişecek.

Bakınız sevgili kardeşlerim; burada önemli bir adımı daha sizlerle özellikle paylaşmak istiyorum. Tabii ki merakınızı mucip olabilir. Sağlıkta bu atılan adımlarla birlikte acaba Türkiye genelinde ulaşımda ne yaptık? Şu ana kadar Cumhuriyet tarihinde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol, duble yol yapıldı. Fakat biz 8 yıla sevgili Osmaniyeliler, 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol yaptık. Şu anda Osmaniye-Hatay arasını bölünmüş yol yaptık, biz yaptık. Ve değerli kardeşlerim, bu kararlılığımız aynen devam ediyor. Hızlı tren var mı artık Türkiye'de? Var. Ankara-Eskişehir tamam. Şimdi Eskişehir-İstanbul arası yapılıyor. Ankara-Konya buna çok üzüldüm, MHP'nin el kitapçığında bir haber gördüm. Ankara-Konya arasına hızlı tren yapacaklarmış diye bir haber. Üzüldüm, çünkü demek ki Türkiye'yi takip etmiyorlar. Bakınız, biz şu anda bu ayın sonu Konya'ya yapacağım seyahatte inşallah bitirdiğimiz Konya-Ankara hızlı treniyle gideceğim Konya'ya. Biz hızlı treni bitiriyoruz, ama Sayın Bahçeli'nin bundan haberi yok, bundan haberi yok. Tavsiye ederim, Ankara-Eskişehir hızlı trenini kullansın. Ve inanıyorum ki, Ankara-Konya'yı da kullanacaktır. Şu anda Sivas da yapılıyor. Bunlar Türkiye'yi kuşatacak. Yani demir ağlarla ördük dört bir yanı diyor ya Atatürk, inşallah demir ağlarla öreceğiz, bölünmüş yollarla öreceğiz. İnşallah Türkiye'nin dört bir yanına artık uçakla ulaşabiliyor muyuz? 46 noktada hava alanımız var. Şu anda 1 saatte hava alanına ulaşabiliyorsunuz ve böyle bir imkanı yakaladık. Ve artık havayolları ne oldu? Halkın yolu oldu. Bu hale getirdik. Fiyatlar düşük, rahatlıkla gidilebiliyor, bu duruma geldi. Ve yeni ustalık döneminde inşallah bir 15 bin kilometre daha ne yapacağız? Bölünmüş yol yapacağız.

Sağlık hizmetlerinde büyük şehirlerimizin tamamına şehir hastaneleri kuracağız. Bunların alanı 1 milyon metrekare olacak. Bu alan üzerinde bu hastaneleri kuracağız en ileri teknolojiyle, bütün büyük hastanelerde.

Değerli kardeşlerim; adalet hizmetlerinin kalitesini yükseltmek için altyapısını güçlendirdik, bununla ilgili adımlar attık. Osmaniye ve Kadirli Adalet Sarayını biz tamamladık ve hizmete açtık. Bizzat. Ve Osmaniye-Hatay bölünmüş yolunu zaten kullanıyorsunuz. Ayrıca size verdiğimiz bir sözü gerçekleştiriyoruz. Organize sanayiden İskenderun Körfezine yol projesinde ihale aşamasına geldik, inşallah en kısa zamanda onu da tamamlayıp hizmetinize açacağız.

KÖYDES, değerli kardeşlerim, 57 trilyon Osmaniye'ye KÖYDES'ten kaynak gönderdik ve teferruatına girmiyorum, sadece köylerimizde yol ve su bu sorunu halletmek için. Ve bütün bunlara ilave olarak değerli kardeşlerim, şu anda susuz 118 tane, 383 tane de suyu yetersiz ünitemizin içme suyu sıkıntısına hamdolsun son verdik.

Tabi burada bir şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. O ne biliyor musunuz? Lütfen buna çok dikkat edin. Bunu da sakın ha, farklı yere kimse çekmesin, ama bazı gerçekleri bilelim diye anlatıyorum. Bakınız, biz nasıl bir Türkiye aldık. 3 Kasım 2002, Türkiye'nin IMF'ye borcu neydi kardeşlerim? 23,5 milyar dolardı. Kimden aldık iktidarı? MHP-DSP-ANAP'tan aldık. Onlar borçlandı, biz ödedik, ödedik ödedik ödedik. Şu anda ne kadar borcumuz var? 5 milyar dolar. Biz bunu bir celsede öderiz, problem değil. Ama çok ucuz bir faizle aldığımız için diyoruz ki bunu yavaş yavaş öderiz. Ne zaman bitecek bu? 2012'nin sonunda tamamını temizleyeceğiz. Bakın, onlar IMF'in kapısında kuyruğa girdiler, ama bizim böyle bir derdimiz yok. Biz, 3 yıldır IMF'le anlaşma filan yapmıyoruz ve öyle bir niyetimiz de şu anda yok. Biz bize yetiyoruz. Ayaklarımız yere sağlam basıyor evvelallah.

Bakınız, bizim milli bankamız Merkez Bankası değil mi? Merkez Bankası. Merkez Bankasının kasasında ne vardı biliyor musun Osmaniyeli kardeşim? Öyle milliyetçilik lafla olmuyor. Milliyetçilik gerçek vatan sevgisini istiyor, üretim istiyor, ülkeye kazandırmayı istiyor. Kasadaki para 27,5 milyar dolardı. Peki şimdi kasada ne var? Şimdi kasada 93 milyar dolar var. Şimdi kardeşim, yani bunu ben söylemeyeyim mi? Mecburen söyleyeceğim. Benim halkım, benim vatandaşım bu gerçekleri bilsin.

Bakınız, MHP'nin iktidarı döneminde devletin borç stoku neydi biliyor musunuz? Milli gelire oranını söylüyorum sizlere, yüzde 61. Yani 100 liranın 61 lirası borçtu. Şimdi ne oldu biliyor musunuz? 25. 61'den 25'e. Devletin borçlanma faizi onların döneminde neydi biliyor musunuz? Yüzde 63. 100 lira alıyorlar, 63 lira faiz ödüyorlardı. Şimdi ne oldu? Yüzde 7, gençler yüzde 7. Bu faizler kimin cebinden çıkıyordu? Benim Osmaniyeli kardeşimin cebinden çıkıyordu, çiftçimin, köylümün, memurumun cebinden çıkıyordu. Ama buna bizim iktidarımız hamdolsun son verdi.

Enflasyon neredeydi? Yüzde 30. Enflasyon canavarı bizim cebimizi sömürmüyor muydu? Enflasyon canavarı cebimizi sömürmüyor muydu? Yüzde 30'du. Şimdi ne? Şimdi 4,3, 4. Buraya düşürdük. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu aradaki fark, asgari ücretin üzerine koy, bu demektir.

Bakın ben burada sizlere çok iddialı bir tablo sunacağım, bu çok çok önemli. Nedir o? Sevgili kardeşlerim, 2002 yılı itibariyle 2 lira pirincin kilosu. Değerli kardeşlerim, 2002 sonu itibariyle, yani MHP'nin iktidarında asgari ücretle 92 kilo pirinç alınıyordu. 2 lira. Şimdi ne alınıyor? 136 kilo, asgari ücretle. Artış ne kadar? Yüzde 47. Buğday unu, değerli kardeşlerim, 0,95'ti. Bu rakamdan hesap ediyoruz. MHP'nin iktidardan ayrıldığı dönemde ne kadar alınıyordu asgari ücretle biliyor musunuz? 194 kilo. Şimdi ne kadar alınıyor? 337 kilo. Artış ne? Yüzde 74. Ayçiçeği yağı ne kadar alınıyordu MHP'nin ayrıldığı dönemde? 64 kilo. Şimdi ne alınıyor? 126 kilo. Artış ne? Yüzde 97. Çay 5,8 lira. Ne kadar alınıyordu? 32 kilo. Değerli kardeşlerim, şimdi ne alınıyor? 49 kilo. Artış ne? Yüzde 53. Toz şeker 1,6 lira. Ne kadar alınıyordu? 115 kilo. Şimdi ne kadar alınıyor? 242 kilo. Artış ne? Yüzde 110.

Sevgili kardeşlerim; başka bir şey anlatmaya gerek var mı? Halep oradaysa arşın Osmaniye'de. Bakın, eğer MHP'nin 2002 sonundaki iktidarında asgari ücretle mutfağa giren eğer bugünkünden daha fazlaysa bak biz bu görevi bırakmaya hazırız. Onlar hazır mı onu söylesinler. Biz ileri gittik ileri. Kimse milleti aldatmasın ve şu asgari ücret artı enflasyon bunu şöyle hesapladığınız zaman Türkiye çok farklı bir yerde. Bunu çok iyi anlatacağız. Şu anda kaç günümüz kaldı? 37 gün. Ne yapacağız? Kapı kapı dolaşacak mıyız? Kapı kapı dolaşmaya evet mi? Beyler, bak hanımlar evet diyor, siz ne diyorsunuz? Bir göreyim elleri, elleri göreyim elleri. Bu sadece Tayyip kardeşinizin işi değil, bu bizim milli davamız. Bunu beraber çözeceğiz. Öyleyse durmak yok Yola Devam. Eyvallah. Türkiye hazır, hedef 2023. İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün. Sağ olasınız, var olasınız. Bu yolculuğu böyle sürdüreceğiz.

Bakın değerli kardeşlerim; burada tabii ki sizlere çok daha fazla şeyler anlatmak isterim. Fakat biz şimdi Osmaniye'de 11 ayrı eserin de açılışını yapacağız. Düziçi'nde Haruniye Kaplıcasından tut, buradaki birçok eserlere varıncaya kadar bunların açılışlarını yapacağız. Maşallah. Ve Osmaniye'nin heyecanı heyecanıma farklı bir heyecan kattı. Ve inşallah bu milletin gücü daha da artacak; hem içeride, hem dışarıda. Artık dışarıda gündem belirleyen bir Türkiye var, gündemi belirlenen bir Türkiye yok, o tarih oldu tarih.

Sevgili kardeşlerim; hazırız değil mi? Şu kalan süreyi iyi değerlendireceğiz, çok koşacağız, çok çalışacağız ve evvel Allah inşallah 12 Haziran akşamında da demokrasi bayramımızı beraber kutlayacağız.

Şöyle bayrakları bir görelim, elleri görelim. Şarkımızı beraber söylemeye var mıyız? Beraber söylüyoruz değil mi şarkımızı? Hazırız. Beraber yürüdük biz bu yollarda...

Fakat bu bana biraz az geldi. Şimdi ben bu akşam Ankara'ya döneceğim. Cumartesi Düzce, Zonguldak oradayım. Yarın Ankara'da çünkü görüşmeler var. Çünkü biz hem meydanlardayız, bir taraftan da devletin işleri var onları da yürütüyoruz. Ama sizin dualarınız, o dualarınızın himmetiyle evvel Allah güçlüyüz, kuvvetliyiz, yola devam ediyoruz, hiç merak etmeyin.

Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor.

Günümüz kutlu olsun, 12 Haziran ülkemiz, milletimiz, Türk demokrasisi için hayırlara vesile olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun diyorum. Kalın sağlıcakla.
Bilal Baştan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla