Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-09-2011, 03:09   #18
Kullanıcı Adı
Bilal Baştan
Standart Başbakan Erdoğan'ın Zonguldak Mitinginde Yaptığı Konuşmanın Tam Metni...
07.05.2011

Buradan tüm Zonguldak'a, Alaplı'ya, Çaycuma'ya, Devrek'e, Ereğli'ye, Gökçebey'e selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum.

Kömürün alın terinin, emeğin memleketinde bir kez daha bulunmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Kömür ne kadar karaysa, Zonguldak'ın, Zonguldaklı emekçinin yüzü o kadar aktır. Yerin yüzlerce metre altında kazmayla, kürekle kömüre alın terinizi katarak kazandığınız her bir kuruş sizlere, analarınızın ak sütü kadar helaldir. Biz, emek nedir, çalışmak nedir, alın teriyle helal lokma kazanmak nedir çok iyi biliriz. Biz, emeğin, alın terinin değerini çok iyi biliriz. Şunu çok büyük bir gönül huzuru içinde söylüyorum: Şu 8,5 yılda çalışanlar için ürettiklerimiz, çalışanların hakkı için mücadelemiz tüm Cumhuriyet tarihi boyunca yapılandan fazladır. Somut bir örnek mi istiyorsunuz? Bunu özellikle bu CHP'nin yönetici kadrolarına izafe ediyorum. CHP'ye gönül veren kardeşlerime değil, onlar müstesna. Ben yönetim kadrolarına, özellikle 8,5 yıl önce bu ülkede asgari ücret 184 liraydı. Bugün ise asgari ücret 630 lira. Asgari ücreti enflasyonun üzerinde artırdık. Buna bir de enflasyon farkını ilave etmek gerekiyor. Zira yüzde 30'dan enflasyonu aldık, şu anda yüzde 4, arada 26 var fark. Bunu da bu asgari ücretin üstüne koyacaksınız. Zira geçmişte asgari ücret ne yazık ki lime lime ediyordu bizi, cebimizi eritiyordu enflasyon canavarı. 8,5 yılda asgari ücretteki artış nedir biliyor musunuz kardeşlerim? Yüzde 242. En düşük memur maaşını nereden aldık biliyor musunuz? Bunları bilmenizi istiyorum. Bunu CHP'li kardeşlerime söyleyin, 320 liradan aldık. Şu anda en düşük memur maaşı ne biliyor musunuz? 1364 lira. Nereden nereye getirdik. Artış yüzde 326. En düşük SSK emeklisinin aylığı neydi biliyor musunuz? 257 lira. Şimdi 756 lira en düşüğü, buraya yükselttik. Artış oranı yüzde 194. Özürlü aylığı neydi biliyor musunuz? Ah benim kardeşlerim ah, özürlüye 25 lira veriyordu bu vicdansızlar, 25 lira. Peki şimdi biz ne veriyoruz? 300 liraya çıkardık. Evde özürlü bakımını ne yaptık? Asgari ücret yaptık. Evde özürlü bakımını buraya getirdik. Bunlar bu sosyal demokrat geçinen yöneticilerin kitabında var mıydı? Kılıçdaroğlu, SSK'nın Genel Müdür'üydün, senin kitabında da yoktu. Çünkü senin Genel Müdür olduğun zamanda biz ilacımızı alamıyorduk ilacımızı. SSK hastanesine gidersin, eline numarayı verirler sabahtan, kuyruğa girersin. Eğer o gün sıra geldi geldi, gelmedi yandın. Gelse de bir şey olmuyor. Niye? Doktor efendi sizi muayenehaneye davet ediyor. Öyle miydi sevgili kardeşlerim? Muayenehaneye gittiğin zaman ödüyor muydun parayı? Ödüyordun. Eğer Allah göstermesin ameliyat şu bu gerekirse, nereye dönüyorduk tekrar? Gene SSK'ya. Kendi hastanesi gibi orayı kullanıyordu, bunları yaşadık mı? Biz işte bu çileleri çeke çeke geldik. Yavrular, anneler, babalar hastanelerde rehin kalıyor muydu? Ya bunlar ölüyü bile rehin alıyorlardı ölüyü. Şimdi çıkmış geliyor, meydanlarda sıkılmadan, utanmadan bir de bakıyorsunuz şefkat ehli kesiliyor. Ya nasıl bunu söylüyorsun, hangi yüzle söylüyorsun. Bazıları da çıkıyor televizyonlarda dikkat ediyorum, ama diyor o zaman siyasi otoritenin görevi o. Tamam da siyasi otorite görevini yapmıyor diye, sen bürokrat olarak senin başarısızlığını bu gidermez ki sen başarılı bir bürokrat ol. Ne oldu? Her yıl geri gitti SSK. Geri geri geri, 99'da merhum Ecevit'e gitti milletvekili adayı olmak için. Merhum Ecevit bunu ne yaptı? Veto etti. Niye? Başarısız bir bürokrat dedi, veto. Vetoyu yedi. Böyle birisi. Şimdi de bakıyorsunuz biraz sonra çok renkli şeyler söyleyeceğim size, bunu anlatmanız lazım. Ve değerli kardeşlerim, bakınız ortalama bizim dönemimizde kamu, geçmişi söyleyeyim mukayesesini yapayım. Geçmiş dönemlerde bizden önceyi söylüyorum. Ortalama kamu işçi ücreti neydi biliyor musunuz? 1000 lira, ortalamayı söylüyorum. Yani en azından, en yükseğine. Bizim dönemimizde şu anda ortalama kamu ücreti ne oldu biliyor musunuz? 2 bin 300 lira oldu. Biz sizi enflasyona ezdirdik mi? Biz sizi faize ezdirdik mi? Onları da anlatacağım. Ücretli hiçbir kesimi enflasyon karşısında asla mağdur etmedik. Elbette yeterli değil, ama yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. İyileştikçe, ekonomik durumda güçlendikçe daha fazla vereceğiz. Çünkü biz niçin varız? Halkımız için varız, halkımız için varız. Biz emanetçiyiz, bu işin sahibi sizsiniz, siz.

Değerli kardeşlerim, Türkiye büyüdükçe bunu ilk önce çalışanlarımıza yansıtmaya devam edeceğiz. Çalışanlardan bakın zorla kesilmiş olan, hatırlıyorsunuz değil mi o nemaları? İşçi kardeşlerim, baletliler, hatırlıyorsunuz o nemaları değil mi? Hani işçi yanlısı olanlar? CHP'de kesti, Doğru Yol'u da kesti, diğerleri de kesti, hepsi kesti. Ne kadar kesti? 13,5 katrilyon. Bugünkü rakamla 13,5 milyar. Geldim ki masanın üstünde bu var. İşçi alacaklı, memur alacaklı. Kimden? Devletten. Ya devlet, işçisine, memuruna borçlu olur mu? Ama bunlar iflas etmiş, iflas etmiş. Bunlar ödeyemiyorlar borçlarını. Tek çıkış yolu buldular, en kolay yol; işçiden, memurdan kes. Kestiler, 13,5 milyar. Eski rakamla 13,5 katrilyon. Bakanlar Kurulu'nda arkadaşlarıma şunu söyledim: Devlet; işçisine, memuruna borçlu olamaz. Tabi ben şimdi medyaya da seslenmez lazım. Ey medya, bunlar niye gündeme gelmiyor? Bunları gündeme getirin, bunları gündeme getirin. Ben sizin yandaş, yoldaş, candaş olmanızı istemiyorum. Ama gerçekleri yazın, söyleyin. 13,5 katrilyonu AK PARTi iktidarı, hemen işçisine, memuruna takır takır ödemiştir. Yolsuzlukların olduğu bir iktidar bunu ödeyebilir miydi? Biz bunu ödedik. Ve sümenin altında, çekmecelerde kağıttan başka bir şey yoktu ha. Para pul yoktu, ama bizim ilkemiz vardı. Çünkü devlet; işçisine, memuruna borçlu olamazdı. Ve biz bu yola işçinin hakkını, alın teri kurumadan ödeyin anlayışıyla çıktık. Bu ilkeyle yola çıkan, işçisine borçlu olur mu, memuruna borçlu olur mu? Ve bunu ödedik. Bitmedi, bu arada bir de baktık ki zaman ilerledikçe a sizi konut sahibi yapacağız diye yine para kesmişler. KEY, kısa adı KEY. Bunu da biliyorsunuz değil mi? Konut Edindirme Yardımları. Ah benim sevgili Zonguldaklı kardeşlerim. Bunları da maalesef bunlar gündeme getirmediler, unutturdular. Ve benim vatandaşlarımın bir çoğu umudunu kesti. O makbuzlarını falan filan da kaybetti. Ve biz onu da araştırmaya başladık. Ve şu ana kadar yaklaşık 3 katrilyon da bunun için ödedik. Hala ödemeye devam ediyoruz. Yani önümüze geldikçe, bulup çıkardıkça bunları da ödüyoruz. Çalışanları ilgilendiren yasalarda, sendikalarımızın arzuları doğrultusunda düzenlemeler yaptık. En son Anayasa değişikliğinde çalışanlarımızı biliyorsunuz gözettik. Bunu 26 maddelik paketin içerisine aldık. Ekonomik, sosyal konseyi artık anayasal bir kurum haline getirdik.

Sevgili kardeşlerim, 1 Mayıs resmi tatil miydi? İşçi kardeşlerime sesleniyorum, resmi tatil miydi? 1 Mayıs'ı sömürenler ve şu anda da CHP'den aday olan beyefendi, CHP'nin koalisyon ortağı olduğu dönemlerde sosyal demokratların kenarından, köşesinden tutunduğu dönemlerde niçin 1 Mayıs'ı tatil yapamadınız? Ama AK PARTi, 1 Mayıs'ı resmi tatil ilan etti ve bunu gerçekleştirdi. 1 Mayıs'ta Taksim'i toplantılara kim açtı? Gene biz açtık, gene biz açtık. İşçi dostuyum, emekçi dostuyum diyerek emekçinin alın terini istismar edenler, iktidarda oldukları dönemde emekçi için hiçbir adım atmazken, biz sorunları tek tek çözdük ve çözüyoruz.

Sadece Zonguldak'ta 8,5 yılda 3 bin yeni işçiyi işe yerleştirdik. Bunu biz yaptık. Biz istismar yapmıyoruz, istismar siyasetine prim vermiyoruz. Biz, laf üretmiyor, slogan üretmiyor, iş üretiyoruz iş.

Bakın sevgili kardeşlerim, Türkiye'nin uçsuz bucaksız petrol kuyuları yok, petrol rezervleri yok. Türkiye'nin sonsuz altın madenleri yok. Bizim en büyük değerimiz, en büyük gücümüz, kaynağımız, emeğimiz, alın terimiz; dürüst, çalışkan işçilerimiz. Biz bu ülkeyi emek sömürü yapmadan, emek üzerine büyüttük, emek üzerine büyütmeye devam ediyoruz. Şuraya özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Türkiye'de emeğe musallat olmuş, sofradaki ekmeğe musallat olmuş bazı canavarlar vardı. Bu canavarların birincisi neydi? Enflasyon. Sizin alın teriniz, sizin kazancınız her ay yüksek enflasyon karşısında eridi ve değerini kaybetti. Neydi bu geldiğimizde? Yüzde 30. Şimdi ne oldu? Yüzde 4. Değerli kardeşlerim, bu şimdi kimin cebinde kalıyor? Benim vatandaşımın cebinde kalıyor.

Bakınız devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz? Yüzde 63 faiz ödüyordu devlet, öyle borçlanıyordu. Şimdi değerli kardeşlerim, devletin borçlanma faizi ne oldu? Şimdi yüzde 7, yüzde 8, buraya düştü. Bu aradaki fark kimin cebinde kalıyor? Halkımın cebinde kalıyor, o yüzde 55 senin cebinden çıkıyordu bu para. Ama ne yapıyorlardı biliyor musunuz? Merkez Bankası devamlı karşılıksız para basıyordu, devamlı karşılıksız para basıyordu. Bunun adı neydi biliyor musunuz? Bu modern hırsızlıktı, modern hırsızlık. Ve onun için de ne yapıyorlardı? Akşam yatıp sabah kalkıp 1 sıfır koyuyorlardı, 1 sıfır koyuyorlardı. 6 tane sıfır koydular, kim koydu bunları ey Kılıçdaroğlu, kim koydu bunları ey Bahçeli? Sizin geçmişiniz koydu sizin.

Değerli kardeşlerim, eskiden biz zengin kime derdik? Eskiden milyonere zengin derdik değil mi? Bir adam milyonerse zengin, öyle derdik. Fakat öyle hale geldik ki 1 milyona, 2 milyona tuvalete gider hale geldik. Öyle miydi? Biz kalkıp dedik ki biz 6 sıfırı atacağız. Şu anda bize devamlı hakaretler eden bir tane köşe yazarı dedi ki, "6 sıfırı atsınlar, ben Taksim Meydanı'na çıkıp anırırım" dedi. Herhalde evinde anırıyor. Attık 6 sıfırı, enflasyon patlar dediler, ne oldu enflasyon patladı mı? Çatladı, çatladı, 30'dan 4'e düştü. Olay bu.

Ve değerli kardeşlerim, bakın kamu net borç stoğumuz neydi biliyor musunuz, milli gelire oran? Net yüzde 61. Yani 100 liranın 61 lirası borçtu. Şimdi ne oldu? Yüzde 25'e düştü. İtalya aldı başını gidiyor, Japonya'sı aldı başını gidiyor, ama Türkiye'de istikrar var, Türkiye'de güven var, Türkiye güvenli bir liman, böyle bir noktaya geldik. Artık dünyada Türkiye'nin bir itibarı var, Türk Lirasının itibarı var, değeri var. Hamdolsun artık cebimizde dolar, avro filan falan değil, eskiden biliyorsunuz bir ara ne oldu? Rahmetli Özal öncesini şöyle bir düşünün. Hemen ilk iş şuydu: Değerli kardeşlerim, hatta o dönem de dahil. Maaşı alan doğru döviz bürosuna gidiyordu, TL'yi dövize çeviriyordu, niye? Değerini korusun diye. Şimdi böyle bir dert var mı? Döviz bürosu kalmadı ki zaten, hepsi kapandı. Niye? Çünkü paramın değeri var, böyle bir sıkıntımız yok. Milliyetçilik budur Sayın Bahçeli, bu, bu. Siz paramızın itibarını rezil ettiniz.

IMF'nin kapısına gittiler, kuyruğa girdiler. 30 milyar dolar borç aldılar IMF'den, 30 milyar dolar. Biz iktidara geldiğimizde ne kadar bize devrettiler biliyor musunuz? 23,5 milyar dolar borç devrettiler. Biz ödedik ödedik ödedik, şu anda ne kadar borcumuz var? 5 milyar dolar, buraya kadar düşürdük. Zonguldaklı kardeşim, istersek şu anda hemen öderiz, anında öderiz ha, öyle bir sıkıntımız yok. Fakat biz bunu çok ucuza satın aldığımız için acelemiz yok. 2012'nin sonuna kadar onu da ödeyeceğiz, bitireceğiz. Ve bakın biz IMF ile 3 yıldır anlaşma filan imzalamıyoruz. Evvel Allah biz kaleyi içerden fethettik zaten. Ve milliyetçiyiz diyorlar. Öbürüne bakıyorsun o da zaten bir hal. Ve 27,5 milyar dolar milli bankamız, Merkez Bankasının kasasında döviz vardı. Bunun da yarıdan fazlası işçi döviziydi, yurt dışındaki işçilerin dövizi. Sevgili kardeşlerim, şu anda Merkez Bankamızın kasasında döviz rezervi ne biliyor musunuz? 93 milyar dolar. 27 milyar dolar nere 93 milyar dolar nere. Büyük Türkiye'ye bu yakışır, biz bunu başardık evvel Allah. Yere sağlam basıyoruz, çürük değil. Çünkü Türkiye'ye yakışan bu. Onun için Türkiye hazır...Türkiye hazır, hedef 2023. İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün. İstikrar, önemli olan bu, bunu başaracağız.

Ve değerli kardeşlerim, bitmedi. Tabi bu yolculukta bir şey çok önemli. 36 milyar dolar ihracatı olan bir Türkiye'ydik. Ama şimdi hamdolsun 132 milyar doları yakalayan bir ülke olduk. Krize rağmen şu andaki durum 122 milyar dolar. Ama bu yıl sonu itibariyle tekrar 132'yi inşallah yakalayacağız, hiç endişeniz olmasın, yakalayacağız. Ve aşacağız. Çünkü hedef 2023'te 500 milyar dolar, bunu yakalayacağız. Fakat bu arada güzel şeyler de oluyor ha, baktım ki Kılıçdaroğlu, bizim rakamlara endeksli bazı rakamlar açıklıyor. Biz bir zamanlar hortumları kesmekten filan bahsediyorduk, o da şimdi bizim Genel Merkeze hortum, bunları döşüyormuş. Ya ben senin su tesisatçısı olduğunu nereden bileyim ya. Yani şimdi bu işe dönmüş.

Sevgili kardeşlerim, bakın hiçbir zaman taklitçi, aslı gibi ne olmaz? Olamaz. Bunlar mukallit, bunlar mukallit. Ekmeğe, emeğe musallat olmuş nice canavarlar vardı, bunlardan bir tanesi de bu ülkelerde çetelerdi, mafyaydı, hukuk dışı örgütlenmeler demokrasiye musallat olmuştu. Bu ülkede çeteler, istikrara musallat olmuştu. Değerli kardeşlerim, cebimizdeki paraya bunlar musallat olmuştu. Soframızdaki ekmeğe, alın terimizi musallat olmuştu. Türkiye'nin büyümesini, kalkınmasını engellediler, demokrasiyi engellediler, özgürlükleri engellediler, hukuku engellediler, 8,5 yıl boyunca bu çetelere karşı amansız mücadele verdik. Türkiye'yi kirinden, pasından, ağırlıklarından kurtarmak için yoğun mücadele verdik. Demokrasiyle, özgürlükle, istikrarla büyümek için mücadele verdik. Sevgili Zonguldaklı kardeşim, işte şimdi birileri o çeteleri yeniden güçlendirmenin peşinde. Bugüne kadar çetelere avukatlık yapanlar, şimdi çeteleri siyasete taşımanın mücadelesi ve hevesi içindeler. Aslında diyet ödüyorlar diyet. Aslında çetelere borç ödüyorlar. Biliyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisi'nde kaset mağduru Genel Başkan gitti, kaset mamulü Genel Başkan geldi. İşte şimdi çetelere borç ödüyorlar. Bakın DSP'nin eski Genel Başkanı açıklama yapıyor. Diyor ki: "Ecevit"i hayattayken ve Başbakanken üzerine beton döküp gömmek istediler" Diyor ki merhum Bülent Ecevit, DSP eski Genel Başkanı Zeki Sezer'e şu sözleri söylüyor: "Benim çekilmemi istiyorlar, yerime de Sinan Aygün'ün geçmesini istiyorlar" O Sinan Aygün şimdi CHP'nin milletvekili adayı. Bitmedi, Sayın Kılıçdaroğlu buraya, Zonguldak'a, merhum Ecevit'in memleketine geliyor, yanında kim var? Ecevit'in yanından bir isim, ismini söylemeyeyim. Hem Sayın Kılıçdaroğlu, hem de o yanındaki şahıs kim için oy istiyorlar, kim için? Mehmet Haberal için oy istiyorlar, ya insan biraz sıkılır. Emrehan Halıcı, zamanında Haberal'ın Ecevit'e iş göremez raporu vereceğini açıkladı ve ikisi mahkemelik oldular. Ya bu ne biçim iştir. Yani anlamak mümkün değil, anlamak mümkün değil. Bu nasıl bir ilişki Allah aşkına, bu nasıl bir çıkar işbirliği. Bütün ömrünü CHP'ye muhalefetle geçirmiş 80 yaşında bir zat var, ayakta zor duruyor. Anlamışsınızdır, anlamışsınızdır benim söylememe gerek yok. O da CHP'nin çete sanığı adaylarına kefil oluyor. Bu nasıl CHP? Solcu deseniz asla solcu değil, sağcı deseniz sağcı değil, sosyal demokratlık hak getire.

Alman şansölyesi Schröder bana bir gün dedi ki: "Sizinkiler dedi sosyal demokrat filan değil" Türkiye'deki CHP için. Gelin dedi siz sosyalist enternasyonale alalım. Bana diyor bunu, tamam dedim gelelim. Ama dedim bir şartım var. Çünkü Türkiye'den CHP, sosyalist enternasyonalde, çıkarın onu biz gelelim dedim. Ya dedi bu dedi aklıma yattı. Zaten birçok liderler bunu benimle paylaşıyor, fakat maalesef kendisi iktidarda fazla kalamadı, ayrıldı. Benzer teklifleri başka sosyal demokratlar da söylüyor. Böyle bir Türkiye'de CHP var. Açık söylüyorum, bunlar Zonguldak'la dalga geçiyorlar. Bunlar sağ iken merhum Ecevit'in üzerine beton dökemediler, şimdi ölüsünün üzerine beton dökmek istiyorlar, yaptıkları bu. Zonguldak bu oyuna gelmez. Zonguldak demokrasi şehridir, Zonguldak çetelere yol vermesin. Ben eminim ki Zonguldak, kendisiyle alay edenlerle 12 Haziran'da dalgasını geçecektir.

Bakın sevgili kardeşlerim, 12 Eylül halk oylamasında CHP, MHP, BDP, TKP, TİP vesaire hepsi bir araya geldiler mi? Geldiler, aynı hizaya girdiler. Kimin karşısında durdular? AK PARTi'nin karşısında durdular. Şimdi yine aynı şekilde hizaya dizildiler mi? Hepsinin tek hedefi neresi? AK PARTi. Ama biz milletimizle beraber onların karşısındayız evvel Allah. 12 Eylül'de başarı sağlayamadılar, milletimize hayır dedirtemediler. Ve yüzde 58'le milletim bunlara rest çekti. Şimdi bu ekip 12 Haziran'da yine aynı hazırlığa girdi. Blok halinde AK PARTi'nin karşısındalar.

Önceki gün Kastamonu'da bizim konvoyumuza alçakça bir saldırıda bulunuldu. Sevgili kardeşlerim, telsiz konuşmaları ortaya çıktı. Telsiz konuşmalarında ne var? Hedef, AK PARTi'dir diyorlar dikkat edin, hedef AK PARTi'dir. Niye? Çünkü, AK PARTi sorun çözüyor, çünkü AK PARTi demokrasiyi savunuyor, çünkü AK PARTi yeni anayasa diyor. Çünkü, AK PARTi kardeşlik diyor. Çünkü AK PARTi, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abhazasıyla, Romanıyla Yunus gibi konuşuyor: "Yaradılanı severiz, Yaradan'dan ötürü" diyor. Bu, bunların işine gelmiyor. Bunlar biz Kürtlerin temsilcisiyiz diyor. Yalan, yalan, bunların böyle bir derdi yok. Değerli kardeşlerim, benim Partimde 60'ı aşkın Kürt milletvekili var. Biz tüm 780 bin kilometrekareyi kucaklıyoruz. Biz 74 milyon vatan evladını kucaklıyoruz, ayrım yok. Benim milletim bunu biliyor, bildiği için 80 vilayetten bize ne verdi? Milletvekili verdi. Ama CHP'nin böyle bir özelliği var mı? MHP'nin böyle bir özelliği var mı? Ya bakıyorsunuz bölge partisi, ya şehir partisi. Bazıları da sahil, kumsalların partisi, özellikleri bu. Kimlerin kimlerle işbirliği halinde olduğunuzu görmenizi istiyorum. Kimlerin AK PARTi'ye karşı kirli bir ittifakın içine girdiğini görmenizi istiyorum. Safların nasıl birbirine karıştığını, sağın, solun, terörün, çetenin nasıl AK PARTi karşısında kenetlendiğini görmenizi istiyorum, bunun cevabını evvel Allah 12 Haziran'da sandıklarda siz vereceksiniz. Ve bu tezgahı ben inanıyorum ki sizler 12 Haziran'da alt-üst edeceksiniz. Sizin emeğinize, sizin ekmeğinize, alın terinize musallat olan bu çeteleri, bu terör örgütlerini, bu istismarcıları bir kez daha 12 Haziran'da inanıyorum ki siz sandığa gömeceksiniz. Bunların nasıl istismarcı oldukları 4 gün önce Siirt'te açıkça ortaya çıktı. Gittikleri her yerde istismar siyaseti güdenler, yoksulluğu, işsizliği, terörü, şehit cenazelerini istismar edenler, güzel dinimizi, dini değerlerimizi de artık istismar etmeye başladılar. Başörtüsü diyorlar, Mevlana diyorlar, Kutlu Doğum Haftası diyorlar, türbelerde de maşallah dua ediyorlar. Sonra çıkıp Yaratıcımıza karşı saygısızca, edepsizce ifadeler kullanabiliyorlar. 4 gündür milletten, Müslüman halkımızdan özür dilemelerini bekledik. Yüzsüzlüğü, pişkinliğe vuruyor özür dilemiyorlar. Çok enteresan, bir milletvekili adayları var, bayan profesör, profesör. Ama profesör olmak işi halletmiyor ki. İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığının kapısındanh eskiden geçerken orada "Ruhuna El Fatiha" yazıyormuş. Şimdi diyor bizim için, bunlar bunu değiştirdiler, buraya diyor, "Her nefis ölümü tadacaktır, çok tiksindirici" diyor. Şimdi değerli kardeşlerim, profesör olmak mesele değil, irfan sahibi olmak mesele. "İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir. Sen kendin bilmezsen ya nice okumaktır" Herhalde onun Allah'ın ayeti olduğunu bilmiyor. İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın bir sözü olduğunu zannediyordu herhalde, hani mezarlıklar ona bağlı ya, öyle zannediyordu. Böyle bir gaflet olur mu? Bir sor, araştır, neyin nesidir bu, bir sor. Yok, sormak yok. Halbuki yani gelip de cenaze namazlarında o tabutun üzerindeki yeşil örtü yok mu? O örtüde yazıyor zaten. "Küllü nefsin zakatül mevt" yani her nefis ölümü tadacaktır diyor, orada var, sen de oraya geldiğin zaman senin üstüne de onu örtecekler zaten. O zaman şimdiden bunu vasiyetnamene yaz da, de ki böyle böyle benim üstüme böyle bir örtü de örtülmesin, beni buralara da getirmeyin, bunu söyle. Böyle bir yaklaşım olur mu? İşte CHP'nin zihniyeti bu. CHP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Bu zihniyeti daha yakıdan tanımanız lazım.

İşte en son meslek lisesi mezunlarının, imam hatip lisesi mezunlarının polis olabilmelerinin önünü açan yasayı Anayasa Mahkemesi'ne taşıdılar. İstersen endüstri meslek lisesi mezunu ol, istersen motor meslek lisesi mezunu ol, ister imam hatip ne olursan ol, bunların maskeleri tek tek düşüyor. Şimdi bir taraftan Anayasa Mahkemesi'ne götürüyor, öbür taraftan dün bir gazeteye açıklama yapıyor: "İmam hatip lisesi mezunları da polis olabilmelidir" diyor. Yani yalanı bu kadar başarıyla söyleyen birisini arayacaksanız, fıkradır bu, Kılıçdaroğlu. Çünkü Kutlu Doğum Haftası'nda bakıyorsunuz, bir başka birisi, kağıt vermişler okuyor. Şeb-i Arus'a geliyor, kağıt vermişler önüne okuyor. Ya bir demokratız, demokratız. Bana valim diyor ki çağırdım, davet ettim, konuşsun mu? Ya biz de diyoruz ki demokratız ya, ne demek ya gelsin konuşsun. Ana Muhalefetin Genel Başkanı, hepsine aynı şekilde yaklaştık. Diyanet İşleri Başkanımız soruyor, ne demek gelsinler konuşsunlar. Bugün birlik, beraberlik günü diyoruz. Ama be kardeşim, onu söylüyorsun ertesi gün hakaretler, küfürler başlıyor. Demek ki buradan bir şey kazanmak diye bir şey yok. Gizledikleri ne varsa tek tek açığa çıkıyor. Bu CHP tekrar fabrika ayarlarına dönüyor.

Zonguldak 12 Haziran'da bunlara dersini verecek mi? 12 Haziran'da bunlara güzel bir demokrasi dersi verecek mi? İstikrar sürsün Türkiye büyüsün" Türkiye hazır Hedef 2023. Zonguldak hazır Hedef 2023. Evvel Allah. Şimdi kardeşlerim, 2002-2007 çıraklık dönemi, geride kaldı. 2007-2011 kalfalık dönemi, geride kaldı. Artık 2011 ustalık dönemi başlıyor. Merhum Mimar Sinan ne diyordu? Süleymaniye, benim kalfalık eserimdir diyordu. Edirne Selimiye benim ustalık eserimdir diyordu. İşte Sinan'ın torunları olarak bizler de eserlerimizi arka arkaya koyduk, yola devam ediyoruz. 8,5 yıl boyunca hayalleri gerçeğe dönüştürüyoruz, hayal denilenler bugün gerçek oldu.

Bakın şimdi ben size burada Zonguldak'tan çok güzel bir örnek vereceğim. Belki de haberiniz yok. Çok ilginç bir örnek bu, ne biliyor musunuz? Sizin biliyorsunuz bir Siviller Beldesi var, Çardak Mahallesi'nde Hasan Veli isimli bir vatandaşımız, Hasan kardeşimizin Allah bağışlasın 3 çocuğu var, 2 tanesi özürlü. Bir gece sobaya kömürü atmışlar, uyuyorlar. Sabah, Hasan kardeşimin kızı okula gitmek için kalkıyor, bakıyor ki ailenin tamamı baygın halde, kömür zehirlenmesinden bayılmışlar. Hemen acil servise haber veriliyor. Fakat ilginç olan şu: Ankara'dan 2 ambulans geliyor ve hemen Zonguldak'a gelip, Afyon'dan da bir ambulans helikopter geliyor ve 2 özürlü çocuğu, anneyi alıyorlar, Ankara'ya getiriyorlar. Yenge hanımın ve 2 çocuğun tedavileri Ankara'da yapılıyor hiçbir ücret ödemeden. Sağlıklı şekilde evlerine dönüyorlar. Tabi ben kendilerine buradan tekrar şifalar diliyorum. İşte sosyal devlet budur, AK PARTi'nin sosyal devlet anlayışı budur, insan öncelikli devlet budur. Devlet, halkının nesi olacak? Hizmetkarı olacak. Biz size efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik farkımız bu. Sevgili kardeşlerim, Edirne'den Hakkari'ye kadar şu anda biz bu hizmeti veriyoruz. Gerektiğinde ambulansla, gerektiğinde helikopter ambulansla, gerektiğinde şimdi 18 tane helikopter ambulansımız var ve bunun yanında 2 tane de jet ambulansımız var. Şimdi bu 2 jet ambulansa 3 tane daha ilave ediyoruz, 5 jet ambulans olacak. Olur ya şehirler arası olabilir, olur ki yurt dışı olabilir, hemen ambulanslarımız alsın ve taşısın. İşte geçenlerde İbrahim Tatlıses'in durumunda olduğu gibi, Almanya'ya Sağlık Bakanlığımızın jet ambulansıyla götürüldü. Yani bu artık Türkiye'nin nerede olduğunu gösteriyor. Yani eskiden af edersiniz ambulans bulamayan bir Türkiye vardı, Türkiye. Hastalarımızı şimdi en hızlı şekilde hastanelere ulaştırıyoruz. Ücret almak yok. Bunlar bizim çıraklık ve kalfalık dönemimizin eserleri. İnşallah ustalık döneminde bundan çok daha fazlasını Türkiye'ye kazandırıyoruz, kazandıracağız.

Şimdi sevgili Zonguldaklılar, yormadım sizleri değil mi? İsterseniz kesebilirim Tamam. Arka taraf yoruldunuz mu? Elleri bir göreyim, maşallah. Burası nasıl? Burasını da iyi görüyorum. Değerli kardeşlerim, bu ülkenin yıllardır çözüm bekleyen bütün sorunlarına el attık. Bir yandan demokrasi ve özgürlükleri geliştirmek, diğer yandan ekonomik kalkınmayı sağlamak için mücadele verdik, önümüze çıkan engelleri birer birer aştık, aşıyoruz ve aşacağız. Artık herkes biliyor ki bu ülkenin çözülemeyecek hiçbir meselesi, hiçbir sorunu yok. Yeter ki kararlılık içinde olalım, yeter ki istikrar olsun, yeter ki samimiyetle bu mücadeleyi sürdürelim. Zonguldak bunun en yakın şahidi. Zonguldak halkının sağlık hizmetlerini almada sıkıntısı vardı. Biz, hem herkesin istediği sağlık kuruluşundan istifade etmesini sağladık. Eğitimde değerli kardeşlerim, kitaplara para veriyor muyuz? Sıraların üzerinde artık kitaplarımız var mı? Var, ilköğretimde de, ortaöğretimde de değil mi? Karaelmas Üniversitesini kim kurdu? 2007'de biz kurduk. Zonguldak'ta üniversite var mıydı? Yoktu. Kuracağız dedik ve kurduk. Sevgili kardeşlerim, bak parasal noktada sıkıntı, eğitime öğretime engel değil. Onun için diyoruz ki ilköğretimde ne veriyorduk? 20 lira, şimdi ne veriyoruz? Erkeklere 30 lira. Kızlara ne veriyoruz? 35 lira. Ortaöğretimde erkeğe ne veriyoruz? 45 lira, kızlara ne veriyoruz? 55 lira. Tabi sosyal güvencesi olmayanlar için bunu söylüyorum, bunu veriyoruz. Kaç çocuk olursa olsun. Çünkü eğitimin önünde engel tanımıyoruz. Biz göreve geldiğimizde eğitim gerilerdeydi milli bütçede. Savunma 1. sıradaydı. Şimdi savunmayı biz ne yaptık? 6. sıraya aldık, Milli Eğitimi 1. sıraya aldık bütçede, 1. sıraya. En çok kadroyu Milli Eğitime veriyoruz. İstiyoruz ki okullarımızda engeller aşılsın. Şu anda Türkiye'de dersliklerdeki öğrenci ortalama sayısı nereye düştü biliyor musunuz? 31. Ah, öğrencilik yıllarımızda 72 kişilik sınıfta okudum ben. Gazetelerden bakardık 80 kişilik sınıflar, nerelerden geldik nerelere gidiyoruz. Tekstil kağıtlarıyla biliyorsunuz okuduk. Ama şimdi biz birinci hamur kağıttan veriyoruz.

Bitmedi, şimdi yenisine geliyoruz. Artık yeni bir dönem başlıyor, artık kara tahtayı kaldırıyoruz, şimdi akıllı tahtaya geçiyoruz. Bu akıllı tahta bilgisayar donanımlı akıllı tahta. Ve her sınıfta projeksiyonuna varıncaya kadar olacak, internet ağıyla dünyaya bağlı olacağız. Ve sizlere elektronik kitap dağıtacağız, bu. Elektronik kitap, ücretsiz olarak bunu sizlere vereceğiz, ücretsiz. Bütün müfredatı buna yüklüyoruz, bütün müfredatı buna yüklü olarak alıyorsun ve artık kitapları da vereceğiz, kitabını da bunu da yanında götürebiliyorsun. Niye? Amerika'da George bunu okuyacak da, bundan istifade edecek de, benim Ahmet'im, Mehmet'im niçin istifade etmesin, Ayşe'm, Fatma'm, Hasan, Hüseyin'in Zonguldak'ta bundan niçin istifade etmesin. Şu anda hazırlıklarımız tamam, ihale hazırlıklarını yapıyoruz ve hemen seçimin ardından ihaleyi de yapıp 4 yıl içerisinde bütün okullarımızı akıllı tahtayla donatacağız ve bunları da dağıtacağız. Ama bu biliyorsunuz şu anda çılgın projenin Türkiye genelini kapsıyor, Türkiye genelini kapsıyor. Nasıl, gençler beğendiniz mi, güzel mi, güzel mi gençler? Ona göre, bütün okullarımızda artık bunlar var. Ve dünya ile konuşacaksınız internet ağıyla, her yere bağlanıyoruz, bunu başaracağız. Ve bu özgüvenin ifadesidir. Yani Türk milletinin neleri yapabileceğini inşallah bunlarla birlikte daha üst düzeyde başaracağız, daha üst düzeyde bunu göstereceğiz. Eğitimde çocuklarımıza en ileri imkanları sağlamaya devam mı? Devam mı? İstikrar sürsün, Zonguldak Büyüsün.

Sevgili gençler, Karaelmas Üniversitesi'nde okuyanlar. Biz gelmeden önce tabi çoğunuz burada öğrenci değildiniz, yoktu böyle bir imkan. Ama burs olarak ödenen neydi? 45 liracık. Şimdi ne ödeniyor? 240 lira, 240 lira öyle mi? Kredi Yurtlar Kurumu'nda kalıyorsa 150 lira da beslenme yardımı veriyoruz. Ne oldu? 390 lira, 390. Eğer mastır öğrencisiyse 480 lira veriyoruz. Doktora öğrencisiyse 720 lira veriyoruz her ay. Burs ve kredi kimseyi geri çevirmiyoruz. Geçen yıl müracaat eden öğrenci sayısı ne biliyor musunuz? 900 bini buldu. Geri çevirmek yok. Niye? Artık kasamız bizim dolu.

Biz o geçmiş dönemlerdeki gibi, yani o CHP'nin iktidarlarında olduğu gibi, unutmayın karneyle gazyağı aldığımız dönemleri unutmayın, ekmeği karneyle aldığımız dönemleri unutmayın. Babamın nüfus kağıdına bakardım, o nüfus kağıdında mühürler, gazyağı mührü, sana yağı mührü bunlar vardı. Şeker aynı şekilde, var var bilirim. İşte bunları unutmayın. Bu CHP'de değişen bir şey yok. Bunlar yeri geldiği zaman biz Atatürkçüyüz, Atatürk öldü, hemen resmini kaldırıp paraların üzerine İnönü'nün resmini koyanlar bunlar Puldan kaldırıp pulun üstüne o resmi koyanlar bunlar Devlet dairelerine aynı şekilde İnönü'nün resmini koyanlar bunlar Kalkıp ondan sonra ders veriyorlar. Ve değerli kardeşlerim, bu oyunları teker teker milletim olarak bozduk, bozuyoruz. Onun için zaten bunlara tek parti iktidarı hiçbir zaman milletim vermiyor, vermez. Ve tabi ki bu önümüzdeki süreçte de inşallah biz milletimizin rotasında yürüyeceğiz, kararlı bir şekilde yürüyeceğiz hiç endişeniz olmasın. Ve bakınız eğitimde bu adımları atarken, sağlıkta bu adımları atarken sevgili kardeşlerim, aynen ilacında, istediğiniz hastaneyi kullanmada en ufak bir geri gidip olmayacak, daha ideali olacak, daha güzeli olacak.

Ve adalette, emniyette biliyorsunuz kararlı bir şekilde adımlarımızı atıyoruz. Adalet saraylarımızı daha kullanışlı hale getirdik, getiriyoruz. Ama şimdi inşallah Zonguldak'ın hayali olan Filyos Limanı'nı hayata geçiriyoruz. Buranın çılgın projesi bu olacak. Filyos Limanı projesi büyük bir proje. Sadece Zonguldak'ın değil, Karadeniz'in kaderini değiştirecek bir proje. Filyos Limanı'nın imar çalışmaları artık tamamlanmak üzere. Liman planını Avrupa Birliği normlarına getirilme aşamasında da artık nihayete yaklaştırıyoruz. Hiç kimseyi mağdur etmeden, Zonguldak'ın yeşiline zarar vermeden, tabiatı tahrip etmeden bu projeyi inşallah başlatacak ve kısa zamanda da tamamlayacağız. Bildiğiniz gibi geçen yıl Ekim ayında Zonguldak'ın içme suyu sorununu kökten çözen tesisi de hizmete açtık.

Değerli kardeşlerim, hizmet katarımız öyle bir uzun ki teker teker anlatmaya kalksak, saatler, günler yetmez. Ben burada Zonguldak'a getirdiğimiz hizmetlerden şöyle birkaç örnek size vermek istiyorum. Değerli kardeşlerim, eğitimde bizim Zonguldak'a 8 yılda yaptığımız derslik sayısı ne biliyor musunuz? 731. Peki ne kadar bilgisayar gönderdik okullarımıza, onu da söyleyeyim. 4 bin 78 bilgisayar gönderdik okullarımıza. Ve sevgili kardeşlerim, tabi bu arada yurtlar yapıyoruz Zonguldak'ımıza. Mesela bunlardan bir tanesi, Alaplı'da 500 öğrenci kapasiteli, artık öyle koğuş sistemi falan yok. Ereğli ve Devrek'te 300'er yatak kapasiteli yurtlar yapıyoruz. Ve yurtlarımızı tamamladığımızda toplam kapasite artış oranı Zonguldak'ta yüzde 207 olacak, yüzde 207. Sevgili kardeşlerim, bütün bunların yanında, bir diğer adım da özellikle en ücra köylerde okullarda bulunan imkanları az önce sizlere gösterdiğim şu elektronik kitaptan takip etme imkanınız olacak. Amerika'da home school denilen, e-okul, yani evden dersleri takip etme imkanını da bununla geçeceğiz, bunun adı Fatih projesi. Bu sürece de inşallah geçeceğiz, bu çalışmalarımız da ayrıca devam ediyor. Eğitimde çocuklarımıza en ileri imkanı vermeye devam edeceğiz.

Sağlıkta Zonguldak'a 76 trilyonluk yatırım yaptık bugüne kadar. Bakınız yapımına bizden önce başlanan Ereğli Devlet Hastanesi ek binası ile, Zonguldak Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesini biz tamamladık ve hizmete açtık. Gökçebey Hastanesi ek binası, Çaycuma Devlet Hastanesi diyaliz ünitesi, Alaplı Devlet Hastanesi ek binası, Alaplı Devlet Hastanesi Poliklinik binası, bir semt polikliniği ve 6 aile sağlığı merkezinin yapımına başladık, süratle tamamladık ve hizmete açtık. Üniversite Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nin ek binalarını, Alaplı Diyaliz Merkezi'ni, Çaycuma Karapınar Aile Sağlığı ve Merkezi, Karadeniz Ereğli Dış Hastanesini de toplu açılış törenimizle biraz sonra resmen hizmete alıyoruz. Biraz sonra 60'ı aşkın kamu ve özel sektör eserlerinin açılışını yapacağız az sonra. Değerli kardeşlerim, adalette Alaplı ve Devrek adalet saraylarını tamamladık, hizmete açtık.

Doğalgaz, Zonguldak'a doğalgazımızı getirerek, sanayi tesislerimizin ve evlerimizin bu temiz yakıttan kullanmasını özellikle teklif ediyoruz. Yani bundan istifade ediniz ve bu konuyu yakın takipteyiz. İnşallah şebeke olarak bütün evlere doğalgazı götürmek istiyoruz.

Sevgili kardeşlerim, çiftçiye Ziraat Bankası bizden önce yüzde 59 faizle kredi veriyordu, şimdi nerede biliyor musunuz? Yüzde 5. Yüzde 59 faiz nere, yüzde 5 faiz nere. Diyorlar ki AK PARTi çiftçinin yanında değil, ya daha ne olacak? Yüzde 59 faizle kredi verilirken, CHP vesaire bunlar iktidarda, MHP iktidarda. Ya biz yüzde 5'le, yüzde 5'e indirdik. Yüzde 5'le ayrıca biz sübvanse ediyoruz, burada böyle bir adımı attık. Halk Bankası esnafa yüzde 47 faizle kredi veriyordu. Şu anda Halk Bankası yüzde 5 faizle kredi veriyor. Bak nereden nereye. Ne kadar kredi veriyordu biliyor musunuz? 5 bin lira. Şimdi ne oldu? 20 kat artırdık bunu, 100 bin lira kredi veriyor, esnafa sanatkara, esnafın yanında olan kim? AK PARTi iktidarı, çiftçinin yanında olan kim? AK PARTi iktidarı. Bütün gerçekler, rakamlar ortada. Ama bunlar hesap, kitap böyle bir şey bilmiyor. Devlet Su İşleri 2003-2010 yılları arasında 2,5 kilometre içme suyu tüneli ve regülatörü ile 25 adet taşkın koruma tesisi inşa etti. Sevgili kardeşlerim, böylece Zonguldak'a yılda yaklaşık 10 milyon metreküp içme suyu temini yanında, 25 yerleşim yerini de taşkın zararlarından korumuş olduk. Bu adımlar da böylece atılmış oldu. Şimdi bir önemli adım da burada şu: Onun da üzerinde durmamız gerekecek. Serbest bölgenin gelişmesinde büyük öneme sahip Filyos taşkın koruma projesi, ikinci kısım inşaatına süratle devam ediyoruz. İnşallah bu sene içerisinde bu projeyi tamamlamayı planlıyoruz. Ereğli içme suyu isale hattı ve arıtma tesisinin proje yapımının ihalesini gerçekleştirdik. Alaplı ilçesi ve çevresinin içme suyunu karşılayacak olan Alaplı Göleti ve içme suyu isale hattının ihalesini de inşallah bu sene içerisinde bitireceğiz. Bu arada Karadeniz Ereğli'sini Düzce'ye bağlayan bölünmüş yolu da en geç Ağustos ayında tamamlıyoruz. Biliyorsunuz dağları deldik, tünelleri görüyorsunuz değil mi? 1 tünel kaldı. Onu da tamamladığımızda orada 9 tünelden geçerek Düzce'ye ulaşacağız. Ya bunları biz yaptık. Bunları Ferhat yapar Ferhat. Şirin burada, Şirin'e böyle ulaştık. Ve onların hayalleri bile buna ulaşamaz, bizim fiilimizin ulaştığı yere.

Sevgili kardeşlerim, bütün bunların yanında tabi çok önemlisi, biz Zonguldak'ımızı hamd olsun bölünmüş yollarla da adeta ördük. Ve bu çalışmalarımızda yine yoğun bir şekilde devam edecek. TOKİ olarak 1319 konut inşa ederek, şehircilikte yeni bir dönem burada geliştirdik. Ve hamd olsun şu anda konutlarımızın yapımı da devam edecek. Burada da size bir müjde vereyim, bunu daha önce açıkladım. Fakir fukara, imkanı olmayanlara da şimdi 50 metrekarelik daireler yapacağız. Biliyorsunuz 500 bin konut demiştik, 490 bin şu anda inşaat bitmek üzere, 360 binini sahiplerine teslim ettik. Ve şimdi 2023'e yine 500 bin konut. 50 metrekarelik daireler yapacağız ayrıca. Ve buralarda yeni evlenecek fakir fukara çiftlere çeyiziyle beraber mobilyası olacak... Ve 22 sene, 22 sene taksitle peşinatsız, ayda 100 lira taksitle bunu ev sahibi yapacağız. Şu anda zaten kısmen uyguluyoruz. Ama şimdi bunu daha da geliştireceğiz.

Sevgili kardeşlerim ve Çaycuma Havaalanıyla ilgili veya TOKİ'den sonra, değerli kardeşlerim, attığımız bu adımlarla Çaycuma Havaalanında bile yolcu kapasitesine bir baktığımız zaman, nereden nereye geldiğimizi çok rahatlıkla görüyoruz. Yolcu sayısı 1'e 5 katlamış vaziyette, daha da artacak. Ve bölünmüş yollarda 150 kilometreye yakın bir bölünmüş yolu Zonguldak'ımıza kazandırdık. İnşallah daha da yapacağız ve Zonguldak'ın bu kara talihini de aşacağız.

Sevgili kardeşlerim, şimdi hazır mısınız bilemiyorum. Şarkımız neydi bizim, şarkımız neydi? Tamam. Şimdi birlikte şarkımızı söylemeye hazırız değil mi? Bunu takayım. Bak orada da var. Yabancı değiliz zaten, alışığız. Nasıl olsa kömür ocaklarına indik, oradan kömür de çıkardık, orada işçi kardeşlerimle beraber iftarımızı da yaptık, bunları yaşadık. Hazır mıyız? Şöyle elleri bir göreyim, bayrakları bir göreyim. Maşallah. 35 gün durmak yok. Kapı kapı dolaşmaya.Eş dost, ahbap devam.

Beraber yürüdük biz bu yollarda. Ama kusara bakmayın bu ses bana çok az geldi. Yarın Kilis'e gideceğim, Kahramanmaraş'a gideceğim, Zonguldak'tan selam var duydunuz mu dediğim zaman inan bunu duymazlar. Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor.

Günümüz kutlu olsun. 12 Haziran hayırlı olsun. İnşallah 12 Haziran akşamı Türk demokrasisi, ülkemiz, milletimiz, 2023'e çok daha farklı bir dinamizmle yürüyecek. Ustalık dönemine çok daha farklı bir şekilde yürüyecek. Onun için, durmak yok yola devam. Türkiye hazır hedef 2023. İstikrar sürsün Türkiye büyüsün. Allah yar yardımcımız olsun. Kalın sağlıcakla.
Bilal Baştan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla