Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-09-2011, 03:09   #19
Kullanıcı Adı
Bilal Baştan
Standart Başbakan Erdoğan’ın Kilis Mitinginde Yaptığı Konuşmanın Tam Metni…
08.05.2011

Tüm Kilis'e Musabeyli'ye, Elbeyli'ye, Polateli'ne oralarda yaşayan tüm kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum.

Kilis, bugüne kadar bizden desteğini esirgemedi. Kilis, bizden hayır duasını esirgemedi. En son 12 Eylül halkoylamasında yüzde 67 oy oranıyla Anayasa değişikliğine "Evet" dediniz. Demokrasiye, özgürlüklere, hukukun üstünlüğüne evet dediniz. Yeniden büyük Türkiye'ye destek verdiğiniz için sizlere, tüm Kilisli kardeşlerime kalbi şükranlarımı sunuyorum.

Yine buradan Kilis'ten Kilisli tüm annelerin "Anneler Günü"nü ayaklarının altı öpülesi annelerin Anneler Gününü özellikle kutluyorum. Bu tabi sadece bir sembolik gün, yoksa 365 günün her günü, her anı Anneler Günüdür. Annelere öf bile dedirtmeyeceksiniz, onların hayır duasını her zaman yanınızda bulacaksınız. Bakınız, cennet babaların ayakları altında değil, annelerin ayakları altındadır. Burası çok önemli. Onun için annenin ayağı altı öpülür, orada cennet kokusu var koklanır. Hiç bundan çekinmeyin, bunu yapın, bu size tevazu getirir, bunu hiçbir zaman annelerinizden esirgemeyin. Ana gibi yar olmaz, bunu böyle bilesiniz.

Sevgili kardeşlerim; Kilis bir medeniyet şehri. Kilis, Hazreti Peygamberin; "onlar yıldızlar gibi" buyurduğu Sahabe-i Kiram'ın şehridir. Kilis, Zübeyr Bin Avvam'ın, Talha Bin Ubeydullah'ın, Şurah Bin Hasene gibi nice sahabelerin şehridir. Kilis evliyanın, enbiyanın, alimlerin, zahitlerin, Polat Bey gibi, İslam Bey gibi, Kartal Bey gibi kahramanların şehridir. Öyle şehirler vardır ki, etraflarına ışık saçarlar, yol gösterirler, rehberlik yaparlar. İşte Kilis bağrında barındırdığı büyük zatlarla, yiğit, mert, kahraman insanlarıyla bizim yolumuzu aydınlatıyor, bize yol gösteriyor, ışık tutuyor, rehberlik ediyor. Şunu bütün samimiyetimle söylüyorum: Sevgili kardeşlerim, eğer biz bu millete hayal kırıklığı yaşatırsak, Kilis'te makamı bulunan Zübeyr Bin Avvam Hazretlerinin huzurunda hicap duyarız. Eğer biz bu milletin emanetine halel getirirsek Talha Bin Ubeydullah Hazretlerinin manevi huzurunda mahcup oluruz. Allah bizleri onların şefaatine nail etsin. Her birinden Allah razı olsun, mekanları cennet olsun. Biz onları kutup yıldızları olarak görüyoruz, biz onları yollarımızı aydınlatan ışık olarak görüyoruz, biz onların izinden yürüyor, onlar gibi ölmeden önce ölünüz tavsiyesini kendimize rehber ediniyoruz.

Bizi ölümle korkutacaklarını sanıyorlar, bizi tehdit ediyorlar, bize alçakça saldırıyorlar. Buradan, Kilis'ten Kilisli kardeşlerimin arasından şair Erdem Beyazıt'ın mısralarıyla onlara sesleniyorum. "Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm. Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm." Hangi alçakça saldırıyı yaparlarsa yapsınlar, hangi tezgahı, tuzağı kurarlarsa kursunlar, hangi çirkin senaryoya başvururlarsa başvursunlar biz bu yola başımızı koyduk. Allah'ın izniyle dönmeyecek, vazgeçmeyecek ve bu yoldan, halka hizmet yolundan, bu millete hizmet yolundan vazgeçmeyeceğiz. Diyor ki Mevlana; "Dert adamı yollara düşürür." Ahh benim Kilisli kardeşim, bizim derdimiz var, onun için bu ülkenin yollarına düştük, bizim davamız var, onun için biz kendimizi millete adadık. Dava aşk ister, sevda ister, dava adanmışlık ister. Türkiye davasıyla, millet davasıyla biz bu yolda hedeflerimize emin adımlarla ilerliyoruz. Kilis bize dua ediyor mu? Kilis bize destek veriyor mu? Kilis gönlüyle, kalbiyle, yüreğiyle arkamızda mı? Bu iş bitmiştir. Söz milletindir, yetki milletindir. Bu ülkede artık çetelerin değil, mafyanın değil, bu ülkede milletin sözü geçiyor. Öyle mi? Bu ülkede artık üstünlerin değil, seçkinlerin değil, benim sevgili kardeşlerimin sözü geçiyor.

Son günlerde Doğu'da, Güneydoğu'da, büyük şehirlerde artan şiddet eylemleri, yapılan saldırılar, kalleşçe yapılan terör eylemleri asla ve asla bir tesadüfün ürünü değildir. Birileri yine ihale aldı, şimdi bu ihalenin gereğini yerine getiriyorlar. Ben buradan bu ihalenin içinde olanlara sesleniyorum, bak bunlar aynı zamanda uyuşturucu kaçakçısı. Amerika'nın Hazinesi şu anda terör örgütü PKK'nın ileri gelen 8 tane liderinin isimlerini saymayacağım, zaten bunlar bildiğiniz isimler, bunların tüm malvarlıklarına Amerika'da dondurdu, el koydu. Şimdi ben BDP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. BDP'nin perde arkasındaki gücün ne olduğunu biliyorsunuz değil mi? Değerli kardeşlerim; Amerika bile şu anda bu 8 tane liderin bütün mal varlığını dondurdu. Niye? Uyuşturucu kaçakçılığından bunu elde ettikleri için.

Sevgili kardeşlerim; bakınız bu ülkedeki her eylemin arkasında nelerin olduğunu görün, ona göre de bunlara gereken dersi 12 Haziran'da sandıkta birlikte vermeye hazır mıyız? O ihale var ya, onun şartnamesinde ne var biliyor musunuz? Kan var, nefret var, şiddet var, öfke var, vahşet var. 12 Haziran seçimleri öncesinde AK PARTiyi güya korkutmak, güya yıpratmak için, sandıkları etkilemek için birileri yeni bir kampanya başlattı.

Şimdi bakın sevgili kardeşlerim; Kastamonu olayından sonra hemen telsizlere düştü. Ne dediler? Hedef AK PARTi. Terör örgütünün hedefinde kim varmış? AK PARTi var. Ne demek bu? Yani millet var, millet. Çünkü AK PARTinin rotasını millet çizdi. Birileri değil, millet ve yola biz öyle çıktık. Adeta düğmeye basılmış gibi birdenbire başlayan eski dönemdeki o malum kampanyalar neyse, bugünkü kampanya da aynısı.

Değerli kardeşlerim; millet olarak bizim halkımıza olan güvenimiz sonsuz ve bunu da başarıyla sürdürdüğümüze inanıyorum. Ve bundan sonra da sizlerle birlikte, Kilisli kardeşlerimle birlikte bunu başarılı bir şekilde sürdüreceğiz.

Değerli kardeşlerim; 12 Haziran seçimleri öncesinde milletimizin şu durumu iyi değerlendirmesini istiyorum: Bakınız, Ana Muhalefet Partisinin hali ortada. Her türlü yalan bunlarda var mı? Bol bol atış var mı? Ne diyor? AK PARTi ne veriyorsa ben daha fazlasını veriyorum. Böyle diyor mu? Şimdi milletin zihnini bulandırmak için, milletin hassasiyetlerini istismar etmek için ellerinden ne geliyorsa şimdi onu yapıyorlar. Çıkıyor, ben herkese 650 lira dağıtacağım. İnandınız mı? İnandınız mı? Bir defa benim milletim alın teri dökmeden parayı kabul eden bir millet değil. Eğer gerçekten bu noktada bir projen varsa, çık de ki, ben istihdamı bir defa çözeceğim. Sizin iktidar dönemlerinizi biz gördük. Senin akraba-i taallukatını, terör örgütü mensuplarını nasıl SSK'ya yerleştirdiğini biz kayıtlarla gördük ve bunu Parlamento'da zaten açıkladık. Eski soyadınızda nasıl oralara birilerini yerleştirdiğinizi zaten gördük, bunları açıkladık Parlamento'da, bütün kayıtlarda bunlar var. Ve şimdi enteresan şey, geçmişte birbirlerine bunlar hakaret ederken, birbirleriyle mahkemelik olanlar, şimdi CHP çatısı altında işbirliği içinde bir yandan Ecevit'in üzerine beton dökenler, bir yandan Ecevit'in yol arkadaşları, bir yandan Ecevit'i emekliyi ayırmak isteyenler aynı çatı altında kol kola, hani Kilis'in bulamacı var ya, inanın onda bile bu kadar çeşit yok. Şimdi Kilisli kardeşim bak, acir dolmasını, keşkeki, katmeri, künefeyi, Kilis tavayı bir kabın içine doldurup karıştırsan bundan yemek olur mu? Mide bunu kabul eder mi?

Nasrettin Hoca'ya sormuşlar, Hocam bugüne kadar bir şey icat ettin mi demişler. Sirke ile balı karıştırıp yemeyi ben icat ettim demiş. Ama benim bile hoşuma gitmedi demiş. Şimdi değerli kardeşlerim, şimdi bunlar bir çorba icat ettiler ama, ben eminim ki CHP'ye gönül veren kardeşimin bile, kardeşlerimin bile hoşuna gitmiyor. Bunlar CHP'li seçmeni ülser ettiler ülser. Şimdi çıkmış diyor ki bana, çık televizyonda karşıma tartışalım. Sen daha çıraksın be, çırak çırak. Sen daha amatör küme futbolcususun, amatör küme futbolcusuyla, amatör küme takımıyla kalkıp da Süper Lig takımını aynı yerde oynatırlar mı? Dur bakalım, haddini bil. Senin daha çok yetişmen lazım. Yalnız senin bir 87 yaşındaki akıl hocanın dizinin dibine biraz çök. Kim olduğunu biliyorsunuz değil mi? Ben söylemeyeyim, siz biliyorsunuz. 87 yaşındaki akıl hocanın dibinin dizine çök, dersini belle, biraz daha taktik al. Ondan sonra gel, bunların derdi başka, sen de anlayacaksın ki daha çok işimiz var. Bunlar çete kardeşliği yaptılar, bunlar yıllarca birbirlerine söylemediklerini bırakmadılar. Şimdi AK PARTi karşıtlığında buluştular. Bunların destekçisi kim? İşte bunların destekçisi Doğu'da, Güneydoğu'da BDP. O da vazifesini yapıyor, o da işin kendisine düşen kısmını yerine getiriyor. Terör örgütü bir yandan, Ergenekon öte yandan vazifelerini yerine getiriyor. Her koldan hedefte hangi parti var? AK PARTi var. Demek ki tam doğru istikametteyiz, tam.

12 Eylül halkoylamasında bunlar beraber değil miydi? CHP, MHP, BDP'si, İşçi Partisi, TKP'si hepsi bir araya gelmişlerdi. Bir safta, bir hizada buluşmuşlardı. Neden AK PARTi, neden AK PARTiyi hedef alıyorlar? Çünkü AK PARTi sorunları çözüyor, AK PARTi Türkiye'yi büyütüyor, AK PARTinin Türkiye'nin tüm dünyada itibarını yükseltiyor. AK PARTi Türkiye'yi kucaklıyor, ayırmıyor, ayrıştırmıyor, işte bundan rahatsızlar. Bu ülkede kardeşlik pekiştikçe, huzur arttıkça, istikrar sağlamlaştıkça bunlar rahatsız oluyor. Kışkırtmaya, tahrike başlıyorlar. Ben buradan BDP'nin desteklediği o bağımsız adaylardan bazılarına soruyorum, BDP'nin bu çatışmacı, bu şiddet içeren, bu istismarcı söylemlerine karşı susacak mısınız? Terör örgütünün liderine, Apo'ya peygamber yakıştırması yapanlara karşı sessiz mi kalacaksınız? Bizim dinimiz birlik dinidir. Şuracıkta Cuma Namazı kılınıyor, 50 metre beride, 100 metre beride bunlar da kendilerine göre orada bunlar da Cuma Namazına duruyor. Cuma Namazı birlik, cem etmek böyle bir namaz. Bizde biliyorsunuz Anadolu'da köylerde filan mescitlerde Cuma Namazı kılınmaz. Ya kasabaya inerler, ya ilçeye giderler, hatta ile giderler. Bu çünkü birlik günüdür. Onun için orada cem olurlar, birleşirler. Ama bunlar bırakın siz böyle bir mesafeyi, 50 metre, 100 metre beride dedikleri ne? Bu devletin imamıdır, bunun arkasında kılınmaz. Böyle bir ifadeyi kullandığın zaman sana ne denir? Sana söylenecek tek şey var, bu da terör örgütün imamıdır denirse ne olacak, ne olacak o zaman? Çünkü bizim dinimizde terör yok, bizim dinimizde kardeşin kardeşi öldürmesi yok. Bir kişinin öldürülmesi bir insanlığın öldürülmesi gibidir.

Söyledikleri tek şey var, devlet operasyonları bıraksın, asker silah bıraksın, polis silah bıraksın. Ne demek ya, asker silah bırakır mı, polis silah bırakır mı? Onun bir defa tamamlayıcı unsurudur silah. Neye karşı? Asker dış saldırılara karşı, jandarma içeride polisiyle beraber asayişi sağlamak için. Herhangi bir yerde bir sıkıntı yaşandığında asayişi temin için jandarmamız, polisimiz ne yapar? Olaya müdahil olurlar. Sen kalkacaksın sivili silahlandıracaksın, terör estireceksin, ona meşruiyet kazandıracaksın, kalkacaksın diyeceksin ki asker silah bıraksın, operasyonları bıraksın. Asker, polis operasyon meraklısı değil. Eğer bir yerde terör varsa oraya operasyon var, terörist varsa oraya operasyon yapar, asayişi bozanlar varsa onlara operasyon yapar, zaten bu görevidir. Milletimin huzuru için, mutluluğu için, refahı için bunu yapmak zorundadır.

Sevgili kardeşlerim; birliğimiz, beraberliğimiz daim olsun. Bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Fakat ben burada bir şeyi söyleyeceğim, bazı mukayeseler yapacağım. Bu mukayese biz Hükümeti kimden aldık? MHP'den aldık. Şu anda CHP'nin yavrusu durumunda olan DSP'den aldık. ANAP'tan aldık, öyle mi? Sevgili kardeşlerim, devletimizin onlar dönemindeki kamu net borç stoku neydi biliyor musunuz? Yüzde 61 milli gelire oranı. Şimdi ne oldu? Yüzde 25. Ödüyoruz, borç ödüyoruz devamlı ve gelirimiz de tabi ne oluyor? Artıyor. Ve şimdi buradayız, artık güçlü bir Türkiye var. Bitmedi. Devlet borçlanırken MHP'nin iktidar olduğu dönemde yüzde kaç faizle borçlanıyordu biliyor musunuz? Sevgili Kilisli kardeşim, yüzde 63. Kim ödüyordu bu faizi? Benim Kilisli kardeşim ödüyordu, çiftçi kardeşim, köylü, memur, işçi kardeşim ödüyordu. Yüzde 63. Şimdi nereye düştü bu? Yüzde 7-8. Aradaki bu yüzde 55 fark senin cebinde kaldı benim Kilisli kardeşim.

Bakınız, enflasyon neydi? Yüzde 30. Şu anda enflasyon ne oldu? Yüzde 4,3. Bakın nereden nereye, aradaki fark yüzde 26. Değerli kardeşlerim, kimin cebinde kaldı? Vatandaşımın. Yani asgari ücretin üzerine enflasyondaki bu farkı ne yapacaksın? İlave edeceksin, bu da bir fark.

Bitmedi. Sevgili kardeşlerim, bütün bunlarla beraber IMF'den gittiler o zaman 30 milyar dolar borç aldılar. Kim? MHP, DSP, ANAP. Bize ne kadar devrettiler? 23,5 milyar dolar. Biz geldik, ödedik ödedik ödedik, şu anda ne kaldı? 5 milyar dolar. Onlar borçlandı, biz ödedik.

Bitmedi. Bunlar milliyetçi değil mi? Sevsinler bunlar gibi milliyetçiyi, ne milliyetçiliği. Milliyetçilik; bu millete hizmetkâr olmaktır, bu milletin cebindeki parayı güçlü kılmaktır, yolsuzluklara son vermektir. İşte yolsuzluklara son verdik, bak kasalar dolmaya başladı. Şimdi Merkez Bankasının kasasında ne var? MHP'den aldığımızda 27,5 milyar dolar vardı, yarıdan fazlası yurt dışındaki işçi döviziydi. Şimdi Merkez Bankasının kasasında ne var? Bu yeni müjdeye de hazırlanın, 95 milyar dolar oldu. Devamlı artıyor. Düne kadar 93,3'tü, dün gece yeni müjdeyi verdiler 95 milyar dolar. Daha da artacak.

Sevgili kardeşlerim; şimdi benim MHP'ye gönül veren kardeşlerime bir hitabım var. Bak, milleti sevmek ve bu davaya gerçek manada gönül vermek sıradan bir iş değil. Bu kardeşiniz ta nereye gitti biliyor musunuz? Moğolistan'a. Göktürk Anıtlarının olduğu yere ve orada yol yok. Uçakla nereye indik biliyor musunuz? Tarlaya indik, tarla tarla. Ve oradan adeta kumda safari yapar gibi bir yolculuk yaptık. Ve oradaki eserlerimizi gördük, dedik ki buraya süratle kara kurumdan bir yol yapacağız. Ve 46 kilometrelik oraya bir asfalt yol yaptık. Bak ta orada biz varız, Balkanlar'da, Bosna'da biz varız. Öyle mi? Değerli kardeşlerim, bütün Balkanlar'ı dolaşıp oradaki tarihi eserleri göreceksiniz. Fatih'in eserlerini biz onarıyoruz, restore ediyoruz. Mimar Sinan'dan kalmış eserleri restore ediyoruz. Makedonya'ya gidin orada bizi göreceksiniz, bu eserlerin restorasyonunu göreceksiniz. Niye? Kafkaslara gidin Kırım'da bizim yaptığımız eserleri göreceksiniz. Durmak yok Yola Devam. Çünkü bunlar bize bir emanet, bunu yapmamız lazım.

Sevgili kardeşlerim; bütün bunları yaparken şimdi ben size bir mukayese daha yapacağım. Bakınız, Kilis'te sevgili kardeşlerim biz gelmeden önce ve şu anda 2011 yılı Nisan ayı itibariyle birkaç tane örnek vereceğim. Buğday unu, bunu anneler, bacılar iyi takip edin, örnek. Çünkü mutfağın sahibi, hakimi sizsiniz, siz dahiliye bakanısınız, iç işleri bakanısınız. Erkekler siz de bunu unutun, unutur musunuz? Sakın ha. Bu çok çok önemli, buna dikkat edelim. Bakın, buğday unu bizden önce asgari ücretle ne kadar alınıyormuş biliyor musunuz? 194 kilo. Şimdi asgari ücretle ne kadar alınıyor biliyor musunuz? 337 kilo. Sevgili kardeşlerim, artış ne biliyor musunuz? Yüzde 74, artış oranı bu. Hesap böyle yapılır. Şu kadar verdim, bu kadar verdim bırak sen o işi. O zaman asgari ücretle ne alınıyordu bugün ne alınıyor buna bakalım. Pirinç, 92 kilo alınıyordu. Şimdi ne alınıyor biliyor musunuz? 136 kilo. Artış ne? Yüzde 47. Hangisine vurursanız vurun. Ayçiçek yağı ne kadar alınıyordu? 64 litre. Şimdi ne kadar alınıyor? 126 litre. Artış ne? Yüzde 97. Çay 32 kilo alınıyordu. Şimdi 49 kilo. Artış ne? Yüzde 53. Toz şeker 115 kilo alınıyordu. Değerli kardeşlerim, şimdi 242 kilo alınıyor. Artış yüzde 110.

Sevgili kardeşlerim; bakın asgari ücret mukayesesini yaptım size. İşte MHP-DSP-ANAP iktidarındaki oydu, şimdi bu. Farkı görüyor musunuz? Biz bir farkın partisiyiz. Onun için iktidara geldiğimiz ana kadar Türkiye maalesef sıkıntıların ülkesiydi. 2002-2007 çıraklık dönemiydi, 2007-2011 kalfalık dönemi. Şimdi ne başlıyor 12 Haziran'dan itibaren, ne başlıyor? Ustalık dönemi başlıyor, ustalık. Sinan ne diyor Sinan? Sinan diyor ki; "Süleymaniye benim kalfalık eserimdir, Edirne Selimiye benim ustalık eserimdir" diyor. Şimdi biz de sizinle ustalık eserlerimizi inşa etmeye başlayacağız Türkiye'de.

Sevgili kardeşlerim; CHP Genel Başkanı geçen 5 gün önce Siirt'e gitti. Siirt'te bu milletin, bütün Müslümanların en hassas olduğu konuda Allah-u Teala'nın pak ismini ağzına alarak hakaret dolu ifadeler kullandı. 5 gündür Müslümanlardan özür dilemelisin diyoruz, pişkinliğe, yüzsüzlüğe vuruyor. Özür dilemek yerine kaçamak güreşiyor. Kilis'in güzel bir sözü var; "halının tozu, kötünün sözü bitmez" diye. Öyle mi? Halının tozu, kötünün sözü bitmez. Bunlarda kötü söz bitmez. Her gün bakıyorsunuz bir hakaret, bir küfür. Bu nasıl siyaset, böyle bir siyaset anlayışı olur mu? Değerli kardeşlerim, biz bunlara takılıp kalmayacağız. Çünkü bizim çok daha önemli işlerimiz var ve biz 8,5 yılda yaptıklarımıza şimdi yenilerini ekleyeceğiz ve 2023'e Kilis'imizi, Türkiye'mizi çok daha farklı hazırlayacağız. Şimdi soruyorum, istikrar sürsün Türkiye büyüsün mü? Türkiye hazır, hedef 2023. Eyvallah, bunu başaracağız.

Sevgili kardeşlerim; biz hakim değil, hadim olmak için geldik. Biz bu milletin efendisi değil, hizmetkarı olmaya geldik. Ve görevimizi bu anlayışla yapıyoruz, bunu aklımızdan hiçbir zaman çıkarmadık. Bakınız, Türkiye genelinde biz eğitimde 163 bin derslik yaptık. Sevgili kardeşlerim, sizler şu anda sıraların üzerinde her sene okullar başlarken kitaplarınızı ücretsiz olarak alıyor musunuz? İlköğretimde, ortaöğretimde alıyor musunuz? Sosyal güvencesi olmayan kardeşlerime sesleniyorum. Şu anda ilköğretimde sosyal güvencesi olmayan erkeklere ne veriyoruz? 30 lira. Kızlara ne veriyoruz? 35 lira. Ortaöğretimde erkek öğrenciye ne veriyoruz? 45 lira. Kız öğrenciye ne veriyoruz? 55 lira. Kaç tane çocuğu olursa olsun.

Değerli kardeşlerim; üniversite öğrencilerine aynı şekilde biz göreve geldiğimizde 45 lira burs veriyorlardı, şimdi 240 lira burs veriyoruz, 240. Müracaat eden her öğrenci bu bursu, bu krediyi alır, geri dönmesi yok. Ya burs, ya kredi. Başka bir şey yok. Ve geçen yıl biz 900 bini aşkın öğrenciye burs veya kredi verdik. Bakın 900 bin, dile kolay. Eğer Kredi Yurtlar Kurumunda kalıyorsa 150 lira da beslenme yardımı veriyoruz. Ne yaptı? 390 lira. Mastır öğrencisine 480 lira veriyoruz. Doktora öğrencisine 720 lira veriyoruz. Eğitime verdiğimiz önem bu.

Şimdi size yeni bir müjde veriyorum. Fatih Projesi, artık sınıflardan karatahtayı kaldırıyoruz. Ne diyorsunuz? Artık sınıflardan karatahta gidiyor, onun yerine akıllı tahta geliyor. Bilgisayar donanımlı. 4 sene içinde Türkiye'deki tüm okullarımızı, tüm dersliklerimizi akıllı tahtayla ne yapacağız? Donatacağız.

Bitmedi, bitmedi. Her öğrencimizin eline bir tane bu şekilde elektronik kitap vereceğiz, elektronik kitap. Ücretsiz vereceğiz, ücretsiz. Bunun içerisinde bütün dersler, müfredat buna girilmiş olacak. İstersen kitabını da yanında götürebilirsin, istersen sadece şununla beraber okula gider gelirsin olay bu. Şu anda hazırlıklarımıza başladık ve 4 yıl içinde bütün okullarımıza, tüm öğrencilerimize inşallah akıllı tahta ve elektronik kitabı vereceğiz. Amerika'da George, Almanya'da Hans bu imkanlardan faydalanacak da, Kilis'te benim Ahmet'im, Mehmet'im, Ayşe'm, Fatma'm, Hülya'm, Hatice'm niçin bundan faydalanamasın, neden? Niye bugüne kadar bunlar bunu yapmadı, neden yapamadı? Ufuk ister ufuk, vizyon ister vizyon. Amatör kümede oynayanla Süper Lig'de oynayanın farkı işte bu. İşte şimdi bunlar ustalık döneminin ürünleri. Bakın ben size hayal değil, gerçeği anlatıyorum. Bütün hazırlıklar tamam, şimdi ihale safhasındayız. İnşallah hemen seçimlerin arkasından ihalesini yapıp, ondan sonra da üretim başlıyor ve bu üretimle birlikte de Türkiye'deki okullarımıza akıllı tahtayı, öğrencilerimize de inşallah elektronik kitaplarını dağıtacağız. Farkımız bu.

Sevgili kardeşlerim; bütün bunların yanında bakın derslikler bu şekilde yapılıp giderken, Kilis'e binlerce bilgisayar gönderdik. Sağlıkta attığımız adımlar ortada. Baştan sonra sağlık sistemini yeniden kurduk. Hastaneleri ne yaptık? Birleştirdik. Devlet hastanesi, SSK, özel, vakıf ayırım yok. İsteyen istediği hastaneye gidebiliyor mu? Gidiyor musun kardeşim, gidiyor musun? Eskiden ilacımızı alabiliyor muyduk? Kim vardı SSK'nın başında? Sayın Kılıçdaroğlu. Sayın Kılıçdaroğlu, Genel Müdürdün be, illa siyasetçi mi işe karışacak? Senin döneminde kuyruklarda az mı çile çekti bu millet. 8 sene işin başında kaldın, her sene zarar zarar zarar SSK'yı batırdın be, batırdın. Onunla kalmadı, ne oldu biliyor musunuz? Artık 1999'da baktı ki bu iş yürümüyor, merhum Ecevit'e gitti, aday olmak istedi, siyasete girmek istedi. Herhalde siyasete girmek isteyince, merhum Ecevit de bunun başarısızlığını bildiği için bunu veto etti, sen bize yaramazsın dedi geri gönderdi. Ama şimdi merhumun üzerinden prim yapmak istiyor. Kusura bakma, oradan sana gelebilecek bir şey yok. Senin SSK Genel Müdürlüğün döneminde devraldığın ana kadar SSK takır takır çalışıyordu. Devraldın batırdın ve ne yazık ki ücret politikalarıyla o dönemde ilaçla irtibatı kurma noktasında da değerli kardeşlerim hiçbir vatandaşım ilacını hastanelerden tam alamıyordu. Öyle mi? Reçeteyi veriyorsun, alamıyorsun. Hastaneye gidiyorsun, doktor efendi muayenehaneye çağırıyor. Öyle mi? Muayenehaneye de gittiği zaman parayı ödüyor musun? Soydular bizi, soyup soğana çevirdiler. Şimdi böyle bir sorun kaldı mı? İstediğin hastaneye gidiyorsun, istediğin eczaneden ilacını alıyor musun? Bizim farkımız bu. Artık MR cihazlarıyla, diyalizlerin sayısını artırmak suretiyle Türkiye genelinde 20 bin 500 aile hekimini devreye soktuk. Aile hekiminiz var mı? İstediğiniz anda kendileriyle irtibatlaşıyor musunuz? Batı'da var, bizde de olacak kardeşim. Sağlık evi sayısını Türkiye'de 1572'den 5 bin 268'e çıkardık.

Değerli kardeşlerim; 18 helikopter ambulansımız var, bir tanesi de az önce buradaydı. Bakınız çok enteresan ve olay ne biliyor musunuz? 16 noktada 18 helikopter ambulans bir sıkıntı olduğu zaman arabayla olur ki yetiştiremeyiz, farklı ile gidecek, hemen bunlar devreye giriyor. Eğer jet ambulans gerekiyorsa 2 tane şu anda jet ambulansımız var. Şimdi 3 tane daha geliyor 5 tane olacak. Şehirlerarası olabilir, jet ambulansımızla da taşımak mümkün. Ülkeler arası olabilir, jet ambulanslar devreye girecek. Bu sağlık hizmetlerinin kalitesi ve kolaylığı artık Avrupa ülkeleriyle yarışır hale geldi. Hatta bazılarını geçmiş durumdayız.

Toplu konutta yaptıklarımız ortada. Değerli kardeşlerim, 81 il 800 ilçede yaptığımız konutların sayısı 490 bine ulaştı. Ve bunları inşallah 500 bine çıkaracağız. Ustalık döneminde bir 500 bin daha buna ilave ediyoruz.

Çok enteresandır, 79 senede bu ülkede 6 bin 100 kilometre duble yol yapıldı, 8 senede 13 bin 600 kilometre duble yol yaptık. Aynen yola devam, şimdi 15 bin kilometre doluyor, ustalık döneminde bir 15 bin kilometre daha buna ilave edeceğiz.

Türkiye'de hızlı tren var mıydı? Yoktu, ama şimdi var. Değerli kardeşlerim, Türkiye'nin dört bir yanına 46 tane havaalanı kurduk. Geldiğimizde 24 tanesi çalışıyordu, 12'si çalışmıyordu. 36'yla teslim aldık, şimdi 46 çalışıyor, yenileri yapılıyor ve bunlarla beraber en uzak havaalanı 1 saat. Gideceksiniz, ondan sonra da istediğiniz yere ulaşabileceksiniz. Türkiye'de içeride 1'e 5 şu anda hava taşımacılığıyla giden vatandaşların sayısı arttı.

Sevgili kardeşlerim; sizi bu güneşin altında daha fazla bekletmek istemiyorum, ama bir şey söyleyeceğim. Tarımda benim çiftçi kardeşim Ziraat Bankasına ne faiz ödüyordu biliyor musunuz? Yüzde 59. Şimdi ne oldu? Yüzde 5. Bak nereden nereye görüyor musunuz? Yüzde 59 faiz öderken, şimdi benim çiftçim yüzde 5 ödüyor. Aynı şekilde Halk Bankasından esnaf, sanatkâr yüzde kaçla alıyordu biliyor musunuz krediyi? Yüzde 47. Şimdi değerli kardeşlerim yüzde 5. Ve 5 bin lira veriyordu en fazla Halk Bankası. Şimdi bunu biz 20 kat artırdık, 100 bin liraya kadar kredi veriyor, bu hale getirdik.

Şimdi yeni bir adım daha atıyoruz. SUKAP diye bir proje, SUKAP. İnşallah onu devreye sokuyoruz. Bu proje şu: Su, kanalizasyon, içme suyu bütün bunlarla ilgili değerli kardeşlerim, küçük belediyelere hibe olarak veriyoruz. Büyükleri neyse uzun vadeli olarak çok düşük faizle bu krediyi vereceğiz ve böylece her belediyemizde içme suyu, kanalizasyon ve yağmur suyu kanallarını yapmış olacağız. Ve bunun için bütün kaynak hazır. İlk etapta bu yıl için ayırdığımız para 400 milyon TL'yi ayırdık kenara koyduk, sadece onun için. Görüyor musunuz? Elhamdülillah. Nerelerden nerelere geldik.

Milli gelirimiz neydi? Kişi başına 3 bin 400 dolar. Şimdi ne oldu? 10 bin doları aştı, nereden nereye.

Değerli kardeşlerim; bakınız, toplamda ele aldığımız zaman 230 milyar dolarken, 742 milyar doları bulduk milli gelirde. Yine nereden nereye. İhracatımız öyle arttı, artıyor.

Şimdi 35 gün kaldı, 35 gün. Gece-gündüz kapı kapı dolaşmaya hazır mıyız? Sadece bu kardeşinizi bu yolda yalnız bırakmayacaksınız değil mi? Çok çalışacağız. 2'de 2 değil mi? Değerli kardeşlerim, Kilis'in sesi inanıyorum ki Ankara'ya çok daha gür gelecek. Siz bugüne kadar bizi yalnız koymadınız. Ben inanıyorum ki 12 Haziran'da yalnız koymayacaksınız. Fakat erkekler, bayanların sizden daha sesi güçlü çıkıyor. Kaleyi içten fethediyoruz. Çok teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum, sağ olunuz, var olunuz. Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Yoğun bir çalışmayla inşallah şu 35 günde gayret edeceğiz ve 12 Haziran akşamı demokrasi bayramını, temel hak ve özgürlükler bayramını, hep birlikte yeni Anayasaya hazırlığı birlikte kutlayacağız. Bir kere daha üstünlerin hukukuna hayır diyeceğiz, hukukun üstünlüğüne evet diyeceğiz.

Şimdi hazır mıyız? Bizim şarkımız neydi? Şöyle bayrakları, elleri bir göreyim bakayım. Arka taraflar bir görelim bayrakları, elleri. Hazır mıyız? Gür seda ile Kahramanmaraş duysun, buradan Kahramanmaraş'a gideceğiz ona göre. Eller eller eller, bir göreyim elleri.

Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor.

Günümüz kutlu olsun, 12 Haziran Kilis'imiz, milletimiz, ülkemiz için, Türk demokrasisi için aydınlık yarınlara vesile olsun. Türkiye hazır, hedef 2023. İstikrar sürsün, Kilis Büyüsün. İstikrar sürsün, Türkiye Büyüsün. Allah yar ve yardımcımız olsun diyorum. Kalın sağlıcakla diyorum. Teşekkür ediyorum.
Bilal Baştan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla