|
Başbakan Erdoğan’ın Kahramanmaraş Mitinginde Yaptığı Konuşmanın Tam Metni…
08.05.2011
Türkiye'nin kalem kaşıdır, Maraş, Türkiye'nin köşe taşıdır. Maraş, tarihleri inşa ettiren Koca Sinan'ların ustabaşıdır. İşte bugün bir kez daha kahramanlar şehri, yiğitler diyarı, söz ustası, şairlerin memleketi Kahramanmaraş'ı selamlıyorum. Bugün bir kez daha sevgili edelerimi selamlıyorum. Kahramanmaraş, bize Hazreti Ömer'in emanetidir. Kahramanmaraş, bize Halit Bin Velit'in, Hazreti Ali'nin komutanı Malik Bin Eşter'in, Ashab-ı Keyf'teki 7 yiğidin emanetidir. Kahramanmaraş, bize Sütçü İmam'ın, Rıdvan Hoca'nın, Necip Fazıl'ın, Erdem Beyazıt'ın emanetidir.
Bakın sevgili kardeşlerim, Kahramanmaraş 12 Şubat 1920'de tek yürek halinde ne dedi? Maraş, bize mezar olmadan düşmana gülzar olmaz. Kahramanmaraş, 12 Eylül 2010'da üstünlerin hukukuna hayır, hukukun üstünlüğüne evet dedi. Şimdi önümüzde bir 12 daha var. Şimdi önümüzde 12 Haziran 2011 var. Ben, Kahramanmaraş'a güveniyorum. Ben, edelere inanıyorum. Sekiz sıfıra var mıyız? Sekiz sıfıra var mıyız? İnanıyorum ben size. Türkiye'de evvel Allah Kahramanmaraş bir numara olacak buna inanıyorum. Ve 12 Haziran'da Kahramanmaraş hedefi 12'den vuracak buna inanıyorum. Ve 12 Haziran'da Kahramanmaraş istikrar sürsün, Kahramanmaraş büyüsün diye haykıracak. Öyle mi? İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün mü? İstikrar sürsün, Kahramanmaraş büyüsün mü?
Sevgili kardeşlerim; bugün "Anneler Günü." Cennet annelerin ayakları altında. Annelerinin ayaklarının altı öpülür. Annelerin ayakların altında cennetin kokusu var, koklanır. Ben öperim, öpüyorum, herhalde siz de öpüyorsunuzdur. Ana gibi yar olur mu?Bak, cennet babaların ayağı altında değil, annelerin ayağı altında, burası çok önemli. Onlara öf bile dedirtmeyeceksiniz. Bir günlük Anneler Günü olmaz, biz bunu sembol olarak kabul ediyoruz. Bizim için her gün, her an Anneler Günü'dür. Buradan Kahramanmaraş'ın tüm annelerinin, ülkemin tüm annelerinin Anneler Günü'nü tebrik ediyorum. Kahramanmaraşlı annelere, Kahramanmaraşlı bir şairin üstat Necip Fazıl'ın mısralarıyla sesleniyorum. "Ağlayın su yükselsin, belki kurtulur gemi. Anne, seccaden gelsin bize dua et emi." Kahramanmaraş, annelerin değerini, annelerin kıymetini, anneliğin kutsiyetini bilen bir şehrimizdir. Çünkü Kahramanmaraş annelere, hanımlara el uzatan o düşmana haddini bildiren Sütçü İmam'ın şehridir.
Bugünlerde de annelere dil uzatanlar var. Bugünlerde de annelere hakaret edenler var. Siz onların kim olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Dedim ya, 12 Şubat, 12 Eylül, 12 Haziran eminim ki siz bunlara haddini bildireceksiniz. Kahramanmaraşlı canlar, eminim ki siz bunlara Hacı Bektaş-ı Veli'nin ifadesiyle; "eline, beline, diline hakim ol" diyeceksiniz. Esasen çok iyi bilmeleri gerekirken Alevilik kültürünü onlara siz hatırlatacaksınız. Ve Kılıçdaroğlu Alevilik kültürünü iyi bilmesi gerekenlerden değil mi? Herhalde Alevi olduğuna göre bunu iyi bilir, bilmesi lazım. Ama gel gör ki eline, diline, beline ne yazık ki.
Sizin Kahramanmaraşlı kardeşlerim, çok güzel bir sözünüz var, şimdi o geldi aklıma. Neydi biliyor musunuz? "Ahh şu dilim başıma giydirir kilim." Öyle mi? Olay bu. İşte bunlar ne çekiyorsa dillerinden çekiyorlar. Bunlar ellerine hakim olamadılar İstanbul'da, Kocaeli'nde, Edirne'de Anayasa Mahkemesinin ... tüm Türkiye'de yolsuzluk batağına saplandılar. Bakıyorsunuz MHP'ye aynı, onlar da ellerine, dillerine, bellerine sahip olamıyorlar. Şimdi ne diyor? İstifa et. Niye istifa etsin ya, ihraç etsene. Bu adamlar istifa etsin denmez bunlara, ihraç. Siyasette bu iş çok önemli. Çünkü buraya ahlakın limanı diyeceğiz, güzel ahlakın limanı. CHP'ye bakıyorsun kaset mağduru Genel Başkanı gönderdiler, kaset mamulü bir Genel Başkan getirdiler. Öyle mi? Şimdi de dillerine hakim olamıyor, Allah'ın ayetine çıkıyor bir tanesi sinir bozucu diyor. Hem de profesör. Neymiş? İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığının önünden geçerken daha önce orada kapıda "Ruhuna El-Fatiha" yazıyormuş. Eee? Şimdi o değişmiş, orada bu defa "Her Nefis Ölümü Tadacaktır" yazıyor, çok tiksindirici diyor. Çok tiksindirici. Bu Allah'ın ayeti. Herhalde bu İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın sözü zannetti. Tabutların üzerindeki yeşil örtüde bu hep yazılıdır. Orada ne yazıyor? "Külli Nefsin Zaikatül Mevt." Ne demek bu? Her nefis ölümü tadacaktır, tadıcıdır diyor. Bitti, sen de öleceksin, ben de öleceğim. Var mı ölmeyecek, öyle bir babayiğit var mı? Ne olacak? 2 metreküp bir mezara bizi yerleştirecekler. Yani musalla taşına geldiği zaman hoca efendi Cumhurbaşkanı niyetine demeyecek, Başbakan niyetine demeyecek, trilyarder niyetine demeyecek. Ya? Er kişi niyetine diyecek, hatun kişi niyetine diyecek. Gömecekler mezara, ondan sonra çekip gidecekler. Eğer bu kubbede hoş bir seda bırakmışsan hayırla yad edilirsin, bırakmamışsan vay haline. Öyle mi? Eğer geride bir miras varsa, hayırlı evlatlar varsa, gerçekten ilim, irfan sahibi bir nesil bırakmışsan hayırla yad edilirsin. Ararlar, sorarlar, arada sırada bir Fatiha, bir Yasin gönderirler. Yoksa yine vay haline. Ama bunların öyle bir derdi yok.
Değerli kardeşlerim; bunların bildiğiniz gibi tırnak içinde söylüyorum, efsanevi bir Genel Başkanları vardı, milli şefleri. Bir seçim kampanyası öncesinde bunların milli şeflerine şunu söylüyorlar: Paşam diyorlar, ne olur seçim meydanlarında siz de ağzınıza Allah lafzını alsanız, Allah'tan bahsetseniz millet etkilenir diyorlar. Ne diyor biliyor musunuz? Bakın bu çok önemli Kahramanmaraşlı kardeşlerim, burası çok önemli. Allah'a ısmarladık diyoruz ya, yetmez mi diyor. Ben, CHP Genel Başkanına buradan tavsiyede bulunuyorum. İstismarı bıraksın, milli şefleri gibi Allah'a ısmarladık demekle yetinsin. Hatta bu saatten, bu ağır hakaretlerden sonra Allah'a ısmarladık deyip artık kenara çekilsin. Aslında CHP'nin milli şefleri şu anda birbirine karışmış durumda. CHP'nin milli şefi kim şu anda belli değil. Biliyorsunuz 87 yaşında mütekait bir siyasetçi CHP kendisine akıl hocası yaptı. Kim olduğunu biliyor musunuz, biliyorsunuz değil mi? Kim? Tamam. Benim milletim evvel Allah işi yakından takip ediyor. Ne diyordu o 87 yaşındaki siyasetçi? Onlar ne veriyorsa ben 5 fazlasını veriyorum. Hatırlıyorsunuz değil mi? Geçmişte hep öyle derdi. CHP Genel Başkanı ne diyor? AK PARTi ne veriyorsa ben daha fazlasını veriyorum. Kahramanmaraşlılar buna ne der biliyor musunuz? Ne der? Yok orada da sizin güzel bir sözünüz var. Kahramanmaraş'ta ne yok ki be. Söyleyeyim, "ha Ali Yürük, ha Yürük Ali." Hatırladınız mı? Al birini vur ötekine.
Bakın değerli hanımlar, değerli kardeşlerim; Kahramanmaraş'ın şirinli çorbasını, malhıta çorbasını, çullamayı, tirşik yemeğini bir kapta karıştırırsanız, üzerine biraz da dondurma dökseniz, onun üzerine de biraz Maraş biberi serpseniz bundan bir şey olur mu? Böyle bir karışımın lezzeti olur mu? Mide böyle bir karışımı kabul eder mi? İşte CHP'nin hali bu; biraz sağdan, biraz soldan, biraz tasfiye edilmiş siyasetçi, Ergenekoncu, bolca çete. Bu insanı ülser eder ülser.
Sevgili Kahramanmaraşlılar, sevgili edeler; bugün Anneler Günü. Ve ben buradan Kahramanmaraş'tan tüm annelere bazı mesajlarımı iletmek istiyorum. Kahramanmaraşlı Erdem Beyazıt'ı burada rahmetle yad ediyorum, Allah rahmet etsin. Saygı duyduğum, sevdiğim bir ağabeyimdi. Onun şu muhteşem dizelerini sizlerle bir kez daha paylaşmak istiyorum. Beraber sakince gelin o dizeleri bir dinleyelim. Hazır mıyız? Bir dinleyelim.
"İçimde kaynayan bir mahşer var, mahşer bir de annelerin kalbinde kaynar. Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde ya da çamaşır sererken bahçelerde birden alıverirler kara haberini, okul dönüşü bir trafik kazasında can veren oğullarını."
Evet, sevgili kardeşlerim, biz bu acıyı çok iyi biliriz, evlat acısını biz çok iyi biliriz. Biz 30 yıldır bu ülkede yürekleri yanan annelerin sızısını çok ama çok iyi biliriz. Milli birlik ve kardeşlik projesini başlatırken işte biz bu acıları dindirmek, gözyaşlarını durdurmak, bu ülkede bir daha bu acıların yaşanmasını önlemek için başlattık. Biz silahlar sussun diye bu süreci başlattık. Biz Kastamonu'da Recep Şahin'ler şehit olmasın diye bu süreci başlattık. Biz gencecik fidanlar solmasın diye böyle bir adımı attık. Ama en önemlisi, biz analar ağlamasın diyerek bu yola çıktık. Bizim bu girişimimizden, bu kardeşlik projemizden birileri ciddi şekilde rahatsız oldular. Sadece rahatsız olmakla kalmadılar, bu süreci engellemek için, bu süreci sekteye uğratmak için ellerinden gelen kışkırtmayı, tahrik, provokasyon ne varsa sahnelemeye başladılar. Açık açık söylüyorum, tıpkı terör örgütü gibi BDP de bu ülkede benim Kürt kardeşlerimin sorunlarının çözülmesini istemiyor. BDP, gençlerin ölümünü, anaların, babaların gözyaşını kendi varlığının teminatı olarak görüyor. Sevgili kardeşlerim, bu gençlerin kanından beslenmektir, anaların gözyaşından beslenmektir. Anneler ağlamaya devam etsin ki biz ayakta kalalım derdindeler. Buradan Kahramanmaraş'tan Kürt kökenli vatandaşlarımın tamamına sesleniyorum, Kürt annelerine sesleniyorum. Sizin yavrularınızın kanı üzerinden siyaset yapanlarla artık aranıza mesafe koyun diyorum. 7 yaşındaki çocuğun eline taş verip, arkasına saklanan, 7 yaşındaki ilkokul çocuklarının üzerine havai fişek atan bu korkaklarla aranıza mesafe koyun diyorum. Gençleri alıp dağa götüren, onların eline silah verip ölüme gönderen, sonra da cenazelerini teslim karşılığında para isteyen bu canilerle aranıza artık bir sınır çizin diyorum. BDP ve terör örgütü 12 Eylül halkoylamasında nasıl Ergenekon'la aynı hizaya geldiyse, bugün de Ergenekon'la aynı hizada duruyor. Bunlar AK PARTi karşıtlığında bir kez daha buluştular. AK PARTi sorunları çözdükçe bunlar rahatsız oluyorlar. AK PARTi okulları yaptıkça, AK PARTi hastaneleri yaptıkça, AK PARTi yolları yaptıkça bunlar rahatsız oluyorlar. AK PARTi köylere yol, su, elektrik götürdükçe bunlar rahatsız oluyorlar. AK PARTi annelerin gözyaşını dindirdikçe bunlar tahriklerini artırıyorlar. Bunlar Doğu ve Güneydoğu'yu yokluğa, yoksulluğa, kin, öfke, nefret ve kana mahkum etmek istiyorlar. Bunlar bataklıktan besleniyorlar. Bataklık kurudukça dengelerini, ölçülerini, vicdan ve izanlarını yitiriyorlar. Biz bu oyunu bugüne kadar bozduk kardeşlerim, bundan sonra da hep birlikte, sizlerle birlikte bozacağız. Ben eminim ki milletim bu tezgahı bir kez daha altüst edecektir. Ben eminim ki 74 milyon hem Kandil'e, hem Silivri'ye gereken cevabı 35 gün sonra verecektir.
Sevgili kardeşlerim, sevgili Kahramanmaraşlılar; biz hizmet üretmeye devam edeceğiz, biz Türkiye'yi kardeşlik üzerinde büyütmeye devam edeceğiz. 8,5 yıl bu ülkede hizmet ürettik, eser ürettik, daha fazlasını yapmaya devam edeceğiz. Bakın bugün burada Kahramanmaraş'a bir önemli müjde vermek istiyorum. Allah nasip ederse seçimden hemen sonra nüfusu 750 binin üzerinde olan illerimizin büyük şehir olması için bir kanun tasarısını hazırladık. Tasarı bu dönemde Meclis'e gelemedi, ama 12 Haziran'dan hemen sonra bu tasarıyı gündeme alacak ve bu illerimizi büyük şehir haline getireceğiz. Kahramanmaraş büyük şehir olmayı fazlasıyla hak ediyor. Ama büyük şehrin sınırı ne olacak biliyor musunuz? Kahramanmaraş'ın mülki sınırı, yani hepsi büyük şehrin kapsamı içinde Afşin, Elbistan hepsi. Bu sınırları kapsıyor ve İstanbul'daki büyük şehir yapısı neyse, Kocaeli'ndeki büyük şehir yapısı neyse Kahramanmaraş'ta da bu olacak. Yani şu anda bizim ulusal planlamamızın içerisinde bu var. "Çılgın Proje" dedik ya, bu da "Ulusal Planlama Proje"miz. Böylece Kahramanmaraş'ın imkanları artacağı gibi, onunla kalmıyoruz, bütün ilçelerimiz bundan sonra çok daha farklı hale gelecek. Fakat tabi hemen ne yapıyor? Uygulaması başlamıyor. Uygulaması ne zaman başlayacak? 2014'e seçimlerine Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi olarak girecek. Yani yerel seçimlere. Şu anda aynı şekilde devam ediyor. 2014 seçimlerinden itibaren artık burası bir büyükşehir belediyesi olarak seçimlere girecek. Bu arada 2014'e kadar nüfusu 750 bini aşan başka illerimiz olursa onlar da yine büyük şehir olma hakkını kazanacaklar. Şu anda 11 ilimiz bu hakkı kazanmış durumda, 11 ilimiz. Değerli kardeşlerim, şimdiden hayırlı olsun. Tabi bu vesileyle daha çok çalışacağız, Kahramanmaraş'ımızı daha modern bir şehir haline getirmiş olacağız. Çünkü planlamada, yapılanmada çok daha büyük adımlar atılacak, imkanlar daha büyük olacak. İnşallah Kahramanmaraş'ımızı... Artık köyler möyler, beldeler kalmayacak, bunların hepsi o ilçelerin birer mahallesi haline gelecek, hepsi bu hale gelecek.
Değerli kardeşlerim; bugüne kadar hizmet yolunda durmaksızın çalıştık. Her alanda ülkemizi kat be kat büyütecek çalışmalar gerçekleştirdik. Türkiye genelinde eğitimde 163 bin derslik yaptık. Kitapları ücretsiz alıyor muyuz? Alıyoruz. Sosyal güvencesi olmayan ailelere bahane yok, ilköğretimde erkeklere 30 lira, kızlara 35 lira veriyor muyuz? Ortaöğretimde erkeklere 45 lira, kızlara 55 lira veriyor muyuz? Sevgili kardeşlerim, öğretmen eksiği kalmasın dedik ve 269 bin yeni atama yaptık kendi dönemimizde. Milli bütçede eğitim gerideydi, Savunmayı 6. sıraya aldık, Milli Eğitimi 1. sıraya aldık. Şu anda Milli Eğitim Bakanlığının bütçesi 1 numaradır. En fazla para oraya, en fazla kadroya Milli Eğitim Bakanlığına.
Şimdi üniversitelerde Sütçü İmam, öğrencilerimiz ne alıyordu burs olarak? Şöyle gençleri bir göreyim bakayım. Gençler, ne alıyorduk? Biz geldiğimizde 45 liracık alıyorduk. Şimdi ne alıyoruz? 240 lira. Kredi Yurtlar Kurumunda kalıyorsanız 150 lira da ne veriyoruz? Beslenme yardımı veriyoruz. Geçen sene değerli kardeşlerim, kaç kişiye burs ve kredi verdik biliyor musunuz? 900 bini kişiyi aştık, 900 bin. Bunlar kimin parası? Sizin, milletimin parası. Milletim vergi veriyor, biz de sahibine tekrar geri gönderiyoruz, olay bu. Ama yolsuzluk yok. Eskiden yolsuzluk vardı, yolsuzluk olduğu için de ne yapıyorlardı? İşçinin, memurun parasından kesiyorlardı. Ne kadar kestiler? Nemalar vardı nemalar biliyorsunuz. 13,5 katrilyon. Peki kim ödedi bu parayı? Biz ödedik biz. Ne CHP ödedi, ne MHP ödedi. Bizden önce MHP iktidarda değil miydi, niye ödemedi bu paraları? Devlet işçisine, memuruna borçlu olur mu? Ama işte MHP'nin döneminde olur, CHP'nin yavrusu DSP, CHP bunlarında döneminde olur. Bunların öyle bir derdi yok. 13,5 katrilyon ödedik. Bitmedi. Dediler ki sizi konut sahibi yapalım, maaşlarınızdan kestiler. İşçinin, memurun KEY hesabı dediler, "Konut Edindirme Yardımı" ve birçok vatandaşım baktı ki bunun arkası yok, makbuzunu her şeyini kaybetti. Şimdi biz çıkardık, 3 katrilyon da onlar için ödedik, ödemeye devam ediyoruz. Ne yaptı? 16,5 katrilyon. Yolsuzlukların olduğu bir iktidar bunları yapabilir mi?
Şimdi yeni bir adım atıyoruz, ne biliyor musunuz? Artık karatahta dönemini kaldırıyoruz. Artık okullarda, dersliklerde karatahta yok. Şimdi neye geçiyoruz? Akıllı tahtaya geçiyoruz, akıllı tahta. Bilgisayar donanımlı akıllı tahta. Projeksiyon Fatih Projesinin içinde var. Akıllı tahtamızla birlikte zenginleşiyor. Size bir de böyle öğrenciler, elektronik kitap veriyoruz. Elektronik kitap ve bunlardan sizden ücret almayacağız, ücretsiz. Bütün müfredat bunun içerisinde var. Nasıl, nasıl? Onlar hayali konuşuyor, biz gerçeği konuşuyoruz, farkımız bu.
Sevgili kardeşlerim; bakınız, bütün bunlarla beraber diyoruz ki Amerika'da George'un bu tür imkanı olacak da, öyle mi, Almanya'da Hans'ın olacak da, Kahramanmaraş'ta benim Ahmet'imin, Hasan'ımın, Hüseyin'imin, Ayşe'min, Fatma'mın, Hatice'min niye olmasın, niye olmasın. Biz bunu yapıyoruz işte. Şu anda ihale hazırlıklarımız her şeyimiz tamam ve inşallah seçimin hemen arkasından ihaleleri yapıyoruz, üretime geçiyoruz. 4 yıl içinde Türkiye'deki bütün okullarımıza akıllı tahtayı yerleştiriyoruz ve elektronik kitapları da dağıtıyoruz, farkımız bu. Biz de sizleri seviyoruz, çünkü biz halka hizmet hakka hizmettir diyerek bu yola çıktık. Böle çıktık bu yola.
Sevgili kardeşlerim; sağlık alanında yaşananları biliyorsunuz. Ah ah, o hastanelerde SSK'nın kuyruklarında beklerdik değil mi? Az mı çektik çileyi, Ayşe abla az mı çektik, Fatma abla az mı çektik? Ne çileler. Bir zamanlar Kılıçdaroğlu da Genel Müdürdü orada. 90'lı yıllarda 8 sene Genel Müdürlük yaptı, ne çileler çektirdi be. Benim vatandaşıma ilacını bile veremiyordu ilacını. Çıkmış şimdi diyor ki, Sayın Başbakan gel televizyona çıkalım senle de orada bunları bir konuşalım. Benimle ne televizyona çıkacaksın, sen daha amatör küme oyuncususun, dur bakalım, daha çırak bile olamadın. Amatör küme takımıyla Süper Lig takımını bir arada oynatırlar mı? Biz çıraklık dönemini geride bıraktık, kalfalık dönemi de şimdi geride kalıyor ve 12 Haziran'la beraber ne başlıyor? Ustalık dönemi başlıyor. Sevgili kardeşlerim, ilaç alamıyorduk ilaç. Reçeteyi uzatıyorduk ve ilacın bir kısmı var, bir kısmı yok. Şimdi istediğin hastaneye gidiyor musun? Herhangi bir sıkıntı var mı? İstediğin eczaneden ilacını alıyor musun? Sayın Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş'ı dinle bak ne diyor. Burayı dinle. Olay ortada. Değerli kardeşlerim, peki MHP'nin ondan farkı var mı? İşte bizden önce iktidarda onlardı, onların da bize ne çile çektirdiklerini biliyorsunuz, aynı şeyleri yaşadık.
Bakın şimdi aile hekimliği sistemini kurduk. Doktorunuz var mı? İstediğiniz anda irtibatı kuruyor musunuz? Niçin Batı'da olacak da, benim ülkemde niye olmasın? İşte şimdi bunları kurduk. Bakın, 20 bin 500 doktor var Türkiye genelinde aile hekimi, bunlar sadece benim halkıma hizmet veriyor. Şimdi bu dönem yeni bir şeye daha başlayacağız. Evinden gidemeyecek olan doktorları hastaneden gelip evinde tedavi, bu başlıyor, şimdi bu başlıyor. Ve vatandaşımızın kendine özel doktoru olmasını sağladık. Sevgili kardeşlerim, 2002'de 1572 sağlık evi vardı, şimdi 5 bin 268 sağlık evi var. Neredeyse 5'e katladık. Sağlık kuruluşlarımızda 7 bin 644 adet nitelikli yatak vardı, 8 yılda bunu 35 bine çıkardık. Artık koğuşta yatmıyorsunuz. Eskiden hastaneye gittiğimiz zaman kaç yatak? 8 yatak, 6 yatak böyle değil mi? Odalarda zaten tuvalet, banyo hak getire. Koridorda bir tane tuvalet, banyo, ona da zaten sağlam girsen hasta çıkarsın. Ama şimdi tek yataklı, iki yataklı bu tür odalarımız var, tuvaleti, banyosu her şeyi içerisinde. İnsanca muamele. Neden? Çünkü ecdadımız Kanuni ne diyor? "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." Olay bu.
Sevgili kardeşlerim; bununla da kalmayacağız, şimdi Türkiye'de bütün büyük şehirlerimize inşallah birer şehir hastanesi kuracağız. Mevcut büyük şehirlerden başlayacağız, daha sonra kurulacak olan büyük şehirlere doğru bunları yayacağız. En az 1 milyon 500 bin metrekarelik alan üzerinde dev hastaneler, ileri teknolojiyle donanımla, yürüyen merdivenler, yürüyen aynı şekilde merdivenlerin dışında sedyeyi kullanamayacağız yerde yine yürüyüş paletlerini göreceksiniz, bunlar olacak. Ve bunlarla beraber yarınlara hizmet edeceğiz ve hastanelerimizde bu hizmetler sürürken tomografi cihazlarından tutunuz MR'lara varıncaya kadar, ültrasonografi cihazlarına varıncaya kadar bunların hepsini ne yaptık? Artık artırdık. Artık 6 ay, 7 ay, 8 ay sonraya gün vermek diye bir şey yok, bunlar kalktı.
Sevgili kardeşlerim; bakın şu anda 18 tane helikopter ambulansımız var. 16 noktada hizmet veriyor bunlar. Sıkıntı yaşandı mı hemen helikopterler devreye giriyor. 2 tane jet ambulansımız var, 3 tane daha geliyor şimdi 5 tane jet ambulans. Şehirler arası hasta nakli gerektiğinde bunlar devreye giriyor. Uluslararası gerektiği zaman bunlar devreye giriyor. Niye? Çünkü insan önde, devlet arkada. Devlet hizmetkar olacak, biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik, bizim farkımız bu.
Sevgili kardeşlerim; adalet sarayları, işte bugün Kahramanmaraş'ta muhteşem, modern bir adalet sarayını açacağız, bunu açacağız.
Sevgili kardeşlerim; yollar, ulaşımda duble yollarda nerelerden nerelere geldik. Toplu konut projelerinde 81il ve 800 ilçede yaptığımız konutların sayısı 490 bine ulaştı. Bu sayı 500 bin olacak. Ustalık döneminde 500 bin daha ilave edeceğiz buna. Duble yolda 79 senede 6 bin 100 kilometre yol yaptılar, 79 senede. Biz 8 senede 13 bin 600 kilometre duble yol yaptık. Farkımız bu. Şimdi ustalık döneminde 15 bin kilometre daha ne yapacağız? Bölünmüş yol yapacağız. Artık hızlı trenimiz var, hızlı tren. Bakınız Türkiye'de şu anda 46 noktada hava alanımız var. 1 saat en uzak yerde hava alanına gidiyorsun, ondan sonra istediğin yere ulaşıyorsun. Bakın nerelere geldik. Bunlar var mıydı? Yoktu.
Değerli kardeşlerim; bütün bunlarla beraber dünyayla tanışan, dünya ile rekabete giren Türkiye dış politikada da çok farklı bir yeri yakaladı. Şimdi sizler tabi yeni Anayasayı da bekliyorsunuz. İnşallah üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünü sağlayan bir Anayasa, ileri demokrasi, temel hak ve özgürlükler inşallah bunu başaracağız. Temel hak ve özgürlükleri getireceğiz her alanda. Bunu başarmaya ahdimiz var.
Sevgili kardeşlerim; bakınız, bizden önce çiftçimiz yüzde 59 faizle Ziraat Bankasından ne alıyordu? Kredi. Şimdi yüzde 5. Halk Bankasından esnafımız yüzde 47 faizle kredi alıyordu. Şimdi yüzde 5. 5 bin lira veriyorlardı kredi olarak. Şimdi 20 kat fazla, 100 bin liraya kadar kredi veriyor. Yani geçmişin parasıyla ne demek? 100 milyar.
Sevgili kardeşlerim; bütün bunların yanında bir şey daha söylemem lazım. Nedir o? Şu MHP'yi iyi tanımanız lazım. Bakınız, bizden önce iktidarda bunlar değil miydi? Biz bunlardan devralmadık mı? Halkımız bunlara 5 yıl gel hükümeti yönet dedi. Ne yaptı? 3,5 yıl dayandı gitti. Yönetemedi. Şimdi 2023'ü konuşuyor. Senin 2023 haddine mi? Sen 3,5 yıl yönetemedin bu memleketi. Ve bunlar gittiler, IMF'den 30 milyar dolar borç aldılar, 30 milyar dolar. Bize kaç parayla devrettiler biliyor musunuz? 23,5 milyar dolarla devrettiler. Ne yaptık? Ödedik ödedik ödedik, şimdi ne kaldı? 5 milyar dolar kaldı. İstesek var ya onu da şimdi öderiz, problem değil, öderiz, ama çok ucuz, çok ucuz olduğu için bunları dedik 2012'nin sonuna kadar rahat rahat öder bitiririz. Ve 2012'nin sonunda onu bitiriyoruz. Ve bakın şimdi IMF'yle biz artık anlaşma falan yapmıyoruz, 3 yılı geçti anlaşma yok. Niye? Bizim işimize karışmayacaksınız. Parayı konuşursan bizimle gel konuş, ama gelip de bizimle siyasi manada masaya oturursan kusura bakma. Biz kendi göbeğimizi kesmesini biliriz. Yere biz sağlam bastık.
Bunlar milliyetçiyiz diyorlar değil mi? Peki madem milliyetçiydiniz neydi o Merkez Bankasının hali? Ne kadar vardı biliyor musunuz Merkez Bankasında para? 27,5 milyar dolar. Yarıdan fazlası da yurt dışındaki işçimizin dövizi. Peki şimdi ne var? Bugünün rakamını söylüyorum size, 95 milyar dolar. 27,5 milyar dolar nerede, 95 milyar dolar nerede. Ama bu ne demek biliyor musun? Şimdi Kılıçdaroğlu bu paraya sulanmaya başladı. Nasıl olsa dedi kasada bol para var, biz buradan bol bol harcarız. Yok, kusura bakma harcayamazsın. Yok, benim milletim sana zaten böyle bir şeyi asla. Zaten 12 Haziran'da Allah'a ısmarladık diyecek ya...
Değerli kardeşlerim; şimdi KÖYDES, şimdi değiştiriyoruz yeni bir proje. Bak, bu da yeniliklerden. SUKAP, ne bu? İçme suyu, atık su, yağmur suyu kanallarının tüm belediyelerde Türkiye genelinde yapıldığı bir proje. Ufak belediyelere hibe olarak vereceğiz. Büyüklerine yüzde 50-50 yarı hibe, yarı ödemeli düşük faizle vereceğiz. İstiyoruz ki altyapı diye bir sorun olmasın.
Toplu Konut idaresi olarak inşaatlarımız devam ediyor, edecek. 500 bin konut daha yapacağız. Ancak şimdi zaten dar gelirlilere biliyorsunuz peşinatsız veriyoruz, diğerleri yüzde 10, yüzde 25 arası. Ama hiçbir imkanı olmayan, yoksula, yoksullar arası evliliğe değerli kardeşlerim peşinatsız, 22 yıl vade ile, ayda 100 lira taksitle, içine çeyizini de koyacağız, buzdolabı, mobilyası, halısı olacak, 22 yıl vade ile onlara da 50 metrekarelik daireler yapacağız. İnşallah seçim sonrası o projeleri de başlatacağız. Neden?
Değerli kardeşlerim ve tabi bugün burada birçok açılışlarımız da var. Şimdi buradan sonra bir de açılışları yapacağız. Ve baraj açılışından tutunuz, adalet sarayıydı, eğitim kurumlarıydı bütün bunların açılışlarını da bundan sonra yapacağız. Şimdi buradan hemen oraya geçiyoruz. Ve Belediyemizin yaptığı birçok tesisin yine aynı şekilde açılışını, Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün yaptığı tesislerin açılışlarını yapacağız. Tam bugün 39 ayrı eserin açılışını yapacağız Kahramanmaraş'ta. Layıksınız, layıksınız.
Sevgili kardeşlerim; şimdi hazır mıyız? Şarkımıza hazır mıyız? Ama bak kaç günümüz kaldı? Artık bugün de bitti 34, 34 gün. Kapı kapı dolaşmaya hazır mıyız? Beyler size de sesleniyorum, hazır mıyız? Gidilmedik ev bırakmayacağız değil mi? Bu kardeşiniz nasıl koşuyorsa siz de aynen koşacaksanız değil mi? Kale içeriden fethedilir, ben hanım kardeşlerime çok güveniyorum evvel Allah. Ve değerli kardeşlerim 12 Haziran akşamında bir demokrasi bayramını, bir temel hak ve özgürlükler noktasındaki bayramı birlikte kutlayacağız, ben buna inanıyorum. Sizin yüreklerinize inanıyorum, gözlerinizde bu parıltıyı görüyorum. Bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Şarkımıza hazır mıyız? Ama her yer duysun. Hazır mıyız? Şöyle elleri bir göreyim önce elleri. Maşallah, Allah nazardan saklasın. Kahramanmaraş, her zamanki gibi gür, sekiz sıfıra evet mi? Sağ olasınız, var olasınız. Şimdi ben söylüyorum, siz söylüyorsunuz.
Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor.
Şimdi artık karar milletin. Söz milletin. Mühür sizde, oy pusulasında neredeyiz? 1 numara, en baştayız. Türkiye'nin her tarafını aydınlatan ışıklarımızla ampulün altına "Evet"i ne yapıyoruz? Basıyoruz.
Günümüz kutlu olsun, 12 Haziran ülkemiz, ülkemiz, milletimiz, Kahramanmaraş'ız için hayırlı olsun. Diliniz dert görmesin.
|