Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-14-2011, 02:37   #17
Kullanıcı Adı
Tarantula_
Standart

Selamün Aleyküm

Alıntı:
Eğer seninle çekişip-tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim" Ve kitap verilenlerle ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğ(etmek)dir Allah, kulları hakkıyla görendir (3/20)

Bizim üzerimizde de (sorumluluk ve görev olarak) apaçık bir tebliğden başkası yoktur" (36/17)
Bu iki ayette tebliğin üstümüze farz olduğu ifade edilmekte, buda Muhterem Hocaefendi'nin yaptığı ziyaretleri ve öncülük ettiği akımın gereklerinden olan ziyaretlerin temelidir bence. Bkz. Papayla görüşmeler. Açık açık tebliğde bulunmak bize farz kılınmıştır. Bakınız "... Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah kullarını hakkıyla görendir" yani yok onlar hristiyan, yahudi, putperest, ateist demeden herkese ulaşıp Allah birdir. Hz.Muhammed (s.a.v) Allah'ın kulu ve elçisidir, dememiz bize farz kılınmış bunu görev şuurunda yaparız şüphesiz ki hidayette Allah'tandır eğer o kişinin hidayete ereceği varsa vesilesi biz oluruz ve Alem-i İslam'a bir Mü'min daha kazandırırız bakınız Allah'ın hikmetine hidayeti zaten elinde birde sana lütfediyor...

Alıntı:
Dedi ki: "İlim ancak Allah katındadır Ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum" (46/23)


Hz. Muhammed (s.a.v) 'in izinde yürüme çabasını güden bir ümmet olarak tebliğinin (diyalog) -keza bence neredeyse eş anlamda kelime olarak, biriyle diyalog kurmadan hiçbir şeyi anlatamaz, sempati duyulmasına vesile olunamaz- ters olduğunu iddia etmek bana pek akıl kârı gelmiyor, ayrıca bence bu cemaat meselesi değildir çünkü bu hareket tüm insanlığı kaplayan bir harekettir ki kendi ümmetini dışlasın hiç böyle bir şey düşünülebilir mi ? Bugün diyaloğa itilaf olanları bir yere kadar anlayabiliyorum keza ben fanatik biri değilim yanlış gördüğüm şeylerde var bunları yazacağım Allah kısmet ederse. Ancak benim yazdıklarım fikir beyanı niteliğindedir diyaloğu anlatabilecek, niteleyebilecek bilgiye sahip biri değilim bu yüzden kurgularım, örneklerim cılızdır affola. Sonuçta hepimiz ümmet şuuruyla İslam sancağını taşıma gayreti içindeyiz. Birde rahatsız olduğum şeylerden biride yiğidi öldür hakkını yeme sözünün diyaloğu eleştirenler tarafından dikkate alınmamasıdır, Allah aşkına hiç mi iyi işleri yok bu adamların ? Bakınız elbette yanlışı vardır mesela en büyük eleştiri alınan olgu Cihad'dır ancak takdir edersiniz ki ahir zamandayız bu zamanda cihad'ın büründüğü şekilleri sizler benden daha iyi bilirsiniz elbette gönül ister elimize silahı alıp vatanımızı koruyalım, hadsiz kafirlere haddi bildirelim ancak gerçekten diyaloğa gönül vermiş kişiler pasif görünsede bence fiili cihad içerisindeler, onlarda zorluk çekiyorlar, şehidlik mertebesine ulaşabilecek derecede tehlikeleri göze alıyorlar vs vs yani cihad cemaatler arasında çok farklı biçimlerde amaç edinmiş olabilir bu yüzden biraz daha ılımlı bakmak gerek düşüncesindeyim. Şimdi gelelim cemaatin kanaat önderleriyle, ülkemizdeki hayat buluş şekli arasındaki tezatlığa, ha bu benim görüşümdür kural olarak değerlendirdiğimizde buna cevap hakkım doğmuyor sonuçta cemaatlerde sosyal bir yapıdır ve kuralları vardır istersen orada kalırsın, bu yargıyı bir kenara bırakıp öznel düşüncemi ifade etmem gerekirse uygulamada bence sorun mevcut, insanın tek mürşidi Kur'an'dır Kur'an-ı Kerim iklimine bürünmüş cihad, tebliğ sevdalısı mücahidlerin öncelikle yapmaları gereken Kur'an öğretmektir, sohbetlerde mesela risale-i nur okuyup bunun üzerine konuşmaktansa Kur'an'dan ayetler okunup farklı farklı yorumların paylaşılması kişilerin ufkunun genişletilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Birde cemaatte oluşan ast-üst ilişkisi bana ters geliyor yani belki bana öyle geliyordur bilemeyeceğim bu ilişkinin saygıdan ötürü geldiğini ileri sürenler var ama dolaylı baskının etkisi mutlaka var, tabi ki doğru uygulanan birimlerde vardır hepsini aynı kefeye koymuyorum ama yanlış uygulamalar dikkat çekiyor ve eksen kaymasına sebebiyet veriyor. Benim tanıdığım bir abi var Konya'ya gidiyor okumak için gitmeden önce Ordu'dan bağlantısı var cemaatle işte orada cemaatin evlerinde kalıyor sorumluluk veriyorlar, bir kaç evden sorumlu abi oluyor, kendine hiç vakit ayırmıyor, doğru dürüst beslenmiyor, sürekli aşırı bir ibadet ve çalışma içerisinde, sonra kardeşi de oraya gidiyor aynı münasebetle ve bu hali korkutuyor ailesini, çekip alıyor, tedavi görüyor vs vs burada yanlış bir uygulama söz konusudur el insaf, Kur'an-ı Kerim insanı putlaştırmadan yücelten tek düzendir fakat hani nerede İslami hasassiyet ? Elbette hatalar ve yanlış uygulamalar söz konusu olacaktır yer oluşumda ve devirde bunlar mevcuttu fakat yanlışlar göze batıyor ki benim kanımca genelde böyle bir düzen hakim, bakın sadece yurt içini kast ederek söylüyorum ki yapılan çalışmaları tatmin edici bulmuyorum. Fakat yurt dışında yani bence asıl merkezinde asıl hedefi çerçevesinde herşey yolunda, tabi bu benim şahsi görüşümdür. Şimdilik bir kaç kelime ettik Allah'ın izniyle umarım konunun düzeni bozulmaz görüşlerimizi, hissettiklerimiz aktarırız, yeni şeyler öğreniriz. Allah razı olsun...