"Bir zaman İngiliz devleti, İstanbul Boğazının toplarını tahrip ve İstanbul’u istilâ ettiği hengâmda, o devletin en büyük daire-i diniyesi olan Anglikan Kilisesinin başpapazı tarafından, Meşihat-ı İslâmiye’den dinî altı sual soruldu. Ben de o zaman, Dârül-Hikmeti’l-İslâmiyenin azası idim. Bana dediler: "Bir cevap ver. Onlar, altı suallerine altı yüz kelime ile cevap istiyorlar." Ben dedim: Altı yüz kelime ile değil, altı kelime ile değil, hatta bir kelime ile değil, belki bir tükürük ile cevap veriyorum. Çünkü o devlet, işte görüyorsunuz; ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı mağrurâne üstümüze sual sormasına karşı, yüzüne tükürmek lâzım geliyor... Tükürün o ehli zulmün o merhametsiz yüzüne!..’ demiştim:"
Saidi Nursi
suratına tükürelecek adamlarla diiyalog masalarına oturuluyor...
|