“…Yapmakla görevli olduğum husus, güç ve ağırdı. Biz saltanata ve hilâfete bağlı kalacağımıza yemin etmiştik. Anadolu mücadelesi sırasında da saltanatı ve hilâfeti düşman boyunduru-ğundan kurtaracağımızı söylüyorduk. Ama Mustafa Kemal Paşa’nın da talimatı açık ve kesindi. Vahideddin’e sadece Halife Hazretleri diyerek hitap edecektim.”
Seneler sonra bu samimi düşüncelerini itiraf eden Paşa, o gün Sultan’la karşılaştığı an hiçde saygı çerçevesinde davranmadı. Zira Paşa, Ankara dönüşünde bu karşılaşma için şöyle diyecektir;
“…Padişah’ın önünde ayak ayak üstüne attım ve koltuğa o kadar yaslandım ki nerede ise ayakkabım burnuna değecekti…”[2]Sultan Vahideddin, Refet Paşa’yı Yıldız Sarayı’nın ikinci katındaki kabul odasında seneler evvel memleketin kurtuluşu için planlar yaptığı dönemlerde, Kâzım Karabekir Paşa’yı, Mareşal Fevzi Çakmak Paşa’yı ve Mustafa Kemal Paşa’yı karşıladığı psikoloji ile karşıladı. Zira Sultan mevcut durumu halâ kabul etmek istemiyordu. Bu durumu halâ karşılıklı paslaşmalarla atılan hamleler gibi görüyordu.
Büyük bir saygı ile karşılanan ve en üst düzeyde itibar gören Refet Paşa, Sultan’ın odasında Vahideddin Han’a hitaben sözüne “Sultanım” yerine “Halife Hazretleri” diye başlayınca bozulan ve fena halde sinirlenen Sultan Vahideddin, mülakatı daha başlamadan bitirmiş ve Saltanatsız bir hilâfetin olamayacağını izah ettikten sonra;
“…Saltanatsız bir Hilâfeti hanedanımızın en aciz bir ferdinin bile kabul etmeyeceğine emin olabilirsiniz Paşa!” deyip konuşmasını bitirmiştir.
|