11-30-2011, 00:43
|
#1
|
|
Ali Atıf BİR "Cumhurbaşkanı Gül keşke imzalamasa..."
Cumhurbaşkanı Gül keşke imzalamasa...
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar şike yasasının değişikliğine tepki göstermiş ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup göndermiş, yapılan yeni düzenlemeyi onaylamamasını istemiş.
Tayyar mektubunda şöyle bir cümle kullanmış: "...Açıkça belirteyim ki, Meclis olarak spordaki Ergenekon'a. İstanbul dukalığına ve spor mafyasına yenik düştük..."
Aldığım duyumlar Gül'ün söz konusu yasa değişikliğini onaylayacağı yönünde... Keşke onaylamasa... Durumu Şamil Tayyar kadar dramatik hale getirmek istemiyorum ama şike olayını bu kadar hafife alan davranışlarda bulunmak, insanlara göre yasa maddesi değiştirmek adalet adına hiç de doğru davranışlar değil!
Örneğin Münevver Karabulut cinayetini ele alalım. Evet bu hunharca bir cinayet ama cinayeti işleyen genç 18 yaşından gün almamış. Bu nedenle de ceza 24 yıl ağırlaştırılmış hapis! Ama mahkemenin de kabul ettiği gibi söz konusu olan 18 yaşını aşmamış bir gence, niye 12 yıl, 18 yıl ya da 20 yıl gibi daha az bir ceza vermiyoruz?
Niye Meclis'te bu konuda dört parti bir araya gelemedi? Şike yapıldığı an milyonlarca kişinin kaderiyle oynayan, hayallerini elinden alan, koca bir yılda binlerce insanın emeğini çöpe atan bir suç... Maçlar kazanıldı ya da kaybedildi diye insanlar ölüyor ya da öldürülüyor. Bazıları da ekran başında kalp krizi geçirip hayatını kaybediyor. Niye şikenin cezası 3 yıl? Ve niye daha önce 12 yıldı?
Cumhurbaşkanı bu dönemde bu yasa değişikliğini imzalamamalı. Ben ona 367 krizinde sonuna kadar destek verdim umarım o da bana bu konuda destek verir. Vermezse "canı sağ olsun" demeyeceğim, bol miktarda eleştireceğim.
Çağan Irmak'ın sıcacık insanları
Çağan Irmak'ın son filmi Dedemin İnsanları'nı izledim, beğendim. Dedemin İnsanları, Babam ve Oğlum türünde bir film. Çağan Irmak bu kez ağırlıklı olarak müzikle değil de diyaloglarla duygu yaratmaya çalışmış ve de başarılı olmuş.
Film bir dönem filmi, 1923'ten sonra Girit'ten Türkiye'ye zorla göç ettirilen bir ailenin 2000'lere kadar gelen öyküsü anlatılıyor. Filmin içinde "gavurluk-Türklük-İzmirlilik"le ilgili çok sayıda kültür sembolü, çok sayıda metafor var. Hatta bu metaforların bazıları sanırım Çağan Irmak'ı sinemacı yapan nedenler.
Hem Dedemin İnsanları'na hem de Babam ve Oğlum'un içeriğine bakınca insan, 12 Eylül askeri darbesinin çocukken Çağan Irmak üzerinde derin izler bıraktığını düşünüyor. Irmak derinliğine konuya girmiyor ama askeri darbenin zararlarını da kıyısından dolaşıp vurguluyor. Burada bir eleştirim olacak. Dedemin İnsanları'nda darbe sonrası gelen belediye başkanının asker kökenli olduğu niye vurgulanmadı? Eğer vurgulansaydı filmden çıkan anlam çok farklı olabilirdi.
Çağan Irmak sinemasını seviyorum. Kişisel olarak hem eğleniyor hem de duygulanıyorum. İçimi sıcak bir şeyler kaplıyor her filmden çıktığımda. Üstelik de filmlerin üzerine söyleyeceğim çok şey oluyor. Size de önerim Dedemin İnsanları'nı mutlaka görmeniz. Ayırdığınız zamana değdiğini göreceksiniz.
Çekirgelik
Kusurlarınızı hemen söyleyecek arkadaşlar bulun. BOİLEAU
|
|
|