Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-09-2012, 23:10   #8
Kullanıcı Adı
werret
Standart
''Saadet, CHP, İP, Baas Partisi- Suriye halkını üzerken…

Suriye halkı 10 aydan beri sivil direnişini sürdürürken 5500 insan hayatını kaybetti. On binlerce insan kışla ve fabrika depolarında gözaltında tutuklu, 4000 insan ise kayıp. Suriye halkı baas rejiminin askeri ve polis gücüne karşı sivil direnişine devam ederken, maalesef Türkiye'de önce İşçi Partisi ardından CHP ve Saadet partisi üst düzey temsilcileri de Suriye'ye yaptıkları gezi sonrasında kamuoyu ile paylaştıkları gözlemleri ve demeçleri Suriye halkını ve Ulusal konseyin muhaliflerini hayal kırıklığına uğrattı. Bu ziyaretler ile Suriye halkının tarihi mücadelesine karşı, siyasi politik bir karşı duruş sergilemektedirler.

Gerek İşçi Partisi gerek CHP ve Saadet Partisi üst düzey yetkilileri 9 aydır Türkiye'de bulunan muhalif görüşe mensup Kürt-Türkmen-Arap-Sosyalist-Liberal-İslamcı liderler ile görüşmeden Şam'da Suriye devlet yetkilileri ile görüşerek meseleyi dar çerçevede bilgi noksanlığı ve 40 yıllık tek parti yönetiminin bakış açısı ile değerlendirmeleri ne adalet ne de merhamet değerlerine yakışmaktadır.

Arap birliği gözlemcilerinin 15 günlük ziyaretleri Mısır'da değerlendirilirken, Suriye'de sivil halka karşı Beşşar yönetiminin ağır silahlar ile katliamlara devam ettiğine şahit oluyoruz. Şam'da 3 günlük ziyarette bulunan Saadet Partisine, Türkiye hükümetini şikayet eden Beşşar Esad ve Dışişleri bakanı Velit Muallim'in sözlerine karşı, SP lideri Kamalak’ın cevapları Suriye Müslüman Kardeşler siyasi şefi Faruk Tayfur'u ,Suriye Ulusal Meclisi ve Suriye halkını üzmüştür.

Beşşar’ın; Biz Türkiye ile 10 yılda tarih değiştirdik. Türk halkı vefakar bir millet, ancak bu süreçte hükümetin tavrını anlamakta zorlanıyoruz, sözüne devlet başkanı yardımcısı Prof, Necah Atar’ın; Sayın Tayyip Erdoğan Davos'da, Mavi Marmara'da takındığı tavır, Arap dünyasında heyecana sebep oldu. Ancak son yaşanan gelişmeler gösterdi ki, Davos'ta ki çıkış da, tiyatrosal bir gösteriden ibaretmiş, sözüne ilaveten Dışişleri Bakanı Velit Muallim de; Ak Parti'nin son aylarda takındığı tavır yüzünden Suriye-Türkiye arasındaki ilişikler bitme noktasına geldiğini tekrarladı.

Suriyeli devlet adamları AK Parti ile çok iyi dost ve ilişki içinde olduklarını hatta AK Parti'nin Filistin, Davos, Mavi Marmara tavırlarından ötürü takdirlerini gizlemiyorlar. Fakat %8 Nusayri azınlık diktatörlüğün sultasını sallamaya başlayan, ve % 80 Sünni olan Suriye halkının gücü karşısında halkın yanında tavır alan Türkiye'de % 50 oy alarak Ortadoğu'da ki Arap devrimlerine bile örneklik teşkil eden AK Parti'ye birden bire düşman kesiliyorlar. AK Parti'yi CHP, İP, ve SP’li yetkililere şikayette bulunuyorlar.

Baas diktatör yönetiminin mesajlarına karşın SP lider Mustafa Kamalak ne diyor; AK Parti iktidarının Suriye konusundaki tavrı Türk milletinin görüşünü yansıtmamaktadır. Biz batı müdahalesine karşıyız, ülkelerimiz arasında sınır olabilir ama Rabbimiz, Kitabımız, Kıblemiz, Peygamberimiz birdir, sorunların çözümü Müslümanların kardeşliği ve İslam ülkelerinin birliğinden geçmektedir. Liderimiz Erbakan ömrünü İslam’ın mazlum kardeşlerini bir araya getirmek için harcamıştır sözü ile meseleye bakışını izah etmiştir.

Bir hafta önce Türkiye'de tüm partileri ziyaret eden Hamas’ın Filistin Gazze yönetimi Başbakanı İsmail Haniyye eğer Arap baharı olmasa idi ben Türkiye’ye gelemezdim. Arap baharı Filistin’in ve İslam’ın baharı olacaktır sözünü hatırlamakta fayda var. Şam’a Baas diktatörleri ile görüşmeye giden Türkiyeli muhalif guruplar ne hikmet ise Suriye'de halk ile görüşme zahmetinde bulunmuyorlar, Hama-Humus-İdlip-Der'e Zoor-Banyas-Lazkiye-Deraa sokaklarına girip kadınlar, çocuklar, tutuklular ile görüşmüyorlar, Türkiye'de bulunan 8 bin mülteci ile konuşmuyorlar. 35 yıldır sürgün yaşayan siyasi meslektaşları ile konuşma zahmetinde bulunmuyorlar. AK Parti'ye sadece muhalif olmanın ötesinde hiçbir programı, gücü, bilgisi olmayan ziyaretler ve talihsiz demeçlerin, Suriye devriminin kanlı tarihi yazılırken not düşüldüğünün farkında bile değiller.

Şam diktasına güç ve moral vermeye giden, diktatör baas yönetiminin 5 aydır zulüm çarkına su taşıyan siyasiler sadece AK Parti'ye muhalefet etmenin ötesinde hiçbir gaye ve amaçlarının olmadığına şahit oluyoruz. Suriye'de akan kanı durdurma niyetinde samimi olarak Şam'a sefer düzenleyenler acaba hükümetin Dış İşleri Bakanı sayın Ahmet Davutoğlu'ndan bir kez bilgilenme talebinde bulundular mı? 61 kez Beşşar ile hem ticaret hem de Suriye'nin istikrarı için demokratik talepler de bulunan hükümetten Suriye politikası hakkında bir rapor istediler mi? Sadece AK Parti'ye muhalefet etmek için Suriye halkının kanı canı ve malına karşı yapılan tecavüz ve katliamlara siyasi çıkar güdüleri ile yaklaşmak, adalet ve merhametin, siyaset karşısında nasılda değersizleştiğine bir kez daha şahit olduk.

CHP, İP, SP ve Baas'ın Suriye halkının şanlı direnişine karşı olumsuz tavrı tarihin bu günleri kayıt altına aldığını unutmayalım. Suriye'de 40 yıldır yaşanan katliamlara karşı siyasi politik tavırların geçer akçe olduğu bir sürece şahitlik ediyoruz. Suriye'de Müslümanlar katledilirken, Din ,Vicdan ve Adalet’in yerini ABD-İngiliz, Rus, Çin, İran ve Suud’un reel politik duruşların aldığına tanık oluyoruz. Saadet Partisi Baas yönetimi ile muhalefet arasında arabulucu olmak için çok geç kalmadı mı? Suriye halkı adına Beşşar ile görüşme yapanlar halkın istek ve arzularından haberi var mı?. CHP, İP, ve Baas'ın derdini anlıyoruz fakat Türkiyeli Müslümanların Suriyeli Müslüman kardeşleri adına global siyaset strateji uzmanı kesilmeleri bir hayli düşündürücüdür.''


Osman Atalay

http://www.timeturk.com/tr/makale/os...i-uzerken.html
  Alıntı ile Cevapla