Alıntı:
1990′ların başından itibaren Bosna’ya giden ve orada Sırplara karşı savaşan Selefi düşünceli Araplar, kendilerinden evvel Afganistan’a giden ağabeylerinin yolunu takip etmişlerdi. Ancak onlar gibi ülkelerine geri dönmek yerine, birçokları Bosna’da kalmayı tercih etti. Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç bu ‘mücahit’lere vatandaşlık sağladı. Ancak sonraki zamanlarda, ‘mücahit’lerle Boşnak halk arasında bazı anlaşmazlıklar baş göstermeye başladı. ‘Mücahit’lerin, İslâm’ın Balkanlar’daki yaşanış ve uygulanış biçimine getirdikleri köklü eleştiriler ve yaptıkları müdahaleler, ciddi toplumsal rahatsızlıklara neden oldu.
Kafkasya’da ise durum daha da karmaşık bir hal aldı: ‘Çeçen Savaşı’ çerçevesinde bölgeye ayak basan ‘Arap mücahitler’ Ruslara karşı mücadeleye giriştikten ve bazı bölgesel başarılar elde ettikten sonra, önce kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler; ardından dini anlayışları çerçevesinde siyasal örgütlenmelere giriştiler.
Ele geçirdikleri bazı bölgelerde ‘İslâm emirliği’ adı altında yönetimler kuran “Arap mücahitlerin” gayretleri dikkat çekiciydi. Ancak sorun şu idi ki, bölgedeki yerli halkın bütün bu tantanadan anladığı pek bir şey yoktu. İnsanlar en temel ihtiyaçlarını karşılama derdinde iken ‘İslâm emirliği’ türünde ‘fantastik’ girişimler sonuçsuz kalmaya mahkûmdu. Nitekim Çeçenistan örneğinde Rusya ve müttefiki Kadirov ailesi kavgayı kazanan taraf oldu.
|
Bu bölümlere itirazım büyük ! Cia ve Fsb ağzıyla oluşturulmuş gibi !
Alıntı:
Şu yargıya varmak yanlış olmayacaktır:
Bugüne kadar yaşanan bu ve benzeri örnekler ve ortaya koydukları dışlayıcı ve mahkum edici davranış tarzları sebebiyle, Selefiler’in ismini önümüzdeki dönemde çok daha sık duyacağız ve haklarında çok daha fazla konuşmak durumunda kalacağız.
|
Cia'nin El Kaide stratejisinin yargısı gibi !