|
Din ve ahlak dersinin kendilerine yüklenen bir görev olduğunu ve anayasada ''Bunu devlet öğretir'' dendiğini ifade eden Erdoğan, ''Sadece 'öğretir' demiyor. 'Eğitimini ve öğretimini yapar' diyor. Öğretim başka bir şeydir, ama eğitim bambaşka bir şeydir, aslolan odur. Onu da yapar diyor 24. madde. Biz yapmadık bunu, geldiğimizde bunu bulduk, anayasamızda var'' dedi.
***
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Çağdaş bir nesil derken dindar bir nesil çağdaş olamıyor mu? Hem çağdaş hem dindar olunamıyor mu? Beyler, önce başınızı öne eğin de hem çağdaş hem dindar bir nesil nasıl yetiştirilirmiş onu bir düşünün'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Fatih Projesi'nin okullarda uygulamaya geçmesi dolayısıyla düzenlenen törende, ''Gencecik çocuklar, sakallarına, bıyıklarına, kılık kıyafetlerine bakılarak, üniversite kapılarından geri çevrildi'' diyerek, bir dönem kursların yasaklandığını, okulların kapatıldığını, Anadolu'nun, Trakya'nın evlatlarının üniversite okumalarının engellendiğini söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bırakın öğrencilerin kılık kıyafetini, annelerinin, babalarının fotoğraflarına bakarak, çocukları okul kapılarından döndürdüler. Köy enstitülerinde öğretmen, eğitmen formatladılar. Sonra onların eline öğrenci verip, öğrenci formatlattılar. Ayağımızda çarık yoktu, defter, kitap, silgi, kalem yoktu. Bırakın bilgisayarı, ışığında ders çalışacak elektrik, gaz lambasına koyacak yağımız yoktu. Bu ülkede nice çocuk, tabii şimdi yavrularımız bunu bilmez, ekmeğin içini silgi olarak kullandı, yaşlılarımız bunu iyi bilirler. Öyle ki bir tek kurşun kalemi kullanır, kullanır, şu kadarcık, bir parmak boğumuna kadar gelecek şekilde kullanacak durumdaydık. Bu günleri yaşadık. Okula tezek taşıdı analarımız, tezek dumanında ders dinledi çocuklarımız.
Biz bu zulmü iliklerimize kadar yaşayan bir nesiliz. Böyle geldik bu günlere. Benim öğrenci arkadaşlarım, bizler 70-75 kişilik sınıflarda okuduk. Biz yine şanslıydık çünkü aynı dönemlerde 100-125 kişilik sınıflarda okuyanlar vardı. Bu zulmü, bu baskıyı, bu körlüğü meslek liselerinde, üniversite kapılarında, üniversite kampüslerinde yaşadık. Öğrenmenin ve öğretmenin önüne engeller koydular, aşılmaz duvarlar ördüler, geçilmez hendekler kazdılar.
Şurada, Ankara'da, Mamak'taki işçi Ahmet amcanın çocuğunun hukuk fakültesine girmesinden, avukat, hakim, savcı olmasından rahatsız oldular. Öyle mi? Şurada, Saimekadın'da, evlere temizliğe giden Fatma teyzemin, Ayşe teyzemin çocuğu Siyasal Bilgiler Fakültesine girince bunlar rahatsız oldular. Altındağ'ın, Akdere'nin, Hasköy'ün, Sincan'ın, Şentepe'nin çocukları öğretmen olmasın, çocuk yetiştirmesin istediler.
Keçiören'deki marangozun oğlu, Demetevler'deki terzinin kızı, Çankaya'daki kapıcının çocuğu bürokrat, teknokrat olmasın, sanatçı olmasın, gazeteci olmasın, torna tesviyecilikle yetinsin dediler. İşte biz buna isyan ediyoruz.
Bir haftadır köşelerinde yazanlara sesleniyorum: Bu gençliğin tinerci olmasını mı istiyorsunuz? Siz bu gençliğin büyüklerine isyankar bir nesil mi olmasını istiyorsunuz? Siz bu gençliğin milli, manevi değerlerinden kopuk, hiçbir istikameti, meselesi olmayan bir nesil mi olmasını istiyorsunuz? Biz sizlerle burada anlaşamayız. Ama çağdaş bir nesil derken dindar bir nesil çağdaş olamıyor mu? Hem çağdaş hem dindar olunamıyor mu? Beyler, önce başınızı öne eğin de hem çağdaş hem dindar bir nesil nasıl yetiştirilirmiş onu bir düşünün. Dindar bir nesil özgürlüklere saygılıdır. Dindar bir nesil, farklı düşüncelere, farklı inanç gruplarına da saygılıdır. O terbiyeyi alarak yetişmiş bir nesiliz biz. Bu saygının nasıl gösterilmesi gerektiğini de bugüne kadar gösterdik, bundan sonra da gösteririz.
Biz, bugün de hala işte bu zihniyeti yaşatan, bu zihniyeti taşıyan kafalara isyan ediyoruz. Biz, bugün, Anadolu'nun çocuklarının yürüyüşünden korkan, ürken, tedirgin olan zihniyete isyan ediyoruz. İkna odalarının mucitleri bugün kalkmış, bizi eleştiriyorlar. Kızlarımıza az mı çile çektirdiniz? İkna odalarına ses çıkarmayanlar, çıkaramayanlar, seslerini yükseltemeyenler bugün ön yargılarıyla bizi karalamaya çalışıyorlar. Biz bu kampanyaya boyun eğmeyiz. Biz bu art niyetli kampanyaya asla prim vermeyiz. Bu ülkenin tüm çocukları okuyacak. Bu ülkenin tüm çocukları en iyi eğitimi alacak, eğitimin en ileri imkanlarından sonuna kadar yararlanacak. Bunu engellemek isteyenler karşılarında bizi bulacak.''
-''İkna odalarını özleyenler beyhude bekleyecekler''-
|