Filme geri dönelim
Fetih 1453...ismi bile sinemaya gitmek için yeterli sebep değil mi ki? Baştan söyleyeyim ki, 17 milyon dolara yapılan film için; yok efendim dünyanın parası var, çok emek harcanmış demek çok afedersiniz en basitinden basiretsizlik olur. Türkiye için çoook fazla diye söylenen bu miktar, Amerika'da belki her gün bozuk para niyetine saçma sapan filmlere harcanıyor. Hele hele Yüzüklerin Efendisi gibi anlamsız, konusuz, efsane bir kitabı bile tüm dünyaya izlettirebilmiş, karına kar katmış, her türlü propagandasını yapmış, taa o yıllarda Fetih 1453 filminden on kat faliteli görsel efekt kullanmış yapımlar varsa...
Fatih biraz daha kalıplı, haşmetli, az konuşan, ağır başlı, vakar birisi olabilirmiş. Hadi diyelim ki Fatih'i filmde olduğu gibi kabul ettik. Peki ya Noel Baba kılıklı Akşemsettin Hz.'lerine ne demeli? Yahu Akşemsettinin iki adım öteden göbeği olur mu? İsminin başında Ak var diye, sakalı beyaz, kavuğu beyaz, kaftanı gömleği beyaz Akşemsettin yapmakta ne ola ki? Siz bu kadar mı düz adamsınız? Özetle şu iki karakter olmamış, o kadar.
Gelelim Ulubat'lıya. Filmi izlerken doğrusu epey bi kalayladım yönetmeni. Ulan ne namaz sahnesinde Ulubat'lı görebildim ne de dini bir seramonide. Surlara yanaşabilmek için askere gaz veriyor, diyor ki, haydiiiiiii daha hızlıııı, haydiiii, la hacım insan bir de derki, ''haydi erenlerim, haydi aslanlarım, ...''Ulubatlı hakkında ki asıl tartışma ise, O'ndan Amerikan vari kahraman yapılmasıydı. Doğrusuyla hiç bir alakası olmasa da sonradan duyduğum yorumlara katılıyorum, Amerika en alakasız bir adamı bile göklere çıkartıp kahraman yaparken, film mantalitesiyle düşünüldüğünde bu yapılan hiç de abartı filan değil. İyi olmuş, oh olsun.
Şimdi aklıma geldi de unutmadan yazayım, Bir ara başarısız Amerikan filmlerinde ki gibi, Akşemseddin Fatih'e, Fatih'de ordusuna gaza getirici, haydı aslanım, haydi canım diye basit birer konuşma yapıyor. Daha anlamlı ve tok olmalıydı, olmamış!
Öte yandan burada Fatih'i sakallı ve yeterince olgun göstermede iyilik değil hinliktir.. Oysa söylenilenlere göre, Fatih'in o yaşta o derecede sık sakalının olması mümkün değil.
Kimse kalkıp bana demesin ki, yav kardeşim bu kadar eleştirilir mi bir film, bak adamlar ilk kez tarihiyle barışık bir film yapmışlar, eleştirmenin alemi yok! Hayır kardeşim eleştirmezsek zaten ruhlarından meyyal olan -çok afedersiniz- yavşaklık duygusu ilerde daha da ayyuka çıkar, çıkar da Muhteşem Rezaleti mumla aratır AlimAllah.
Son bir not, Şehzade Orhan kadar karaktersiz, Halit paşa kadar yersiz bir adam yoktu filmde.