Alıntı:
k058 Nickli Üyeden Alıntı
Diğer bir hususta Kafanı Karıştıran su soru Diyanet Başkanlığının Her zaman Açmış Bulunduğu Kuran Kursları Bulunmaktadır Onlardan Bırıne Gıdersen 5-10 seneye gerek kalmadan Kuranı Öğrenirsin İnşallah Çünkü Ben Yakınlarımdan Bılıyorum Benım Babam 42 yasında 3 ayda ogrendı kuranı suanda okuyor surelerı bılıyor Kucuk Kardesım 9 yasında oda suanda okuyor 2 ay gıbı kısa surede gectı
Ve benım vaktım yok dersen Buradaki Dosyayı İndirirsen Orada OkuyacakOldugun sureler ve Her Müslümanın Bilmesi Gerektiği Konular İçeriyor
ÖRNEK OLARAK Sen Türkçe Okunusundan Ezberlersende Her Hangı Bır sorun OLmaz
|
Arkadaşın sen ne yaptın ya, kuran okumaktan kastın harfleri öğrenip sonra tek tek bunları okumaktansa bu vakim bir durum. Kuran-ı okumaktan kasıt edilen '' ANLAYARAK '' okumatır. Anlamadıktan sonra okuduğunun nasıl bir anlam teşkil edeceğini sormak isterim.
Baban 3 ayda öğrenmiş (Allah kabul etsin dualarını) kelimeleri ve dediğin doğru, okuyor ama anlıyor mu diye hiç sorgulamazmısın?
Küçük bir örnek; '' I go to school. '' Bunu ingilizce bilmeyen bir insan okuyabilir mi?
Tabikide okuyabilir ama sorulması gereken onu anlıyabilir mi ?
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Mezhep konusu ap ayrı bir konu.
Mezhep imamları öyle bir konuma getirilmiştir ki; sahip oldukları yetkiyle diledikleri gibi bazı hükümleri iptal etmiş, diledikleri gibi bazı hükümler getirmiş, kişisel yorumlarını genelleştirmiş, kendi kabullerine uygun hadisleri benimseyip çelişenleri dikkate almamış, Kuran’a ya da hadise dayandıramadıkları konularda ise içtihad ederek Kuran’ın otoritesinin de üzerine çıkmış ve Kuran’daki hükümlerden kat kat fazla hacimde sünnetler, farzlar, helaller, haramlar oluşturmuşlardır. Kuran’ın otoritesi dışında oluşturulan bu mezheplere Hanefi, Şafi, Maliki, Hanbeli, Caferi adları verilmiş, bu mezheplere uyan mukallitler (mezhep taklitçileri) ise mezheplerinin adlarıyla anılmışlardır. Oysa bakın Kuran’da ne diyor:
Dinlerini parça parça edip hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Allah onlara yapıp ettiklerini haber verecektir.
6-Enam Suresi 159
Oysa mezhebin birinin öldürülmesini emrettiğini diğer biri sadece dövüyor, bir mezhebe göre helal diğerine göre haram oluyor, birinin farz bildiğini diğeri farz kabul etmiyor. Yani mezhepler helalleri ve haramları ayrı yapılara dönüşmüş vaziyetteler. Mezhep imamı dilediği hadisi seçerek, nasih mensuh ile oynayarak, hadisleri kendince yorumlayarak; Kuran’ın da uydurmalarla dolu hadislerin de üstüne çıkmaktadır. Din, mezhep imamının bakışına göre şekillenmiş, oluşturulmuş oluyor. Ayrılığın iyilik ve rahmet olduğu Kuran’a aykırı bir mantıktır ve uydurma bir hadisten gelmektedir. Oysa Kuran’da şu şekilde buyurulmaktadır:
Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra çekişmeye girip fırkalar (mezhepler) halinde parçalananlar gibi olmayın.
3- Ali İmran Suresi 105
Bu zulüm yüzündendir ki gerçek İslam bilginleri, samimi din görevlileri Allah’ın saf ve berrak Kuran dinini yüzyılımızın insanına olduğu gibi anlatmaya kalktıklarında sadece zorluklarla değil engeller, iftiralar ve suçlamalarla karşılaşabilmektedirler. Çare, Kuran’a gidişimizi engelleyen bütün putları, patentlerine bakmadan devirmek ve hükmü yalnız ve yalnız Allah’a bırakmaktır. Buna karşı çıkanlar, görünüşte dini kabul ettiklerini söyleseler de inkarcıdırlar.
Çünkü ak ve berrak din yalnız Allah’ın tekelindedir (39-Zümer Suresi 3). Ve bu tekelden rahatsız olup Allah’ın hüküm yetkisine şu veya bu şekilde karışanlar, Allah’a karşı gelmiş olurlar.”
Ona göre, buna göre, falancanın kavlince, filancanın rivayeti mucibince, üstadın beyanına göre, hazretimizin fermanı gereğince vs. devşirme dini bir yamalı bohça haline getirmiştir. Allah’ın dinindeki:
Hüküm Allah’ındır. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. (5-Maide Suresi 44, 45, 47, 50) ilkesi, saf dışı edildiği için bu şirket dinin ortaya koyduğu tabloda hakim özellik didişme ve bozgundur.
Allah bize tek bir din indirmişken, kendi aralarında binlerce çelişkiyi taşıyan mezheplerin dinle eşitlenmesi mümkün mü? Allah’ın apaçık, çelişkisiz, korunmuş kitabı yerine; mantıksızlıkları barındıran, çelişkili, tahrif edilmiş ve insan yapısı olan mezhepleri “din” diye kabul etmek hiç doğru olabilir mi? Bu dört mezhebin ortak noktaları; Kuran’la yetinmemek ve dini fırkalara bölmektir.
Hep birlikte Allah’ın ipine sarılın, fırkalara bölünüp ayrılmayın.
3-Ali İmran Suresi 103
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Alıntı:
İntifada Nickli Üyeden Alıntı
namazi surekli turkce kilabilirsiniz diyenlerin dayanagi nedir ?
namazi istediginiz dille kilin diye bir ayet mi var ?
hani bilimsel dayanak ?
hadi adam yeni musluman oldu arapca bilmiyor duada yok ezberinde o zaman kendi dilinde bi muddet kilar diyelim...
bu hep boylemi gider ?
4 duayi mealiyle ezberleyemeyen adam aptaldir...
islam evrensel bir din...
tum kitalara yayilmis...
her kitada bir suru ekol bir suru mezhep bir suru akim cikmis...
ama hic biri namazda ihtilafa dusmemis neden ?
Allaha dua sadece namazdami yapilir ?
allah sah damarinizdan yakinim diyor...
duaniz olmasa ne degeriniz olur diyor...
yani her an her yerde her sekilde dua edebilirsin..
kurandaki din deyip kuranla alakasi olmayan yorumlar yapiyorlar...
kuran din konusunda peygambere uy dedigi halde peygamberi devre disi birakmaya calisiyorlar...
|
Yazdım ama tekrar yazayım ;
Alıntı:
Böyle bir yazı buldum. Sanırım gayet açık bir şekilde kuranın ve namazın türkçe bir şekilde okunmasında bir sakınca olmadığını anlatmaktadır.
Namaz’ın Arapça kılınması gerektiği ya da namazda Kur’an’ı Kerim okunması gerektiği yönündeki iddiaların hiçbir ilmi dayanağı yoktur. Kur’an’ın hiçbir yerinde namaz kılarken Arapça kılmamız emredilmemiştir. Dolayısı ile kişi istediği dilde namaz ibadetini icra edebilir. Dileğine göre namazda anladığı dilde Kur’an ayetleri okuyabilir ya da Allah’a dua edebilir.
Kur’an’ın Arapça indirilmesinin tek sebebi, onun Arap yarım adasına inmesidir, yoksa Arapça’nın herhangi bir kutsallığı yoktur. Bunu şu ayetten açıkça görebiliriz:
14. Biz, her elçiyi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açıklasın. Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini yola iletir. O, azizdir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(4-İbrahim Süresi)
44-Ve eğer Biz onu yabancı dilde bir Kur’an yapsaydık diyeceklerdi ki: “Ayetler genişçe açıklansaydı ya! Arab’a yabancı dil (öyle) mi?” De ki: “O iman edenler için bir rehber ve şifadır, iman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlak vardır ve o, onlara karşı körlüktür. Onlara uzak bir yerden haykırılır.
(41-Fusilet 44)
Her elçi kendi kavminin dilinde tebliğ etmiştir, Hz. Muhammed de arap kavmine gönderildiği için Kur’an Arapça inmiştir.
Ancak namazın sadece Arapça kılınması gerektiği iddiası Kur’an’dan çıkmadı gibi, yüce kitabımızla çelişmektedir. Zira Kur’an’a göre, Arapça bilmeyen önceki nesillere de namaz emredilmiştir, mesela Hz. Musa ve kardeşine (Yunus suresi 87.),Hz Şuayb peygamber’e(Hud Suresi 87.), Hz.Lokman Peygamber’e(Lokman Suresi 17),İsmail Peygamber’e (Meryem suresi 55.),İsrailoğullarına (Bakara Suresi 43.). Şüphesiz ki bu kavimler Arapça bilmiyordu, dolayısı ile kıldıkları namaz da Arapça değildi. Kur’an’ı kerim bize daha önceki kavimlere de temel hükümlerin aynı şekilde açıklandığını söylemektedir (Şuara süresi 192-197). Bu bilgiler ışığında namazın sadece Arapça kılınabildiği iddiası kabul edilmezdir.
âlemlerin rabbi Allah Kur’an’ı anlayarak okumayı emretmiştir, zaten önemli olan Kur’an’ın anlamıdır, kutsal olan da budur, yoksa Arapça kelimelerin bir kutsallığı ya da özelliği yoktur. Aynı kelimeler sıradan bir romanda ya da herhangi bir yazıda da kullanılmaktadır.
Sonuç olarak, yüce kitabımız Kur’an’a göre şartlar ne olursa olsun namazı terk edemeyiz. Bir kişiye Arapça bilmediği için namazı yasaklamak şüphesiz ki Kur’an’ın bu yüce emrini görmezden gelmektir ve büyük bir vebaldir. Allah hiçbir yerde ibadetlerimizi Arapça yapmayı emretmez, Allah şüphesiz ki her dili bilir ve onların yaratıcısı odur.
|
Birde şunu ekliyeyim. Bir ezberlemektir gidiyor. Ezberlemek ayrı şeydir, öğrenmek ap ayrı birşeydir. Bir önceki mesajında da söymemiştin; 5 dua(arapça) ve anlamlarını öğrenmek zor mu? Tabikide değil. Herkes rahatça bunu öğrenebilir. Peki namaz kılarken arapça söyleğin kelimelerinin hepsinin anlamını hissedebilirmisin? Tabikide hayır. Anlamını bilirsen genel bir anlam hissedersin ama tek tek söylediğin kelimelerin anlamını öğrenemezsin.Hele ki bunu hissederek söymek çok daha büyük bir zaman alır.
Eğer namazın ve kuran'ın arapça okunması gerekliliği olsaydı bu kuran-ı kerimde direkt olarak yazabilirdi. Bunun hakkında bir ayet olduğunu sanmıyorum.
Not; Elimden geldiğince ayetlerle açıklamaya çalıştım. Lütfen başka isimler vererek yada hadislerle örnek göstermeyiniz.
Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.
(EN'AM SURESİ / 114 )