Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-06-2012, 17:52   #6
Kullanıcı Adı
_Ednâ_
Standart
Bir Fikir İşçisi Olarak Kadın

Ayrıca, kadın, hukuken hür ve müstakil bir şahsiyettir. Onun kadınlığı, ona ait ehliyetlerden hiçbirini daraltıcı ve ortadan kaldırıcı mahiyette değildir. Erkek, ne ölçüde düşüncesini açıklama hürriyetine sahipse, kadın da aynı hürriyete aynı nisbette sahiptir. Bildiği konularda onun görüşüne de başvurulur ve kendisiyle istişare yapılır. Öyle ki, her an vahiyle beslendiği için hiçbir konuda başkasına danışmaya muhtaç olmayan Peygamber Efendimiz, bütün ümmetini alâkadâr eden bazı meselelerde bile, kendi hanımlarının fikirlerini almış ve onların düşünceleri istikametinde hareket ettiği zamanlar olmuştur.

Bir kadının, kocasıyla arasındaki "zıhar" meselesine çözüm bulması ve böylelikle kendisini ve çocuklarını mahvolmaktan kurtarması için Allah Rasûlü'ne gelip O'nunla tartışırcasına konuşması ve ilahî hüküm gelinceye kadar ısrarlı taleplerini sürdürmesi de çok meşhur bir hadisedir. Müslümanlar arasında, kadının fikir hürriyetinin ne ölçüde gözetildiğine bu hadise dahi tek başına yeterli bir delil ve güvenilir bir şahittir; nitekim, o kadının, halini Allah'a arz etmesi üzerine ayet nazil olmuş ve bu meseleyi anlatan sureye de "Halini anlatıp hakkını savunan kadın" anlamına gelen "Mücâdile" adı verilmiştir.

Dahası, o dönemde, kadınların halifeye dahi itiraz edip, onun Kur'ân'a aykırı buldukları içtihadlarına, hem de camide bütün cemaatin huzurunda karşı çıktıkları bile vâkidir. Mesela; Hazreti Ömer, evlenmeyi kolaylaştırmak için, nikah akdi esnasında tesbit edilen mehir miktarı hakkında üst sınır belirlenmesi gerektiğini düşünmüş ve mehir miktarının evliliğe engel olmamasını istemiştir. Bir hutbe esnasında, mescidde bu düşüncesini beyan edince bugün adını sanını dahi bilmediğimiz bir kadın, "Ya Ömer! Bu konuda Efendimiz'den duyduğun bir söz, senin bilip de bizim haberdâr olmadığımız bir ifade mi var? Çünkü, Cenâb-ı Allah, Kur'an'da, 'Ve âteytüm ihdâhünne kıntâran...' buyuruyor. Demek ki, kantar kantar mehir verilebilir." demiş ve onun bu içtihadına itiraz etmiştir. Seyyidina Ömer hiç tepki göstermeden o kadının itirazını yerinde bulmuş; kendi kendine "Yaşlı bir kadın kadar da dinini bilmiyorsun!..." diyerek nefsini levmetmiş ve sözünü geri almıştır.

İşte, gerçek İslam toplumunda kadın bu kadar hayatın içindedir...

Bir düşünün; günümüzde bir kadın, Fatih Camii'nde ya da Süleymaniye'de maksureden perdeyi sıyırsa, Halife-i rûy-i zemine ya da bugünkü Cumhurbaşkanı'na da değil, minberdeki imama "İmam efendi, zannediyorum, bu konuda yanılıyorsunuz, meselenin aslı şudur!" dese, kim bilir o kadıncağızın başına neler gelir. Zira, bugün dinin özüne vakıf olmayan kimseler, yanlış telakkileri sebebiyle kadını bir fanus içine koymuşlar ve onu bazı haklardan mahrum bırakmışlardır.

Aslında, Allah'ın, şefkat, merhamet, incelik ve hassasiyetle donattığı, donatıp çocuklarını yetiştirme konusunu tabiatının bir derinliği haline getirdiği kadın, fıtratı itibarıyla bir muallime, bir mürebbiye ve bir mürşidedir.

En başta Ezvâc-ı Tahirât (Rasûl-ü Ekrem Efendimiz'in mualla zevceleri), birer mürşide olarak yetişmiş ve çok büyük insanlara öğretmenlik yapmışlardır. Mesruk bin Ecda', Tâvûs b. Keysan, Atâ b. Ebi Rebah, Esved b. Yezid en-Nehâî gibi âbid ve zâhid nice insanlar, hep Mü'minlerin Anneleri'nin rahle-i tedrisinde çıraklık yapmışlardır. Hususiyle, Hazreti Aişe validemiz, Tabiîn'in en büyük imamlarına feyz kaynağı olmuştur; azize annemiz, kimi zaman bir perde arkasından, bazen de süt hısımlığı konusundaki kendine has içtihadıyla amel eden talebelerine doğrudan ders vermiş, en muğlak mevzuları onlara şerh etmiş ve sordukları sorular hakkında fetvalar serdetmiştir.

Bundan dolayıdır ki, Süleyman Nedvî, Hazreti Aişe validemizin hayatının mukaddimesinde, müslümanların geçirdiği inhitat (gerileme, kuvvetten düşme) devrinin sebeplerini zikrederken, bu inhitatın yarı sebebinin kadınlar olduğunu ve bilhassa onların Hazreti Aişe validemiz gibi numune-i imtisal bulamayışlarını vurgulamaktadır.
_Ednâ_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla