![]() |
#1 |
![]() Hükümetin Kürt meselesine çözüm için gündeme getirdiği 'Demokratik Açılım' Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da olumlu yankı buldu. Bölgenin saygın isimleri, İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından 'Kardeşlik ve Huzur Projesi' olarak nitelendirilen adımların terörü bitirip birlik ve beraberliği güçlendireceğine inanıyor.
Diyarbakır'da emekli müftü Mehmet Salih Ocak, "Bin yıldır birlikte yaşadığımızı unutmamamız lazım. Ortak paydalarımızı dile getirirsek kardeşlik güçlenir." derken Muşlu din alimi Mustafa Baskın, çözüm arayışlarının huzuru getireceğini söylüyor. Mardin'de Kikan aşireti reisi Mehmet Timurağaoğlu'na göre açılım uzun yıllardır süren şiddete nokta koyabilecek nitelikte. Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki gün Meclis'te yaptığı konuşmayı "Barışa büyük katkı" sözleriyle değerlendirirken eski CHP Hakkâri Milletvekili Esat Canan ise DTP'ye de büyük görev düştüğünü söyledi. PKK terörünün 15 Ağustos 1984'te yaptığı ilk eylemden bu yana 25 yıl geçti. Türkiye teröre yaklaşık 40 bin insanını kurban verdi. Bölgesel konularla uğraşmak yerine kardeş kavgasını önlemeye dönük projeler üzerine çalışmalar yapıldı. Sorun güvenlik kaygısı olarak algılandığından çözüm de askerî yollarda arandı. Gelinen noktada ilk kez demokrasiyi öne alan bir açılım için düğmeye basıldı. Hükümet 'her türlü riski alarak' kardeş kanını durdurmak için bölge insanına elini uzattı. Bölge insanı da samimi çağrıya destek verirken, Başbakan'ın Meclis konuşmasındaki söylemlere sahip çıktı. Kanaat önderleri, gelişmeleri heyecanla izliyor. Bölgenin saygın isimleri umutlu. Gösterilen iyi niyetin ve atılacak adımların, kardeşlik bağını güçlendireceğine inanılıyor. Seyda Mehmet Salih Ocak (Diyarbakır): Bu memleket çok zorluk çekti. Bu sıkıntılar artık bitsin istiyoruz. Kimse hak istemiyor, sadece haksızlıklar giderilsin. Devlet şefkat elini uzatmadığı için sorun bu kadar büyüdü. Ama şimdi devlet şefkat elini uzatıyor. İnanıyoruz ki akan kan duracak. 22. Dönem Milletvekili Mehmet Nezir Nasıroğlu (Batman): Hükümeti kutluyorum. Barışın bir an önce sağlanması için herkesin üzerine önemli görevler düşüyor. Hükümet adım attı. Halkın içerisindeyiz, bölge insanı bu çalışmaları destekliyor. Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar: Çok insanî bir çıkış. Bence bu süreçte bizim empati duygusunu güçlendirmeye ihtiyacımız var. Başbakan'ın söylemi bu duygunun gelişmesine katkı sunacak. Toplumda karşılıklı olarak neye ihtiyacımız olduğunu gösterirken barışa katkı sağlayacaktır. Kikan aşireti reisi Mehmet Timurağaoğlu (Mardin): Hükümetin başlatmış olduğu Kürt açılımı uzun yıllardır süren şiddete nokta koyabilecek nitelikte. Başta tüm siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının bu önemli konuda ellerini taşın altına koymalarını bekleriz. Oluk gibi akan bu kanın önüne geçilsin. Aile ocaklarımıza artık ateş düşmesin. Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Galip Ensarioğlu: Birlikteliği pekiştirecek ve toplumda olumlu etki yaratacak bir konuşmaydı. Herkes buna katkı sağlamalıdır. Siyasî hesaplar geride bırakılmalı. Milleti çatıştıran, kızıştıran bu çatışmadan medet ummak, kan üzerinden siyaset vatanperverlik değildir. Emekli İmam İbrahim Sarımurat (Van): Türk ve Kürtler yıllarca kardeşçe yaşadı. Terör ve şiddet ise akıllarda kuşkular oluşturdu. Fitnenin ortadan kaldırılması, barış ve huzurun yeniden tesis edilmesi, karşılıklı güvenin kurulması gerekir. Bundan sonra anadilde eğitim hakkı ve camilerde Kürtçe vaaz imkanı sağlanabilir. Şeyh Mustafa Baskın (Muş): Kürt açılımının eşitsizliği ortadan kaldıracağını ümit ediyorum. İnancımız hiçbir şekilde ayrılığı tasvip etmemektedir. Dinimiz, inanan insanların kardeş olduğunu vurguluyor. Bu açılımın da eşitlik getirmesini temenni ediyorum. Çekilen bunca sıkıntının son bulmasını umut ediyorum. Eski CHP Hakkâri Milletvekili Esat Canan: Türkiye'de barışın ve kardeşliğin sağlanabilmesi için artık cesaretli bir başbakanın olduğu inancını taşıyorum. Bundan sonra onun elini güçlendirmek için tüm kesimlere önemli görevler düşüyor. Sorunun çözümü konusunda Başbakan'ın aldığı risk kadar DTP'nin de risk alması lazım. Düderan Aşireti lideri Ali İlbaş (Siirt): Bölge insanının mutlu olmasına karşı çıkanlar olacaktır. İhmal edilen bölgeye sahip çıkan Başbakan'ımızı sonuna kadar destekliyoruz. Kürt sorununu çözme noktasında da doğru sonuca gideceğine inanıyoruz. Bu sadece Kürt halkı için değil, herkes için kazanımdır. Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Şen: Türkiye'nin büyümesi, insanların işsiz kalmaması, kanın durması, ülkenin selametini isteyen herkesin Başbakan'ın konuşmasının arkasında durması gerekiyor. Hükümetin sorunun çözümü için geçmişten bu yana niyetinin olduğunu biliyorum. Van Baro Başkanı Ayhan Çabuk: Sorunun çözümü konusunda hükümet ve parti olarak siyasî riskleri göze aldığı gözüküyor. Konuşmasında sorunun çözümü konusunda kararlı olduğu mesajını verdi. Hakkari Baro Başkanı Necip Korkmaz: Halkın özlem duyduğu buydu. Gözlerinde ümit kıvılcımlarının parıldamasına sebep oldu. Atılan adımlar bölgede herkes tarafından destekleniyor. ŞEYHMUS EDİS, FETHİ ALTUN MARDİN MUŞ Hisarcıklıoğlu: Hak ve özgürlükler AB standardına yükseltilmeli İçişleri Bakanı Beşir Atalay, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkanlık Divanı üyeleriyle görüşerek demokratik açılım konusundaki fikirlerini aldı. TOBB'un vizyonunun bireysel hak ve özgürlüklerin 72 milyonun tamamı için AB standartlarına yükseltilmesi olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: "İnsanlarımızı ekmek, hürriyet ve emniyet arasında tercih yapmak zorunda bırakmamalı. Barış, huzur ve kardeşlik içinde yaşayan, özgüveni yüksek bir Türkiye, gelecek kuşaklara bırakacağımız en büyük mirasımız olacak." ZAMAN
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Bu zaman gazetesi nedense sürekli bir eşitsizlik vurgusu yaparak Kürt halkında bir ezilmişlik duygusu yaratmaya çalışıyor. Pkk propagandalarında gördüğümüz ezilmişlik duygusu Zaman gazetesiinin sayfalarında kol geziyor. Ancak buradaki eşitsizlik nedir sorusu bir türlü yanıt bulamıyor.
Zaza kendi dilini rahatça konuşuyor, Laz aynı şekilde kendini rahatça ifade ediyor. Peki Kürtler bu haktan mahrum mu. Toplum nereye getirilmeye çalışılıyor. Sözde anadil sorunu adı altında Kürtçe resmileştirilmeye mi çalışılıyor. Eşitsizlikler noktasında bir Türk le bir Kürt arasında ne fark vardır. İkisi de bu ülkede memur , rütbeli asker , politikacı , diplomat , bürokrat ve işadamı olma hakkına eşit şartlarda sahip değilmidir. Eline silah alıp dağa çıkmak bu eşitsizlik yalanını meşrulaştırırmı. Bu açılım şehit düşen onca insanımızın yakınlarının duyduğu acıyı giderirmi. Malum açılım konusunda şehit ailelerine fikir soran yok. Bir PKK lının annesiyle buluşturulan şehit anası hariç. İşin ilginç olan bir diğer yanı da Zaman gazetesinin "Kanaat Önderleri diye fikir aldığı isimler. Doğu da ki en büyük sorun olan Aşiret yapılanması bu bölgenin kanayan yarasıdır. Toprağı elinde tutan Aşiret ağaları , Halkı beş paraya çalıştırıp kaymağı kendileri yemiştir. Fakirleşen Halk devletinde bölgeye yatırım yapmaması nedeniyle PKK nın propagandasına maruz kalmıştır. Aynı zaman da Bölge seçimlerinde aşiretlerin etkinliğini gözardı etmemek gerek. Batı da adaylar halkla tek tek buluşurken , doğuda sadece Aşiret lideriyle görüşmek yeterli. İkna edildiği taktirde Aşiretin tüm oyları ceptedir. Adına "Demokratik Açılım " denilen bir konuda aşiret reislerini muhatap almak ne derece demokratiktir. Onlar zaten bütün haklara sahipler. Eğer halkı düşünüyor olsalardı oy karşılığı zenginliklerine zenginlik katacaklarına , bölgeye yatırım yaparlardı. Zaten aşiretlerin bir çoğu yatırımları bölgeye değil büyük şehirlere yapmıyormu. Zaman gazetesi işe birde dini boyut kazandırmak istemiş olmalı ki bölgedeki din adamlarını da bu işe dahil etmiş. Fakat ne hikmetse SAMANYOLU TV de yayınlanan TEK TÜRKİYE dizisinde yerden yere vurduğu, PKK ve yabancı gizli servislerle bağlantılı olduğunu iddia ettiği SEYDA hazretlerini şimdi bu konuda kanaat önderi diye takdim ediyor. Dizideki seyda karakteri Pkk ve gizli örgütlerle bağlantılı , parayı kim verirse ona hizmet eden , milletin kanına ekmek doğrayan bir cemaat liderini canlandırıyordu. Böylelikle Sarhoş girenin tövbe edip çıktığı , PKK lının pişman olup dine sarılarak çıktığı Menzil şeyhleri zan altında bırakılacaktı. Bu durum STV 'nin neden işine geliyordu acaba. YA da bu durumu kim istedi de STV böyle bir propaganda yaptı. Şimdi ise sırf Kürt Açılımına destek olmak adına , dizide yaptığı ahlaksız propagandayı bir kenara bırakıp , kanaat önderi diye SEYDA larla görüşüyor. Böyle ahlaksız bir yayın anlayışıyla Zaman gazetesi bize değil başkalarına hizmet eder. Bu konuda kendilerine bir çeki düzen vermeleri gerekir. Gerçekler zamanla anlaşılacak... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() İnşallah öyle olur... gönlümüz mutlaka ve mutlaka kanın durmasını, her yere huzur ve güvenlik gelmesini arzular.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
Senaryoda geçen seyda lafzının değiştirilmesinde , gördükleri baskı ve tepkinin etkisi olabilirmi acaba.?!?! Hem bölge halkının dini duygularını istismar eden grupları bizim kadar STV'de bilmiyormu. Neden bildiği halde asıl suçlu olan Hizbullahçıların adını değilde bölgede kendini dine adamış insanların ismini karalıyor. Ben bunda bir art niyet ararım. Bölgede malum örgütler tarafından yetiştirilmiş sözde din adamı görünümlü şahısların halkı teröre teşvik ettiği hepimizin bildiği bir durum. Ancak birçok siyaset adamını da gidip duasını aldığı muhterem bir zatın ismini , reytingi yüksek bir dizide karalamak ne İslamla bağdaşır ne vicdanla. Zaman Gazetesinin politikasına gelince ; Demokrasiyle bağdaşmayan Aşiret reisliğini , demokratik açılımla bağdaştırmak akıl işi değildir. Gerekçelerini yukarıda izah ettim. Konu ALPEREN4425 tarafından (08-13-2009 Saat 16:15 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|