Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 10-12-2009, 07:49   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart 'Bu coğrafyanın aslanı Türkiye'

“Vakit gazetesi, yardım konularında en duyarlı gazete” diyen Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali'den, Vakit gazetesine özel açıklamalar:



YENER DÖNMEZ'İN RÖPORTAJI....

“Gazze'ye gittiğimde misket bombalarının arasında çocukların oyun oynayışını gördüm ve isyan ettim. Filistin bayrağını götürüp en tepeye diktim. Filistin'e, 128 TIR giyecek ve yiyecek yardımı yaptık. 32 TIR ilaç ve tıbbi cihaz götürdük. Filistin'e yardım konusunda lider ülkeyiz. Filistin Devleti oradan bize bir arsanın tapusunu verdi.O arsaya Türk Kızılayı'nın daimi ofisini yapacağız. Gazze Valisi bana, ‘Türkiye bu coğrafyanın aslanı' dedi. Pakistan depreminde, 3 milyon 80 bin Türk insanı bankadan hesap açtırarak, Türk Kızılayı'na para verdi. Ve Çin bizim 50 mislimizdir. Biz Çin'i geçtik. Dünyada katılımcı olarak birinci olduk. Göreve geldiğimde Türk Kızılayı'na güven yüzde 26 idi. Şimdi bu oran yüzde 84'e yükseldi. ‘Yoksulun onuru, onurumuzdur' diyoruz. Kurban çok önemli bir ibadet. ibadeti kötü göstermek isteyenlerin eline fırsat vermeyelim.”

Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali, Vakit'e Türk halkının merhamet eli olan Türk Kızılayı'nı anlattı.

- Siz göreve geldikten sonra Türk Kızılayı'nda neler değişti? Nereden nereye geldiniz? Genel bir değerlendirme yapabilir misiniz?

-2005 yılında Genel Başkan seçildim. O dönemde yaptığımız kamuoyu yoklamalarında saygınlığımız yüzde 26 civarındaydı. Şimdi hamdolsun yüzde 84.3'e çıkmışız. Tabii bu bizim sorumluluğumuzun da arttığını gösteriyor. Türk Kızılayı milletimizin ortak değeridir. Milletimiz, yapmış olduğumuz eksik çalışmaları çok iyi gözetliyor. Ona göre bizi puanlandırıyor. Kurum olarak Allah rızası için çalışıyoruz. Gücümüz yettiği kadar hizmet götürmeye gayret ediyoruz. Kızılay'da etkin ve yetkin kadrolar vardı. Ama yönetim tarzında farklılıklar vardı. Bu farklılıklar ortadan kalkınca olayları seri ve hızlı bir şekilde hiçbir ihmale yer vermeden milletin ortak değerlerini milletin emrine verecek şekilde devlet millet için ilkesini benimsedik. Halkımız bunları gördü. Biz mesela sadece depremi değil, yangını da bir afet olarak görüyoruz. Yangına da müdahale ediyoruz. Yangını söndürmek için alet edevatımız yok ama yiyecek-giyecek gibi ihtiyaçları karşıladık. İlk defa yangına Çorum'da müdahale ettik. Yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşıladık. Bundan sonra da yangınlara müdahale ettik. Sel de, heyelan da bizim için bir afettir. Doğal afetlerde insanlar zarar görmeye başladığı zaman biz zararın telafi edilmesi noktasında çalışıyoruz. Ayrıca bir taraftan afetlere müdahale ederken, diğer taraftan da afetlere müdahale edecek ekibi yetiştirmeye de başladık.

- Bu çerçevede bir projeniz var mı?

- Dünyada önemli bir projeyi ülkemizde ortaya koyduk. Bu projenin adı Toplum Liderlerini Teşkilatlandırma Projesi. Bu projeyle din görevlileri, öğretmenler ve muhtarları bir araya getirerek afetten önce, afette ve afetten sonra yapılması gerekenler konusunda eğitimler vermeye başladık. Sadece Müslüman din adamları değil, bütün din adamları var. Bakın raporumuza göre yaklaşık 16 bin muhtar, 23 bin din görevlisine eğitim vermişiz. Eğitimlerimizi her alanda sürdürüyoruz. Gönüllülük esasına dayanan okullardaki çocuklarımızla ilgileniyoruz.

“KAN TOPLAMA ÜNİTESİNİ 200 BİNDEN 850 BİNE ÇIKARDIK”

- Kan problemi ne durumda?

- Ülkemizin en önemli problemlerinden bir tanesi de hastalandıkları zaman lazım olan kanı bulamamalarıdır. Ülkemizin ortak problemidir bu. Sayın Başbakanımız 2005'teki genel kurulumuzda bize talimat verdi: “Bir elinde kan torbası, diğer elinde doktor reçetesi ile sokakta kan arayan vatandaş görmek istemiyorum. Kızılay bunu çöz.” Biz de Sağlık Bakanlığımızla Ulusal Kan Projesi'ni başlattık. Dünyanın en son teknolojisini taşıdık ülkemize. 200 bin olan Kan Toplama Ünitemiz bugün 850 bine çıktı. Biz ‘1 Milyon İnsan Aranıyor' kampanyasını geçen yıl başlattık. Şu an son 20 günü saymıyorum 1 milyon 20 bin insana ulaştık. İkinci olarak, otomasyona geçtik. Yani bir tuşa bastığımız zaman Van'daki bir tıp merkezinin kaç kişiye hizmet verdiğini, kimi tedavi ettiğini görebiliyoruz. Teşkilat şu an avucumuzun içinde.

“KAN PROBLEMİMİZ 2012'DE BİTECEK”

- Kan problemimiz bitti mi?

-İnşallah 2012'de bitireceğiz. Burada asıl sorun insanlarımızın kan verme alışkanlıklarını kazanmaları gerekiyor. Cenab-ı Allah çok önemli donanımlarla dünyaya göndermiş. İnsanoğlunun kendisinin ürettiği ve onu da başkasıyla paylaştığı üç önemli ürünü var. Erkeklik gücü, anne sütü ve kan. Üçü de insanı ayakta tutan unsurlar. Bunların biri diğerinin önünde veya arkasında değil, hepsi çok önemlidir. İnşallah 2012'de bu sorunu çözeceğiz. 2012'de düzlüğe çıkıyoruz diyebiliriz. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum: Sağlıklı ve güvenilir kanın tedariki de önemlidir. Bu nedenle eskisi gibi kana kan çalışılmıyor artık. Dünyanın en yüksek teknolojisi kullanılarak ayrıştırıyoruz.

“FİLİSTİN'E 160 TIR YARDIM YAPTIK”

-Filistin'e yönelik dikkat çeken yardımlarınız oldu. Yardımlar halen devam ediyor mu?

- İyilik adına yapılan her iş bizim geleneğimizde var. Biz dil, din ve ırk ayrımı yapmıyoruz. Hz. Peygamber de öyle diyor; “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Doğrudan insan odaklıdır. ‘Şu veya bu dinden ona hizmet etme' demiyor. İhtiyacı olan herkese yardım etmek esastır. İsrail'in Filistinlilere yönelik yaptıklarını halen hazmedemiyorum. Bu bir insanlık suçudur. 128 TIR giyecek ve yiyecek yardımı yaptık. 32 TIR ilaç ve tıbbi cihaz götürdük.

“FİLİSTİN'E YARDIMDA LİDER ÜLKEYİZ”

- Diğer ülkelerden yapılan yardımlar ne kadar?

- Hiç tereddütünüz olmasın, biz o konuda lider ülkeyiz. Bakın size bir anımı anlatayım. Gazze Valisi bize yemek verdi. Vali bey, orada bana aslan-kuzu hikayesini anlattı. Filistinli bir çoban, dağda kuzularını otlatırken bir aslan buluyor ve onu kendi kuzularıyla büyütüyor. Kuzular ve aslan büyüyor. Daha sonra canavarlar sürüye saldırınca hepsi birlikte kaçıyor. Koyunlar aslana ‘Biz kaçıyoruz ama sen aslansın. Sen niye kaçıyorsun' diyor. Bir gün su içerken koyunlar, aslana ‘Suyu bulandırma. Bak sen kocamansın' diyor ve aslan kendisini öyle fark ediyor. Vali bey bana ‘Sizin bu coğrafyada büyük bir ülke olduğunuzu görmek için illa birilerinin ayna mı tutması lazım? Bu coğrafyanın aslanı sizsiniz' dedi.
Gazze'ye yardım etmek boynumuzun borcudur. Tarihi bir sorumluluktur. Gazze'ye gittiğimde misket bombalarının arasında çocukların oyun oynayışını gördüm ve isyan ettim. Filistin bayrağını götürüp en tepeye diktim. Bu bizim insana davranış biçimimizdir. Ben orada bu milletin merhamet elini temsil ediyorum.

“BAŞBAKAN'IN SAĞDUYUSU”

- Halktan ne kadar yardım yapıldı?

- O dönem halkımızdan çok fazla yardım etme talebi geldi. ‘Uluslararası bankacılık kanalları kapalı olduğu için para yardımı getirmeyin' dedik. İnsani yardım yaptık. Allah'tan, zannediyorum bayram yaklaşıyordu. Sayın Başbakanımız bana İsrail saldırıları olmadan evvel, “Filistin'e bir şeyler gönderiyor musunuz? Bir bilginiz var mı? Bir bakın da ihtiyaçları varsa yardım edin” dedi. O zaman 2 TIR dolusu her aileye 1 ay yetecek kadar koliler yaptık. Orada feveran eden bir aile “Allah Kızılay'dan razı olsun” dedi. “Yoksa biz açlıktan ölecektik” dedi. Bizim saldırıdan haberimiz bile yok. Sadece Başbakanımızın sağduyusu diye düşünüyorum. Bombalama başlamadan 1 gün önce yardım amacıyla Gazze'deydik.

“FİLİSTİN'DE DAİMİ OFİS YAPACAĞIZ”

Filistin devleti, Osmanlı tapusunu çıkartıp bize bir yer tahsis etti. Yakında Filistin'e daimi ofis yapacağız. Yardım yapan herkesten Allah razı olsun ama bizim sorumluluklarımız farklı. Buraya birileri mal malzeme götürmezse ‘niye götürmüyorsun' demez ama bana der. Bana şu an yaşayan toplum demese bile, bize bu mirası bırakanlar sorar.

“ÇİN, YARDIMLARIMIZI ENGELLEDİ”

- Urumçi'ye yardım yaptınız mı?

- Yardım etmeyi çok istedik ama maalesef Çin yönetiminin tutumu nedeniyle yapamadık. Biz yardımlarımızı hazırladık, kapıya kadar dayandık ama biliyorsunuz Çin yönetimi bırakın yardımı, gazetecileri bile içeriye sokmadılar. “İhtiyaç yok” dediler. Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla taleplerimizi ilettik ama olumlu yanıt alamadık. Ama şu an arkadaşlarımız yeni yeni Pakistan'ın Muzafferabad tarafından irtibat kuruyorlar.

“DÜNYADA YARDIM KONUSUNDA 1 NUMARAYIZ”

- Batılılarla Türk insanını karşılaştırdığımız zaman Türk insanının mazlumdan yana tavrı her zaman dikkat çekiyor...

- Bakın biz Pakistan Depremi'nde hatırlayacaksınız basın yoluyla duyuru yapmıştık. ‘Pakistan bizim için önemli' dedik. ‘Ne kadar verirseniz o kadar hizmet gider' dedik. Ama katılımcı olmak çok daha önemli. Biz Türkiye ve Türk halkı olarak katılımcılıkta mutlak bir numara olmalıyız. 1 numara olmazsak, tarihi sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmayız. 3 milyon 80 bin insan bankadan Türk Kızılayı'na para verdi. Ve Çin bizim 50 mislimizdir. Biz Çin'i geçtik.

Dünyada katılımcı olarak 1 numara olduk. Türk milletinin merhameti gerçekten çok yüksek. Bunu öylesine söylemiyorum. Bakın 7 yaşındaki Erva, kolundaki bileziği getirip bize verdi.
Bu, milletimizin genindeki merhamet duygusunu çok açık bir şekilde gösteriyor. Bunu sayın Pervez Müşerref'e anlattım. Sayın Müşerref, gözyaşlarını tutamadı. Erva'yı Pakistan'a çağırdı ve ona devlet üstün nişanı ödülünü verdi. Erva'nın tarihi bilgisi var mı? Yok. Bu genetik bir olay. Bunun bir başka izahı yok. Biz, hamile kadınlarımızı gözünü kırpmadan öldüren Yunanlılara bile yardım etmiş bir milletin evlatlarıyız. Türk milleti eli ve gönlü açık bir millettir.

“KURBANI İSLAMİ ŞARTLARA EN UYGUN BİZ KESİYORUZ”

- Kurban kesme kampanyası başlattınız. Biraz da bundan bahseder misiniz?

-Biz kurban derisi toplamıyoruz ama kurban organizasyonu yapıyoruz. Bizim projemize göre 2 milyonu aşkın kurban kesilmesi lazım. Ama böyle bir kurban kesilmedi, kesilmiyor. Burada bir tıkanıklık var. Biz Et ve Balık Kurumu ile anlaşma yaptık. Türkiye'de en doğru kurban kesimini Türk Kızılayı yapıyor. Kurbanın 1 gramını dahi değerlendiriyoruz. Kurbanı insani ve İslami şartlara uygun biz kesiyoruz. Tüm kurum ve kuruluşlar şahittir.

- Nasıl yapıyorsunuz?

- Kombinalara ‘Kurbanlıkları Doğu ve Güneydoğu'dan alacaksınız' diyoruz. Veterinerler Birliği'nden bir kişi hayvanın sağlıklı olup olmadığını kontrol ediyor. Ortam hijyenik mi, sağlıklı mı diye. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın din görevlisi kurbanın kesiliş tarzını kontrol ediyor.
Kızılay görevlimiz de hazır. Bir kamerayla bu süreç kayda alınıyor. Veteriner ‘Şartlar uygundur, ortam temizdir' diyor ve evrakı imzalıyor, imam duasını okuyor. Kızılaycı orada listeyi okuyor. Ve kurban kesiliyor. Sonra kurbanın etini kuşbaşı ve kıyma konservesi yaptırıyoruz. Noterin tutanağı ve CD ile birlikte sahibine gönderiyoruz.

“KASAMIZA GİREN HER KURUŞ NAMUSUMUZDUR”

- Bu süreçte aksama olmuyor mu?

- Kesinlikle aksama olmuyor. Bizim bütün illerde şubelerimiz var. İhtiyaç listesi olanlar var. İsterlerse kurbanları, verilen adreslere gönderiyoruz. Türkiye'de bu işi bu açıklıkta yapan varsa ben bu görevi hemen bırakırım. Bu kadar iddialı konuşuyorum. Bu uygulama biz gelmeden önce yoktu. 3 yıldır yapıyoruz. İlk yıl 15 bin, geçen yıl 30 bin vekalet aldık. Bu yıl hedefimiz 40 bin. Kasamıza giren her kuruş bizim namusumuzdur.

“HERKES KENDİ GÜNAHIYLA ÖLÇÜLSÜN”

- Bildiğim kadarıyla Türk Hava Kurumu (THK), topladığı kurban derilerinin bir kısmını size vermek istiyor. Kızılay deri topluyor mu?

-Hayır, biz deri toplamıyoruz. Deri de istemiyoruz. O işe girmek istemiyoruz. Bizim projelendirdiğimiz işe herkes uymalı. Kimseyle dalaşmak, uğraşmak bize uymaz. Farklı bir iş. Herkes kendi günahıyla ölçülsün.
Bu vekaleti veren insan bana sorumluluk veriyor. Ben bunu hangi kombinada kestiğimi bile telefonla bildiriyorum. Diyorum ki; ‘Senin kurbanın şurada şu anda kesildi.' Telefonla mesaj olarak bildiriyoruz.

- Peki Hac döneminde organizasyon düşünüyor musunuz?

-Yok, orası başka ülkenin toprakları. Önce bu meseleyi kendi topraklarımızda çözmeliyiz. Biz ‘Yoksulun onuru onurumuzdur' diyoruz. Vatandaş ‘Kızılay kurbanı kesecek, bizim eve et girecek' diyor.

“İBADETİMİZİ KÖTÜ GÖSTERMEK İSTEYENLERE FIRSAT VERMEYELİM”

-Her yıl bazı medya kuruluşları kurbanı kötü göstermek için elinden geleni arkasına koymuyor?

Bakın, kurban bir ibadettir. Bu ibadet azalıyor. Çünkü çocuğun gözünün önünde kan fışkırıyor. Çocuklar ve kadınların önünde kesilmesi doğru değil. Bunlardan herkes etkileniyor. Bazıları da bu ibadetin kalkmasını istiyor. Bu tür görüntüleri kullanıyorlar. AB de bu ibadeti istemiyor. Ancak Allah, Kevser Sûresi'nde çok açık bir şekilde ‘Kurbanınızı kesiniz' diyor. Bu ibadeti yerine getirmeliyiz. Fakir fukaranın hakkını korumak için ibadetimizi yapmalıyız. Ancak bu ibadetimizi sokak aralarında, sağlıksız ortamlarda değil, Kızılay gibi güvenilir kurumlarda yapmalıyız. İbadetimizi kötü göstermek isteyenlerin eline fırsat vermeyelim.













 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 10-12-2009, 07:49   #2
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı