Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-20-2010, 10:45   #1
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart BİTLİS Tarihi
Google Video
ERROR: If you can see this, then Google Video is down or you don't have Flash installed.



Yüzölçümü: 6.707 km²
Nüfus: 388.678 (2000)
İl Trafik No: 13

Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Bitlis'i, güneyden Siirt, batıdan Muş, kuzeyden Ağrı illeri ve doğudan Van Gölü çevreler.

Bitlis, Kaleleri ve Türk İslam eserleriyle önemli bir ildir.

İLÇELER:

Adilcevaz, Ahlat, Güroymak, Hizan, Mutki ve Tatvan' dır.

Tarihçe

Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan Bitlis, Van Gölü’nün batısındadır. İsmi Makedonya Kralı Büyük İskender’in, şehirdeki kaleyi yaptırttığı komutanlarından Bedlis’ten gelmektedir. Tarihsel yapıların ağırlıkta olduğu bir vadi içinde kurulduğundan “ Vadideki Güzel Şehir” diye anılır. Bitlis M.Ö.400 yıllarında Urartular’ın yerleşim alanıydı. M.Ö.11. yüzyıla kadar Urartular’ın yurdu olmaya devam eden ve 7. Yüzyıla kadar Asurlular’ın, 6. Yüzyıla kadar ise Medler’in yönetimi altında kalan Bitlis, daha sonra Pers Krallığının kurulması ile 2. Darius tarafından ele geçirilmiştir. M.Ö.4. yüzyılda Makedonya Kralı Büyük İskender’in yönetimi altına giren ve M.S.2. yüzyılda Doğu Roma İmparatoru Trayan tarafından ele geçirilen Bitlis, 7. Yüzyıla kadar Bizans yönetiminde kaldı.

Türkler’in 10. Yüzyılla birlikte başlayan Anadolu akınları sırasında önemli bir uğrak yeri haline gelen ve bu tarihlerde Alparslan ve ordularını Ahlat’ta konuk eden Bitlis, Türkler’in Anadolu’ya açılmasında çok önemli bir rolü de üstlenmiş oldu. 13. Yüzyılda Eyyübiler ve daha sonra Harzemşahlılar ve Moğolların saldırısına uğrayan ve 1514 yılındaki Çaldıran Savaşıyla Osmanlı egemenliğine giren Bitlis, Osmanlı İmparatorluğu’nun idaresi altında ilim, sanat ve kültür merkezi haline geldi. Birinci Dünya Savaşı Esnasında bir süre Çarlık Rusya’nın işgali altında kalan Bitlis, Cumhuriyettin ilanından sonra il yapıldı.

Tarih boyunca çeşitli medeniyetlere kucak açan Bitlis’te, bu dönemlere ait birçok kale, cami, medrese, köprü ve kervansaray yapıları bulunmaktadır. Bu nedenle geçmiş medeniyetlerin kültür ve sanat kalıntılarıyla yan yana yaşamak mümkündür. Nemrut Yanardağı’nın patlamasıyla oluşan Van Gölü’nün, yarısından fazlası Bitlis İl sınırları içerisindedir. Tatvan, Ahlat ve Adilcevaz İlçeleri Van Gölü sahillerinin güzelliklerini, kendi tarihi özellikleriyle bütünleştirir. Özellikle uzun yıllar Selçuklu egemenliği altında kalan Ahlat’ta dünyaca ünlü kümbet adı verilen anıt mezarlar ve mezar taşları, Adilcevaz İlçesi’nde ise Urartular’a ait eserler ve özellikle Kef Kalesi, ilin tarihi zenginliğinin halkalarını oluştururlar.
EFSANE
Gerek Makdis’i gerekse Şerefname’nin yazarı tarihçi Sultan Şerefeddin biri Romanlılar ülkesine diğeri de Farslar’a ait yazdıkları kitaplarda, Büyük İskender için iki boynuzlu İskender diye söz ederler. Çünkü İskender’in alnında boynuz şeklinde iki et parçası vardı. Başka bir açıklamada da, her 32 yıla karn deniyor. Yıldızlarda her 32 yılda bir döndükleri için ve de Alexander (İskender) 32 yıldan fazla yaşadığı için kendisine iki karnlı adam da denmektedir. İki Karnlı Bey ( Alexander ) bu bölgeleri zapt edip Dicle kıyısına eriştiğinde, bu ırmağın berrak suyundan içer, suyun sağlığa yararlı olduğuna kanaat getirir. Oradan Diyarbakır’a gelir. Sonrada Batman kıyısından giderek Kefender Kalesi’ne varır. Fakat Bitlis’ten çıkan sudan içer içmez gözleri ışıkla dolar. Kefender’den Bitlis’e vardığında nehrin iki yatağa ayrıldığını görür. Bunun üzerine önce Avih vadisinden akan sudan içer suyun pek yararlı olmadığını anlar. Fakat Bitlis Kalesi’nin doğusundaki kaynaklardan içince, hemen orada sakin bir uykuya dalar. Bu kaynağın suyundan yedi gün boyunca içer. Kendisinde hiçbir hastalığın kalmadığını görünce hizmetçisi Bidlis’i yanına çağırır, “benim sadık hizmetçim eğer Chasulchas olmak istiyorsan, hazinemden keselerle yeteri kadar altın al ve hemen şuraya bir kale kur. ( Bir kese 2000 altın ) Çapakçur’ dan döndüğümde bitmiş olsun. Öyle bir kale olmalı ki alınması güç olsun. Bu kaleyi ben bile kuşatsam, almakta zorluk çekeyim.”
Bu emri alan Bidlis, tüm ünlü yapı ustalarını, fen bilimcileri, fizikçileri, mühendisleri kalenin yapım işleriyle görevlendirir. Bidlis, kalenin yapım işi bittikten sonra kaleye taşınır. Çapakçur’un alınışından dönen Alexander, kaleyi kuşatır. Fakat bir türlü kaleyi alamaz. “Hey, seni dinsiz adam. Bana karşımı gelmek istiyorsun?” der. Sonrada kaleye her taraftan saldırı emri verir. Yığınla asker gece gündüz kaleye saldırır. Fakat nafile, sonuç değişmez. Büyük İskender, kaleye kapanmış olan Bidlis’in karşısında çaresiz düşer. Bidlis’e şunları söyler.
“İşlediğin tüm bu suçlara rağmen seni bağışlıyorum. Çık dışarı.” Alexander’in gönderdiği elçileri Bidlis tersyüz eder. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, eski efendisinin ordusunu mancıklarla taşa tutar. Demir oklar yağdırır Alexander’in ordusuna, ordudan çok insan ölür. Savaş bu şekilde 40 gün sürer.
41. gün kalenin kayalıklarındaki bir mağaradan eşek arıları bir bulut gibi dışarı çıkarlar. Her bir arı neredeyse bir serçe kadardır. Askerler ve hayvanlar, arılardan kaçmaya başlarlar. Arılar, Alexander’in burun ve kulaklarını sokarak neredeyse öldürürler. Oda çareyi kaçmakta görür. Bu olay Alexander’i oldukça yorar. Muş ovasına doğru geri çekilir.
İşte tam bu sırada Bidlis, kaleden ayrılarak içinde mücevher olan bir kutu , kalenin anahtarı ve diğer armağanlarla Alexander’a gider. Hediyeleri atının ayakları altına bırakan Bidlis yeri öper. Sonra da hediye kutusunu kendisine sunar. Alexander “ Hey, sen kahır olası adam. Neden bunca askerimi öldürdün?” Bidlis hemen yanıt verir; “ Efendim, alınması güç bir kale inşa etmemi siz buyurdunuz. Ben de emriniz üzere yaptırdım. Öyle bir kale olmalı ki, Büyük Alexander bile almakta güçlük çeksin.” Alexander, Bidlis’i kalenin Valiliğine atar. Bu nedenle kale, Bidlis adını alır. Alexander’in emri ile yaptığı için Fransızlar’ın tarih kitaplarında burası Alexander’in payı tahtı olarak adlandırılmıştır.


Coğrafya
Bitlis ilinin topraklarının çoğu sarp ve yüksek dağlardan oluşmuştur. Önemli dağlar olan Nemrut ve Süphan'dır.

Karasal özellikler gösteren Bitlis iklimi, gerçekte doğunun sert ve karasal iklimiyle Akdeniz iklimi arasında bir geçiş niteliği göstermektedir. İlde kışlar soğuk, yazlar ise sıcak ve kurak geçer


İlçeler
Adilcevaz İlçesi

Adilcevaz’ın tarihi mağara devrine kadar dayanır.
Adilcevaz’ın eski isminin ne olduğu her ne kadar tarihçe belli değilisede bu beldeye Zatülcevaz – Elciğaz, Elceviz ismlerinin verildiğine şahit oluyoruz.Adilcevaz ismi ancak Karakoyunluların buraları işgalinden sonra ortaya çıkmaktadır.
Tarihi yönden oldukça zengin değerlere sahip olan ilçe M.Ö.2000 yılına Urartuların yerleşim merkezi olmuştur.İlçenin kuzeyinde Urartulara ait KEF kalesi Adilcevaz’da medeniyetin ve uygarlığıın bundan tam 2786 yıl önce başladığını gösterir.

1071 yılında Türk İslam Kumandanı Alparslan komutasındaki büyük Selçuklu
İmparatorluğu ordusu,Roma İmparatorluğunun ordularını Malazgirt Meydan Muharebesinde bozguna uğratması ile Anadolu kapıları bir daha kapanmamak üzere Türk milletine açılmış,
1914 yılına kadar Osmanlıların hakimiyetinde kalan Adilcevaz bu tarihte sömürgeci Rus’ların işgaline uğramış,Bunun sonucunda ilçe halkı Anadolunun muhtelif yerlerine göç etmişlerdir.1918 tarihinde yapılan Gümrü antlaşması ile bu topraklar üzerinde tekrar Türk hakimiyeti kurulmuş,halk tekrar Adilcevaz’a geri dönmüştür.
İl Merkezine 85 km. mesafededir.


Ahlat İlçesi

TARİHİ DURUMU
Ahlat İlçesinde taş dönemleri olan Paleolitik ,Mezolitik ve Neolitik çağlara ait hiçbir Kültürel kalıntı yer almamaktadır.

M.Ö. 1700 lerde Hurri-Mitanni
M.Ö. 1000 Asur
M.Ö. 900-600 Urartu
M.Ö. 600 Med Egemenliği
M.Ö. 545-330 Pers Egemenliği
M.Ö. 330 Makedonya (Hellenistlik Selokidler)
M.Ö. 200 Part
M.Ö. 150 Bağımsızlık
M.Ö. 30- M.S. 395 Roma
M.S. 395-641 Bizans
M.S. 641 İslam İmparatorluğu Egemenliği
M.S. 800 Abbasiler
M.S. 850 Emeviler
M.S. 850-992 Bizans
M.S. 992 Mervanoğlu Beyliği
1054 Yılında Selçuklu Sultanı Tuğrul Beyce Anadolu’da Türklerce Şehir olarak ele geçen ilk yerdir.
1085-1090 Dilmaçoğulları
1100-1207 Ahlat Şahlar (Sökmenler)
1207-1229 Eyyubiler
1229-1231 Moğollar (Celalettin Harzemşah)
1231-1243 Anadolu Selçukluları
1243-1335 İlhan Egemenliği
1396-1462 Karakoyunlu Egemenliği
1472-1488 Akkoyunlu Egemenliği
1509-1535 Safavi Egemenliği
1535 Osmanlı Egemenliği

İlçede çoğu l3. Yüz yıldan kalma 14 Kümbet,Osmanlı Egemenliği döneminden 1 Roma-Bizans ve Selçuklularca kullanılmış 1 olmak üzere 2 adet kale,Selçuklu ve Beylikler döneminden kalma 5 tarihi mezarlık,Osmanlı döneminden kalma 1 tarihi mezarlık,yine Yuvadamı Köyünün kuzeyinde M.Ö. 2000 ile M.Ö. l200 arasında kullanılmış (Orta Tuna,Geç Tuna Çağı-Erken Demir Çağı) 4 ayrı mezarlık,Osmanlı döneminden kalma 2 Cami,Beylikler döneminden 2 Osmanlı döneminden 1 adet hamam,Akkoyunlu dönemi köprüsü bugün için ayakta kalmış taşınmaz Kültür varlıklarımız olup,Ahlat İlçesinde yer alan Müze Müdürlüğü de İlin tek Müzesidir.

Müze Müdürlüğü teşhirinde Roma-Bizans-Selçuklu-Osmanlı dönemine ait Sikkeler,Ahlat Yuvadamı mezarlığından gelen M.Ö. 2000 ile M.Ö. l200 yılları arasına ait çok renkli (Doğu Anadolu Bölgesine has ) çanak-çömlekler,Urartu dönemi bronz,saç tokaları-elbise iğneleri,Urartu dönemi tören kemerleri,Roma-Bizans dönemi bayan kolyeleri,parfüm kapları,Ahlat Selçuklu dönemi 13. Yüz yıla ait üzerinde özellikle insan-hayvan-yazı takliti süslemeler yer alan sıraltı (sgrafitto) ve lüster denilen özel tekniklerle yapılmış sırlı seramikler,sırsız kalıp tekniğinde yapılmış kaplar,hayvan formunda kap tutamakları,eczacılıkta kullanılmış kaplar,Osmanlı imparatorluğu son döneminde kullanılmış olan etnografik kap kacaklar görülebilir.
İlçenin taşınmaz Kültür varlıklarından olan en önemli taşınmaz eseri ise Selçuklu ve Beylikler döneminde kullanılmış olan Meydanlık Mezarlığı yaklaşık 200 dönümlük bir sahayı kaplamaktadır.Mezarlıkta Şahideli-Şahidesiz-Sanduka Mezarların dışında Stupa tarzında orta Asya Türk Mezar tipleri (1025-1100 arasında yapılmışlardır) olan oda tarzı yeraltı Mezarlarında görülür.
İlçenin diğer önemli taşınmaz eseri içinde Kümbetler önemlidir. Kümbetler Stupaların İslami etki ile birlikte gelişmiş olan,yeraltı mezar odası üzerine küçük bir mescit eklenen bey ve yöneticilere ait anıtsal Mezarlardır.

Ahlat’ın önemli eserlerinden olan Sahil Kalesi Osmanlı İmparatorluğu dönemi (Kanuninin İran seferi sırasında 1554 genişletildi,Diyarbakır mimari tarafından inşaatını yapmıştır. Tam inşaası 2. Selim zamanında 1568 yılında tamamlandı.)Eski Ahlat Kalesi Roma döneminden Osmanlı İmparatorluğu 1552 yılına kadar kullanılmıştır. Özellikle eski Ahlat Kalesi dış surları İkikubbe Mahallesinin büyük bir çoğunluğunu içine alan Surlarına ait bazı kalıntılar bugün bile görülmektedir.
İl Merkezine 65 km. mesafededir.


Güroymak İlçesi

İlçenin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Önceleri Norşin adı verilen bir
yerleşim merkezi bulunduğu, bilahare büyüyerek Güroymak İlçesine dönüştüğü bilinmektedir.
Norşin yerleşim birimine hayli uzakta yer alan Kümbet ve Selçuklu Mezarlığından daha önce ovada 11. yüzyılda bir yerleşim olduğu anlaşılmaktadır. Aşağıkolbaşı, Kuştaşı ve Budaklı Köylerinde Selçuklu Mezarlıklarına rastlanılmaktadır.

Bölgenin genel tarihinden anlaşılan İlçenin bulunduğu toprakların Hititler, Urartular, Persler, Mekedonya Krallığı, Selefke Krıllığı, Nesati Devleti, Roma İmparatorluğu, Mervaniler, Dilmaçoğlu Beyliği, Sökmeniler Beyliği, Şerefhanlar, Osmanlılar ve Rusları ve tekrar Osmanlıların elinde kaldığıdır.

Güroymak İlçesi 04.07.1987 gün ve tarih 19507 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 19.06.1987 gün ve 3329 sayılı kanunla resmiyet ve İlçe Kaymakamının 14.10.1988 tarihinde göreve başlamasıyla İlçe olmuştur. Güroymak yeni ve gelişmekte olan bir İlçedir.
İl Merkezine 30 km. mesafededir.


Hizan İlçesi

Bölgede ilk yerleşmeler M.Ö. 1000’li yıllarda Urartular ile başlamıştır. Daha sonra Pers, Roma, Bizans ve Arap devletlerinin egemenliğinde kalmış; 11. yüzyılda Selçukluların, 16. yüzyıl başlarında da Osmanlıların sınırlarına dahil olmuştur.

Hizan 1936 yılında İlçe yapılarak Bitlis İline bağlanmıştır. İlçe Bitlis ilinin ve Van Gölü’nün güneyinde sarp bir bölgede yer almaktadır. Topraklarının %90’ı dağlık olup, küçük dereler dışında önemli akarsuyu yoktur. Tipik karasal iklim hakim olan ilçede yaz mevsiminde ortalama en yüksek ısı 25, kış mevsiminde ortalama en düşük ısı -15 derece civarındadır. Bitlis merkez ilçe ve diğer ilçelere göre orman varlığı fazla olmakla birlikte, ülke genelindeki ormanlık alanlara göre orman varlığı azdır.
İl Merkezine 60 km. mesafededir



Tatvan: İl Merkezine 27 km. uzaklıktadır.İlçe'de kara ve demiryolları ile ulaşım söz konusu olduğu gibi Van Gölü üzerinden feribotla ulaşmak da mümkündür. İlçenin Van Gölü kıyısında kurulu olduğu yer aynı zamanda doğal bir liman olma özelliğine de sahiptir.

 


Konu Ahmet Yasin tarafından (07-20-2010 Saat 11:03 ) değiştirilmiştir..
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 07-20-2010, 10:54   #2
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
El Sanatları

İlimizde geçmişte ve günümüzde yapımı devam eden el sanatların şöyle sıralayabiliriz.

a) El Tezgahlarında dokunan el sanatları :

Gej ( Yöresel Kumaş ) : Mutki ve Hizan İlçelerinde dokunmakta olan bu el sanatı İl Kültür Müdürlüğü ile Mutki Halk eğitim Merkezi Müdürlüğünce açılan kurslarla desteklenmektedir. Yöresel elbiseler sadece Halk oyunlarında kullanılmaktadır. Hammadde ve pazarlama sıkıntısı çekilmektedir.

Seccade ve Heybe: Bitlis İl Merkezi ile Tatvan ve Hizan ilçelerinde halkın kendi evinde kurduğu el tezgahlarında dokunmaktadır.

Cacım : Cacım İlimiz Tatvan ilçesinde dokunmaktadır.

Aba : Aba dokuma iki çeşit olarak dokunmaktadır, Birincisi keçi kılından ikincisi ise tiftik yünden dokunmaktadır, kıl dokuma kısa kollu, tiftik dokuma ise yelek olarak dokunmaktadır. Aba dokuma Mutki ilçesinde yapılmakta ve Mutki Halk eğitim Merkezi Müdürlüğünce açılan kurslarla devam sürdürülmektedir. Abalar modern giyside kullanılabilecek durumdadır. Hammadde ve pazarlama sıkıntısı çekilmektedir
.
Bitlis Kuşağı : Tatvan ilçesinde dokunmaktadır,halk oyunları aksesuarı olarak kullanılmaktadır. Sadece Halk oyunlarında kulanılmaktadır.


b) Dokuma Tezgahlarında Dokunan El Sanatları :

Halıcılık : İlimizde Halıcılık Sümer Halı destekli olarak halıcılık yapılmaktadır. Sümer Halı Tatvan ve Hizan İlçesinde faaliyetleri devam ettirmektedir. 2000 yılı içinde de İl Kültür Müdürlüğünce halıcılık kursuna başlanılmıştır.

Kilimcilik: İlimizde Kilimcilik Ahlat ve Adilcevaz İlçelerinde faaliyetlerinin sürdürmektedirler. Bu atölyeler İlçe Kaymakamlıkları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarınca sürdürülmektedir.


c) Yöresel Ayakkabı Harik:

Yöreye has olan bu ayakkabı ( Harik ) İl Merkezinde İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün bünyesinde açılan kurslarla faaliyetlerine devam etmektedir. Yöresel Ayakkabı ( Harik) Halkoyunlarında, özel günlerde ve süs olarak şark köşesinde kullanılır. Pazarlama sıkıntısı çekilmektedir.


d) Toprak Seramik (Çömlekçilik):
İlimizde toprak seramik Mutki İlçesi Kavakbaşı Beldesi ile Güroymak İlçesi Günkırı köyünde faaliyetleri devam etmektedir.


e) İğne ve Boncuk Oyası:
Nineden toruna geçen ve eli biraz iğne tutabilen kız çocuklarının ilk öğrendikleri el sanatıdır.

f) Taş İşçiliği:
Sivil mimari tarzını oluşturan Taş İşçiliği Sanatı zarafet ve inceliği ile göz kamaştıran bir sanattır. Ahlat İlçesinde taş işçiliği sanatı yapılmakta, bu sanatı destekleme amacı doğrultusunda Ahlat Kaymakamlığınca geleneksel olarak her yıl yarışma düzenlenmektedir. Taş işçiliğinin maliyetli olması insanları daha ucuz malzemeye yönlendirmektedir.


g) Bastonculuk:
Ahlat ve Adilcevaz İlçelerinde yapılan Ahlat Bastonu ile ün salan bu el sanatı, ceviz, karaağaç, dut ve kiraz ağaçlarını el marifetiyle yöresel desen oymak ve kemik işlenerek vernik veya golmak cila ile cilalanarak Selçuklu motifleri ile süslenmektedir.

Bastonculuk sanatına desteklemek için İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Ahlat Kaymakamlığınca geleneksel yarışmalar düzenlenmektedir.








Yemekleri

Yöremizde pişirilen mahalli yemekler sırasıyla; İçli Köfte, Şekalok Yemeği, Tutmanç Aşı, Çorti Köftesi, Büryan Kebabı, Katıklı Dolma, Gari Aşı, Ayran Aşı, Glorik, Gebol, Çireş Pancarı, Kengerli Pilav, Halim Aşı, Keşkek, Çorti Aşı, Keledoş ..... gibi çeşitlerini çoğaltabileceğimiz yemeklerdir.

Zengin çeşide sahip İlimiz yemeklerinden İçli Köfte ve Büryan Kebabının yapılışları şöyledir;

Bitlis Köftesi : Bitlis kadını için yapılması açısından olgunluğun bir ölçüsü sayılan bu yemek için gerekli malzemeler ; 1 kg sinirsiz ve yağsız but eti, 1 kg ince bulgur, 1/2 kg şereh (beden) yağı, yarım baş soğan, bir miktar toz biber, kara biber, iki adet ekşi nar veya limon suyu ve yeteri kadar tuz.
İçinin hazırlanışı; Şereh yağı makinede iki kez çekildikten sonra içine yarım baş soğan rendelenerek, tuz, karabiber ve toz biber ile karıştırılır. Bu karışma ekşi nar içi, o yoksa limon suyu sıkılır.
Yapılışı; sinirsiz ve yağsız but eti iki kez makinede çekildikten sonra elde edilen bu kıymaya bir o kadar da ince bulgur karıştırılarak su ile yoğrulur. Yoğrulmuş olan hamur küçük parçalara ayrılır, bu parçalar birer birer sol avuç içine alınarak sağ elin şahadet ve orta parmağı ile delinmeyecek şekilde oyulur. Bu oyuğun içine alabildiği kadar yukarıda tarif ettiğimiz içi için hazırlanmış karışımdan konulur. Daha sonra oyuğun ağzı kapatılarak sağ el suya değdirilmek suretiyle iki el arasında yuvarlayarak düzeltilir. Usta ev kadınlığının ifadesine göre köftenin en mühim tarafı ağzının kapatılması ile, dış kısım kalınlığının bir birine eşit olmasıdır. Sıra pişirilmesine gelmiştir. Köfteler kuvvetli bir ateş üzerinde fıkır fıkır kaynayan su dolu bir tencerenin içerisine taşmayacak şekilde elle atılarak alevin daha kuvvetlenmesi temin edilir. Bir müddet kaynadıktan sonra köfteler suyun yüzüne çıkınca piştiği anlaşılır ve sıcak servis yapılır.


Büryan Kebabı : Anadolu’nun bazı yerlerinde yapılan tandır kebabından çok farklı bir şekilde yapılan büryan için “Hevur” denilen erkek keçi eti tercih edilir, bulunmadığı taktirde erkek koyun eti kullanılır, kebabın yapılışında büyük bir rol oynayan tandırın ebatları şöyledir; Ham toprakta 2,5m derinliğinde bir çukur kazılır. Çukurun ağız genişliği 45cm , dip genişliği ise 125cm’dir. Büryancı piyasanın en nazik ve yağlı etinden birkaç gövde alır gövde dışındaki yağları kopmayacak şekilde kat kat bıçakla etten ayırarak sarkıtılır. Bu et iyice yıkandıktan sonra ince tuzla her tarafı iyice tuzlanır. Gövdenin üst tarafına fazlaca tuz vurulur. Büryancılar etin durumuna göre ne kadar tuz vurulacağı konusunda ihtisas sahibidirler. Tandırda alevli ateş yanıp söndükten ve tavını aldıktan sonra madeni bir leğene bir miktar su konulup, çengeller takılarak tandırın dibine indirilir. Et gövdelerinin de üst tarafına çengeller takılarak tandırın ağzına bırakılan demir çubuktan sarkıtılır. Taş olan tandır kapağı kapatılarak etrafı kırmızı çamurla hava almayacak şekilde sıvanır. Böylelikle et tandırın içerisinde hem pişer hem de suyun buharı ile yumuşar. Tandırın ağzı etin hususiyetine göre 45 dakika ile 1 saat arasındaki bir zamanda açılır ve yerine asılarak kebaplar servise çıkarılır. Bu sırada dikkatle bakıldığı zaman tuz eriğinin etin etrafında adeta bir kabuklaşma meydana getirdiği görülür. Büryanın sıcağı makbuldür. Bunu temin için büryancı uzun müddet sıcaklığını muhafaza eden tandıra soğuyan gövdeleri tandıra indirir ve servis için tandırdan sıcak gövdeleri çıkarır. Garnitür olarak yaygın bir şekilde yaş üzüm tercih edilir. Evlerde böyle bir kebap olanağı olmadığından, sadece büryancılardan temin edilir. Etteki besleyici maddelerin kaybolmamasından dolayı besin değeri oldukça yüksek bir yemek türüdür.




Atasözleri

-Büyük söyleme başan gelir,

-Kırktan sonra mağara, hoş geldin bayram ağa,

-Allah verince dingo bağından da verir,

-Baba malı tez tükenir gerek evlat kazana,

-Ayağıma yer edem, gör sana neler edem,

-Kör gözden yaş, molla evinde aş,

-Acem belayem, tokem kadayem,

-Şipanem şilor, gelen gilor,

-Nur yağınca tandıra girmiş,

-Keçel derman bulsa öz başına sürer,

-Eşek bizim eşek ama çülü değişmiş,

-Görümüm geldi ölümüm geldi, beşiğim geldi tabutum geldi,

-Bir lâf duyduğunda kulağın kar, dilin lâf et,

-Az vardi acedan, bir de çıktı pacedan,

-Jüjünün balesi jüjüye şirindir,


Yöreye Has Kelimeler

-Beredayi: İşe Yaramaz-Fittoz: Hoppa,Oynak
-Bızap : Buzağı-Gılez : Salya-Çapu : Alkış -Gülyaz: Kiraz-Çılızer : Zayıf-Herkendaz : Ateş Köreği -Çipin : Sinek-Jüjü : Kirpi -Dav : Dolu Yağmur-Kartol : Patates -Dırçik : Zıplamak -Keşur : Havuç -Dingila Fıstık : Tahteravalli -Moz: Siyah Arı-Pestaf : Deste -Pişik : Kedi -Şilor : Erik -Şipane : Eşik -Tıhtımorik : Bögürtlen -Zıngılav : Çan, Zil
Türküler


DİDEBAN ÜSTÜNDEYİM
Dideban üstündeyim Gökmeydan baş aşağı
Dal boyun kastındayım Belinde şal kuşağı
Erenler dua etsin Alay kalkmış gidiyor
Ben murat üstündeyim Hepsi Bitlis uşağı
Giderim Van’a doğru
Yolun İran’a doğru
Kes başım kanım aksın
Kadrim bilene doğru

BİTLİS’İN ÖNÜNDE BAĞLAR
Bitlis’in önünde bağlar hanıme lele Bitlis’in başında bora hanıme lele
O yar oturmuş gül bağlar delalım lele Cahil idim düştüm tora delalım lele
Bu hasrete dayanamaz hanıme lele Beni tora düşürenler hanıme lele
Ne hastalar ne de sağlar delalım lele Dilerim yansınlar nara delalım lele
Vay hanım hanım hanım hanıma lele Vay hanım hanım hanım hanıma lele
Sensin benim yar dermanım delalım lele Sensin benim yar dermanım delalım lele
BİTLİS’TE BEŞ MİNARE
Bitlis’te beş minare beri gel oğlan beri gel Tüfeğim dolu saçma beri gel oğlan beri gel
Yüreğim dolu yare beri gel oğlun beri oğlan Sevdiğim benden kaçma beri gel oğlan beri gel
İsterem yanan gelem beri gel oğlan beri gel Doksandokuz yarem var beri gel oğlan beri gel
Cebimde yok beş pare beri gel oğlan beri gel Bir yarede sen açma beri gel oğlan beri gel
ATEM TUTEM

Atem tutem men seni Hop hopun omsun oğul
Şekere katem men seni Nur topun olsun oğul
Akşama baban gelende oğul Kınalı kavak dibinde oy
Önüne atam men seni Toyluğun olsun oğul


Maniler

Bu dağın karı menem Bitlis’in etrafı dağlar

Gün vursa erimenem İçinde gülden bağlar
Yedi yıl yerde kalem Fazla mektup yazardım
Civanem çürümenem yarim gariptir ağlar

Bulak başı poturak Kar yağar lapa lapa
At minderi oturak Bizim evin damına
Bir sen söyle bir de men Kız seni alacağım
Bu sevdadan kurtulağ Ananın inadına

Şafaklar sökülende Avih’in yolu ince
Al elma dökülende Düşümde gördüm gece
Yarimi çağırasız Kuşlar kurbanız olem
Mezarım örtülende Yarimin hali ince

Ay paceden gitmiyor Bitlis çayı bir düman
Elim yare yetmiyor Ben bu dertten kurtulmam
Hafta bir mercimek Yarimi sular aldı
Boğazımdan gitmiyor Ölsem bile unutmam

Başında puşan kurban Bitlis çayı bulanık
Dudağan dişan kurban Ağlarım yanık yanık
Yalanız sana değil El alem gece uyur
Eşan yoldaşan kurban Ben her zaman uyanık

Belediye önü taştır Dama serdim hasırı
Kızların gözü yaştır Al koynuna yesiri
Arvatlar ağlamayın Kaynana ölür ise
Manto çarşaftan hoştur Ev olur arı sili



Halk Oyunları

-Halk Oyunları : Yöreye özgü halkoyunları oldukça renklidir. Doğuanadolu Bölgesinin diğer illerinde de oynanan ve aynı adla anılan oyunlar, “Bar” ve “Halay” türlerindendir. Oyunlar genelde insanın sertlik, birlik-beraberlik ve insan sevgisi duyguların ifade eder.


Genel Oyun Çeşitleri :
-Ağır Küvenk -Nare -Değirmenci
-Sıppe -Tiringo -Kavaş
-Garzane -Deriko -Harkuşta
-Pappure -Zeybek -Meyroki
-Aşırma -Dıldıl -Küvengin Yollarında
-Temirağa -Memyane -Perijvan
Yöremizde halkoyunlarında çalgı aletleri olarak genelde davul-zurna kullanılır. Ayrıca def, bilhassa köylü oyunlarda kullanılan müzik aletidir.

-Yöresel giysiler : Bitlis halkı yöresel giysilerini çok yönlü düşüncelerle seçmiş ve kullanmıştır. Tamamen el dokuması olan erkek giysileri, “Gej” denilen tiftik kılından dokunan kumaşla yapılır. Giyilen giysiden bayanın evlimi, bekarmı, zenginmi, nişanlımı olduğunu anlamaya yarayan özellikler mevcuttur.
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı