Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
AK Parti Haberler - AK Parti Duyurular AK Parti Haberleri, AK Parti Duyuruları, AK faaliyetler ile ilgili tüm haberleri burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-18-2008, 04:54   #1
Kullanıcı Adı
taya
Standart AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı konuşma(17.06.2008)
Değerli Misafirler,

Değerli Milletvekili Arkadaşlarım

Sizleri yeni bir grup toplantısında en kalbi duygularımla selamlıyorum,

Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz Cuma günü ilk ve ortaöğretim kurumlarımızda eğitim gören tüm öğrencilerimiz karnelerini alarak, uzun bir yaz tatili dönemine girdiler.

Pazar günü yaklaşık 1.5 milyon evladımız, üniversite sınavında ter döktü.

Yapılan sınavın bütün gençlerimize, ailelerine hayırlı olmasını diliyorum.

Bu yıl hem üniversitelerimizin özellikle kontenjanlarını artırması, hem açtığımız yeni üniversiteler vesilesiyle çok daha fazla öğrencimizin üniversitede okuma hayali gerçeğe dönüşmüş olacak.

Bildiğiniz gibi dönemimizde 49 yeni üniversite kurduk, inşallah amacımız tüm vilayetlerimizi bir üniversiteye kavuşturmaktı ve böylece her ilimiz artık en az bir üniversiteye kavuşmuş oldu. Tabi ki her şehrimizi üniversitelerimizin getireceği dinamizmle, ürettiği katma değerle böylece daha da kalkındırmış olacağız.

Biz yola çıkarken, milletimize bir söz verdik.

Dedik ki, bu ülkeyi dört temel üzerinde inşa edeceğiz.

Eğitim, sağlık, adalet ve emniyet.

Toplumun vicdanını yaralayan sorunlar en çok bu dört alanda yoğunlaşıyordu.

Türkiye’nin gücünü yeniden topladık ve bu alanlardaki temel sorunları, devlet-millet eliyle büyük ölçüde çözüme kavuşturduk.

Bütçedeki eğitimin payını birinci sıraya yükseltmekle yetinmedik, millet ile devletin ülkenin geleceğine birlikte sahip çıkması için muazzam bir eğitim seferberliği başlattık.

Burada en çok bizi onurlandıran mesele şu olmuştur.

Siz milletin hukukuna sahip çıkarsanız millet de sizin hukukunuza sahip çıkıyor.

Milletimiz, devletinin her türlü imkanları kullanılarak cansiparane hizmet ettiğini görünce, kendi kaynaklarını seferber etmekten çekinmiyor.

Devletin bütçesinin kuruşu kuruşuna ülkeye hizmet için harcandığını gören milletimiz elindeki imkanları da devletle paylaşıyor.

Ülkemizin her şehrinde bugüne kadar göz yaşartıcı fedakarlık örnekleri gördük. Daha geçen hafta Malatya’da iş adamlarımızın açtığı Sevgi Evlerinden, İzmir’de, Bursa’da, Sinop’ta açtığımız okullara kadar muazzam bir millet desteği aldık.

Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası sayesinde, bütün toplumsal kesimlerin enerjisini, dikkatini eğitimdeki sorunlara yönelttik.

Hükümetimiz döneminde 35 bini hayırseverlerce olmak üzere yaklaşık 120 bin dersliği eğitim hayatımıza kazandırmış olduk.

Pazar günü İzmir’de Eğitime destek kampanyasına katılan hayırsever vatandaşlarımızla bir araya geldik, onların gurur tablosunu birlikte yaşadık.

Bölgesel kalkınma adaletsizliğini gidermek, haksız rekabeti kaldırmak için Doğu Batı ayrımı yapmadan ülkemizin bütün bölgelerine aynı oranda yeni eserler kazandırdık.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu illerimizde metruk durumda bulunan binlerce köy okulunu yeniden eğitim verebilir duruma getirdik.

Bunları neden okullar açılırken değil de okullar tatil olurken anlatıyorum.

Okullar tatil oluyor ama, hükümetimiz tatile çıkmıyor, aynı hızla yatırımlara devam ediyor, gece gündüz demeden milletimizin huzur ve refahı için emek sarfediyor. İşte bunun için anlatıyorum.

Sizler bunları zaten biliyorsunuz ama, birileri ya bilmiyor, ya bilmiyor ya da bilmek istemiyor. Ya görmüyor ya görmek istemiyor veyahut da görüyor göstermek istemiyor. Çünkü eğer gösterirlerse o zaman vatandaşımız bunun heyecanıyla, evet Türkiye’nin geleceğine çok daha farklı bakar endişesini taşıyor.

Ben burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bakınız; Şemdinli’yi İpsala ile birlikte düşünemeyen, Boyabat’ı İskenderun ile birlikte kucaklayamayan, özellikle bu tür insanlar bu ülkeyi baştan başa bir bütün olarak nasıl sahiplendiğimizi göstermek için yaptıklarımızı ve yeni hedeflerimizi bunlara anlatıyoruz ama anlamak istemiyorlar.

Peki bütün bunlar bizim iktidarımızdan önce yapılamaz mıydı?

Eksik olan neydi?

Eksik olan milletin derdiyle dertlenmiş bir kadronun yönetime gelebilmesiydi.

Hakkari’nin, Diyarbakır’ın, Trabzon’un, Mersin’in, İzmir’in, Ardahan’ın, Tunceli’nin, Nevşehir’in, Tekirdağ’ın, Antalya’nın, bu ülkenin derdini kendine dert edinmiş insanların iktidarıydı eksik olan.

Her fırsatta milletle kavga eden, milleti hor gören bir iktidar değil, milletin gönlüne talip olan, milletin gönlünden geçen bir iktidardı eksik olan.

İşte, milleti karşına değil, milleti arkasına aldığı zaman, bu ülkede ne kadar kısa zamanda nelerin yapılabildiğini, hamdolsun AK Parti iktidarı olarak bizler gösterdik.

İnşallah, önümüzdeki dönem milletle el ele vererek, çok daha büyük işler başaracağız.

Bu ülkenin gençleri, bu ülkenin yarınlarından emin olsunlar.

Türkiye Ak Parti iktidarıyla birlikte çok daha güçlenmiş, çok daha itibarlı, çok daha büyük bir Türkiye olmuştur.

Değerli arkadaşlar…

Tabi ki bütün bunlarla birlikte geride bıraktığımız hafta yine çok yoğun, bereketli bir şekilde geçti.

Her ışığı karartmak, her hayırlı işe engel olmak, ülkemizin yıllarca özlediği güven ve istikrar ortamını sabote etmek isteyenlerin aksine, biz yine bütün hafta Anadolu’nun yollarındaydık.

Sinop’un, Bursa’nın, İzmir’in kalkınma heyecanına ortak olduk.

Ve oralarda birçok açılışları halkımızla birlikte gerçekleştirdik.

Perşembe günü İstanbul’da 3. Türk Arap Ekonomik Formu toplantısına katıldık.

Türk ve Arap dünyasının ekonomik, sosyal ve demokratik kalkınması için dev bir uluslararası toplantıya daha ev sahipliği yaptık.

İş adamlarımız Arap dünyasının iş adamlarıyla bir araya geldiler. Sektörel bazda görüşmeler yaptılar ve inanıyorum ki bunların neticelerini de en kısa zamanda almaya devam edeceğiz.

Cuma günü Sinop’ta DSİ tarafından değişik illerde yapılan 7 barajımızın toplu açılışını yaptık.

Bu barajlar 23 bin 276 hektar tarım arazisini sulayacak ve içme suyu sağlayacaktır. Tabi ki tek tek bunlara gitmemiz mümkün değil. Onun için tek merkezden bu barajlarımızın açılışını gerçekleştirdik.

Ben inanıyorum ki şu anda ekranları başında izleyenlerin dışında, bunu belki de vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu bilmiyor. Ne oluyor, ne gidiyor bilmiyorlar. Ama ülkenin, bu kuraklığın yaşandığı dönemlerde Ak Parti iktidarıyla neler kazandığını, neler yapıldığını ve yapılmakta olduğunun bilinmesi açısından bunları önemsiyorum.

Ve bu barajlar, işte yine yarınların o kuraklığında topraklarımız için adeta bir oksijen çadırındaki insan için bağlanan serum olacaktır.

Ulaştırma bakanımızla birlikte helikopterle Sinop-Samsun yolunu inceledik. Çünkü bu yolu bitirme kararlılığındayız. İstiyoruz ki Sinop’un bütün güzelliği -tarihi olsun, doğa itibariyle olsun- dünya turizmi ile birleşsin. Ve bugün eğer bir geliyorsa Sinop’a turist olarak, yarın on gelsin. Gelir mi? Gelir. Bütün o tarihi eserleriyle, doğasıyla gerçekten Sinop ülkemizin müstesna yerlerinden bir tanesi. Ama tüm bunlar, vesair olmayınca turizm hiçbir zaman cazip hale gelmiyor.

Tabi aynı gün biz Sinop’ta havaalanı açılışını da yaptık. 8 yıldır hava ulaşımına kapalı olan Sinop’u bizler şimdi açmak suretiyle, haftada 3 gün olmak kaydıyla, Sinop hava ulaşımına açılmış bulunuyor. Temmuz başı itibariyle hayırlı olsun.


Cumartesi günü, aynı zamanda, Bursa için hayati önem taşıyan çok önemli açılışlar gerçekleştirdik.



TOKİ tarafından yapılan 1569 konutun anahtar teslim törenini gerçekleştirdik. Bunun yanında Bursaray Yıldırım B Etabı Metro Hattı açılışını gerçekleştirdik. Kent Meydanı ve Alışveriş Merkezi, okullar, kültür ve ticaret merkezinin açılışlarını yaptık.

Bunun yanında yine Osmangazi Belediyemizin su kayağı noktasında düzenlemiş olduğu 90 bin metrekarelik bir alan üzerindeki suni göl ve çevresindeki dinlence noktası, hakikaten oradaki bir mezbeleliği böyle yemyeşil bir park haline getirmesi, bir Milli Park haline getirmesi ayrı bir güzellikti. Bunu da yine orada görmenin mutluluğunu yaşadık.

Pazar günü İzmir’de eğitime destek veren hayırseverlerimizle bir araya geldik.

Bunun yanında, altını çiziyorum, 19 yıl önce, merhum Özal tarafından temeli atılan ama ondan sonra da adeta unutulan İzmir-Karşıyaka Çevre Yolunun ve yine bir kenara konan Aliağa kombine çevrim santrali çift yakıt dönüşüm projesinin açılışlarını yaptık.

14 yılda 320 milyon dolar harcanın ama bitirilemeyen çevre yoluna biz beş yılda 430 milyon dolar harcadık ve yolu vatandaşlarımızın hizmetine açtık. Bu da hayırlı olsun.

Ve değerli konuklar, değerli milletvekili arkadaşlarım aynı günün akşamında da İzmir’de, Buca Belediyemizin organize ettiği I. Uluslararası Rumeli Şenliği’ne katıldık, vatandaşlarımızla orada kucaklaştık. Balkan ülkelerinden bir çok bakan, milletvekili arkadaşlarımız oradaydı, onlarla orada dertleştik.

Yani biz, işimize bakıyoruz. “Durmak Yok Yola Devam” diyoruz. Ama bir inceliği daha söyleyeyim, yürüyerek değil, koşarak devam ediyoruz.

Bunu, sadece kendimiz için değil, ülkemiz için, demokrasimiz için, milletimizin refahı ve huzuru için durmak yok yola devam diyoruz.



Bu hafta yine yoğun bir gündemimiz var.

Yarın, her yıl yapmakta olduğumuz, Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı’na; ki bu, dünyanın dev şirketlerinin CEO’larının, yönetim kurulu başkanlarının, bunun yanında Dünya Bankası’nın, İMF’nin temsilcilerinin katıldığı, Türkiye’den yine güçlü kuruluşlarımız, onların başkan ve yöneticilerinin katıldığı, istişare edip bir yılı çek ettiğimiz ama gelecek yıl içinde Türkiye’nin kalkınmasına nasıl katkıda bulunabiliriz, neler yapabiliriz, bunları görüştüğümüz konuştuğumuz bir toplantı.

Cuma günü Trabzon’da dev bir alışveriş merkeziyle, bir spor merkezinin inşallah açılışına katılacağız ve cumartesi günü ise Batman’da şu ana kadar hazırlıkları büyük bir heyecanla devam eden bir çok alanda açılışlar yapacağız. Afet konutlarından tutunuz, toplu konuta varıncaya kadar, spor tesislerine varıncaya kadar, okullara varıncaya kadar, bir çok tesisin inşallah Batman’da açılışını yapacağız.

Gördüğünüz gibi, bizim gündemimiz birilerinin sahte gündemlerine hiç ama hiç benzemiyor.

Bizim gündemimiz, Türkiye’dir. Bizim gündemimiz, şehirlerimizdir. Bizim gündemimiz, insanlarımızdır.

Değerli arkadaşlar...

Bildiğiniz gibi milli takımımız önceki akşam Çek Cumhuriyeti ile oynadığı maçı çok çarpıcı bir zafere dönüştürerek kazandı ve Avrupa Futbol Şampiyonası çeyrek finaline Türkiye ismini yazdırdı.

Şüphesiz ki bu başarı milletimize büyük bir mutluluk verdi, büyük bir moral verdi.

Nitekim vatandaşlarımız yurtiçinde, yurt dışında sokaklara dökülerek bu zaferi kutladılar.

Bizde tabi ki bu arada şükrettik ve daha nice zaferlere dedik.

Oynanan müsabaka 90 dakikanın içine futbolun bütün güzelliklerini ve heyecanını sığdırmış olması bakımından, bir başka özelliğiyle de uzatmalara bile sığdırabiliyor. Demek ki başarı için sadece 90 dakika yeterli değil. Son nefese kadar bu işi sürdürmektir aslolan. Budur.

Ve gerçekten şartlar ne olursa olsun mücadeleyi asla bırakmayan ve kaybetmeyi kabullenmeyerek milletimizi gururlandıran federasyonun yönetiminden tüm teknik kadroya varıncaya kadar, bütün futbolcularımıza varıncaya kadar, gerek şahsım, gerek milletim adına şükranlarımızı sunuyoruz, taktirlerimizi sunuyoruz, kendilerini kutluyoruz ve inşallah çeyrek finalde de bu galibiyeti bekliyoruz. İnşallah biz de fevkalade şartlar olmazsa Viyana’da kendileriyle beraber olacağız.

İnanıyorum ki bu başarıların devamı da gelecektir, Türkiye diğer alanlarda olduğu gibi sportif alanlarda da Avrupa’nın ve dünyanın takdir ettiği, edeceği daha nice başarılara imza atacaktır.

Batılıların dediği gibi sessiz devrimi gerçekleştiren Türkiye, inşallah bundan sonra da o sessiz görülen başarıları da gerçekleştirecektir.

Türkiye gelişme yolunda, kalkınma yolunda, ilerleme yolunda adımlarını hızlandırdıkça bütün dinamikleriyle sesini dünyaya duyurmaya devam edecektir.

Çek Cumhuriyeti müsabakasından sonra Türkiye’nin bu başarısının ne kadar geniş bir coğrafyada yankı bulduğunu iyi görmek, iyi anlamak, bu mesajı bence iyi almak gerekir.

Bizim futbolcularımızın sadece kendi vatandaşlarımızı değil, tarihi ve kültürel bağlarla bağlı olduğumuz çok daha büyük bir coğrafyanın insanlarını da temsil gücüne sahip olduğunu iyi düşünmemiz gerekir.

Çok anlamlıdır, dün akşam baktım Katar Emiri’nin eşi, eşimi aradı. Meğerse maçı izlemişler, o da bu maçtan dolayı duyduğu heyecanı bizlerle paylaşıyor ve o da tebrik ediyor. Bunlar anlamlı şeyler. Nerelere bu işin yayıldığı noktasında çok anlamlı şeyler.

Türkiye’yi kendi içine kapatarak dünyadan kopartmak isteyen kompleksli zihinlerin de bu gerçeği iyi görmesi gerekir.

Türkiye bu sığ zihinlerin asla kavrayamadıkları kadar büyük bir ülkedir.

Öte yandan farklı kültür ve inançları aynı çatı altında buluşturma misyonuna sahip olması gereken Avrupa Birliği temsilcileri de bu mesajı iyi okumalıdır.

Nasıl milli takımımız Avrupa Futbol Şampiyonası’nın olmazsa olmaz bir rengi, bir heyecanı, bir imkanıysa, Türkiye’nin başarısı üç kıtada heyecan dolu bir yansımaya sebep oluyorsa Türkiye’nin üyeliği de AB için o kadar büyük ve olumlu bir etkiye sebep olacaktır.

Bunu dünya üçüncülüğünde de görmüştük. O zaman da gittiğimiz birçok ülke bize aynı şeyleri söylemişti. Bu zenginliği görmek gerekir.

Bu zenginliği göremeyenler Avrupa şehirlerinin neredeyse tamamının meydanlarını, caddelerini dolduran Türkiye coşkusuna lütfen bir baksın.

O sokaklarda Türkiye’den giden insanlarımız var, o şehirlerde ay yıldızlı forma altında temsil edildiği duygusunu taşıyan çeşitli coğrafyalardan insanlar var.

Hepsi aynı coşkuyu, aynı heyecanı yaşıyor. Daha da önemlisi birçok ülkenin milli takımında başarıyla mücadele veren Türk kökenli insanımız var, gençlerimiz var. Bu bile Türk insanının, Türk gencinin Avrupa ile et ve tırnak gibi kaynaştığını göstermektedir.

Sporcularımızın Pazar akşamı ispatladıkları en önemli gerçek şudur.

Başarmayı hak ettiğinizi düşünüyorsanız asla mücadeleyi bırakmayacaksınız.

Kendinize güveniyorsanız, arkanızdaki büyük millet size güveniyorsa, en iyisini yapabileceğinize inanıyorsanız, mücadeleden yılmayacak, hedefe ulaşmak için canınızı dişinize takacaksınız.

Yaşadığınız zorluklar, uğradığınız haksızlıklar sizi asla yolunuzdan çevirmeyecek.

Eğer arkanızda gücüyle, desteğiyle, duasıyla bir millet topyekûn duruyorsa, başarmanız ve hakkınızı almanız mukadderdir.

Bize düşen yeterince gayret etmek, yeterince alın teri dökmektir.

Bu sporda da böyledir, siyasette de böyledir, devlet yönetiminde de böyledir.

Milletin iradesi, milletin hayır duası, milletin gönül zenginliği her türlü zorluğu aşmayı sağlayacak büyüklükte bir güçtür.

Ben bu vesileyle Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız Murat Bey’e de, bu işi yakın bir takiple sürdürmesi sebebiyle ayrıca teşekkür ediyorum.

 

taya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 06-18-2008, 04:54   #2
Kullanıcı Adı
taya
Standart AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı konuşma(17.06.2008)
Değerli Arkadaşlar

Milletimizin yüreğini kabartan bu milli takım başarısından ülkeye hizmeti şereflerin en büyüğü bilen bu kadroya geçersek şunu söyleyebilirim:

Evet, bizim siyasetten tek muradımız milletimizin sevincini büyütmektir.

Milletin sevincini kursağında bırakmak isteyenler, varsın bildikleri yolda değerli arkadaşlar devam etsinler.

Yeter ki biz, milletimizin bir arada yaşama iradesini güçlendirmeye devam edelim.

Yeter ki biz, 70 milyon olduğumuzu unutmayalım.

Yeter ki biz, bu ülkenin bütün vatandaşlarının başını dik tutalım.

Bu ülkenin vicdanı olmayı başaran bir aydınımız merhum Cemil Meriç’in dediği gibi “Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye çalışan zavallılar” varsın güneşe çamur atmaya devam etsinler.

Değerli arkadaşlar,

Zira “onlar karanlığa o kadar alışmışlar ki yıldızlardan bile rahatsız oluyorlar.”

Her gelişmeye set çekmeye, her ilerlemeye çelme takmaya, her hayırlı işe engel olmaya alışanlar her zaman olacaktır.

Yangına körükle gidenler, kriz ve kaostan beslenenler, gerilimden başka bir siyaset tarzı bilmeyenler dün de vardı, bugün de var, yarın da olacaktır.

Ama unutmayalım ki, sağduyu sahibi milletimiz engin basiretiyle bu tür ayak oyunlarını, bu tür tahammülsüz girişimleri boşa çıkaracaktır.

Değerli Arkadaşlar,

Yaşadığımız süreci ve bu süreci detaylandıran hadiselerin anlamını iyi değerlendirmek ve demokrasimizi güçlendirecek bir siyasî tavrı korumak, bizim milletimize karşı mükellefiyetimizdir.

Dolayısıyla bizler ülkemiz için neler yapmamız gerekiyorsa bunun adımlarını atacağız ve bileceğiz ki her attığımız adımda ülkemiz bir şeyler kazanmalı. Eğer attığımız adım ülkeye bir şeyler kazandırıyorsa eyvallah, ama kaybettiriyorsa biz o adımdan anında vazgeçebilmeliyiz.

Bizler bu anlayışla Türkiye için hayati anlamlar taşıyan süreçler yaşadık.

Bizler 1950’den bu yana Türkiye olarak, demokrasi istikametinde hatırı sayılır bir mesafe aldık.

1950-1980 arasında üç kez kesintiye uğrayan demokrasimiz, 1983’ten sonra Türkiye’nin dünya ile irtibatının yoğunlaşmasının da etkisiyle yeniden güçlenme eğilimine girmiştir.

1990’ların ikinci yarısından sonra Türk demokrasisinde gözlenen gerileme trendi, 2002 seçimleri ile son bulmuştur.

2002 yılı sonunda iktidara gelen Ak Parti hükümeti, kapsamlı bir demokratikleşme hareketini başlatmış, Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefine sahip çıkarak Türk demokrasisini evrensel standartlara yaklaştırmıştır.

Türkiye, kendine özgü bir demokrasiden evrensel normlara uygun bir demokrasiye geçiş iradesini güçlü bir şekilde ortaya koymuştur.

2002 sonrası dönemin en önemli hususiyeti, demokrasi talebinin gerçek mânâda toplumsal bir talebe dönüşmesi ve partimizin de bu talebi taşıma iradesini cesaretle gösterebilmesidir.

Değerli arkadaşlarım;

Şüphesiz ki şu anda yaşadığımız süreç çok tartışılacak bir süreçtir. Ve bu sürecin bedeli muhakkak tartışılacaktır, geçmişte olanların tartışıldığı gibi.

Türk demokrasisinin ve hukuk sisteminin tarihi serüveni açısından kritik bir önemdedir.

Dün bildiğiniz gibi esas hakkındaki cevabımızı da Anayasa Mahkemesi’ne verdik. Niye bu kadar süratle çalışarak bunu yapıyoruz? Bütün arzumuz temennimiz şudur: Ülkemiz ne siyasette ne ekonomide kaybetmesin. Ülkemiz bir bulutlu havanın doğurduğu yapıda geleceğe yürümesin. İstiyoruz ki ülkemiz önünü görsün. Ülkemize dışarıdan yaklaşanlar da ülkemizi net görebilsinler.

Zira ülkemizdeki sıkıntılı bir süreç, bilesiniz ki ülkemizin dış dünyadaki itibarına da gölge düşürmektedir. Onun için tabi ki bizlerin süreci hızlandırmak ve ülkemizin geleceği noktasında, gerek içerde gerek dışarıdaki yatırımcıların atacağı adımlara katkısının ve özellikle de Türk demokrasisinin, bu noktada yara almasına tahammülümüz yoktur.

Ak Parti olarak bu süreçte sağduyuyu elden bırakmadan, Türkiye büyüklüğünde düşünerek, ülkemizin selametini hesaba katarak hareket ettik, bundan sonra da aynı sorumlu davranışı yine sürdüreceğiz.

Temennimiz, Türkiye’nin en kısa sürede bu türbülanstan çıkması, çağdaş uygarlık yürüyüşünü aynı kararlılıkla ve güç kaybetmeden devam ettirmesidir.

Değerli Arkadaşlar,

Bu noktada, üzerinde çok durulmayan, ancak Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz açısından tehlike arz eden bir hususa işaret etmek istiyorum.

Bu süreçte bir kısım çevrelerin yürüttükleri propaganda, demokrasimizi ve hukuk devleti normlarımızı gelişmiş evrensel standartlardan uzaklaştırmaya, kendine özgü bir mahiyete büründürerek sığlaştırmaya yöneliktir.



Çağdaş demokrasinin yerleşmesini Cumhuriyetimizin temel ilkeleri açısından bir tehlikeymiş gibi yansıtılması kabul edilemez bir çarpıtmadır.

Cumhuriyet, laiklik, hukuk devleti gibi kavramlar demokrasiyi daha da güçlendirecek, demokrasinin olmazsa olmazı kavramlardır, ilkelerdir.

Türkiye’nin siyasî tarihi, bu kavramlar gerekçe gösterilerek demokrasinin zaafa uğratılmasının örnekleriyle doludur.

Türkiye, bu çarpık anlayıştan bir an önce uzaklaşmak zorundadır.

Cumhuriyet de, laiklik de, hukuk devleti de ancak demokrasi ile mümkündür.

Bu ilkeleri yaşatmak, öncelikle demokrasiyi yaşatmakla, milli iradeye dayandırmakla mümkündür.

Vesayet rejimi özlemcisi bir kısım siyasetçilerin, rejimin ilkelerini demokrasiyle çelişmiş ilkelermiş gibi göstermeye çalışmaları, bu ilkeleri çarpık biçimde yorumlayarak demokratik gelişime direnmeleri, esasen kendi ayrıcalıklı pozisyonlarını muhafaza etme çabalarının neticesidir.

Yapmak istedikleri şey, rejimin ilkelerini siyasî tartışma ve rekabetin konusu haline getirerek rejimin üzerinde sürekli bir kriz gölgesi oluşturmak ve bu yolla siyasetin toplum tarafından tanzimini engellemektir.

Ama bilinmelidir ki, ne Türkiye 1940’ların Türkiye’sidir ne de Dünya soğuk savaşın Dünyasıdır.

Bu millet reşittir, mümeyyizdir, azamî demokratik olgunluğa sahiptir.

Siyaseti toplumdan, halktan, milletten yalıtmak isteyen siyasi anlayışlar tarihin tozlu raflarında kalmıştır.

Ana muhalefet partisinin demokrasi konusundaki sabıkalı tavırları, Türk siyasetinin gelişiminin önündeki en büyük engellerden biridir.

Özellikle ana muhalefet partisinin gerilime endeksli siyaset tarzının milletimizin büyük bir kesiminde kabul görmesi, karşılık bulması asla mümkün değildir.

Değerli Arkadaşlar

AK Parti, Türkiye’ye çok çok önemli, gerçekten çok çok değerli bir dönem yaşatmıştır ve bu süreç aynı şekilde devam edecektir. Türkiye son beş yılda onlarca yılın ihmallerini gidermiş -işte az önce örneğini verdim- onlarca yılın sorunlarını hafifletmiştir.

Hizmet ve icraat kavramları yeniden siyasete hakim olmaya başlamıştır.

Değerli arkadaşlarım;

Özellikle geçenlerde açıkladığım ve inşallah şu anda uygulamasına başladığımız GAP Projesi, DOP Projesi, Konya Ovası Projesi ve bunlarla birlikte bölgesel projeler, bu ülkenin inşallah önümüzdeki yıllara ve çağa damgasını vuracağı atılımlar olacaktır, adımlar olacaktır. Ve şu anda bunun heyecanı bütün bu bölgeleri sarmıştır.

Biz, sorumlu ve sağduyulu siyaset tarzıyla yolumuza devam edeceğiz.

İnanıyoruz ki, milletimiz de AK Parti’nin sorumlu siyasetini desteklemeye, partimize güç vermeye, yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir.

Bunu Sinop’ta gördük, bunu Bursa’da gördük kavurucu sıcağa rağmen. Bunu İzmir’de gördük kavurucu sıcağa rağmen. Orada on binlerce insanın, nasıl o sıcağa rağmen orada toplandığını görmek, bize zaten bu heyecanı veriyor.

Türkiye, her türlü sorunu aşacak büyüklüğe, her türlü zorluğu giderecek ferasete sahiptir.

Sözlerimi burada bitirirken hepinizi en içten duygularımla selamlıyor, başarılı bir yasama haftası diliyorum. Bütün konuklarımıza selamlar sevgiler saygılar.

Kaynak: akparti.org.tr
taya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-18-2008, 17:34   #3
Kullanıcı Adı
Berika
Standart AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı konuşma(17.06.2008)
muhteşem bir konuşmaydı 8)

sağol kardeşim +
  Alıntı ile Cevapla
Alt 06-18-2008, 17:36   #4
Kullanıcı Adı
Feyza
Standart AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı konuşma(17.06.2008)
Taya gerçekten çok teşekkürler. Arkadaşlar gurup toplantıları ve ulusa sesleniş konuşmaları çok önemlidir. dinlemenizi tavsiye ederim. +1
Feyza isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-18-2008, 20:57   #5
Kullanıcı Adı
taya
Standart AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı konuşma(17.06.2008)
Alıntı:
Feyza Nickli Üyeden Alıntı
Taya gerçekten çok teşekkürler. Arkadaşlar gurup toplantıları ve ulusa sesleniş konuşmaları çok önemlidir. dinlemenizi tavsiye ederim. +1
ben teşekkür ederm ne demek...
taya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-18-2008, 21:03   #6
Kullanıcı Adı
oguzdesouza
Standart AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı konuşma(17.06.2008)
Dün grupta başbakanımız Cemil Meriç'in bi sözünü kullanmıştı onu bulamadım ben... Bilen varsa bi zahmet söylerse sevinirim..
oguzdesouza isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-19-2008, 13:40   #7
Kullanıcı Adı
taya
Standart AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı konuşma(17.06.2008)
Alıntı:
taya Nickli Üyeden Alıntı
Bu ülkenin vicdanı olmayı başaran bir aydınımız merhum Cemil Meriç’in dediği gibi “Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye çalışan zavallılar” varsın güneşe çamur atmaya devam etsinler.
Bilgilerinize....
taya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-19-2008, 15:14   #8
Kullanıcı Adı
oguzdesouza
Standart AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı konuşma(17.06.2008)
Alıntı:
taya Nickli Üyeden Alıntı
Alıntı:
taya Nickli Üyeden Alıntı
Bu ülkenin vicdanı olmayı başaran bir aydınımız merhum Cemil Meriç’in dediği gibi “Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye çalışan zavallılar” varsın güneşe çamur atmaya devam etsinler.
Bilgilerinize....
Teşekkürler
oguzdesouza isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-24-2008, 00:42   #9
Kullanıcı Adı
Deniz.Feneri
Standart Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı konuşma(17.06.2008)
teşekkürler emek konuşturmuşsun hocam eline klavyene sağlık
Deniz.Feneri isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı