![]() |
#1 |
![]() ![]() Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu'nun 148. hafta basın açıklaması Sıhhiye Abdi İpekçi Parkı'nda yapıldı. Açıklamayı platform üyelerinden İHH Ankara Temsilciliği adına Hanefi Sinan yaptı ..... CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın çarşaflı hanımlara rozet takmasını "seçimler yaklaşırken münafıkça bir bir yaklaşım" olarak nitelendiren Sinan açıklamasında şu görüşlere yer verdi; "Değerli Basın Mensupları, Bir taraftan başörtüsü ile ilgili yasak ve ilkellik sınırlarını dahi aşan keyfi uygulamalar devam ederken, diğer taraftan ise, seçimlerin yaklaşması ile birlikte, siyasilerin başörtüsü konusunda nasıl bir ikiyüzlülük sergilediklerini de ibretle izlemekteyiz. Bu haftanın, bu konudaki en dikkat çekici örneği de, Cumhuriyet Halk Partisinden gelmiş bulunmaktadır. CHP Genel Başkanı Baykal, partisine katılım töreninde, başörtülü ve çarşaflı kadınlara CHP rozeti takmış ve onları kucaklamıştır. Ayrıca, Baykal'ın "Biz insanların giyim kuşamıyla ilgili değiliz; taşıdıkları değerlere, savundukları ilkelerle ilgiliyiz" şeklinde bir beyanatının olduğunu da gazetelerden öğrenmiş bulunmaktayız. Üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran Anayasa değişikliğini iptal ettiren CHP'nin, 22 Temmuz seçimleri öncesinde de başörtüsünü seçim malzemesi olarak kullandığını unutmadık. Bu güne kadar, başörtülülere karşı rejimi kurtarma mücadelesi veren CHP'nin, doğrusu bu görüntüyü nasıl izah edeceği merak konusu iken, bu merak çok uzun sürmedi. Baykal'ın "çarşaflılar ikiye ayrılır; içi aydınlık olanlar ve olmayanlar" şeklindeki sözleri içinde bulundukları paranoyayı açığa çıkarmıştır. Katı laikçi bir siyaset çizgisi ile, % 20'lik bir oy bandını aşamayacağını anlayan CHP'nin, seçimden seçime başörtüsünü hatırlamasını ve bu konudaki ikiyüzlülüğünü şiddetle kınıyoruz. CHP'nin içine düşmüş olduğu bu münafıkça davranışın Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak bizleri rahatsız ettiğini belirtiyor ve inanmadıkları bir şeye, menfaat adına eğilmelerine sadece acıyoruz. Ancak, yine de CHP'nin ortaya koyduğu bu tavrın olumlu bir yönü olduğunu da belirtmemiz gerekir. Düne kadar başörtüsüne yasadışı bir siyasal simge diye bakanların, hele de başörtüsü veya çarşaf denilince cin çarpmışa dönenlerin temel varsayımlarını yok etmesidir. Gerçekten de Üniversite ve Yüksekokullarda başörtüsü yasağı uygulanmasının sebebi olan Anayasa Mahkemesinin tüm kararlarına bakıldığında, yasağın sürdürülmesinin sebebi olarak kullanılan gerekçelerin neredeyse bütünü, başörtüsü veya türban diye adlandırılan giysinin siyasal simge sayılması üzerine oturmaktadır. Bu nedenle Baykal'ın çarşaf da dahil başını bir biçimde başını örten kadınların tek bir siyasi görüşle ilgisi olmadığını ilan etmesi, sürdürülen bu yasağın üzerine oturduğu temeli sarsacak cinsten bir yaklaşım olarak kabul edilebilir. İlim ve özgür düşüncenin merkezi olması gereken Üniversiteler, yaşanmakta olan yıkıcı sorunun merkezi haline gelmiştir. Konya Selçuk Üniversitesinde yaşanan yolsuzluk iddiaları ise, rektör seçimlerinde dikkate alınan kriterlerin sorgulanması gereğini doğurmuştur. Son olarak Sakarya Üniversitesini de ikiyüzlü uygulamalarından dolayı kınıyoruz. Kampüse cami inşa eden, burada Kur'an okunmasına ses çıkarmayanlar, O camide okunan Kuranın emri gereği başını örten talebeleri içeri almayarak, yaman bir çelişkinin içine düşmektedirler. Bu yaman çelişki, bu ikiyüzlü tavır bir ülkeye yakışmadığı gibi, bir eğitim ve öğretim kurumuna hiç yakışmamaktadır. Bu anlamsız ve ilkel yasak sürdüğü müddetçe, bizim direnişimizin de devam edeceğini bir kez daha hatırlatarak, tüm insanlık için gerçek huzur ve kurtuluş diliyoruz. Son olarak, Siyonist İsrail'in Gazze'ye yönelik ambargoyu hemen kaldırmasını istiyoruz. Dünya ülkelerini de İsrail'le olan ilişkilerini gözden geçirmeye davet ediyoruz." habervaktim
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|