Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Bugün ve Sabah "Bugün" ve "Sabah" Gazetesi köşe yazıları.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-20-2009, 07:29   #1
Kullanıcı Adı
Necip Fazıl
Standart Muğlalı kompleksi sona eriyor...
Asker, "Muğlalı Paşa kompleksini" yeniyor. Türk Silâhlı Kuvvetleri, suç işlediği ileri sürülen mensuplarının gözaltına alınmasını içine sindiriyor. Oysa eskiden, "kol kırılır yen içinde kalır" anlayışı hâkimdi.
Muğlalı kompleksini, 12 Eylül darbesi vesilesiyle duymuştum. Süleyman Demirel "Örgüt evleri biliniyor, adresleri veriyoruz fakat bunları asker basmıyor" diye yakınmıştı. Zaten o her şeyin farkındaydı. Bu yüzden, sormuştu: "12 Eylül öncesi akan kan, nasıl 12 Eylül sonrası birden durdu?" diye.
Asker, kendini teminat altına almadan, "ileride hesap verebilirim"
endişesiyle, operasyonu derinleştirmiyordu. Çünkü zihinlerinde, Muğlalı Paşa'nın akıbeti tazeliğini koruyordu.
1943'te, Van'ın Özalp ilçesinde, 33 köylü, 3. Ordu Komutanı Mustafa Muğlalı'nın emriyle kurşuna dizildi. İran sınırında kaçakçılık yaptıkları gerekçesiyle yakalanan Milan aşiretinin 40 üyesi gözaltına alınmış, mahkeme 5'ini tutuklayıp, gerisini serbest bırakmıştı. Mustafa Muğlalı'nın talimatıyla, serbest bırakılanlardan 33 köylü İran sınırında kurşuna dizildi; bu köylülerin kaçarken vuruldukları söylendi. 1946'dan sonra, Demokrat Parti de parlamentoya girmişti. Demokrat Parti'nin TBMM'de yer almasının ardından, Muğlalı olayı yeniden gündeme geldi. TBMM Başkanlığı'na verilen bir soru önergesinin kabul edilmesi üzerine, asker ve sivil yöneticiler hakkında soruşturma açıldı. Bütün sanıkların Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde tutuklu olarak yargılandığı davada, kurşuna dizme emrini verdiğini söyleyen Muğlalı, 2 Mart 1950'de, ölüm, ardından da, hafifletici sebeblerle 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Muğlalı 1951'de hapishanede öldü.


Artık, eski tabuların yıkıldığı bir döneme geldik. 12 Eylül öncesi, terör ve anarşi, ortamı "kıvama getirmek" isteyenler tarafından tetiklenmişti. Asker, sıkıyönetime rağmen, sokağa hâkim olamadı. 12 Eylül'den sonra akan kan durdu. 1982 Anayasası'na konulan geçici 15. madde ile komuta heyeti yargılanmayacaklarının teminatını elde etti. Ve gerçekten de, daha sonra gelen hiçbir sivil idare, anayasanın bu maddesini değiştirmeye cesaret edemedi.
Şu anda, darbeye ismi karışmış çok sayıda asker yargılanıyor. Bence, yaşanan esas devrim bu. "Muğlalı kompleksi" sona eriyor. Asker-sivil, artık kimse imtiyazlı değil. Eski defterler açılıyor; işin ucunun, terörün şiddetle bitirilemeyeceğine inanan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın 'a, JİTEM'in faaliyetlerine soğuk bakan Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden 'e ya da Talabani'ye gönderilen 100 bin MKE yapımı silâhın peşine düşen Uğur Mumcu 'ya kadar uzanacağı söyleniyor. JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan'ın açıklamaları doğrultusunda, Diyarbakır ve Şırnak'ta, JİTEM'in sorgulayıp, cesetlerini yok ettiği birçok vatandaşın ölümünün aydınlatılması için akrabaları harekete geçti. Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz'ün, Şırnak'ta İl Jandarma Alay Komutanı olduğu dönemde, 130 kişinin ortadan kaybolduğu ileri sürülüyor.
Kısacası Pandora'nın kutusu açıldı. Faili meçhul cinayetler etrafa saçıldı. Artık herkes konuşuyor.


***
Sezer ve Ergenekon

Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, İbrahim Şahin 'i affetmişti. İsmi, JİTEM komutanı olduğu dönemde, Silvan ve Silopi'deki faili meçhul cinayetlere karışan Abdülkerim Kırca'ya da, devlet övünç madalyası vermişti.
Ama yolu Ergenekoncu'yla kesişen herkes, örgüt mensubu değil elbette. Çünkü Ergenekoncular, içimizde yaşıyor ve görünüşte, normal görevlerini ifa ediyorlardı. Birçok darbe âşığı "ultra laik" insanımız, pekâla, tanıdığı bir ordu mensubuna "asker müdahale etsin artık" önerisini de yapmış olabilir. Bu sebebten, Ergenekon örgütü üyesi mi sayılacaklar? Olsa olsa, AK Parti düşmanlığı yüzünden, askeri müdahale sempatizanı haline gelmiş kişiler diyebiliriz. Durum görüldüğü gibi hayli karışık. Dolayısıyla, tanıdığı bir ordu mensubuna "Haydi daha ne duruyorsunuz, harekete geçsenize" diyen herkesi, Ergenekon davasına katmak gerekmez. Kemal Gürüz ya da Sabih Kanadoğlu konularında, galiba bu özen gösterilmedi. Meselenin esasına zarar vermemek için, savcı ve polisin daha dikkatli davranması lâzım.


NAZLI ILICAK - SABAH

 

Necip Fazıl isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı