![]() |
#1 |
![]() Tevbeden maksâd günâhlardan dönüştür. Hiçbir insanın bu eksiklikten uzak olması düşünülemez. Ancak insanlar miktar husûsunda birbirlerinden ayrılır. Bunun için Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kalbime öyle şeyler gelir ki, her gün ve gece bunlardan yetmiş defa Allâh (c.c.)’e istiğfar ederim.” (Müslim)
Allâhü Te‘âlâ da, Peygamber (s.a.v.)’e şöyle demek sû-retiyle ikrâmda bulunmuştur: “Öyle ki Allâh senin geçmiş ve gelecek günâhını bağışlayıp üzerindeki ni‘metini tamâmlayacak ve seni dosdoğru bir yola iletecektir.” Tevbe’nin tamâmlanması, geçmişi tamâmiyle telâfi etmekle olur. İnsanın peşinden sürüklendiği her şehvetten bir karanlık insanın kalbine yükselir. Nitekim insanın nefesinden berrak aynaya buharın yükseldiği gibi... Eğer şehvetlerin karanlığı birikirse, (kalp üzerinde) pas olur. Nefesin buharının aynada biriktiği zaman lekeye dönüştüğü gibi... Nitekim Allâhü Te‘âlâ şöyle buyurmuştur: “Hayır! Doğrusu onların kazandıkları günâhlar kalplerini kaplamıştır.” (Mutaffifîns. 14) Bu bakımdan pas biriktiği zaman mühre dönüşür. Aynanın yüzündeki buhar gibi o mühürle kalp mühürlenir. Pas zamanla, demirin içine işler, onu bozar. Artık ondan sonra demir işlem kabûl edemez hâle gelir, pastan mühürlenmiş gibi olur. Şehvetlerin arkasında gitmeyi terk etmek de kâfi gelmez. Kalbde tabiatlaşan o pasların silinmesi lâzımdır. Nitekim eğer aynada tabiîleşen kirler silinmezse, sadece buharları silmenin kâfi gelmediği gibi. Günâhlar ve şehvetlerden kalbe zulmet yerleştiği zaman da durum böyledir. Bu bakımdan kalbe ibâdetlerden bir nûr yükselir. O ibâdetlerin nûruyla günâhların zulmeti silinir. Buna Hz. Peygamber (s.a.v.)’in şu hadîsi işâret etmektedir: “Günâhın ardından sevâb işle ki sevâb günâhı silip yok etsin!”
![]() Konu Canan ERDOĞAN tarafından (05-16-2009 Saat 19:50 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|