![]() |
#1 |
![]() Aksi ispat edilmedikçe hiç kimse masum değildir
![]() Kürşat Bumin - Yeni Şafak kbumin@yenisafak.com.tr Neredeyse on yıl önce yukarıdaki başlık altında yayımladığım bir yazıya şu satırlarla başlamışım: "Aksi ispat edilmedikçe herkes masumdur" sözünü duymayanınız var mı? Bu ülke medeni dünyanın (Sadece Batı'yı kastetmiyorum tabii ki; "medeni", yani "doğal durum"da yaşamayan dünyanın.) olmazsa olmazlarından birisi değil mi? Bu dünyanın "a priori"si, toplumu oluşturan bireylerin "masum" olduğu ilkesidir. Çünkü medeni dünya, tanımı gereği, "masum olmayanlar"ı biraraya getiren bir dünya değildir. Bu dünyanın kurucu ilkesinin "savaş" değil de "barış" olmasının nedeni de zaten bu değil midir? İnsanlar birbirlerinin "masum" ve "iyi" olduklarını "a priori", yani peşinen kabul ettikleri için "savaş"ın hakim olduğu "doğal durum"u terketmişler ve medeni bir hayat tarzını benimsemişlerdir. Bunun böyle olduğunu her "masum" insan kabul etmiştir ve etmek zorundadır. "Aksi ispat edilmedikçe herkes masumdur" ilkesinin tam tersi olan "ilke" ise şudur: "Aksi ispat edilmedikçe hiç kimse masum değildir."(!) Tahmin ettiğiniz gibi bu "ilke" de "doğal durum"un, "savaş"ın ve baskının "ilke"sidir... Hemen şunu da hatırlatalım ki, "doğal durum", özellikle "sözleşmeci" kuramcıların açıklamalarında olduğu gibi "çoook gerilerde kalmış", ya da hipotetik bir durumdan ibaret değildir. Tarihte kimi zaman öyle durumlarla karşılaşırsınız ki, bir an bile tereddüt etmeden "İşte bu o!" dememeniz mümkün değildir. Hatırlayın; insanoğlunun geçen yüzyılda (20 yüzyılda) katlanmak zorunda olduğu kimi koşulları hatırlayın... Totaliter sistemlerin "masum" ve "masum olmayan" ayrımını belirlemek için öne çıkardığı "ölçütler"i hatırlayın... Stalinizm için, "Aksi ispat edilmedikçe herkes masumdur" ilkesi bir "masal"dan ibaretti. Nazizm için de öyle... Eğer rejimin sizin için zaten peşinen bir yargısı varsa, "masumiyet"in dışına çıkan hiçbir şey yapmasanız bile, "masum" olduğunuzu ispat etmek zorundaydınız... Bu çerçevede ayrıca şunu da hatırlayalım: Aslında rejimin sizden istediği, "masum" olduğunuzu değil "masum olmadığınızı" ispat etmekti... Yoksa, "Moskova Duruşmaları" olarak anılan "cadı kazanı" çerçevesinde sapına kadar "komünist" olanların (yani bu çerçevenin "masum"larının), ağzından sonunda "Evet kabul ediyorum, ben bir hainim!" itirafının alınmasını nasıl açıklarız? Demek ki, baskıcı rejimlerin düsturu, "medeni" dünyanın düsturundan tamamen farklı olarak, "Aksi ispat edilmedikçe hiç kimse masum değildir" şeklindedir. Rejim ısrarla şöyle demektedir: Hadi durma, madem ki "masum" olduğunu söylüyorsun, bunu ispat et! Bizim rejimimizde "masumlar" masum olduklarını ispat etmek zorundadır... Görüyorsunuz, ne kötü bir dünya... Peki bu satırları bugün niçin hatırlatıyorum? Gecikmeden söyleyeyim: Bundan önceki yazımın başlığının ("Cadı Kazanı'na dönüşmesin") açılımı olarak. Sizi bilmem ama "12.Dalga" çerçevesinde yürütülen işlemler bana yine "Aksi ispat edilmedikçe hiç kimse masum değildir" şeklindeki "ilkeyi" hatırlattı. Önceki gün bir gazetenin genel yayın yönetmeni şöyle yazıyordu: "Peki Prof. Saylan'ın başında bulunduğu ÇYDD'nin, burs verdiği öğrencileri fişlediği, bile bile ve bazen özellikle PKK yanlısı isimlere burs verdiği; şubelerin bulunduğu bazı illerde darbe çalışmaları için bürokrat ve yöneticileri fişleyip Şener Eruygur'a ilettiği, iktidarı devirmek amaçlı darbe çalışmalarına sivil toplum desteği verdiği ve hatta destek olduğu mitinglere burslu öğrencileri katılmaları için tehdit ettiği gibi çok ciddi iddialar ne olacak? Soruşturulmasın mı? " Görüyorsunuz; yargı cenahından benzer tek bir "iddia"nın dile getirilmediği bir ortamda bu satırların yazılabilmesi az buz şey değildir. Kimi ağır suç teşkil eden son derece ağır "iddialar" sıralanmış ve sıra "şüpheli" konumunda olanların "masum olduklarını ispat etmesi"ne gelmiştir. Bunun adının "Cadı Kazanı" olduğu muhakkak. Ve bu "Kazan" kaynadığı müddetçe herkesin (yukarıdaki satırların yazarı da dahil olmak üzere) "aksi ispat edilmedikçe hiç kimse masum değildir" ilkesi doğrultusunda sıraya girmesi gerektiği de muhakkaktır. Ak Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın "kuvvetler ayrımı" ilkesini bir kez daha tekrarlayarak "adli soruşturma ve kovuşturmalar sırasında Anayasa ve yasalara uygun davranmaya devam edeceğiz" diyerek topu taca atması inandırıcı değildir. Çünkü "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan ve Prof. Faruk Erem'in bir zamanlar "usul hukukunun ferde tanıdığı bir teminat" olarak formüle ettiği ilke söz konusu olduğunda, işin içinden "kuvvetler ayrımı" formülünü tekrarlayarak çıkabilmek imkânsızdır. Bozdağ haklı; "12 Dalga"da gözaltına alınan ve tutuklananları "Ak Parti muhalifi olduğu gerekçesiyle gözaltına alındığı ve tutuklandığı yönünde iddialar" doğru değildir. Ama bu iddiaların doğru olmaması yaşanan gelişmelerin "siyaset" ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını ileri sürmek de doğru değildir. "Kuvvetler ayrımı" ilkesi ne kadar tekrarlanırsa tekrarlansın, gelişmeler tabii ki –aynı zamanda- "siyasal"dır. İsmet Berkan (Radikal) geçen gün, "Savcıların hangi karineden hareketle ÇYDD'yi bastıklarını bilmiyoruz" diyordu. "Masum olduklarını ispat etsinler" diye değil herhalde… Demek ki, günlerdir "malum basın"ın kalemine takılmış ve tamamen masa başında fabrike edildiği anlaşılan suçlamaların önünün kesilebilmesi için yetkili savcıların ilgili yasada da belirtildiği gibi "makul şüpheler"i kamuoyu ile paylaşmaları gerekmez mi? "Makul" olup olmadıklarına dikkat edilmeyen "şüpheler"le insanların evlerinin aranması ve gözaltına alınmaları "aksi ispat edilmedikçe hiç kimse masum değildir" şeklindeki tehlikeli "karine"nin önünün açıldığının işareti değil midir? 18 Nisan Cumartesi 2009
![]() Konu Üç mevsim tarafından (04-19-2009 Saat 02:09 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() önce ispat sonra masumluk....
şuan için bu pek mümkün gibi görünmesede... ateş olmayan yerden duman çıkmaz yani... ve bu tutuklama olaylarıyla birlikte ÇYDD'yi bayaa bir tanıma fırsatı elde ettik... hakkında güzel şeyler duyduk... burda olmasada başka bir yerden kirli çamaşırlar söz konusu yani.... öyleyseee " Hadi durma, madem ki "masum" olduğunu söylüyorsun, bunu ispat et! Bizim rejimimizde "masumlar" masum olduklarını ispat etmek zorundadır... Görüyorsunuz, ne kötü bir dünya... " |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|