|
|
#1 |
|
Sürüsünün başında kaval çalıyordu çoban. Bir adam geldi. Sürüye uzak bir yere oturdu. Saatlerce bir noktaya baktı. Çoban adamın ne yaptığını merak etti. Yaklaştı.
- Saatlerdir ne yapıyorsun sen burada? diye sordu. - Kaval çalıyorum, dedi adam. Çoban sinirlendi: - Nasıl kavalmış o, hiç ses çıkmıyor? Oysa benim kavalımı bütün koyunlar duyuyor. O sesle otluyor, karınlarını doyuruyorlar. Şenlik oluyor ben çalınca. Seni kim duyuyor?... diyerek aşağıladı adamı. Adam gülümsedi. - Benim kavalım biraz derinde çoban kardeş, koyunlar duyamaz. Binlerce yıl öteden dinliyorlar benim kavalımı, dedi. Çoban tekrar kavalını aldı ve adama inat çaldı. - Kaval sesi budur işte! Hiç benziyor mu senin kavalına? dedi. - Evet haklısın, benzemiyor, hem de hiç benzemiyor. Senin o çaldığın çoban kavalıdır ve ölümü görünce susar. Benim çaldığım filozof kavalıdır, sesi çooook sonradan duyulur ve onu susturmaya hiçbir ölümün gücü yetmez. dedi ve ötelere çalmaya devam etti sessiz kavalını.
|
|
|
|
|
|
|
| Sayfayı E-Mail olarak gönder |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| Seçenekler | |
| Stil | |
|
|