![]() |
#1 |
![]() Bugün hasan doğan'ı biraz daha yakından tanımak için geçmiş tarihli bir röportajı eklemeyi uygun buldum....eminim biraz gülümseyip,tekrar rahmet okuyacağız...
![]() Hasan Doğan, Başbakan'la ne konuşur? Hasan Doğan Başbakan Erdoğan'ın yakın arkadaşı, Ekinlik tatillerinin kahramanı. Erdoğan'la biraraya gelince ne konuşuyorlar? Balçiçek Pamir'in röportajı Bugünkü Pazartesi Sohbeti konuğu Hasan Doğan. Hasan Doğan Başbakan Erdoğan'ın yakın arkadaşı, Ekinlik tatillerinin kahramanı. Ablası yine Başbakan'ın bir başka yakını Remzi Gür ile evli. Hasan Doğan, zaman zaman Erdoğan'ın üzerinde gördüğümüz ceketleri üreten Ramsey isimli firmanın ortağı. Levent Bıçakçı fedarasyonunun asbaşkanı. İki hafta önce Haluk Ulusoy ile yaptığım söyleşide bolca ismi geçmişti. Ulusoy, Hasan Doğan'ı arkasına hükümeti alarak kendisine federasyon listesi dayatmakla suçluyor, "Başbakan ile aramı o bozdu" diyordu. Hemen Doğan'ı aradım. "İki hafta bekleyelim" dedi. "Konuşacak çok şey var ama milli takım maçları öncesi konuşmayı ve federasyon başkanını suçlamayı doğru bulmuyorum. Maçları bir kazanalım rahatça konuşuruz." Öyle yaptık. İki gün önce Doğan'ın Merter'deki ofisinde buluştuk. Biraz futbol biraz hayat hikayesi derken, sonrasında "Fazla konuştuk galiba" dese de Başbakan Erdoğan ile arkadaşlığını bile anlattı Hasan Doğan. BİR GÜN VEHBİ KOÇ ARADI Hasan Doğan aslında Kastamonulu. Bir yaşındayken İstanbul'a gelmiş. Bir ablası bir de erkek kardeşi var. Anne ev hanımı baba ise ağaç işi imalatı yapıyormuş. "Biz varlıklı bir aile değildik. Babam daha çok eğitimimize önem verdi. O yüzden makine mühendisliği okudum. O zaman bu meslek çok cazipti. Hatta Türkiye'yi yönetenler bile mühendis olunca ben de özenmiştim. Okul bittikten sonra Londra'ya gittim. Eniştem Remzi Gür oradaydı. Bana Türkiye'de iş yapmayı önerdi." Hasan Doğan Türkiye'ye döndükten sonra eniştesi ile elektronik işine girmiş ama şirket pek de başarılı olamamış. Doğan da Koç Grubu'na bağlı Beldesan'a girmiş. "Koç okulunda çok şey öğrendim. Bir gün hiç unutmam Vehbi bey beni aradı, bir müşterinin şikayetini öğrenmek istedi. Müthiş biriydi. Her işi kendi takip ederdi. 7 yıl çalıştıktan sonra Özal'ın döneminde eniştem 'Hadi bir şeyler yapalım, zaman dışa açılma zamanı' dedi." Remzi Gür ikna etmiş, Hasan Doğan işinden ayrılmış ve bugün Armani'ye bile üretim yapan Ramsey firması ortaya çıkmış. Günde 100 ceket dikerken bu sayıyı 3500 adete çıkarmışlar ve kendi markalarını yaratmışlar. DEMİRÖREN YANLIŞ YAPTI * Şirketin ismi önce Gürmen'di sonra Ramsey oldu. Neden Ramsey? -Ramsey, Remzi isminin İngilizce okunuşu gibi. Oradan gelme. Avrupa pazarında büyük bir doygunluk var biz ürünleri artık balkanlar, Rusya, Türki Cumhuriyetler'de satıyoruz. * Başbakan'ın yakın arkadaşı olmak işadamı olarak avantaj mı? -İş hayatı açısında dezavantaj. Örneğin biz THY ihalelerine o göreve geldikten sonra girmedik oysa yıllardır girerdik. Kamuyla işimizin olmamasına çok dikkat ederiz. Onunla dost olmak, beraber olmak ayrı bir gurur orası ayrı. Tayyip Bey'i tanıyıp da sevmeyecek insan azdır. Müthiş bir karakterdir. Beni en çok etkileyen özelliği milletin derdiyle yakından ilgilidir. En son yaz tatilindeyiz, Lübnan olayları oldu. Çok etkilendi, çok üzüldü. Ne zaman güzel bir sofrada yemek yese yemekten sonra, "Bunları bulamayanlar var" diye hüzünlenir. Popülizm yapmıyor doğruları söylüyor. * Baş başa kalınca ne konuşursunuz? -Siyaset ve iş konuşmayız. Öyle bir kuralımız var. Geri kalan her şeyi konuşuruz. Bolca da futbol konuşuruz. Futbol sosyal hayatın bir parçası. Tatillerde başbakan bulunduğu ortamın dışına çıkmak ister, o yüzden siyaset konuşmayız. * Sizdeki bu futbol tutkusu nereden geliyor? -Çocukluktan. Seyahatlerimi bile yurtdışı maçlarına göre ayarlarım. * Fanatik bir Beşiktaşlısınız. Memnun musunuz gidişattan? -Bir taraftar olarak tabii ki neticelerden memnun değilim. Yıldırım başkan çok hızlı başarı istiyor ve hiç sabrı yok. Bir proje ortaya koyuyor olmayınca hemen vazgeçiyor. Bu hocayla başarının geleceğine inanıyorum ama yönetimin sabrı var mı bilemem. * Demirören'in şampiyonluk kupasını Saffet Ulusoy'a götürmesini nasıl karşıladınız? -Beşiktaş Başkanlığı ile Yıldırım Demirören'i birbirine karıştırmamak lazımdı. Camiayı ve başkanı zor durumda bırakan bir davranış oldu. Yarın bir gün Beşiktaş şampiyon olsa, herkes bunu Ulusoy'un yaptığına inanır. Bir işadamı: Teklif vermek istedik almamak için oda değiştirdiler Bir gün bir işadamı bana telefon etti. Milli Takım'ın yayın hakları ihalesine girmek istiyormuş. "Daha önce girmeye kalktık, federasyon teklifi almamak için oda değiştirdi yine aynı şekilde mi olacak?" diye sordu. Şaşırdım tabii. 'Bizim ihalede bir kuruş fazla para veren işi alır 'dedim. Bu anlattığımı yalanlayan olursa, o işadamının ismini açıklamaktan çekinmem. Herkes neler olduğunu biliyor. Sonra 20.5 milyon dolara yayın hakkını verdik. Bir önceki pazarlığa göre 3 kat arttırdık yani. Ben ne kadar akıllı bir işadamı olursam olayım, bir ihaleyi yüzde 30'dan fazla artıramam. Demek ki Haluk Ulusoy'un bizden önceki döneminde Milli Takım'ın yayın hakları birilerine peşkeş çekilmiş. Ulusoy "Babam takıma 300 bin dolar verdi"diyor. Eğer ihaleleri düzgün yapsaydı, uygun fiyata satsaydı, babasının parasına ihtiyacı olmazdı. Madem Ulusoy ailesi takımla bu kadar ilgileniyor, niye ulaşım sponsoru olmuyorlar? Bu iş federasyonun bütün organizasyonlarını kendi otelinde yaptırmakla bitmiyor tabii, taşın altına elini koyacak. Şaibesiz, temiz futbol şartı Haluk Ulusoy'a çok ağır geldi Haluk Ulusoy'un, futbol federasyonu yönetimine ilk girişi siyasi torpille olmuştur. Hatta bu torpili Mehmet Ali Yılmaz yapmıştır. Yani gelişi tamamen siyasidir. Federasyon Başkanı oluşu da atamadır. Ondan sonraki 7,5 yıl içerisinde siyasetle futbolu bir araya getirmiştir. Bazen siyasetçiler onu bazen de o siyasetçileri kullanmıştır. AKP iktidara gelince, bu hükümetle ilişkileri devam ettireyim diye beni kullanmaya kalkmıştır. Federasyonda yer alma teklifi bana kendisi getirdi. Amacı siyasi desteği arkasına almak tabii. Ona "Futbolda kirlilik var, federasyonun 8 kişisini değiştirirsen işin içinde olurum, bu 8 kişi şaibesiz, temiz, yeni insanlar olmalı" dedim. Ama gördüğüm kadarıyla şaibesiz, temiz futbol şartı Haluk Ulusoy'a çok ağır geldi. Bir de Spor Bakanı ile kavga eden Tahkim Kurulu Başkanı'nın değişmesini istedim. O zaman beni uyaranlar olmuştu. Futbolda kirliliğin başında Ulusoy vardır, dolayısıyla o gitmeden iyi bir şeyler olmaz demişlerdi. Sponsor bile bulamıyorlar. Sponsor bu yönetime güvenip para vermiyor tabii. Başbakan evime ilk geldiğinde eşime "Yenge karnımız aç" dedi Başbakan ile belediye başkanı olduğu dönemde tanıştık. Sonra birbirimizi sevdik ve arkadaşlığımız devam etti. Bir gece Remzi Gür'ü aradı, o da bizdeydi. Sonra bir de baktık kalkmış gelmiş. Yanında Abdullah Gül de vardı. Merhaba faslından sonra eşime dönerek "Yenge bizim karnımız aç" dedi. Tabii hanım kıpkırmızı oldu. Ne bir hazırlık var, koskoca belediye başkanı eve gelmiş. Panik içinde mutfağa koştuk. O da arkamızdan geldi. Bizim telaşımızı anlamış olmalı ki buzdolabını açtı, "Telaşa gerek yok şundan biraz, bundan biraz" dedi, bizi de rahatlattı. İçi dışı bir, samimi, alçakgönüllü, göründüğü gibi gözüken biridir Başbakan. Son derece samimi ve insanı rahatlatan bir yapısı vardır. Sabah
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|